İstanbul’dan 40 bin sandık cephane yüküyle İnebolu’ya ulaşan Ladin (Bazı yerlerde Lâdil yazılı) vapuru (Aslı; La Dyle - Kartal vapuru). İnebolu’da cephane yükünü tahliye ettikten sonra alargada demirde.(Kaynakça: Ömer Faruk Şerifoğlu- “Kültür ve Sanat Hayatımızda Ebüzziya Ailesi -Zeytinburnu Belediyesi Kültür ve Sanat İşleri Müdürlüğü.)
Kurtuluş Savaşı bu aziz milletin Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının önderliğindeki esaretten kurtulma savaşıdır. Anadolu’da kurulan ordu birliklerinin silah, cephane, giyecek ve yiyecek ikmali için İstanbul’dan Karadeniz yoluyla ikmal yapılmaya ihtiyaç vardır.
Muhlise Yıldız Güvendiren “Türkiye Karasularında Deniz Taşımacılığı (1923-1939),” başlıklı tezinde “..Gerek Mim Mim Grubunun çalışmaları gerekse meclisin aldığı önlemlerle Milli Mücadele boyunca Ararat, Lâdil, Mersin, Adana, Lânkır ve Lelet adlı gemilerle, 5 Kasım 1921 - 26 Ağustos 1922 tarihleri arasında, İnebolu, Zonguldak, Samsun ve Mersin Limanlarına askeri eşya, cephane ve sağlık malzemesi taşınmıştır. Ayrıca, Giraç Vapuru ile 20 sahra topu, Mustafa Bey Grubu tarafından 70 tüfek, 7 dağ topu İstanbul’dan İnebolu ve Ereğli Limanlarına kaçırılmıştır.” demektedir.
Bu konudaki temel kaynak; Alptekin Müderrisoğlu’nun 1990 yılı tarihli Ankara-Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu Yayınlarından olan “Kurtuluş Savaşı’nın Malî Kaynakları” başlıklı eseridir. Bu eser sonraki yıllarda Bilgi Yayınevi tarafından da yayınlanmıştır. Vapurların adları bu eserin sayfalarındadır. Kaynak eserden bir diğeri Mustafa Hergüner’in “Kurtuluş Savaşında Denizciliğimiz” başlıklı eseridir ve aynı bilgiler sayfa 80-84’de yer almaktadır.
Seçtiğim iki makale ve yüksek lisans tezi olan metinlerde bu ve diğer kaynak eserler esas alınmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın vapurlarının isimleri tekrarlanmaya devam etmiştir. Belirttiğim üzere bu isimde vapur yoktur! Gerçek olan vapurların isimlerinin zamanında yanlış okunmasından ileri gelmektedir.
Alptekin Müderrisoğlu’nun 1990 yılı tarihli Ankara-Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu Yayınlarından olan “Kurtuluş Savaşı’nın Malî Kaynakları” başlıklı eserinde yeralan ve hatalı okunmuş bu vapurların kaynak arşiv belgesi nedir diye kendisinden öğrenmek isterdim. Yanlış tespit etmedi isem, Alptekin Müderrisoğlu Bey vefat etmiş..Eğer tesbitim doğru ise Allah rahmet eylesin. Eğer yanlış isem nice uzun ömürleri olsun.
(1923-1930) Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Harbi’ni kaybetmiş, elde kalan son toprak parçası olan Anadolu, Müttefik Güçler (İtilaf Devletleri) tarafından paylaşılmıştır. Türklere uygun görülen ve Karadeniz’de kısa bir kıyı şeridi bulunan coğrafya ise Mondros Silah Bırakışması’nın 7. maddesi kullanılarak işgale açık hale getirilmiştir. Yunanistan’ın Batı Anadolu’yu işgaline karşı yapılan Kurtuluş Savaşı’nda deniz gücü örgütlenmesi de aynı karadaki savaş gibi destek gruplarıyla oluşturulmuştur. Mim Mim Grubu’nun deniz gücü olan Muavenet-i Bahriye, 1921 yılbaşında Haliç Komodoru Kaptanı Yarbay Mehmet Nazmi Bey tarafından kurulmuştur.
İtalyan ve Fransız armatörlerin gemilerinden yararlanarak Anadolu’ya insan ve malzeme kaynağı aktarımında önemli görevler üstlenmiş olan bu grup Ankara nezdinde güvenilir örgütlerden biridir. Milli Mücadele’nin deniz gücü olarak çalışan diğer bir grup olan Bahriye İzci Grubu, Fethiye bölgesinde faaliyetlerini Kurtuluş Savaşı’nda kullanılan silah ve mühimmatın bir kısmı Müttefik Güçler’e ait olan depolara saldırılar düzenleyerek elde edilmiştir. Mim Mim Grubu da bu eylemleri düzenleyen ve “Millici” olarak tanımlanan örgütlerden biridir.
Armatörlerden Manizadeler ile Hüseyin Avni (Sohtorik) Bey, Hüsnü (Himmetoğlu)Bey, Şükrü (Reisoğlu) Bey ve Reşat Bey’lerin gemi ve ambarları Milli Mücadele için kullanılmıştır. Adı geçen armatörler tarafından verilen gemiler dışında, özellikle Ereğli Liman Başkanlığı tarafından, sahibi Rum, Ermeni veya Yunan bandıralı olan deniz araçlarına el konulmuştur. El konulan deniz araçları arasında Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi’nin bir römorkörü ile Gümrük İdaresi’nin bir motoru da bulunmaktadır. Tüm aşamalarında hak ve meşruiyetin gözetildiği Milli Mücadele’de özel mülke el koyma gibi tedbirler yasama yoluyla yapılmıştır. (Kaynakça: Şerafettin Turan, a.g.e., s. 151-153. Ayrıca, 20 Nisan 1922 tarih ve 224 sayılı -Memaliki Müstahlasadan Firar ve Gaybubet Eden Ahalinin Emvali Menkule ve Gayrimenkulelerinin İdaresi Hakkında Kanun” için bkz. Düstur 3. Tertip C. 3, İstanbul: Milliyet Matbaası, 1929, s. 63-64.)
26 Nisan 1919 tarihinde güvenlik amacıyla Karadeniz’e gönderilen askeri gemiler Aydınreis ve Preveze ganbotları dışında, Milli Mücadele’ye destek vermiş olan ticari deniz araçları; Şahin şilebi, Rüsumat 4, Mebruke, Arslan, Fulya, Ayyıldız, Ereğli, Amasra, Selamet, Sinop, İkdam, Hüdaverdi, Derya ve Keşşaf motorları, Tecrübe ve Gazal römorkörleri, Dana ve Şile yelkenlileri ile Kahraman mavnasıdır. (Mustafa Hergüner, Kurtuluş Savaşında Denizciliğimiz, s. 80-84.)
..Sonraki dönemde silah ve cephaneler büyük parti ve büyük gemilerle taşınmaya başlanmıştır. Bunun için yabancı bayrak taşıyan gemiler ile çok düşük ücret karşılığında “La Fraissinet” kumpanyası gemilerinden istifade edilerek kaçırılan silah ve cephanenin İnebolu’ya ulaştırılması sağlanmış (Şahin ve Yılmaz, 2016, s. 137, 138) ve 5 Kasım 1921’den 26 Ağustos 1922 tarihleri arasında; Ararat, Adana, Ladil, Mersin, Lankır, Lalet gemileri ile cephane, muhtelif eşya ve sağlık malzemeleri çoğunlukla İnegöl iskelesi olmak üzere Zonguldak, Samsun ve Mersin’e sevkiyatı yapılmıştır (Müderrisoğlu, 2018, s. 431)” denilmektedir.
Aynı veya benzer anlatılar diğer eserlerde veya makalelerde de mevcuttur. Alıntıların çoğunluk kaynağı Alptekin Müderrisoğlu’nun mezkur eseri olduğundan “Ararat, Adana, Ladil, Mersin, Lankır, Lalet vapurların isimleri bu eserlerde, üniversite tezlerinde, makalelerde de yer almaktadır. Kuşkusuz sayısal olarak bu vapurlar mevcut idi, fakat Ladil, Lankır, Lalet isimleri atfedilen vapurlar mevcut değildi. Bu isimde vapur da yoktu! Buradaki aykırılık, vapurların isimlerinin yanlış okunmasından ileri gelmektedir.
Akademisyenlerimiz için yoğun bir çalışma yaparak bu vapurların doğru isimlerini, fotoğraflarını ve sicil kayıtlarını tespit ettim. Ayrıca Kurtuluş Savaşı sırasında diğer vapurlar gibi İstanbul’dan cephane, silah ve sair malzeme ve insan taşıyan vapurları da kaydettim. Umarım Kurtuluş Savaşının bu cephanesi kaleme alınırken, bundan böyle daha doğru anlatım yapılması mümkün olacaktır. Ancak makalenin sınırları dahilinde birkısmını bir başka makaleme bıraktım.
Ladil’in doğru adı “Lyudmila”,“La Dyle” ve daha sonra “Kartal” olmuştur.
Lloyd’s Register of Shipping 1924 yıllığında Kartal vapuruna ait sicil kaydı
Tyne Built Ships & Shipbuilding arşivindeki
Kartal (Greta) vapurunun sicil kaydı
09/08/1873 tarihinde South Shields John Softley & Co. Tersanesi South Shields kızaklarında 95 Kızak No.su ile inşa edildi. 635grt, 398nrt ve Tam boy: 180.4, Genişlik: 28.1 , Derinlik:14.3 ft. idi. Blair & Co Ltd, Stockton on Tees yapımı ana buhar makinesi; CI2cyl (23 & 46 x 30 ins), 80nhp güç üretiyordu.
İlk armatörlük firması; West Hartlepool merkezli JWS Manners & Co. idi.
1877’de West Hartlepool’dan Edward H Capper & Co. satın aldı.
1880’de West Hartlepool’dan Capper, Alexander & Co. satın aldı. 1885’de West Hartlepool’dan Henry G Harper & Co. satın aldı. 1893’de Odessa’dan P Gourjy satın aldı ve Lyudmila adı verildi. 1898’de Odessa’dan SL Karapatnitsky satın aldı.
1910’da Odessa merkezli LN & BN Karapatnitsky satın aldı.
1912’da Odessa merkezli S & E Karapatnitsky adına kaydedildi.
1922’de Oran merkezli SA de Transports "La Francaise” satın aldı ve “La Dyle” adı verildi. Kurtuluş Savaşı sırasında Ladil adıyla İstanbul’dan Karadeniz’de yardım götüren bir vapur yoktur. “Ladil” denilen vapurun ilk adı “Greta”dır. Yardım seferleri sırasındaki adı “La Dyle”dır ve Oran merkezli Société de Transports La Français firmasına aittir. Bu vapur 1923 yılında Abdülkerim Bey tarafından satın alınmış ve “Kartal” adı verilmiştir. 18 Ocak 1926 gecesi İstanbul’dan Zonguldak’a kömür yüklemek üzere sefer yaparken Zonguldak yakınlarında karaya düşerek parçalanmıştır.
1926 tarihli “Türk Deniz Ticareti” Yıllığı’ndaki Ahmet Salim Bey’e ait kayıt. (Kaynak:Osman Öndeş- Türk Armatörleri Tarihi C.III)
“La Dyle” adı, tarih çalışması yapan ilk muhterem araştırmacı veya tarihçi kim ise “Lâdil” diye okunmuş ve bu yanlış okuma hep böyle tekrarlanmıştır. “Türk Deniz Ticareti 1926 Yıllığı”ndaki Ahmet Salim Bey’e ait bilgiler kısmında yeralan bilgi görülmüş olsa idi, böyle bir bilgi bozulması olmayacak ve duramadan bu hata tekrarlanmayacaktı!
Ömer Faruk Şerifoğlu, “Kültür ve Sanat Hayatımızda Ebüzziya Ailesi” başlığı ile tamamıyla Velid Ebüzziya aile arşivi esas olmak üzere muhteşem bir çalışma gerçekleştirmiş ve bu çalışması da Zeytinburunu Belediyesi Kültür ve Sanat İşleri Müdürlüğü tarafından yayınlanmıştır. Bu eser emsalsiz önemde bir katalog’dur ve 16 Ekim 2020 tarihinde Kazlıçeşme Sanat’ta açılan “Kültür ve Sanat Hayatımızda Ebüzziya Ailesi” sergisi için 1.000 adet basılmıştır.
Bu eserin 134-139’cu sayfalarında Kurtuluş Savaşı bağlantılı olarak Anadolu’daki Milli örgütlenmeyi takviye edecek teşebbüs ve hareketlerin değerlendirilmesi yapıldığı anlatılmaktadır.
Kazlıçeşme Sanat’ta açılan “Kültür ve Sanat Hayatımızda Ebüzziya Ailesi” sergisi için 1.000 adet basılmıştır.
Bu eserin 134-139’cu sayfalarında Kurtuluş Savaşı bağlantılı olarak Anadolu’daki Milli örgütlenmeyi takviye edecek teşebbüs ve hareketlerin değerlendirilmesi yapıldığı anlatılmaktadır.
Anadolu’ya silah ve cephane kaçırılması amacıyla yapılan bir toplantıya Velid Ebüzziya, İkdam gazetesi sahibi Ahmet Cevdet, Esbak Trabzon Mebusu Ali Şükrü, Rizeli Hacı Zekeriya Efendi’nin oğlu Binbaşı Osman Bey ile Kalkavanzâde İbrahim Kaptan iştirak etmişlerdir. Kalkavanzâde İbrahim Kaptan İstanbul’dan Anadolu’ya geçecek ve Milli Teşkilâta iltihak edecek zabit, asker ve sevk edilmesi şart olan her türlü askeri malzemeyi gönüllü olarak ve hiçbir maddiyat beklemeksizin süvarisi bulunduğu Kırım vapuru ile nakledeceğini belirtmiştir. Ali Şükrü ve Binbaşı Osman Bey de Trabzon’da Milli bir teşkilat kurmak amacıyla 30 Mayıs 1335/1919 Cuma günü İstanbul’dan Kırım vapuru ile Trabzon’a hareket etmişlerdir. Bugünlerde; İstanbul’da silah ve cephane depolarına işgalci İtilaf Devletleri tarafından el konulmuş Anadolu’ya sefer yapan bütün deniz araçlarına sıkı denetim uygulanmaktaydı. Her safhası büyük tehlikeler arz eden cephane ve silah nakli kolay bir iş değildi.
Mezkur hatıratta “Lâdil-Ladin” olarak adı geçen vapurun İnebolu’ya silah yüklü olarak hareket etmesi planlandığında Ebüzziyâde Velid ve Bilal Beyler Lâdil vapurunu İnebolu’ya götürmek emrini akşam üzeri almışlardı. “Lâdil” ufak bir vapurdur, yalnız yolcu aldığı hissi uyandırılabilirdi. (Rus bayraklıdır -Öndeş) Fakat vapura mümkün olduğunca çok miktarda yükleme yapılmalıydı. Köprülerden geçerken vapur adeta batmış gibi görünüyordu. Yolcu da alacaktı. Artık safra boşaltmasına da imkân yoktu. Sirkeci’ye bu vaziyette yanaştı. Buradan Karadeniz’e doğru hareket etti.
..Tarassut vazifesi alan vapurların faaliyeti haber veriliyordu. İnebolu’ya kadar tehlike vardı. Sabahleyin erkence iki memur vapurda idiler. En şiddetli bir kış hükmünü icra ediyordu. Vapurun yoluna devam etmesi mümkün olamadığını da kaptanlar söylüyorlardı. Fakat Sirkeci’de kalmak çok daha tehlikeliydi. Velid, çocukluğundan beri denizcilikle uğraşmıştı. İlk bakışta vapurun istiap haddinden fazla yükletildiğini söyledi. Fakat bir şey yapılamazdı. Arkadaşlar cephane kaçırmakta pek de ihtiyatlı ve idareli kimseler değildir, denildi ve gülüştük.
Bu mülâhazayı (Yorum) yürütenler, inleyen toprakları kurtarmak için asil kanlarını akıtanların, vapur dalgalı denizde batarsa cephanesiz kalacağını düşünüyorlardı. Vapur, muayene biter bitmez, Boğaz’a doğru yol almağa başladı. Muayene gördüğüne dair bir işaret taşıyordu. Karakol başta bıraktı. Az ötede Kuzguncuk açıklarında “Kılkış”ta (Kılkış bir nahiye adıdır.. Olasıdır ki bu deyim -Ağır yol veya Pek Ağır yol anlamında kullanılmıştır-Öndeş) geçilir. Diğer bir karakol gemisi görünür, vapurla alâkadar olmaz. Artık kaptan köprüsüne çıkılır. Arada bir muhavere cereyan eder. Bilal, dikkati celb etmemek (Dikkati çekmemek) için fesleri çıkarmayı teklif eder, Velid bu işi düşman gemisini geçtikten sonra yapacaklarını söyler, düşmanın hürmete layık olmadığını hatırlatır.
Akşam üzeri Kavaklara yetişilir. Burada da bir karakol gemisi vardır. Fakat muayeneye lüzum görmemiştir. Bu yerler, şüphelidir (Güvenli değildir- Öndeş), denize açılmak, en emin bir çaredir. Fakat hava çok fena, önce gelen vapurlar havanın müsaadesini bekliyor. Kaptan, çok
yüklü olan vapurun denize açılamayacağında musırdır (Musırr- Israr etmek, vaz geçmemek). Vapurda, diğer maddelerden başka 40.000 [sandık] mermi vardır. Vapur küpeştesine kadar suya batmıştır, müdekkik (dikkatli) bir göz, vapurun gayri tabii (alışılmışın dışında) yüklendiğini anlayabilirdi.
Kaptan bu keyfiyeti vakit vakit anlatıyor. O halde, kaptana ne olursa olsun denize çıkmak en doğru harekettir denilir. Zavallı Rus kaptan, bu vapur kumandasına da karışan memurları dinler, Boğaz’ı terk ederler... Fırtına biraz mayna eder. İnebolu’ya teveccüh (Yol verilir- Öndeş) edilir. Fakat bu Karadeniz! Onu kışın sefer yapanlara sormalıdır. İnebolu’ya kadar çok defa ölüm tehlikeleri geçirilir ve altıncı gün, akşam karanlığıyla İnebolu’ya varılır.(Kaynakça:Ömer Faruk Şerifoğlu- “Kültür ve Sanat Hayatımızda Ebüzziya Ailesi -Zeytinburnu Belediyesi Kültür ve Sanat İşleri Müdürlüğü -Emekli General Kemal Koçer, Kurtuluş Savaşlarımızda İstanbul - İşgal Senelerinde M.M. Grubunun Gizli Faaliyeti, İstanbul 1946, s. 44-57, 115. Samih Nafiz Tansu (Anlatan: M.M. Grubu Başkanı Albay Hüsamettin Ertürk, İki Devrin Perde Arkası, İstanbul 1964, s. 482, 512.)” anlatımı vardır ki, çok değerli bir bilgi olmaktadır.
Bu hatıratta (Katalog) Lâdil olarak verilen Kartal vapurunun fotoğrafı Ömer Faruk Şerifoğlu’nun mezkur çalışması sırasında ilk defa gün yüzüne çıkmıştır. Değil ki, İngiltere (South Shields- North Shields- Tyne Built Ships & Shipbuildings) arşivindeki kaydında fotoğrafı da bulunmamakta idi.
Yine belirttiğim eserlerde, makalelerde veya yüksek lisans tezlerinde “Lankır” adıyla verilen vapur “Leopold” olarak karşımıza çıkmaktadır ve o tarihte Fransız bayraklıdır. Bu vapur 1930 yılında “Anadolu” adını almıştır.
1926 tarihli “Türk Deniz Ticareti” Yıllığı’ndaki Yelkencizâde ve Mahdumu’na ait kayıt. Bu tabloda en altta Anadolu vapuru ve eski ismi “Leopold” olarak yazılıdır. (Kaynak:Osman Öndeş- Türk Armatörleri Tarihi C.III)
Anadolu vapurunun Aldıkaçtı ailesiyle olan öyküsü
Mustafa, Ahmet ve Vehbi Aldıkaçtı kardeşler 1930 yılında Lütfü Yelkenciye ait Yelkencizâde ve Şürekâsı şirketiyle 1896 yapısı bir şilebe ortak oldular ve gemiye “Anadolu” adı verildi. 1933 yılında Lütfü Yelkenci, şirketiyle birlikte ortaklıktan çekildi ve “Anadolu” vapuru sadece Aldıkaçtı grubuna kaldı. Bu gemi, Aldıkaçtı firmasının armatörlük faaliyetini tatil etmesi nedeniyle 1935’de hizmet dışı bırakıldı ve 1954 yılına kadar Haliç’te yattı.
Ancak Vehbi Aldıkaçtı armatörlük dışındaki deniz ticareti bağlantılı faaliyetini sürdürdü. 1948’de yeniden armatörlüğe dönüş yaptı ve “İleri” adını verdiği bir gemiyi satın aldı. 1970 yılına kadar devam eden şirket, son gemisini de satarak armatörlük sahnesinde çekildi.
İlk adı “ Clio” olan “Anadolu” vapurunun Tyne Built Ships & Shipbuildings
arşivindeki sicil dökümü şöyledir;
• Genelyük gemisi (HBCN e 1934’den sonra TCAJ)
• 1896 yılında J. Laing, Sunderland’da 545 Kızak Numarasıyla inşa edildi.
631 grt., 348 net. ve 1050 dwt. idi.
• Ana makinesi 3 genişlemeli 103 nhp güç üretiyordu.
• Konikl. Nerherlandsche Stoomb, Matts, Amsterdam adına “Clio” adıyla inşa edildi.
• 1908’de A.M. Coulouthros, Andros firmasına satıldı ve “Triton” adı verildi.
• 1914’de Rus- Novorossisk Steamship Cop., Novorossisk’e satıldı ve “Doob” adı verildi. • 1916’da geminin adı “Leopold” olarak değiştirildi.
• 1921’de İstanbul limanında bağladı.
• 1922’de İstanbul’da D. Lieutad tarafından satın alındı ve “Anadolu II” adı verildi.
• 1924’de Yelkencizâde tarafından satın alındı ve “Anadolu” adı verildi.
• 1930’de Yelkencizâde ve Mustafa, Ahmet ve Vehbi Aldıkaçtı ortaklığı kuruldu.
• 1933’de Yelkencizâde bu ortaklıktan çekildi. 1935’de hizmet dışı bırakıldı.
• 1954’de Hüseyin Avni Kalkavan satın aldı.
• Haliç’te İlhami Söker Gemi Söküm kızaklarında söküldü.
Enosis’in bulunabilen çok nadir bir fotoğrafı.
Enosis vapuru ve Karadeniz seferleri
Enosis adıyla tanıdığımız 632 grt. genelyük gemisi 1891 yılında İsveç’te Malmö’de kurulu Kockums Trelleborgs Nya Angf.Aktieb tersanesinde “Frans” adıyla inşa edildi. İlk armatörü Pire’den G.A.Dracoulis idi.
Enosis’in Lloyd’s Register of Shipping 1894 yıllığındaki kaydı.
Doç. Dr. Evrim Şencan’ın Karadeniz İncelemeleri Dergisi S.37 Sf.145-168’de yeralan “Millî Mücadele’de Karadeniz’de zapt edilen Yunan Enosis vapuru” başlıklı makalesi bu vapurun akıbeti hakkında ayrıntılı bilgi içermektedir. 1922’nin ilkbaharında Enosis vapuru, Azak Denizi Novorossisk limanından Karadeniz’e doğru seyrederken iki küçük Türk motorunca durdurulmuş ve Trabzon’a demirlemesi mecbur bırakılmıştır. Amaç, Yunanistan’ın Anadolu’ya Karadeniz’den yaklaşmasını engellemek ve vapuru Türk filosuna katmaktır. Sonuçta, Enosis’teki yolcular esir alınmış, ambarındaki yüke el konulmuş, vapura “Trabzon” adı verilmiştir.
Ararat vapuru
Kurtuluş Savaşı için Karadeniz sahillerinden Anadolu’ya silah, cephane ve hertürlü yardım malzemesi taşıyan kahraman Türk armatörlerine ait vapurlardan biri de Alemdarzâde Hâfız, Ahmet ve Ali Mehmet Bey’e ait “Ararat” vapurudur. Yazımın gerekçesinde değindiğim kusurlu vapur isimleri arasında “Ararat” doğru olarak yazılıdır. Ancak 1921 yılında Odessa merkezli Russian Steam Navigation & Trading Co.’ya aittir ve Rusya bayraklıdır.
Tyne Built Ships & Shipbuildings arşivindeki Ararat vapurunun sicil kaydı.
Ararat, Kasım 1918’de Sivastopol merkezli Russian Steam Navigation & Trading Co.’ tarafından satın alınmış, Aralık 1920’de bu şirket Marsilya merkezli olarak Cie Russe de Navigation à Vapeur et de Commerce adını almıştır. Eylül 1923’e kadar Fransız bayraklı olarak seferlerine devam etmiş ve Kurtuluş Savaşı’nda İstanbul’dan Karadeniz yoluyla İstanbul’dan silah ve cephane taşıyan vapurlardan biri olmuştur.
1896 inşa Ararat vapuru.
İtalyan ve Fransız bayraklı vapurlarla yapılan nakliyat
Çok kısıtlı sayıda İtalyan vapurları ile Antalya’ya ve Fransız vapurları ile İstanbul’dan Mersin’e yapılmış olan silah ve cephane sevkiyatı bireyseldir ve İtalya ve Fransa özünde timsahın gözyaşlarından ibarettir. Ayrıca çok tehlikeli bir savaş ortamında üç Fransız ve İtalyan armatörlük şirketi kuşkusuz kendiliğinden bu yükleri taşımaya istekli olmamışlardır. Bu şirketlerle ilişkiyi kuran gemi acenteleri ve bunları yönlendiren bir Milli adres olduğu kesindir. Bu bakımdan devlet arşivlerinin incelenmesi kaçınılmazdır. Aksi halde çok tekdüze anlatımlar olduğu görüşündeyim. Bu ayrıca bu konuda Mevlut Çelebi’nin İstanbul University Press portalındaki “İtalyan Kaynaklarında Milli Mücadele ve Mustafa Kemal Paşa Hakkında İlk Haberler” konulu” makalesi okunmalıdır.
Diğer anlatımlarda; İtalyan ve Fransız armatörlerine ait bazı vapurlarla Anadolu’ya silah ve cephane kaçırıldığı/sevk edildiği konusunda şöyle denilmektedir; (1923-1930) Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Harbi’ni kaybetmiş, elde kalan son toprak parçası olan Anadolu, Müttefik Güçler (İtilaf Devletleri) tarafından paylaşılmıştır. Türklere uygun görülen ve Karadeniz’de kısa bir kıyı şeridi bulunan coğrafya ise Mondros Silah Bırakışması’nın 7. maddesi kullanılarak işgale açık hale getirilmiştir. Yunanistan’ın Batı Anadolu’yu işgaline karşı yapılan Kurtuluş Savaşı’nda deniz gücü örgütlenmesi de aynı karadaki savaş gibi destek gruplarıyla oluşturulmuştur.
Mim Mim Grubu’nun deniz gücü olan Muavenet-i Bahriye, 1921 yılbaşında Haliç Komodoru Kaptanı Yarbay Mehmet Nazmi Bey tarafından kurulmuştur. İtalyan ve Fransız armatörlerin gemilerinden yararlanarak Anadolu’ya insan ve malzeme kaynağı aktarımında önemli görevler üstlenmiş olan bu grup Ankara nezdinde güvenilir örgütlerden biridir. Milli Mücadele’nin deniz gücü olarak çalışan diğer bir grup olan Bahriye İzci Grubu, Fethiye bölgesinde faaliyetlerini Kurtuluş Savaşı’nda kullanılan silah ve mühimmatın bir kısmı Müttefik Güçler’e (İtilaf Devetleri)ait olan depolara saldırılar düzenleyerek elde edilmiştir. Mim Mim Grubu da bu eylemleri düzenleyen ve “Millici” olarak tanımlanan örgütlerden biridir. (Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi C 2, 2.b., Ankara: Bilgi Yayınevi, 1998, s. 158).
Bir Fransız armatörlük şirketi olan Compagnie Fraissinet’in, CGT-Compagnie Générale Transatlantique’in Fransa devleti siyasetine karşı Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı için İstanbul’dan silah ve cephane kaçırılmasında vapurlarıyla hizmet üstlenmesi şaşırtıcı olmalıdır. Buradaki gerekçe şirketin bu yükler için olağanüstü navlunlarla taşıma yapmasıdır! Bunlar hep bireysel şirket kararları sonucu gerçekleşmiştir, milli bir değer taşımaz, aksine yüksek navlun getirisi bu taşımaları cazip kılmıştır.Bu konuda adı geçen Fransız armatörlük firması Compagnie Fraissinet, Ocak 1836’da Languedoc'lu Protestan bir tüccarın oğlu olan Marc Fraissinet tarafından Marsilya’da kuruldu. Fraissinet'in ilk gemisi Marseillais'ti. 1837'de iki yeni gemi inşa edildi, Rhône ve Hérault. 1841'de Fraissinet şirketi satın aldı ve hattı Nice'e kadar uzattı. Başlangıçta Fransız hükümeti tarafından desteklenen Fraissinet'in New York ve Meksika Körfezi'ne bir hat projesi sonunda başarısız oldu. Şirketin adı 1853'te Compagnie Marseillaise de Navigation à Vapeur olarak değiştirildi.
1860 yılında on gemi işleten şirket, İtalyan pazarında artan rekabetle karşı karşıya kaldı. Fraissinet hatlarını Napoli ve Levant'a kadar genişletti, şirketin sermayesini artırdı ve 1865 yılında altı yeni gemi satın aldı. 1870 yılında Fraissinet, Bombay, Malta, Port Said, Konstantinopolis (İstanbul), İtalya, Korsika ve Languedoc'a tarifeli hatlar işleten 20 gemiye sahipti. Fransa-Prusya savaşı nedeniyle Hindistan'a yapılan seferler durduruldu, Korsika'ya yapılan seferler ertelendi ve birkaç gemi satıldı. Fraissinet filosu I. Dünya Harbi’nden sonra on gemiye düşürüldü. Balkan (Ağustos 1918), Suzette-Fraissinet (Mayıs 1918), Marc-Fraissinet (Ekim 1917), Esterel (Nisan 1917), Golo (Ağustos 1917) ve Italia (Mayıs 1917) Alman veya Avusturya-Macaristan denizaltıları tarafından batırıldı. Alfred Fraissinet, Korsika ve Cezayir hatlarını tercih ederek şirketi yeniden düzenledi. 1927'de Korsika'ya posta sözleşmesi 20 yıl uzatıldı ve Cap-Corse, Ville- d'Ajaccio, Cyrnos, Île-de-Beauté, Pascal-Paoli isimleri verilen yük/yolcu vapurları inşa edildi. Fraissinet ve Fabre Jean Alfred Fraissinet'in Mathilde Cyprien Fabre ile evliliği Compagnie Fraissinet'in stratejisini değiştirdi. La Ciotat'tan gelen Fabre ailesi, 15. yüzyıldan beri Akdeniz'de ve Batı ve Doğu Hint Adaları'nda ticaret ve nakliye işleriyle uğraşıyordu. Cyprien Fabre (1838–1896), 1868'de Société Cyprien Fabre et Cie'yi kurdu; 1881'de Fabre, Compagnie Française de Navigation à Vapeur Cyprien Fabre & Cie'yi kurdu ve oybirliğiyle Marsilya Ticaret Odası Başkanı seçildi. |
Fraissinet’in çok özet tarihçesi böyledir. Ayni zamanda Marsilya Ticaret Odası Başkanı olan Jean Alfred Fraissinet, hangi gerekçe ile olursa olsun, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’na bazı vapurları ile katkıda bulunmuştur. Bu vapurlar hakkındaki kesin bilgiler devlet arşivlerindeki kayıtlardan bulunabilecektir. Bu vapurlardan biri CGT-Compagnie GénéraleTransatlantique’e satılmış ilk adı“Stamboul” olan “La Nievre” idi. La Nievre’nin İstanbul’dan Mersin’e yolcu haricinde silah ve cephane taşıması yaptığı kayıtlıdır.
Sonraki adı 1881 inşa “La Nievre” olan Marsilya merkezli Cie. Generale Transatlantique’e ait “Stamboul” yük/yolcu vapuru.
1921 ve sonrasında vapurlarla yapılan taşımalar
16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Antlaşması ile Rusya, istenen yardımları kabul etmiş ve bu tarihten 1923 Eylül’e kadar limanlarımıza yardım akışı devam etmiştir. Karadeniz’de muhtelif zamanlarda yapılan müdahaleler sonucu; Petros (Batum) ve Şahin vapurları, Mebruke, Ayyıldız, Ereğli, Fulya ve İnönü motorları, Enosis ve Grania vapurları, Samsam kurtarma gemisi ile İslavonya teknesi el konulan veya zapt edilen deniz araçları olup, Milli deniz gücümüze dahil edilerek nakliyatta görev almışlardır. Batum, Tuapse ve Novorossiski’den yüklenen silah, cephane ve malzeme Trabzon (merkez üs)’a getirilmiş, buradan diğer deniz araçlarına aktarılmak suretiyle ve pek az olarak da aynı gemiyle, özellikle Samsun, İnebolu (merkez liman) ve Akçakoca’ya sevki sağlanmıştır. Batum aynı zamanda Doğu Cephesinden gönderilen silah ve cephane için bir bindirme limanı görevini yürütmüştür.
Kıymetli akademisyenlerimize bilgidir:
“Motor” adıyla belirtilen ve çoğu çektirme olan yelkenlilerin sahipleri/armatörleri konusunda “XIX. Yüzyıl Osmanlı Devleti Yelkenli Gemilerin Armatörleri Alfabetik ve Ayrıntılı Kayıtları. Kaynak: Lloyd’s Register of Shipping, Sailing Ships arşivi” ni taradım. Bu çalışmam Türk Armatörleri Tarihi başlıklı arşiv bazlı eserlerimin 7.ci Cildi s. 696-739’da yeralmaktadır. Bu arşiv Türkiye’de yoktur!!
Bu vesile ile 95 yaşına geldiğim bu günlerde, neden hiçolmazsa “Dr” unvanım yok, sorarım... Zira Türk Deniz Ticareti tarih alanında benim çalışma yöntemlerime benzer hiçbir çalışma yapılmamıştır. Bana bu imkanı veren, ağırlıklı olarak İngiliz deniz ticaret tarihi arşivleri olmuştur. Türk Deniz Ticareti yelkenli gemileri ve armatörleri/sahipleri konusunda İngiliz sicil kaynaklarının disiplini karşısında ister utanalım, ister ders çıkartalım veya ister teşekkür edelim!
Tezler,eserler, makaleler nelerse, isim olarak geçen “Motor” adı altındaki çektirmelerden “Ereğli” 1874 inşadır ve Ereğli’li Balıkçı Ahmet ve oğlu Ahmet adına kayıtlıdır. Birdiğer “Ereğli” adı olan çektirme 1870 yapısı olup Ereğlili Balıkçıoğlu Hacı Ahmetoğlu Hasan’a aittir. Üçüncü “Eğerli” adını taşıyan çektirme 1874 yapısı Şakir Abdullahoğlu ve Ortakları’na aittir. Kayıtlarda görünmemekle beraber, 1891 yapısı “Murad-ı Bahri” ahşap martiko tipi çektirmenin sahibi Çatalzeytinli Hüseyin Ali Kaptan’dır.
İngiliz sicil kayıtlarında “Mebruke” isimli bir çektirme kayıtlı değildir! Doğru adı “ Maruka İbranosyan” dır.
Lloyd’s Register of Shipping 1922-23 yıllığında “Petros” hakkındaki kayıt.
“Petros” deyip geçmek mümkün.. Zaten hep böyle yapılmış! İyi de “Petros” isimli vapur kime aittir, bayrağı nedir ve neden Petros ile Kurtuluş Savaşı için taşımalar yapılmıştır?
Lloyd’s Register of Shipping 1922-23 yıllığında “Petros” un sicil kaydı var. Bu vapur 1870 West Hartlepool Denton Gray & Co. inşa 761 grt. ve 1922-23 kaydına göre Yunanlı armatörlük firması Taouros & Co.’ya ait ve Pire limanına kayıtlı!
Nasıl oluyor da, Yunanistan’la savaş halinde iken bir Yunan vapuru Kurtuluş Savaşı için İstanbul’dan Karadeniz’e silah ve cephane yüklü olarak sefer yapabiliyor? Bunun cevabı; bu vapuru elkonulduğu ve Türk zabitan ve mürettebat ile donatıldığıdır!
Bir diğer vapur “Batum” adıyla yazılı.. Bu vapur 1896 Sunderland J.Laing inşa 1354 grt. ve çift pervaneli!. Odessa merkezli Russkaya Navigatsionnaya i Torgovaya Kompaniya-Russian Navigation & Trading Co.’ya ait bir /yolcu genel yük gemisi.The Sunderland Site arşivi 145.’ci sayfasında bu vapurun Odesa’da Azovskaya kompaniya Steam Navigation Azov Steam Navigation Co.’ya ait olduğu yazılı.
Fransız Donanması’nın, 1920 Eylül’de Ereğli’yi bombalaması ve 1921 Ocak sonlarında ganbotlarıyla Alemdar gemisine karşı başarısız müdahale eylemi ile 1920 sonlarında İngiliz gemilerinin Aydınreis, Preveze ve Şahin gemilerini elegeçirme girişimi dışında Karadeniz’de Yunan gemileri hariç İtilaf Devletleri harp gemilerinin; deniz nakliyatı, kıyı yerleşimlerine ve limanlara saldırısının söz konusu olmadığı görülmektedir.
.... İstiklal Harbi süresince başta Yunan, kısmen de Fransız ve İngiliz gemilerinin müdahalelerine rağmen çeşitli deniz aracılarıyla, sivil asker iş birliği ve dayanışması içerisinde, teşkil edilen deniz kuruluşları koordinesinde Karadeniz’de nakliyat başarılı bir şekilde tamamlanmış ve bağımsızlık mücadelesinde ihtiyaç duyulan harp silah araçları ve askeri malzemeler Anadolu’ya aktarılarak muharebe gücünün artırılmasına ve nihai hedefin gerçekleştirilmesine büyük katkı sağladığı görülmüştür.” (Kırklareli Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi E-ISSN: 2602-4314 / https://sbedergi.klu.edu.tr/ 175 Türk İstiklal Harbinde Karadeniz)
S.S. Şahin; Ex-Lady Mostyn
Kurtuluş Savaşı vapurlarından biri olan Şahin vapuru 1881 tarihinde İngiltere South Shields’de Lawe Yard’da Lady Mostyn adıyla inşa edildi.
Özellikleri şöyle idi;
Tipi: Genel yük vapuru
Denize indirilme tarihi: 11/06/1881;Hizmete hazır hale gelmesi: 07/1881
Gemi inşa tersanesi: John Readhead & Co.
İnşa edildiği kızak: South Shields, Lawe Yard; Kızak No.su: 171
Boyutları: 730grt, 467nrt, 200.3 x 27.7 x 15.0 ft
Buhar ana makinesi: John Readhead & Co, South Shields -C2cyl (23 & 44 x 30ins), 80nhp. 16/07/1881’de - İlk armatörlük firması Liverpool merkezli R. Lewis & Co. idi.
1887’de Liverpool merkezli J. Herbert Lewis adına kaydedildi,1892’de Liverpool merkezli Lewis & Co . adına kaydedildi.1900’da Liverpool merkezli Steamship Co Ltd (J Edwards & Co) satın aldı ve “Lady Mostyn” adı verildi.
1907’de Spetzai merkezli Petzalis & Dounias satın aldı ve “Olga” adı verildi.
1912 – Braila merkezli Petzalis & Dounias “Kalafat” adını verdi.
02/1916’de İstanbul’dan Debreli Fuat Bey satın aldı 08/1916 ‘da “Zambak” adı verildi. 25/03/1917’de İstanbul ‘dan Zonguldak’a cephane ve akaryakıt yüklü olarak seyrederken Ağva yakınlarında mayına çarptı ve karaya oturdu.
28/03/1917’de yeniden yüzdürüldü. 1918’de İstanbul İbranosyan Kumpanyası satın aldı ve “Ankara” adı verildi. 10/1920’de adı “Şahin” olarak değiştirildi ve İbranosyan yönetiminde İstanbul’dan Karadeniz’e silah ve cephane taşınmasında hükümet emrinde seferler yaptı. 11/1920’den 03/1921’e kadar Anadolu Kuvvetleri tarafından Ruslara ödünç verildi ve Rusya bayrağı ile Şamil adıyla çalıştırıldı 25/10/1923 gecesi Amasra’da karaya sürüklendikten sonra battı.
Mebruke değil, “Maruka İbranosyan”
O kadar çok hata var ki, kıymetli akademisyenlerimiz bundan sonra Kurtuluş Savaşı vapurları bağlamında bir çalışma yaparlarsa, bu hataları düzeltmelidirler. Nitekim “Mebruke” isimli hiçbir yelkenli/çektirme veya motor yoktur.
Mebruke değil “Maruka” dır ve tam okunması “Maruka İbranosyan ’dır!
Maruka İbranosyan “Şahin Vapuru” nun sahibiydi. Vefatı nedeniyle, verasete dayalı olarak mahekemeye intikal etmiş olan “Şahin Vapuru” davası, İbranos Komandit Vapur Şirketi hakkında önemli bilgileri içermektedir. Sultan II. Abdülhamit döneminde artan Ermeni olayları nedeniyle bir süre sıkıntılı durumlarla karşılaşmış, İbranos Mardiganian’ın dostları Müslümanlığı seçmesini önerdiklerinden adını İbrahim Ağa olarak değiştirmiştir. Vâris bırakmadan vefat etmiştir. Vefatı üzerine bütün malları üzerinde hak sahibi olduklarını iddia eden akrabaları miras davası açmışlardır. Yıllarca süren bu dava içinde “Şahin Vapuru” da bulunmaktadır. Zira Maruka İbranosyon’a ait olan Şahin Vapuru İstiklâl Harbi sırasında asker ve malzeme taşınması amacıyla kullanılmıştır.
İbranosyan ailesi maalesef çok kırıcı haksızlığa maruz kalmıştır..Maruka İbranosyan Bey bir Osmanlı Ermenisi’ydi. Aile mensupları 1921’de İbranosyan Koll. Şti’ni kurdular. İlk satın aldığı gemi “Dikili” adını taşır. Bu gemi Esseyan, Uncuyan & Co., İstanbul firmasından satın alınmış, 1895’de İdarei Mahsusa’ya devredilmişti. İzmir’de Şirketi Hayriye Hamidiye Vapur İşletmesi tarafından çalıştırılmaktaydı. Bu gemi Çanakkale Çimenlik Tabyası mevkiinde karaya oturmuş ve uzun yıllar burada kaldıktan sonra 1933’de Ali Bayrı tarafından satın alınarak tadil edilmiş ve dizele çevrilmiştir. Bu gemi 1939 yılında Marmara’da batmıştır. Dikili vapuru İzmir bağlantılı posta seferleri yapardı. Cumhuriyet’in ilanından sonraki yıllarda tamamiyle yük gemisi olarak çalıştırılmıştır. İbranosyan bu gemiye “Amasya” adını vermişti. 1923’de Hasan Hadi Bey ile ortak olarak satın aldıkları genelyük gemisine “Turan” adını verdiler. 27 Mart 1939 tarihli bir haberden anlaşılacağı üzere “Şahin” isimli bir gemisi daha vardı. Bu geminin senelerden beri devam etmekte olan mahkemesi hazine avukatlarının müdahelesiyle hükümet lehine neticelenmiştir.
İbranos Komandit Vapur Şirketi Şubat 1931’den itibaren tasfiye edildi. 15 Nisan 1931 tarihi itibarıyla gazetelere verilmiş ilanda şöyle denilmektedir; “İpranos Komandit Eshamlı Vapur Şirketi Tasfiye Şirketinden - Bu kere satılmış Turan vapuru bedelinden şirketi mezkûre beher hisse senedatına mukabil alelhesap suretiyle 125 kuruş tevzi olunacağından hisse senedi sahiplerinin hisse senetlerini hamilen 13,14,15 Nisan günleri ve yine Nisan 1931 sonuna kadar Cumartesi, Pazartesi günleri Saat 11 - 14 arasında İstanbul’da 4.cü Vakıf Hanı 4.cü Kat 23 - 25 Numarada şirketi mezkûre tasfiye heyetine müracaatları ilan olunur.”
Şahin vapuru müteakip senelerden genelyük vapuru olarak çalıştırılmış ve 1937 yılı mart ayında Amasra Limanı’ında batmıştır. Deniz Ticaret Müdürlüğü’nün Amasra Limanında yaptığı batık temizleme çalışmaları sırasında, daha önce fırtınada batan diğer gemi Rize vapuru bilahere yüzdürülmüş, fakat Şahin vapuru parçalar halinde kaldırılarak liman batıktan temizlenmiştir (Osman Öndeş- Türk Armatörleri Tarihi II. Cilt).
“Selamet” isimli bir motor ..çektirme yoktur. Buna karşın “Selamet-i Hayr çektirme (Brig) vardır. Sahibi Ahmet İlyas Kaptan olup, Karaca’lıdır.
“Hudaverdi”ismiyle sicilde 30’dan fazla çektirme ağırlıklı yelkenli ahşap tekne vardır. Bunlar “Motor” değildir, yelkenlidirler. Bunlardan 1871 yapımı çektirme/martiko Ereğlili Ahmet Kaptan, 1871 yapımı çektirme Ahmet Osman Mahmut Kaptan, 1874 yapımı çektirme/brig Ağvalı Hüseyin Kaptan, 1880 yapımı Kadri Kaptan, 1871 yapımı Hafimoğlu Mustafa Ali Kaptan, 1880 yapımı Rizeli Tahir Ömer Kaptan daha yakın tarihleri işaret etmektedir.
La Fraissinet ve CGT filolarında Lloyd’s Register of Shipping arşivlerinde Kurtuluş Savaşı için İstanbul’dan silah ve cephane yükleyerek Karadeniz’deki iskelelere sefer yaptığı belirtilen “Giraç” ve “Grania” çağrışımlarından hareket ederek “G” harfi sıralamasında bu vapurlara ait bir kayıt yoktur. Kuşkusuz bu vapurların adı hatalı okunmuş olmasından ileri gelen bir belirsizlik vardır.
Grania konusunda sağlıklı olmasa da, bu isimde Rochester, Gill & Sons Ltd. 1904 inşa ahşap motor yat/Ketch kaydı mevcuttur. İlk adı “Aid” ve 1922 adı “ Wise Een”,1924 adı“Grania”dır. Sicil sayfasında başkaca bilgi bulunmamaktadır. Ancak bu motor konusunda da ayni soru sorulmalıdır; “Kurtuluş Savaşı için silah ve cephane taşımakta neden yer almıştır?”
“Giraç” kelimesinin İngilizce karşılığı “Dişli takımı” dır! Bu isimde bir vapur olması beklenemez.. Doğru olanın bulunması araştırmacıların deniz ticaret tarihi konularındaki bilgeçliğine bağlı kalmaktadır.
Yorumlar
Kalan Karakter: