GÜNÜMÜZDE KABOTAJ ULUSAL OLMAKTAN ÇOK ULUSLARARASI HAKİMİYETTİR. 

Yazan: Harun Şişmanyazıcı Ekonomist 

Bu gün 1 Temmuz Kabotaj ve Denizcilik Bayramı... 

Bu gün tüm denizcilik ile ilgili yerleşke ve kurumlarda  bu bayramı kutlayacağız. KAPİTULASYONLARDAN NASIL KURTULDUĞUMUZ ‘dan bahsedeceğiz ,hatta bunu özelleşen ve yabancılaşan limanlarda , yabancı sermaye ile yaptırılarak işletim hakkı verilerek yapılan köprüler,alt geçitler,tünellere bayraklar asarak kutlayacağız, servis sektörlerinin liberalizasyon anlaşmasına taraf olarak (kobotaj bakımından rezerv koyarak)bunu taçlandıracağız. Bunları muhalif bir düşünce ile yazmıyorum. 2017 yılında mevcut uygulamaları  kabotaj ve onun ruhu ile ilgili  1920 li yılların paradigmaları ile anlamanın zorluğunu  ifade etmek istiyorum. 

Küreselleşmenin bu kadar tavan yaptığı ,sermaye akışkanlığının hızlandığı bir dünyada yabancı para girsin diye herkes çırpınırken ve hatta aman doğrudan kalıcı yatırımlar gelsin diye hoplayıp zıplarken,1900 lu yılların başı için geçerli olan düşünceler ile kabotajı yorumlamak   biraz tuhaf olmaktadır. Bu bizim gibi milliyetçi ve devletçi hatta planlı ekonomi yanlıları için daha da zor olmaktadır. Bir tarafta neo liberalizmin kuralları , küreselleşme ve bunun sonucu olarak palazlanan ve sermaye birikimini oluşturmuş TÜRK yatırımcıların yurt dışındaki liman,marina ve diğer tesis yatırımları ve bunları alkışlayan eller, ama öbür taraftan 1900 lu yılların başı için hakim olan görüş ile içerde korumacı ,himayeci politikaları kutlayan kitlerer. İşte bu noktada safının ne olduğunu bulmakta zorlanan bizim gibi biçarelerin ,aklı ve mantığı diğerini savunurken ruhu ve hissiyatı yetiştiği  dönem ortamdan beslenerek diğerini  alkışlamaktadır. 

Sonra birden insanın aklına rekabetçilik mi himayecilik mi önemlidir sorusu düşmektedir. Türk girişimcilerinin yurt dışındaki yatırımlarında başarılı olmaları, sermaye güçlülüğü kadar rekabetçi olmalarından kaynaklanmaktadır. 

O halde kabotajı artık hattı müdafa ile tanımlamak çok anlamlı olmayacaktır. Kabotaj hattı müdafa değil sathı müdafadır. O satıh  küresel  sistem olup,bu alanda  yapılan işlerin net pozitif bakiyesidir. BEN TÜRK SERMAYESİ OLARAK İÇERİDE YATIRIM YAPARAK 3 KAZANIYORSAM, BU YATIRIMI  DIŞARIDA YAPARAK 5 KAZANMAM MÜMKÜN İSE ,YABANCI GELSİN İÇERDE YATIRIM YAPSIN 3 KAZANSIN BEN 5 KAZANÇ İLE DIŞARIDA YATIRIM YAPARAK SONUÇTA  ÜLKE OLARAK 2 PUAN DAHA KAZANÇLI HALE GELEYİM MANTIĞI DAHA RASYONEL OLMAKTADIR. ANCAK BURADA KONTROLÜ ASLA İHMAL ETMEMEMİZ GEREKMEKTEDİR. 

Bununla birlikte acaba bu düşünce her alan için geçerlimidir?  

Bu sorunun cevabının Hayır olacağı aşıkardır. Bu ise bizi günümüzde tekil politikalardan ziyade çoğul politikaların uygulanmasına götürmektedir. Güçlü yabancı  deniz nakliye şirketleri karşısında ,özellikle düzenli hatlar bakımından Türk şirketlerine Kabotaj vasıtası ile bazı haklar tanımak kaçınılmaz olmaktadır. Bu ekonomik olmaktan çok aynı zamanda stratejik bir husustur. HER ZAMAN SÖYLEDİĞİM GİBİ; EĞER KENDİ MALINI TAŞIYACAK YETERLI VE GÜÇLÜ  FİLON YOK İSE ,GÜN GELİR DIŞ TİCARETİNİ TAŞIYAN ÜLKELER SANA BU TİCARETİ  YAPTIRMAYARAK EKONOMİNİ VE DOLAYISI İLE  BÖLGESEL VE SİYASİ GÜCÜNÜ  VE İSTİKRARINI SEKTEYE UĞRATABİLİRLER.  Nitekim son günlerde bu durum Konteyner taşımacılığında ortaya çıkmaya başlamıştır. 

Ancak burada bile bana göre önemli olan başlangıçta himayecilik olsa da zaman içinde bu şirketlerin rekabetçi olmalarının sağlanmasının teminidir. 

Artık kabotaj bana göre rekabetçi olarak Türk şirketlerinin yabancı şirketlere içerde şirket kursalar bile etkin olmalarına imkan tanımaması ,ama yurt dışında başka ülkelerde ve uluslararası sularda rekabetçi olarak üstünlük sağlamalarıdır. Bunun yolu ise teknolojik gelişmedir. Bu hem üretim maliyetini düşürmek ve hizmet kalitesini yükseltmek ,hemde çevreye en az zarar vererek faaliyet göstermek bakımından önem taşımaktadır. Diğer önemli olan husus ise hizmet türünün çeşitlendirilmesidir. 

Rekabetçi,çevreci, teknolojik olarak gelişmişliğini sağlayarak kabotaj hakkını tam olarak kullanabilirsin üstelik bunu sadece ulusal kara sularında değil küresel ortamda uluslararası olarak gerçekleştirebilirsin. Bu anlamda Kabotajı daha geniş anlamda ele almak gerekmektedir. Buda Türk girişimcisinin palazlanması, gelişmesi, yurt içinde ve dışında her bakımdan etkin ve rekabetçi hale gelebilmesidir. 

Meseleye Denizcilik Bayramı açısından yaklaştığımızda denizci ulus olmayı hep denizden eğlence ve kültür olarak beslenmenin artması olarak değerlendiriyoruz.Bana göre denizci ulus olmak demek denizden ekmek yiyenin sayısının artması ile ilişkili bir husustur. Bu alan geliştikçe deniz kültürü, denizlerden yararlanma da gelişecektir.  Denizlerden ekonomik olarak yararlanmak ise toptan inkarcı yada savunmacı politikalardan ziyade çağımızın kuşullarının yarattığı imkanların rasyonel kombinasyonunun sağlanması ile mümkün olacaktır. Bu nedenle de bir master planının hazırlanarak uygulanmaya konulması salt deniz yada salt kara yolu yerine bunların en büyük katma değeri yaratacak şekilde kombinasyonunun sağlanması ,buna bağlı olarak birbiri ile rekabet eden mod anlayışından birbirinin tamamlayıcısı mod anlayışına geçişi sağlamak daha uygun olacaktır. 

HEPİNİZİN DENİZCİLİK BAYRAMI KUTLU OLSUN 

01.07.2017 İstanbul