Deniz korsanlarına yılda 16 milyar $ kaptırıyoruz
Modern korsanlar, gemilerin kargosundan ziyade rehin alınıp yüksek fidyeler karşılığı serbest bırakılacak personelle ve gemi kasasıyla ilgileniyor. Kasalarda personel maaşları ve gidilecek limanlarda ödenecek vergiler için büyük miktarlarda para bulunuyor...
İÇ savaşlar, kıtlık ve açlık gibi ne denlerle tanıdığımız, moda dünyasının da manken fotomodel Iman'la bildiği Somali, şimdilerde deniz korsanlığıyla dünya kamuoyunu meşgul ediyor. Hangi ulustan olursa olsun, Somali açıklarında seyreden gemiler deniz korsanları tarafından kaçırılıp, fidye almak umuduyla içindeki denizcilerle birlikte rehin tutulmaya başladı. Böylece dünyanın en eski mesleklerinden biri, 21'inci yüzyılda da geçerli olduğunu kanıtladı.
Bölgeye giden savaş gemileri bile korsanlığın önünü tam olarak almaya yetmedi.
Korsanlık nedeniyle dünya deniz ticareti her yıl ortalama olarak 13-16 milyar dolarlık kayba uğruyor.
Somali sahillerinin yanı sıra Hint Okyanusu ile Pasifik arasındaki geçiş yolu olan Malakka Boğazı da korsanların gözdesi.
Bu boğazı her yıl yaklaşık olarak 50 bin ticaret gemisi kullanıyor.
Kaptanların elindeki tek silah, pasif güvenlik yöntemleri.
Kendilerini mürettebatla birlikte gemi içine kilitliyor, korsanların içeri girmesine engel oluyorlar. Ama bu her zaman için geçerli bir yöntem değil.
Somali açıklarındaki korsanlık, ülkede 1990'ların başında patlak veren iç savaştan sonra gelişti.
2005'ten sonra da uluslararası kuruluşların şikayet edeceği boyutlara ulaştı.
Uluslararası Denizcilik Teşkilatı IMO ve Dünya Gıda Programı, bu zorbalıktan en büyük darbeyi yiyen iki kuruluş oldu.
IMO, deniz ticaret yollarının tehlikeye girmesinden rahatsızlık duyuyordu. Dünya Gıda Programı ise bölgede yardıma muhtaç milyonlarca insana yardım götüren gemilerin alıkonmasından tedirgindi. Çünkü yardımın yüzde 90'ı deniz yoluyla yapılabiliyordu. Yükü ve büyüklüğü ne olursa olsun gemiler, bölge sularından geçerken askeri refakate ihtiyaç duyuyordu. Bıçak kemiğe dayanınca, geçen ağustos ayında bölgedeki deniz yollarını en çok kullanan ülkeler Aden Körfezi'ni, Denizyolları Güvenliği Devriye Bölgesi ilan ettiler. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de ekim ayında, korsanlığı önleyebilmek için askeri güç kullanılması kararı aldı. İş sıkı tutulunca Somalili korsanlar, Aden Körfezi dışına çıkarak bu kez komşu ülke Kenya'nın Mombasa Limanı'na gitmekte olan gemileri avlamaya çalıştılar. Aynı ay ilk çatışma haberi geldi ve Hindistan Deniz Kuvvetleri'ne ait bir savaş gemisi, korsan teknelerinden birini batırdı...
BALIK KAYNAKLARI KURUDU
Deniz korsanlığı neden vazgeçilmez bir uğraş ? Gözü kara insanlar neden canları pahasına bu işi sürdürmeye çalışıyor ? Her şeyden önce korsanların hepsi eski birer balıkçı, önceki yıllarda yürüttükleri mücadele, balık kaynaklarını başka ülke gemilerine karşı korumaktı.
Ancak bunda başarılı olamayınca güç kullanmaya başladılar.
Kısa sürede güç kullanmanın da yetmediği anlaşıldı. Korsanlığı denemeye karar verdiler. Somali'de iç savaş çıkması, merkezi hükümetin yetersizliği ve bölgede etkili olamaması eski balıkçı yeni korsanlara cesaret verdi.
İki tekneyi burunlarından uzun bir çelik halatla bağlıyor, halatı da hedef geminin burnundan doluyorlardı. Böylece iki korsan teknesi de hem sancak hem iskeleden gemiye yapışıyor, korsanlar da kancalı halatlarla gemiye çıkmakta zorlanmıyordu.
Önceleri kaptandan birkaç yüz dolar alıp, ortadan kaybolmakla başlayan korsanlık giderek gelişti. Artık tankerler, kuru yük gemileri kaçırılıyor, serbest bı 1980'li yıllarda deniz korsanlarını bir tüfekle korkutmak mümkündü. rakılması karşılığında milyonlarca dolar alınıyordu, iş çok kârlıydı, öyle ki, bazı gemicilik şirketleri, denizyollarını ve kargolarını korumak adına bu parayı ödemekten şikayetçi bile değildi adeta.
Ancak korsanlar her defasında çıtayı biraz daha yükseltti. 2006'nın aralık ayında Etiyopya, Somali'nin bazı bölgelerini Yalçın Sabancı'ya ait olan ve demir cevheri yüklü " M/V Yasa Neslihan " isimli Türk gemisi de geçtiğimiz günlerde Somalili korsanlar taraf ından kaçırılmıştı.
"İşgal etmeye başlayınca korsanlık daha da arttı. Bu yıl ise askeri güç kullanmak kaçınılmaz oldu. Bölgede savaş gemileri bulundurmak da korsanları korkutmuyordu. Tam tersine korsanlar, ellerindeki makineli tüfeklerle ve omuz üstünden atılabilen kısa menzilli füzelerle, son derece donanımlı savaş gemilerine ateş açmaya cesaret edebiliyorlardı. Üstelik korsan tekneleri takip eden savaş gemileri Somali karasularına giremiyor, her defasında bir kedifare kovalama oyunu sahneleniyordu. Yoğun diplomatik girişimlerle bölgedeki savaş gemilerinin Somali karasularına girmesi izni de alındı. Bu iznin alınmasında ABD, Fransa ve Panama'nın rolü büyüktü. İzin sadece altı aylık bir süreyi kapsıyordu. Bu iznin Afrika'nın batı sahilleri için de geçerli olmasına çalışıldıysa da Çin, Vietnam, Libya gibi ülkeler buna karşı çıktılar.
Halen Somali açıklarında NATO adına Kanada, Danimarka, Almanya, ispanya, Yunanistan, Hollanda, italya, Türkiye, ingiltere ve ABD savaş gemileri bulunuyor. Ayrıca Rusya, Malezya ve Hindistan deniz kuvvetleri de NATO'nun birleşik görev gücünden bağımsız olarak hareket ediyor. Deniz güvenliği kuruluşlarına göre korsanlar ; balıkçılardan, eski askerlerden ve teknik uzmanlardan oluşuyor. Balıkçıların bölge denizleri ve yolları hakkındaki geniş bilgisinden yararlanılıyor. Eski askerler, korsanlara ağır silahlar temin edilmesini sağlıyor. Teknik uzmanlar ise korsanlara, global konumbelirleme ( GPS ) sistemleri kullanmasını öğretiyor.
Fazla zorluğu ve tehlikesi bulunmayan buna karşılık tatlı para getiren bu iş, gençleri de korsanlığa özendiriyor. Somali'de iş bulamayan gençler, korsanlığı kısa süre bile yapsalar kazandıkları parayla lüks ev ve otomobil sahibi olabiliyor, göçebe kabilelerden kendilerine eş alabiliyor, hatta bazı işadamlarına kredi bile açabiliyorlar. Korsanlıkta ortak hedef çok para kazanmak olduğundan rakip veya düşman kabileler arasından korsan arkadaşlığı doğabiliyor. Korsanların silahları ise Yemen'den ve Somali'nin başkenti Mogadişu'dan geliyor. Silah tacirleri, korsanlar adına anlaşma yapan aracılara silahları teslim ediyorlar. Silahlar daha sonra Somali'nin en büyük bölgesi Puntland'e geliyor. Batılı ülkeler bu nedenle en çok Puntland hükümetine baskı yapıyorlar.
SEZAR'I BİLE KAÇIRMIŞLARDI
İnsanlar, denizleri ticaret yolu olarak kullanmaya başladığından beri korsanlar ortalıkta vardı. Kayıtlara geçen ilk korsanlık olayları, 13'üncü yüzyılda Akdeniz ve Ege'de yaşanmıştı. Trakyalı korsanlar, bugün bir Yunan adası olan Limni'de konaklıyordu. Hedefleri sadece gemi yükleri değil aynı zamanda insanlardı. Gençleri toplayıp köle olarak satıyorlardı. Zamanla Roma İmparatorluğumun deniz ticaretini engelleyecek kadar ileri gittiler.
Julius Sezar, Ege Denizindeki bir gezisinde korsanlarca kaçırılmış, serbest bırakılması için 2ü altın fidye istenmesine çok kızmış, değerinin en az 50 altın olduğunu ileri sürmüştü. Sezar, 50 altın ödenip serbest kaldıktan sonra donanmasını toplayıp Ege'deki bütün korsanları öldürtmüştü. Fenikeliler de uzun süre korsanlıkla geçimlerini sağladılar. Karadeniz ve Marmara ise korsanlık yapılan denizler olarak kayıtlarda yerini aldı. Ortaçağ'da Avrupa'da Vikinglerin hakimiyeti vardı. Vikingler sadece Kuzey Avrupa'da değil, italya ve Kuzey Afrika sahillerinde bile teknelere saldırıyordu. Arap korsanlar ise Doğu Akdeniz'de Girit'i, Batı Akdeniz'de de Balear Adalan'nı üs olarak kullanıyordu. Bir İngiliz olan William Maurice, 1241 " de Kral III. Henry tarafından, ağır suçundan dolayı idam ettirilen ilk korsan oldu. Amerika kıtasının keşfedilmesi ve ticaret yollarının okyanuslara açılması, korsanlığın tüm dünyaya yayılmasına neden oldu. Korsanlar, 17'nci yüzyılda Amerika'da ve Karayip Adalan'nda etkili olmaya başladılar, ingilizler, Fransızlar, Portekizliler, İspanyollar, Hollandalılar, korsanlık için ideal olan bu adalar arasında cirit atıyordu. Korsanlık yapmak için bir tekneye sahip olmak bile gerekmiyordu. O yıllarda ticaret gemilerinin gece güvenle seyretmesi için kıyılarda fener amaçlı büyük ateşler yakılırdı. Karadaki korsanlar, bu ateşlerin yerini değiştirip gemilerin karaya oturmasını sağlar, sonra da yağmalardı.
GEMİ KASALARI İLK HEDEF
Uluslararası Denizcilik Bürosu IMB, 1995'ten beri deniz korsanlığının istatistiklerini tutuyor.
"Soğuk savaş " döneminin sona ermesinden sonra savaş gemilerinin sayısının azaldığına, buna karşılık deniz ticaretinin patlama derecesinde geliştiğine dikkat çeken IMB. önceleri kaçırılan gemi personelinin zarar görmemesine karşılık daha sonraki yıllarda ölümlerin ve yaralanmaların arttığına dikkat çekiyor. IMB'ye göre modern korsanlar, gemilerin kargosuyla değil rehin alınıp yüksek fidyeler karşılığı serbest bırakılacak personelle ve gemi kasasıyla ilgileniyor. Kasalarda personelin maaşları ve gidilecek limanlarda ödenecek vergiler için büyük miktarlarda para bulunuyor. ABD, sahil güvenlik teşkilatı kurarak kendi kıyılarında ve Karayipler'deki korsanlığı tamamen bitirdi. Ancak Somali ve Malakka Boğazı, tehdit oluşturmaya devam ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: