NUSRAT’IN DÖŞEDİĞİ MAYINLARA İZMİR KÖRFEZİ’NDEN BİR KATKI 

Babam rahmetli Yüksel Hanhan mayın branşından deniz astsubayıydı. Ne zaman bir cümlede mayın sözü geçse ilgimi çeker. Nasıl çekmesin? Çocukluğunda Bahriye’nin mayın ambarlarına gidersen, çekiyor tabii. Babam, ağabeyim Deniz ile genellikle tatillerde ve iyi havalarda bizi de işine götürürdü. Mayın birliğinde ağabeyimle gezip oynardık. Bazen başka bir personel de çocuğunu getirmişse keyfimize doyum olmazdı. Ambarlar, dip mayınlar, demirli mayınlar, şamandıralar, ağırlıklar, tonozlar, işkampavyalar, raylar, trak denilen çekiciler daha neler neler. O sıcak yaz günlerinde mayın ambarlarının gölge gelen duvarında oturur, okaliptüs ağaçlarının rüzgârla gelen ninnilerini dinlerdik.

Babam yoğun işinin arasında bizi unutmaz, büfeci asker ağabeyle bize çay, tost gönderirdi. Pikniğimiz böyle sürer giderdi. Hava iyiyse denize girer, iki metrelik misinalarımız ile balık tutardık. Ancak babamın bir kuralı vardı:  Mayın ambarlarına girmek yasaktı.  Çocukluk başka bir şey, ağabeyimle o ambarları çok merak ederdik. Tamam, içeri girmeyecektik ama şöyle kapısından bir baksak nasıl olurdu? Derken bir gün düşündüğümüzü yapmaya karar verdik. Uygun bir anı kollayarak ambarın kapısından başımızı içeri uzattık. Orada ne mi gördük, sıra sıra mayınlar, ama karşı duvarda kocaman harflerle yazılmış bir yazı:

“18 MART’I UNUTMA!  


O küçük yaşımızda 18 MART’ı araştırmaya başladık. Nusrat Mayın gemimizi öğrendik. Kahraman mayıncılarla tanıştık. Atatürk’ümüzü ve kahraman askerlerimizi tanıdık. Nusrat’ın döşediği ve tarihin akışını değiştirdiği 26 mayının hikâyesine bir katkı da kısa zaman önce yayınlanan kitabım İzmir Körfezi Batıkları’nda bulunmaktadır.

 Kılavuz Kaptan Ali Cömert Ağabeyin Rıza Lebip Asal’dan yaptığı alıntıda kısa bir bölüm var. Dilerseniz oraya bir göz atalım: “ (…) Ruslar tarafından Karadeniz’e dökülüp de tarafımızdan toplanan mayınlardan ve bilhassa o sıralarda İzmir civarında Kösten (Uzunada) ağzında batırılan mayın yüklü bir Fransız gemisinin ( Casabianca) toplanan torpillerinden (mayın) istifade ile Boğaza bir iki hat torpil döşeyebildik.” Bu cümlede adı geçen Casabianca adlı Fransız mayın gemisi, kitapta incelenmiş ve bu batığın 1965 yılı civarında çıkarıldığı tespit edilmiştir. Bu batığın çıkarılması ile ilgili yapılan görüşmeler de ilgili bölümde yer almıştır. Yerel tarih önemlidir ve bu şekilde tarihe katkı yapıyor. Bizlere tarih durağan bir şey olarak öğretildi. Birçok insan bu yüzden tarihi sevemedi. Ancak bir çocuğa önce yaşadığı yerin tarihini öğretirseniz, işte tarihin durağan değil, akışkan olduğunu görürsünüz.  


18 MART büyük bir zaferdir. Daha savaşın başında Türk ulusunun bir araya gelmesini sağlamış, ulusumuzun yapacağı Kurtuluş savaşına maya olmuş, direncimizi arttırmış, Atatürk gibi bir askeri dehayı ortaya çıkarmıştır. Başta Atatürk’ümüz olmak üzere tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun, hepsini minnet, rahmet ve saygıyla anıyoruz. 

Uluç Hanhan
[email protected]