Zehir Tacirini Gemide Unuttuğu Kaşkol Yakalattı
İstanbul ve Yalova hattında gerçekleştirilen geniş çaplı bir uyuşturucu operasyonu, uluslararası kaçakçılık ağının nasıl çalıştığını gözler önüne serdi. Kanada’dan yola çıkan ve Portekiz bandırası taşıyan bir gemiye bakım amacıyla Yalova Altınova’daki tersanede işlem yapılırken, büyük miktarda kokainin Türkiye’ye sokulduğu ortaya çıktı. Emniyet ve jandarma birimlerinin ortak yürüttüğü soruşturmada, kayıklarla tersaneye gizlice yanaşan maskeli kişilerin gemideki görevleri silah zoruyla etkisiz hale getirdiği ve uyuşturucuyu kayıklarla İstanbul’a taşıdığı belirlendi. Ancak kaçakçıların tüm planlarını, gemide düşen bir kaşkol (atkı) bozdu. Olay yerindeki kaşkol üzerinden elde edilen DNA örneği, operasyonun seyrini değiştirdi ve 12 kişinin tutuklandığı, 23 şüphelinin gözaltına alındığı “Narkokapan-15” adlı dev operasyon başarıyla sonuçlandı. İşte adım adım 36,5 milyon dolarlık bu uyuşturucu sevkiyatının perde arkası:
Kanada’dan Yola Çıkan Gemi ve Dikkat Çeken Rotası
Soruşturma dosyasındaki bilgilere göre, gemi uluslararası bir şirketin yükünü Kanada’dan aldıktan sonra önce İspanya, ardından Yunanistan limanlarında yük indirip bindirdi. Geminin nihai varış noktası ise bakım yaptırmak üzere Yalova Altınova’daki bir tersaneydi. Yolculuk boyunca olağan dışı bir duruma rastlanmasa da, geminin Yalova’ya yanaşmasıyla birlikte kaçakçılar harekete geçti. Bakım aşamasına gireceği bilinen gemiye yerleştirilen 365 kilo kokainin Türkiye’ye girişini sağlamak isteyen şüpheliler, dikkat çekmeden operasyonu tamamlamayı hedefledi.
Yetkililer, söz konusu geminin 2021’de de benzer bir uyuşturucu taşımacılığına karıştığı bilgisine ulaştı. Aradan geçen süreçte gemi iki defa el değiştirse de aynı suç organizasyonuyla bağlantılı olabileceğinden şüpheleniliyordu. Bu nedenle, emniyet ve jandarma istihbaratı geminin rotasını uzun bir süre yakından takip etti.
Tersanede Başlayan Şüpheli Hareketler
Kanada’dan gelip İspanya ve Yunanistan duraklarını geride bırakan gemi, Altınova’daki tersanede bakım aşamasına geçeceği günlerde karaya çıkmadan önce rutin kontrollerden geçecekti. Ancak bu planlanan sürecin tam ortasında, 23 Şubat’ta sabaha karşı, tersane bölgesinde aniden hareketli dakikalar yaşandı.
Tersanede görevli Endonezyalı iki personel, sabaha karşı yüzleri maskeli ve silahlı birkaç kişi tarafından etkisiz hale getirildi. Bu maskeli şahıslar, görevlilerin cep telefonları ve telsizlerini zorla ellerinden alarak onları tersanedeki bir odaya kilitledi. Ardından gemideki jeneratör bölümüne saklanmış olduğu tespit edilen 14 çuval kokaini dışarı çıkardı. Kayıklarla tersanenin yakınlarına yanaşan kaçakçılar, bu çuvalları kayıklara taşıdı. Olay sırasında çuvallardan biri gemideki boş havuza düşerek yırtıldı ve içindeki madde etrafa saçıldı. Panik içinde etrafa yayılan kokain tozunu topladıkları ve sonrasında poşetlere doldurdukları tespit edilen şüpheliler, yıkama işlemiyle geride delil bırakmamaya çalıştı.
Bu kargaşa esnasında odada kilitli tutulan iki görevli ise bir süre sonra serbest bırakıldı. Görevliler, olayın hemen ardından 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayarak cep telefonlarının ve telsizlerinin silahlı kişilerce çalındığını ihbar etti. Kısa sürede olay yerine intikal eden Yalova İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, gemide inceleme başlattı.
Kamera Kayıtları ve ‘Swap’ Örnekleri Sayesinde Ortaya Çıkan Gerçek
İlk olarak geminin kaptan köşkünde yer alan güvenlik kamerası kayıtları incelendi. Görüntülerde sabaha karşı tersaneye yanaşan kayıklar, maskeli şahısların gemiye çıkışı ve indiği bölümlere ilişkin net bilgiler elde edildi. Görevlilerin rehin alınması, çuvalın düşerek yırtılması ve ardından maddenin temizlenme çabası görüntülerde açıkça görüldü.
Ekipler, kamera kayıtlarını değerlendirerek olayın yaşandığı noktada detaylı bir kriminal inceleme yaptı. Yerlerin yıkandığını gören ekipler, bu bölgeden dokuz ayrı “swap” örneği aldı. Bu yöntemle yüzeye bulaşan artık maddeler laboratuvar ortamında analiz edildi. Kısa süre sonra swap örneklerinde yakalanan maddenin kokain olduğu kesinleşti. Böylece gemiden kayıklarla kaçırılan çuvalların içerdiği maddenin yüksek saflıkta kokain olduğu anlaşıldı.
Kaşkolun Düşmesi Kaçakçıları Ele Verdi
Operasyonun seyrini değiştiren en önemli ipucu ise geminin güvertesinde bulunan bir kaşkol oldu. Maskeli şahıslardan birinin düşürdüğü düşünülen bu kaşkol, delil olarak Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Jandarma ekiplerinin yaptığı araştırmalar sonucunda kaşkol üzerindeki DNA örneğinin yabancı uyruklu S.D. adlı şüpheliye ait olduğu tespit edildi. S.D.’nin “uyuşturucu ticareti” suçundan çok sayıda kaydı bulunduğu öğrenilince, tüm gözler bu isme çevrildi.
Kaşkolun ele verdiği zanlının geçmiş kayıtlarında uluslararası uyuşturucu sevkiyatlarına dair bilgiler olması, dev operasyonun kilit noktasını oluşturdu. Jandarma ve emniyet birimleri, S.D. ile bağlantılı kişileri ve organizasyonu daha yakından incelemeye başladı.
Narkokapan-15: İstanbul ve Yalova’da Eş Zamanlı Baskınlar
Swap testleri ve DNA analizlerinin ardından, kaçırılan 14 çuval kokainin İstanbul’a götürüldüğü bilgisi üzerine harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, soruşturmayı derinleştirdi. Aynı zamanda, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü de şüpheli şahısların kentin farklı noktalarında bulunabileceği istihbaratını paylaştı.
“Narkokapan-15” adı verilen ortak operasyonda, öncelikli olarak kokainin İstanbul içinde saklanmış olma ihtimali değerlendirildi. Teknik ve fiziki takipler sonucunda Güngören, Bahçelievler, Beyoğlu, Kağıthane ve Fatih ilçelerinde belirlenen toplam 13 adrese eş zamanlı baskınlar düzenlendi. Aynı süreçte Yalova’da da 6 farklı adrese operasyon yapıldı.
Bu baskınlarda 365 kilo kokain ele geçirildi. Uyuşturucu maddenin İstanbul’un Güngören ilçesindeki bir tekstil atölyesinde saklandığı anlaşıldı. Toplam 23 şüpheli gözaltına alındı; bu kişiler arasında geminin 3’üncü kaptanı ile kaşkolun sahibi S.D. de yer alıyordu.
Önlem İçin Durdurulan İkinci Gemi
Operasyon gecesi, Altınova Tersaneler Bölgesi’nden aynı firmaya ait başka bir geminin Gürcistan’a doğru hareket ettiğini tespit eden jandarma ve sahil güvenlik ekipleri, uyuşturucunun bir kısmının bu gemiye yüklenmiş olabileceği ihtimaline karşı gemiyi Heybeliada açıklarında durdurdu. Geminin Altınova’ya geri dönüşü sağlandı ve detaylı bir arama gerçekleştirildi. Aramada başka bir uyuşturucu maddenin izine rastlanmadı. Böylece şüphelenen ikinci gemiyle ilgili de soru işaretleri ortadan kaldırılmış oldu.
Maskeli Şüphelilerin Planı Nasıl Boşa Çıktı?
Planın başarısızlığa uğramasında en kritik faktörlerden biri, kaçakçıların gemide düşen çuvalın içindeki kokaini tamamen temizleyememesi ve delil bırakmayacaklarını düşünseler de kaçırdıkları kaşkoldaki DNA izini hesaba katmamaları oldu. Özellikle gemideki kameralar, çuvalın düşmesi anından bölgenin yıkanmasına kadar tüm süreci kaydetmişti. Bu kayıtlar, jandarma ve emniyet birimleri için altın değerinde kanıtlar sağladı.
Ayrıca, tersanede çalışan görevlilerin hızlı şekilde ihbarda bulunması, ekiplere zaman kazandırdı. Böylece 28 Şubat’ta İstanbul’da gerçekleştirilen büyük operasyon, kokainlerin kimlere ulaştırılmak üzere tutulduğunu ortaya çıkardı.
Ekiplerin ele geçirdiği 365 kilo kokainin piyasa değeri 36,5 milyon dolar olarak belirlendi. Bu miktarın özellikle İstanbul’daki suç şebekeleri arasında bölüştürülmek üzere hazırlandığı, hatta bir kısmının farklı ülkelere de sevk edilme planları olduğu değerlendiriliyor. Türkiye’nin jeopolitik konumu gereği, uluslararası uyuşturucu ticaretinde transit ülke konumunda bulunması, bu tarz yüksek bütçeli operasyonları daha sık gündeme taşır hale getiriyor. Ancak emniyet ve jandarma birimleri, her geçen gün artan operasyonlarla suç örgütlerinin planlarını boşa çıkarıyor.
Operasyonda Ele Geçirilen Diğer Deliller
Baskınlar sırasında çok sayıda cep telefonu, sahte kimlik, silah, telsiz ve çeşitli dokümanlar da ele geçirildi. Bu belgeler arasında, gemiyle ilgili bakım prosedürlerine dair dökümanlar, gemi personeli listeleri ve geminin limanlara yanaştığı tarihlere ilişkin bazı çizelgeler bulundu. Bu verilerle suç örgütünün bağlantıları, kullandığı yöntemler ve hangi limanlarda hangi ortaklarla çalıştığı daha ayrıntılı şekilde aydınlatılmaya çalışılıyor.
Ayrıca, İstanbul’daki tekstil atölyesinde yapılan incelemelerde, uyuşturucu paketlerinin farklı ambalajlarda hazırlandığı, bazılarının yerli pazara, bazılarınınsa uluslararası pazara yönelik hazırlandığı tahmin ediliyor. Bir kısmının üzerinde farklı ülke kodları ya da gizli işaretler tespit eden uzmanlar, bu işaretlerin dağıtım ağını simgeleyebileceğini belirtti.
Soruşturma Süreci ve Tutuklamalar
Yalova ve İstanbul’da eş zamanlı yürütülen operasyonlar neticesinde gözaltına alınan 23 şüpheliden 12’si, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tutuklananlar arasında, Kanada’dan yapılan sevkiyatta sorumluluk üstlendiği ileri sürülen geminin üçüncü kaptanı ve kaşkolun DNA’sıyla kimliği kesinleşen S.D. de bulunuyor. Emniyet yetkilileri, bu tutuklamaların ardından örgütle bağlantılı diğer kişi ve oluşumlara yönelik de soruşturmanın genişletilebileceğini ifade ediyor.
Uyuşturucu ticaretine karışan kişilerin cezalandırılması, bu suçun Türkiye’deki bağlantılarına ve uluslararası boyutta diğer şebekelere kadar uzanması açısından kritik öneme sahip. Zira 365 kilo kokain gibi yüksek bir miktarın taşınması, sadece iç pazara yönelik değil, bölgesel ölçekte de ciddi bir organizasyon gerektiriyor.
Uzmanlar, tersanelerin uluslararası gemilerin bakımı için sıkça kullanıldığına, bu yüzden de kaçakçılar tarafından dikkat çekmeyecek bir ortam olarak algılandığına dikkat çekiyor. Bakım için limana yanaşan gemiler, çoğu zaman rutin kontroller dışında detaylı aramalara tabi tutulmuyor. Bu durum da suç örgütlerinin boşluklardan faydalanmasına zemin hazırlıyor.
Ancak Yalova’daki bu son operasyon, güvenlik birimlerinin denetimleri sıkılaştırması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Liman ve tersanelerdeki güvenlik kameralarının artırılması, gemi mürettebatı dışından gelen kişilerin kontrol noktalarından geçirilmesi gibi önlemler üzerinde yeniden durulması bekleniyor.
İstanbul Emniyeti’nden Açıklama
İstanbul Emniyet Müdürü Selami Yıldız, düzenlediği basın toplantısında, kokainin İstanbul Güngören’deki bir tekstil atölyesinde bulunmasının çarpıcı olduğunu belirterek, “Uyuşturucu ticareti yapanların her türlü kamuflaj yöntemine başvurabileceğini bir kez daha gördük. İlgili adreslere yapılan baskınlar ve ele geçirdiğimiz deliller, örgütün profesyonel ama aynı zamanda hata yapmaya açık planlarını gözler önüne serdi. Vatandaşlarımızın bu konuda duyarlı olup ihbar mekanizmasını çalıştırması, başarıya giden yolda önemli bir adım oldu.” dedi.
Yetkililer, operasyon kapsamında ele geçirilen telefon kayıtlarının ve dijital materyallerin analiz edilmesiyle, olaya karışmış diğer şüphelilerin tespitine yönelik çalışmaların devam ettiğini aktardı. Ayrıca, uyuşturucunun olası dağıtım rotaları ve kimlere sevk edileceğine dair araştırmalar da sürüyor.
Sonuç: Kaşkolun Düşmesiyle Çözülen Dev Operasyon
Gemiyle başlayan uluslararası kokain yolculuğu, Yalova’da bakım işlemi altında gizlice sürdürülmek istendi. Ancak tersanede meydana gelen telaş, maskeli kişilerin arkalarında bıraktıkları izler ve en önemlisi düşürdükleri kaşkol, 36,5 milyon dolarlık kokainin ele geçirilmesinde belirleyici rol oynadı. “Narkokapan-15” adı verilen bu büyük çaplı operasyonda, uyuşturucu sektörüne ağır bir darbe vuruldu. 12 kişinin tutuklanmasıyla birlikte soruşturmanın derinleştirilmesi planlanırken, güvenlik güçleri benzer girişimlere karşı teyakkuz halinde olduklarını vurguluyor.
Türk emniyet birimleri, uyuşturucu ve suç örgütlerine karşı yürüttükleri bu kapsamlı operasyonlarla sadece iç piyasaya değil, uluslararası kaçakçılık ağlarına da engel olmayı hedefliyor. Özellikle transit ülke konumunda olan Türkiye’nin, bu tip organizasyonları kırma noktasında aldığı önlemler hem bölge hem de dünya çapında önem taşıyor. Gelinen noktada, gemide unutulan bir kaşkolun ortaya çıkardığı iz, 365 kilo kokainin şehir sokaklarına dağılmasının önüne geçmiş oldu.
Yorumlar
Kalan Karakter: