Japonların ‘suşi’sine ‘burişi’ ile rakip oldu
Burhaniye’de yaşayan Sönmez, birçok yarışmada birincilik ödülü alan yaprak ve balıktan yaptığı yemeği ‘burişi’ ile dünya pazarına açılmak istiyor
Balıkesir’in Burhaniye ilçesinin Ören beldesinde tanımayan yok onu. Meslek hayatına başladığı Balıkesir’in İvrindi ilçesinde Burhaniye ile tanışan ve emekli olduktan sonra Ören beldesine yerleşen Doktor Erdoğan Sönmez. Beldede birçok aykırı işe imza atan Sönmez (75) çocukluk aşkı ile evlenmiş. 1960 darbesinde belediye başkanlığı ve kaymakamlık yaptıktan sonra deniz ve yemek tutkusu canlanmış. Rölyef, ebru ve çinicilik sanatı ile uğraşıp kişisel sergiler açmış. Ankara’daki bir sergisinde tanıştığı Japon dostlarının çiğ balıktan yaptığı geleneksel yemeğini görünce kendisi de buna rakip olarak yaşadığı ilçe Burhaniye’nin adını taşıyan ‘burişi’yi yapmış. Birçok yemek yarışmasında birincilik alan ‘burişi’ tüm gayretlere rağmen dünya pazarlarına çıkamamış.
Neden Burhaniye’desiniz?
- 1959 yılında fakülteden mezun olduktan sonra İvrindi baştabipliğine atandım. Buradan askere gittim. 1970 yılında Karabük’te çalıştıktan sonra 1986 yılında da Edremit’te atandım. 1996 yılında Edremit’ten emekli oldum. Bu sırada gördüğüm Burhaniye’ye yerleşmeye karar verdim.
Daha sonra ne oldu?
- Burada deniz ile tanıştım. Emekli olmadan önce hep ‘Emekli olursam ne yaparım’ diye soruyordum. İşte bunun cevabını emekliliğimden 7 yıl önce buldum. Her bir karışını kendi ellerimle işlediğim ‘Sönmez’ isimli tekneyi yaptım. Emekli olur olmaz denizin kollarına bıraktım kendimi.
Emeklilikte nelerle uğraştınız?
- Sonra, Türkiye’nin tüm sahillerini ‘Sönmez’ ile gezdim. Rölyef, ebru ve çini dersleri alıp 6 kişisel sergi açtım. Bunun dışında hayatımı eşim Sevim, dört can dostu kedim, 1975 model Murat 124 arabam ve her ne kadar sahip çıkılmasa da ‘burişi’ ile geçiriyorum.
‘Burişi’ nereden çıktı?
- Aslında bazı şeyler bana ters geliyor. Mesela 1960 darbesinde cunta yönetimi baskısıyla belediye başkanlığı ve kaymakamlık yaptım. Bu benim yaşam tarzıma tersti. Aynı Japonların geleneksel yemeği suşi gibi. 2003 yılında Ankara’da rölyef sergisi açtım. Sergiyi görmeye gelen Japon konuklarım bir gün bana Japon lokantasında yemek yiyelim dediler. Gittim. Bana suşi verdiler, yemedim ve inceledim. Baktım ki deniz yosununa sarılmış, lapa bir pilav, bazı soslar ve yemeğin tam ortasında çiğ balık. Eve geri geldiğimde onların suşisine karşı ‘burişi’yi düşündüm. Onlar yosun koyuyorlar, ben yaprak koydum. Onlar çiğ balık koyuyorlar, ben pişirip koydum. Onlar lapa pilav koyuyorlar, ben içli pilav koydum. Burhaniye’ye katkım olur düşüncesiyle adını da ‘burişi’ koydum. Birçok yemek yarışmasında derece kazanan ‘burişi’, maalesef beklediği desteği göremedi. ‘Burişi’ye patent istemiyorum. Ama birisi “Ben Burhaniye adına bu yemeğe patent alırım” derse ona destek veririm.
Kaç yıldır yemek yapıyorsunuz?
- Evde yemekleri Sevim yapar. İlk kez 15 yıl önce mutfağa girdim. Eğer mönüde balık varsa mutfağa ben girerim.
‘Burişi’nin tanıtımı için ne yaptınız?
- 5 yıl önce yaptığım ‘burişi’yi birçok yemek yarışmasında dereceye soktum. Burhaniye Kız Meslek Lisesi’nde ‘burişi’ dersleri verdim. Türkiye genelinde açılan bir yarışmada Balıkesirli jüriler “Yemeğin içinde ahtapot olur mu” diyerek ‘burişi’yi elediler. Artık sadece kendim için yapıyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: