Krizden çıkan denizcilik
Geçen hafta Başbakan, Deniz Ticaret Odası'ndaydı. Eh ne de olsa Rizeli DTO Başkanı ve Rizeli TOBB temsilcisi Rizeli bir Başbakan'ı ikna etmekte zorluk çekmeyeceği ortada.
Deniz taşımacılığı dünya ticaretinde en ucuz maliyetli, fakat daha riskli bir ulaştırma yolu. Türkiye'nin etrafı denizlerle çevrili de olsa, deniz taşımacılığında uzun yıllar etkili olmamıştır. Dış ticaretinin hâlâ büyük bir kısmını karayolu sağlar. Bunun bir nedeni karayolunun kolay ve kısa oluşudur. Üstelik deniz ulaşımıyla sağlanacak dış ticaretin türü de farklıdır. Kısacası, deniz ulaşımı için üç etmen rol oynar; mesafe, malın türü ve ulaşım sağlayacak aracın hazır olması.
1990'lı yıllarda deniz ticaret şirketleri büyük darbe yedi. Bu kriz kaynağı küreseldi. Ulaşım ücretleri düşük, sigorta bedelleri yüksekti. Dünya ticaretinde de belirsizlikler egemendi. Türk armatörlerin bir kısmı bankaların eline düştü. Kimisi battı, kimisi de servetinin önemli bir kısmını yitirdi.
Sektör küresel baharında
Son birkaç yıldır ise sektör baharını yaşıyor. Sektörde kredi borçlarından dolayı sıkıntıda firma sayısı azaldı. Ancak sektörde sorunlar bitmiş değil. Denizciler kıyıların düzeninden şikâyetçi. Bu nedenle Başbakan'dan kıyı master planı istiyor.
Bize kalırsa, sektörün her yönüyle masaya yatırılmasında büyük yarar var. Birincisi, kurumlaşması yükselen firma sayısı artmasına rağmen hâlâ sektörde patronlar egemen. Kimisi işlerini ikinci kuşağa bıraksa da profesyonellikten uzak bir yapı sürüyor.
İkincisi, hızla gemi inşaatı sürse de dünya ortalamasının çok üstündeki yaştaki teknelerle iş yapılıyor. Bu da hem riskleri artırıyor, hem de etkinliği düşürüyor.
Üçüncüsü, ortalama gemi büyüklüğü hâlâ düşük. 1450 civarına varan teknenin yüzde 80'i 6000 tonun altında. Yüzde 60'ı da 1500 tonun altında. Hele 50 bin tonun üstünde gemi sayısı iki üç düzineyi geçmez. Konteyner sayısı da son derece sınırlı.
Dördüncüsü, şu anda sektör deli gibi gemi yaptırsa da dünyada kapasite gereksinimi daha hızlı büyüyor. Nitekim son birkaç yılda kapasitenin yüzde 50'ye yakın büyüdüğü göz ardı edilmemeli. Oysa Türk denizciliği daha hızlı büyümeli ki, kaldığı geri noktadan daha ileri bir noktaya uzanabilsin. Bu da haliyle güçlü bir sermaye yapısı gerektiriyor.
İçeride sorunlar sürüyor
Bize kalırsa, Türkiye'de büyük özel sektör de bu alana girebilir. Bir başka çözüm de (kültürel olarak pek kolay olmasa da) bu kesimde birleşmelerin başlaması ve daha büyük kuruluşların oluşması. Hazır kârlılıklar artmışken, bari bu oldukça babadan kalma, sektör kendini modernize edebilse. Keşke bu dönemde daha verimli, daha şeffaf, daha etkin hale gelebilse.
Bütün bunların yanı sıra Deloitte'un dünya gemiciliği ile geçen yıl yayımladığı 5 ana çözümü içeren rapor bizdeki sorunların yaşamsallığını daha da belirgin hale getiriyor.
1) Güvenli gemi için kara güvenlik kurallarının sıkılaştırılması,
2) Daha aza sayıda gemiyle ve
3) Daha az sayıda limanla konsolidasyonların sağlanması,
4) Bu arada etkinliğin artırılması için daha nitelikli limanların yapılması ve
5) Kapasitenin artması için daha fazla gemi.
Onlar bile bunlardan mustarip. Siz bizim durumu anlayın!
Kaynak: Milliyet Gazetesi, Hurşit Güneş [email protected]
Yayın Tarihi: 28 Şubat 2007 Çarşamba
Yorumlar
Kalan Karakter: