İstanbul Boğazı sabaha mavimsi bir sis yerine tertemiz esintilerle uyandı; çünkü 1 Mayıs 2025 itibarıyla Akdeniz’i boydan boya kat eden tüm gemilerin yakıtındaki kükürt oranı artık binde bir—yanlış duymadınız, %0,10—sınırını aşamayacak.
Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) MARPOL Ek VI düzenlemesiyle resmîleşen bu adım, altı yıl önceki küresel %0,50 tavanını bile geride bırakarak denizcilikte “ultra temiz” bir çağı başlattı.
Düzenleme, 2024’te ilan edilen Akdeniz Kükürt Emisyon Kontrol Alanı (SECA) için tanınan 12 aylık muafiyetin sona ermesiyle tam uygulanır hâle geldi. Artık Çanakkale’den Cebelitarık’a dek seyreden gemiler, girişten önce yakıt değişim kaydı tutmak ve limanda %0,10’luk yakıt bulundurmak zorunda; aksi hâlde yüksek para cezaları ve hatta sefer yasağı kapıda.
Türkiye, bölgedeki 34 limanıyla bu yeni kuralların tam ortasında. 52 milyon DWT’lik Türk sahipli ticaret filosu—2 092 gemi—Akdeniz trafiğinde hatırı sayılır bir paya sahip ve “düşük kükürt” sınavına ilk girenlerden olacak. Boğaz hattında yolcu taşıyan feribotlardan Mersin’deki konteyner devlerine kadar herkes, ya ultra düşük kükürtlü yakıt (ULSFO) alacak ya da scrubber’a servet yatıracak.
Ama iş cebin diline gelince denizler durulmaz. İstanbul’da ULSFO türevi VLSFO fiyatı 631 $/mt; dünya ortalaması ise 565 $/mt civarında. Başka deyişle Marmara’da mazot, Akdeniz’in tuzundan bile tuzlu. Armatörler “yakıt faturası %10-15 şişer” diye hayıflanıyor; bunker firmaları ise stok karmaşası yaşayacaklarını söylüyor.
Deniz Ticaret Odası, yılbaşında sektöre gönderdiği sirkülerde firmalara “scrubber sertifikalarınızı güncelleyin, yakıt değişim prosedürünü yazıya dökün” diye seslendi; aksi hâlde liman devleti denetçilerinin kapıyı çalacağını hatırlattı.Denize adım atan her kaptan artık günlük iş listesine bir satır daha ekliyor: “Kükürt günlüğü tutuldu mu?”
Peki bu zahmete değer mi? Bilimsel tahminler Akdeniz havzasında SOₓ emisyonlarının %78, PM2.5 seviyelerinin %23 azalacağını gösteriyor. İstanbul, İzmir ve Antalya kıyılarında astım krizlerinin düşmesi, turizmin “dumansız gökyüzü” kozunu oynaması bekleniyor. Kısacası, geminin bacasından çıkmayan kükürt, halkın ciğerine girmeyecek.
Denetim cephesinde de rüzgâr sert. Liman başkanlıkları 1 Mayıs’tan bu yana yakıt numunesi almadan gemi bırakmıyor. Kaydı eksik dosyalar yerinde tutanakla bağlanıyor; toplam ceza tutarı ilk haftada üç haneli milyon lirayı buldu. “Ceza listesi uzarsa, gemiler başka limana kaçar” endişesi de kulislerde dolaşıyor.
Rafineri tarafında ise Tüpraş’ın İzmit ve İzmir tesisleri, ULSFO harmanlama kapasitesini artırmak için gece-gündüz mesai yapıyor. Yetkililer “talebe yetişiriz” dese de borsadaki hisse hareketi bu sözlere biraz kuşkulu bakıyor. Lojistikçiler ise “limanlarımıza LNG ve metanol bunker altyapısı kurulmazsa, bir sonraki düzenlemeye hazırlıksız yakalanırız” uyarısını şimdiden dillendiriyor.
Son söz: Denize hükmetmek yelken değil, yakıt işidir. %0,1 kükürt kuralı, Türk denizciliğini pahalı bir temizlik nöbetine zorluyor; fakat Boğaz’da nefes alacak çocuğun gülüşü, her doların üzerinde ağır basmıyor mu? Şimdi rota temiz hava, dümen ise uyum ve inovasyon.
Yorumlar
Kalan Karakter: