Mersin Limanı’nda son dönemde yapılan tarife artışları ve yürürlüğe konan yeni uygulamalar, hem denizcilik hem de lojistik sektöründe kaygı uyandırmaya devam ediyor. Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) bünyesinde düzenlenen basın toplantısında ele alınan bu gelişmeler, özellikle ihracatçılar ve ithalatçılar başta olmak üzere limanla bağlantılı tüm paydaşların rekabet gücünü zayıflatabileceği ve bölgesel ekonomiye zarar verebileceği endişesini gündeme taşıyor.
Limanın Bölge Ekonomisindeki Rolü
Mersin, Akdeniz kıyısında önemli bir stratejik konuma sahip olmanın yanı sıra dış ticaret koridorlarında kilit bir aktarma noktası olarak öne çıkıyor. MDTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bedii Canatan ile Yönetim Kurulu Üyeleri Atahan Çukurova, Bekir Yıldız, Filip Tahinci ve Ertuğ Kemal Yılmaz’ın katılımıyla yapılan basın toplantısında, limanın yalnızca Mersin için değil çevre illerin de ekonomik kalkınmasında kritik öneme sahip olduğuna dikkat çekildi. Uluslararası ticaret rotalarının kesişiminde yer alan liman, bölgedeki tarım, lojistik ve sanayi faaliyetlerine önemli bir avantaj sağlıyor.
“Liman Kullanıcılarıyla Güçlü İlişki Şart”
Yetkililer, bir limanın başarı ölçütünün sadece yüksek yük hacmi veya konteyner elleçleme istatistikleriyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda liman kullanıcılarıyla kurduğu şeffaf ve güvene dayalı iletişimle belirlendiğini belirtiyor. İşte bu noktada, liman işletmecisi Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği (MIP) tarafından hayata geçirilen tarife artışlarının, iletişim sürecinin zayıf yürütülmesi nedeniyle paydaşlarda rahatsızlık yarattığı ifade ediliyor.
Tarife Artışlarının Detayları
Basın toplantısında paylaşılan bilgilere göre, 2013’ten beri ücretsiz uygulanıp 2023 Mayıs ayında askıya alınan “Berthing Window” (yanaşma penceresi) uygulaması, Ağustos 2023’te konteyner başına ek ücretle yeniden devreye sokuldu. Bugün gelinen noktada, limandaki tıkanıklık sorunlarının büyük ölçüde çözülmesine rağmen bu ilave ücretlerin kalıcı hâle getirildiği belirtiliyor. Konteynerlerde dolar bazında yaklaşık yüzde 30’u aşan maliyet artışları yaşandığı ifade ediliyor.
Ayrıca, limanda fahiş ve sık fiyat artışlarının yürürlüğe konduğu dile getiriliyor. Bir önceki yılda yapılan tarife düzenlemelerinden sonra 1 Ekim 2024’te ve en son 2025 Şubat ayında yine bazı hizmetlerde artışlar söz konusu. MDTO temsilcilerine göre, bazı kalemlerde yüzde 600’e varan oranlar görülürken yeni ilave bedellerin (örneğin enerji katkı payı gibi) sisteme dahil olması, kullanıcıların planlamalarını zorlaştırıyor. Üstelik, taşımacılık sektöründeki kontratların yıllık bazda yapılması nedeniyle yıl içi artışlar ciddi maliyet baskısı doğuruyor.
Yeni Uygulamalar ve Oluşan Kaygılar
Basın toplantısında ele alınan bir diğer konu, 10 Şubat 2025 itibarıyla başlatılan “fuzuli işgal” uygulaması oldu. Alıcı veya yükleyiciden kaynaklanan bekleme ya da gecikmelerde, posta bekleme tarifesi yerine çok daha yüksek cezalar uygulanması planlanıyor. Bu yöntemin gemi acentelerini yasal açıdan da zor bir duruma sokabileceği, ayrıca kargo gemilerinin daha avantajlı limanlara yönelmesine neden olabileceği aktarıldı. Limanın yüksek maliyetleri ve ek cezai yaptırımları, Suriye veya Irak gibi ülkelere gidecek transit yüklerin de başka limanları tercih etmesi riskini artırıyor.
Bunun yanı sıra rıhtım taleplerinde yanaşma önceliğinin, geminin geliş sırasından ziyade işletmenin inisiyatifiyle belirleneceği yönündeki kararın, gemi donatanları ve liman kullanıcıları arasında adaletsizlik yaratabileceği görüşü dile getiriliyor. Limandaki uygulamaların net, şeffaf ve somut kriterlere bağlanmaması hâlinde hizmet aksaklıklarının artacağına dikkat çekiliyor.
MIP’in 2025 yılı içerisinde hayata geçirmeyi planladığı bir başka yenilik ise “nihai müşterilerin, gemiye yükleme-tahliye ve ardiye ücretlerini doğrudan limana ödemesi” şeklinde özetleniyor. MDTO, bu yaklaşımın özellikle kapıdan kapıya teslim gibi yaygın sistemlerde karmaşa yaratabileceği ve operasyonda gecikmelere yol açabileceği uyarısında bulundu.
“Sektörle İstişare Edilmiyor” İddiası
MDTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Canatan, tarife artışları ile ilgili süreçlerin oda ve sektör paydaşlarıyla istişare edilmemesinden yakınıyor. Gelen önerilerin çoğunun dikkate alınmadığı, bazı durumlarda ise hiç yanıt verilmediği belirtiliyor. Monopol konumundaki liman işletmecisinin, fiyatlama ve uygulama politikalarında tek taraflı adımlar atmasının bölgesel ticareti ve ekonomiyi olumsuz etkilediği düşünülüyor.
Gemi ve Yük Kaybı Endişesi
Toplantıda, artan tarifeler ve yeni düzenlemeler nedeniyle gemi rotalarının yakın bölgedeki diğer limanlara kayabileceği, bunun da Mersin Limanı’nın yük trafiğinde azalmaya yol açabileceği açıkça ifade edildi. Bölgedeki pek çok sektörün limana bağımlı olduğu hatırlatılırken, bu durumun uzun vadede istihdamı ve ticaret hacmini gerileteceği öngörüsünde bulunuldu.
Çözüm Önerileri
MDTO tarafından kamuoyuna ve yetkililere yapılan çağrıda, liman yönetiminin daha katılımcı ve sağduyulu bir anlayış benimsemesi isteniyor. Tarifelerin ve uygulamaların gözden geçirilmesi, paydaşlarla yapılacak düzenli istişare toplantılarıyla sürdürülebilir bir maliyet politikası geliştirmenin bölge ekonomisinin yararına olacağı vurgulanıyor. Bu sayede hem yatırımcılar hem de işletmeciler için öngörülebilirlik sağlanabileceği ve enflasyonist baskıların hafifletilebileceği belirtiliyor.
Sonuç olarak, Mersin Limanı gibi stratejik bir altyapı unsurunun başarılı ve istikrarlı bir şekilde faaliyet göstermesini sağlayacak kilit faktörler arasında; şeffaf, güvene dayalı bir iletişim, katılımcı yönetim anlayışı ve makul tarife politikaları yer alıyor. Bu unsurların sağlanamadığı durumda ise gemi ve yük kaybı gibi istenmeyen sonuçların ortaya çıkması muhtemel görünüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: