Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, denizcilik sektöründe kapsamlı bir dönüşüm süreci başlatarak hem ulusal hem de uluslararası deniz taşımacılığını daha güçlü bir çerçevede yönetmeyi hedeflediklerini belirtti. Geçtiğimiz günlerde, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünde bir araya geldiği bölge liman başkanlarıyla yaptığı toplantıda konuşan Uraloğlu, Türkiye'nin jeostratejik konumu ve denizcilik potansiyelinin uluslararası arenada büyük önem taşıdığını vurguladı.
Bakan, Türkiye’nin üç tarafının denizlerle çevrili olduğunu ve Marmara gibi bir iç deniz ile boğazlara sahip bulunmasının, denizcilik politikalarının hayati derecede önemli hâle gelmesine yol açtığını kaydetti. Özellikle İstanbul ve Çanakkale boğazlarından yılda ortalama 80 bin civarında gemi geçtiğini hatırlatan Uraloğlu, bu trafiği güvenli ve etkin bir şekilde yönetebilmek için ciddi bir altyapı ve koordinasyon gerektiğine işaret etti.
Uraloğlu, AK Parti hükümetlerinin 20 yılı aşkın süre boyunca ulaştırma ve denizcilik alanlarında büyük yatırımlar yaptığını ancak bunun yeterli olmadığını dile getirdi. Sektörde uluslararası rekabetin sürekli arttığını anımsatarak, Türkiye’nin de daha yenilikçi ve ileriye dönük politikalar geliştirmesi gerektiğini ifade etti.
“Son dönemde Batı’da denetimler kapsamında uygulanan yaptırımlar var ve bunlar çok da hakkaniyetli değil. Bizim de benzer denetlemeleri mütekabiliyet esasında yapmamız gerekir.”
Bu sözleriyle uluslararası arenada güçlenen denetim mekanizmalarına atıfta bulunan Uraloğlu, özellikle Türk gemilerinin uğradığı limanlarda karşılaştığı çeşitli uygulamaların çoğu zaman eşitlik ilkesine aykırı olduğunu savundu. Türk makamlarının da benzer bir yaklaşım benimseyerek kendi limanlarında denetim faaliyetlerini yoğunlaştırması gerektiğini belirten Bakan, bu sayede haksız yaptırımların önüne geçilebileceğine inandığını söyledi.
Türkiye’nin dünyada en büyük 11. deniz ticaret filosuna sahip olduğunu hatırlatan Uraloğlu, bu konumun korunması ve iyileştirilmesi için sürekli iyileştirme çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Bakanın verdiği bilgilere göre Türk bayrağı taşıyan yaklaşık 2 bin 150 gemi bulunuyor. Bu sayının artması için çeşitli teşvik mekanizmalarını hayata geçirmeyi planladıklarını dile getirerek, daha fazla gemiyi Türk bayrağına geçmeye davet etti.
“Limanlarımızda geçen yıl 5 bine yakın gemiyi denetledik. Ülkemiz yol geçen hanı değil, bu noktada denizcilikte ciddi bir ülke imajını vermek için denetlemeler kıymetli.”
Uraloğlu, kapsamlı denetimlerin deniz güvenliği, çevre koruması ve uluslararası kurallara uyum açısından kritik olduğunu ifade etti. Denizlerde yaşanabilecek kazaların önlenmesinin en etkili yolunun düzenli ve titiz denetimler olduğunu söyleyen Uraloğlu, bu konuda kamu kurumları arasında eş güdüm sağlanmasının şart olduğuna işaret etti.
Bakan, ayrıca gemi sigortalarına ilişkin Denizcilik Genel Müdürlüğünün bir çalışma yürüttüğünü ve bu çalışmanın ay sonuna kadar neticelenmesinin beklendiğini aktardı. Uraloğlu, deniz taşımacılığında risklerin daha etkin yönetilebilmesi, armatörlerin ve gemi işletmecilerinin korunması adına bu düzenlemenin büyük önem arz ettiğini belirtti.
Türkiye genelinde uluslararası deniz trafiğine açık 193 liman tesisi bulunduğunu vurgulayan Uraloğlu, geçtiğimiz yıl bu limanlarda 531 milyon tondan fazla yükün elleçlendiğini söyledi. Söz konusu hacmin ülke ekonomisine önemli bir katkı sunduğunu belirten Bakan, 71 liman başkanlığıyla vatandaşlara hizmet verildiğini ve gemi trafiğinin etkin biçimde yönetildiğini anlattı. Yük kapasitesinin ve liman başkanlıklarının giderek artan iş yükünün, dijitalleşme adımlarının hızlandırılmasını da zorunlu kıldığını belirtti.
Uraloğlu, özellikle Avrupa Birliği (AB) limanlarında Türk bayraklı gemilerin performansının daha iyi bir seviyeye taşınması gerektiğini vurguladı. AB limanlarındaki denetim sonuçlarının, Türk gemilerinin bayrak sicilinden tutun da uluslararası itibarına kadar pek çok konuyu doğrudan etkilediğini ifade eden Bakan, “Bu alanda atılacak adımların sektöre olumlu yansıyacağını” dile getirdi.
Bu çerçevede, yıl sonuna kadar denizcilik alanında önemli bir yapısal reformu hayata geçirmeyi amaçladıklarını söyleyen Uraloğlu, “Sektör tek elden ve güçlü bir şekilde yönetilecek” ifadesini kullandı. Bu reformun temel hedeflerinden biri de bürokratik engelleri azaltarak, denizcilikteki yatırımları teşvik edecek bir iklim yaratmak olacak.
“Özellikle Liman Yönetimi Bilgi Sistemi, Seyir İzin Belgesi Sistemi, Gemi İnsanı Bilgi Sistemi gibi uygulamalarla işlemlerin çevrimiçi yürütülmesiyle sürecin şeffaf, hızlı ve etkin bir şekilde yönetilmesini sağlıyoruz.”
Bakanın bu sözleri, teknolojinin denizcilik sektöründe nasıl etkin bir rol oynayabileceğini göstermesi bakımından önemli. Uraloğlu, farklı sistemlerin entegre edilmesiyle limanlarda dijitalleşme oranının artacağını, böylece hem idari süreçlerin hızlanacağını hem de deniz trafiğinin daha güvenli ve verimli şekilde düzenlenebileceğini aktardı. Bilginin dijital ortamda toplanıp analiz edilmesinin, potansiyel riskleri daha erken fark etme ve önleme fırsatı sunduğunu ifade etti.
Son olarak, Türkiye’nin “10 bin 900 kilometreden fazla deniz kıyı şeridine sahip olması” gerçeğini hatırlatan Uraloğlu, bu avantajlı konumu gerek turizm gerek ticaret gerekse savunma boyutuyla kullanmaya devam edeceklerini belirtti. Denizcilik sektörünün sürekli güncellenen küresel kurallar ve rekabet şartları ışığında yönetilmesi gerektiğini ekleyerek, bu konularda bütün paydaşların iş birliğine açık olduklarını sözlerine ekledi.
Bu toplantının ardından, Bakanlık bünyesindeki farklı birimlerin liman yönetimi, dijitalleşme, gemi sigortaları ve denetimler konusunda yapacakları hazırlıkların hız kazanacağı öğrenildi. Uraloğlu, Türkiye’nin denizcilik alanında daha rekabetçi bir yapıya kavuşması ve küresel standartlarda hizmet sunabilmesi için çalışmalara devam edeceklerinin altını çizerek sözlerini tamamladı.
Yorumlar
Kalan Karakter: