İzvestiya: "Rusya ve Türkiye Montrö'den çıkıp, ikili anlaşma imzalayabilir"
Image“Rusya NATO’nun Karadeniz’deki askeri varlığına karşılık ne yapabilir? Güç kullanarak İstanbul Boğazı’nı kapayabilir. Türkiye’yle beraber Montrö’den çıkarak, Ankara’yla ikili anlaşmaya gidebilir. Orta Doğu ve Orta Asya’da öncülüğe soyunan Avrupa, ABD’nin yardımı olmadan, Türkiye’ye AB’nin kapısını açabilir.” İzvestiya gazetesi, son gelişmeler özelinde ABD-Rusya çekişmesinin olası sonuçlarını ele aldığı ve manşetten yayınlanan analizde Türkiye’ye dair çok önemli yorum ve tahminlerde bulundu:
“ABD Saakaşvili’yi desteklerken, Avrupa’yı kaybediyor” başlıklı analizde, son gelişmelerin, ABD’nin Gürcistan üzerinden İran’ı vurna planlarında bir değişiklik olmadığı ve daha önce Putin’in de iddia ettiği gibi, Washington’un tüm bu planlarının, Beyaz Saray’da Cumhuriyetçilerin halefliğini garantiye almak için atılan adımlar olduğu öne sürülüyor. Yazının Türkiye’yle ilgili bölümleri ise özetle şöyle:
“Türkiye boğazların güvenliğinin koruyucusu ve garantörü. Bilindiği gibi, tam da bu şartlarla Ruslar zamanında Konstantinopol’u almadı. Ancak Türkiye’nin NATO blokuna karşı önemli taahhütleri var. Eğer zıtlaşmaya giderlerse, ne olur? Ve eğer Yuşçenko Rus Karadeniz Filosu’nu Sevastopol’a “kilitlemek” ister, Ankara ise “potansiyel hasmının” gemilerinin geçişine izin verirse, Rus filosuna ne olur?
Karadeniz Filosu’nun eski kumandanı Amiral Eduard Baltin, bir kez boğazlardan geçiş kuralları ihlal edildikten sonra, her türlü pisliğin beklenebileceğini açıkladı. Baltin’e göre, NATO’cular 20 Temmuz 1936’da kabul edilen Montrö Konvansiyonu’nu ihlal ediyor. Bu, Çanakkale ve İstanbul boğazlarında ticari ve askeri gemilerin varlığını kurallara bağlayan ana hukuki belge. Konvansiyon Karadeniz’deki gemilerin sayısını ve kalış sürelerini sınırlıyor.
Peki Rusya ABD ve NATO’nun “Karadeniz çağrılarına” ne ile yanıt verebilir?
Bir seçenek, İstanbul Boğazı’nı kapamak. Türk sultanlarının birkaç yüzyıl önce yaptıkları gibi, Boğaz’a zincir çekmek gerekmiyor. Şimdi başka yollar da var.
Bunlardan biri, Karadeniz Filosu gemileri. Roket kruvazörü “Moskva” 16 adet P-500 Bazalt füzesi donanımlı. Bu roketler 500 kilometreden fazla menzilli (denizin genişliği 250 kilometreden az). Yani gemi amaca göre istenilen noktayı vurabilir. Şimdi Novorossiysk Limanı’nda bulunuyor. Bu gemiye başka roket gemileri de destek verebilir.
Bir başka yol daha var. Bu güçlere ek olarak filomuz Akdeniz’e Kuzey Filosu’na ait çok amaçlı denizaltılar çıkarabilir.
Gelgelelim, güç senaryoları, en uzak ihtimal.
İzvestiya’nın edindiği bilgilere göre, Karadeniz’i “bloke etmenin” bir yolu daha var. Tamamen diplomatik. Rusya ve Türkiye Montrö’ye sırt çevirerek İstanbul Boğazı’ndan geçişin kontrolüne dair ikili bir anlaşma imzalayabilir. Bu durumda gemilerin geçişi yalnızca Moskova ve Ankara’nın kontrolünde olacak. Bu ABD’nin ve müttefiklerinin bölgedeki konumuna ciddi darbe vurur. Türk tarafı gayrıresmi biçimde, bu senaryonun bütünüyle olanaklı olduğunu ima etti bile.
Ve nihayetinde, eğer ABD’nin yakın zamanda İran’ı vurma planlarından vazgeçmediğini kabul edersek, şu gerçeğe dikkat etmek gerekiyor. Uzun süre bazı Batı Avrupa ülkeleri Orta Doğu ve Orta Asya’da olup bitenlere dair, çok özel bir duruşa sahiptiler. Örneğin, bu, ABD’nin Irak’ı vurmaya hazırlandığında ve sonrasında ortaya çıkmıştı. ABD ise kendi senaryosuna göre hareket etti. Ancak, Rusya Gürcistan’ın saldırganlığına yanıt vermek zorunda kaldığı zaman, Batı Avrupa yalnızca ilk kez “özel konumunu” sınırlandırmak zorunda kalmadı, aynı zamanda, Fransa Başkanı Nicolas Sarkozy’nin özelinde, uzlaştırma sürecini kendi kontrolüne almaya yeltendi. Eski Dünya hala ABD’nin liderliğini tanıyor, ama artık, Washington’un belirlediği politikanın, öncelikle ABD’nin çıkarına olduğunu kabulleniyor. Ve bugün Sarkozy Avrupa’nın biçimsel lideri haline geliyor, hem de stratejik bir girişimin lideri. Özellikle Türkiye ve Suriye’ye gitmesi rastlantı değil. Avrupa’nın yakında, Türkiye’yi yalnızca haktan yoksun bir NATO müttefiki olarak görecek olan ABD’nin iltiması olmadan, Ankara’ya AB’nin kapısını açması mümkün.”
Kaynak: Turkrus.com
Yorumlar
Kalan Karakter: