Geçen yıl Kuzey Akım 1 ve 2 boru hattı sistemlerine yapılan saldırı gizemini korurken: İsveç ekibinin başındaki bir savcıya göre, müfettişler saldırının bir devlet aktörü tarafından gerçekleştirildiğinden neredeyse eminler.
Danimarka ve İsveç'teki müfettişler, büyük hasarın bir sabotaj eylemi olduğunu onayladılar.
Kamuya açık gerçekler yetersiz olsa da, saldırganın kimliği hakkında çok sayıda teori var.
Batılı kaynaklar medyaya, patlamadan bağımsız bir "Ukrayna yanlısı grubun" sorumlu olabileceğini ima etti.
Bu açıklamayı desteklemek için Alman müfettişler, saldırı bölgesini ziyaret eden ve serbest çalışan bir operasyon tarafından kullanılmış (veya alternatif olarak "sahte bayrak" tuzağı olarak yerleştirilmiş) olabilecek özel bir yat keşfettiler.
Devlet aktörlerini içeren çok sayıda açıklama da var. Ukrayna ve Polonya, Rusya'yı saldırıyı planlamakla suçlarken, Kremlin bu iddiayı reddediyor.
Rusya, çeşitli NATO üyelerini suç ortaklığı yapmakla suçladı ve BM liderliğinde bir soruşturma çağrısında bulundu.
Son olarak, Amerikalı araştırmacı gazeteci Seymour Hersh, saldırının Norveç'in yardımıyla ABD Donanması dalgıçları tarafından gerçekleştirildiğini iddia etti.
Beyaz Saray herhangi bir müdahaleyi kesinlikle reddediyor.
Avrupa politika çevrelerinde meselenin derinine inmemenin en iyisi olabileceği yönünde bir algı var. Avrupalı bir diplomat Washington Post'a "Aile toplantısındaki bir ceset gibi" dedi. "Bilmemek daha iyi."
Ülkesinin saldırıyla ilgili soruşturmasına liderlik eden İsveç savcısı Mats Ljungqvist, ekibinin zaten hiçbir zaman suçluyu belirleyemeyebileceğini ima etti.
Perşembe günü yaptığı açıklamada, "Umudumuz, bu suçu kimin işlediğini doğrulayabilmektir, ancak koşullar göz önüne alındığında bunun muhtemelen zor olacağı belirtilmelidir. Bu, koşullarının araştırılması zor bir suçla ilgili. Patlamalar, Baltık Denizi'nde okyanus tabanında, suyun 80 metre altında gerçekleşti."dedi.
Yine de Ljungqvist bir şeyden neredeyse emin: Bunun küçük çaplı bir operatörün işi olması pek olası değil. Reuters'e verdiği demeçte, "Hiçbir şeyi göz ardı etmiyoruz, ancak bunun arkasında doğrudan veya en azından dolaylı olarak bir devlet aktörünün olması elbette mutlak ana senaryomuzdur." şeklinde konuştu.