Büyümeyi Öngöremedik, Yetersiz Kaldık
Deniz Ticaret Odası Haziran ayı olağan kurulunda konuşan Metin Kalkavan, tersanelerdeki kazalarla ilgili yaptığı konuşmada, konuşmacılardan ve misafirlerden, bir an için bulundukları pozisyonu terketmelerini, ve kendilerini kabahatli gördükleri işçiler ve işverenlerin yerlerine koymalarını istedi.
Kalkavan, istenilen şeyin, sektörü yok etmek, sektörü iyileştirmek ya da siyasi rant elde etmek arasından ne olduğunun belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Öngöremedik, Hızlı Büyüdük
Gemi inşa sanayisinin geçtiğimiz yıllarda beklenenden çok fazla büyüdüğünü belirten Kalkavan, hem üretilen ürün, hem de istihdam edilen kişi olarak, bu büyümeyi öngöremedikleri için işverenler olarak kendilerinin sorumluluğu olduğunu vurgulayarak, işverenler olarak, tersanenin içerisinde olan bitenle sorumlu olmanın doğru olduğunu, işveren olarak, gelen işçinin kapı dışında neler yaptığını, nasıl yaşadığını, komün hayatı sürdüğünü bilemediklerini, kendilerinin de bu durumdan basın aracılığıyla haberdar olduklarını kaydetti.
Kalkavan, yapılan bu işten para kazanılmaması durumunda bu işçilerin gelmeyeceklerini belirterek, gözlemlerine göre, tersaneler olarak Güneydoğu'nun işçi deposu haline geldiklerini aktardı ve sözlerine, kazanç sağlanan iyi bir işte çalışan olarak, kimsenin bilerek ölüme gidemeyeceğini, ya da hiçbir işverenin bilerek bir insanın öldürmesinin mümkün olamayacağını söyleyerek devam etti. Kalkavan ayrıca yapılan cinayet yakıştırmasının da ağırlığına değinerek, basında yer alan ölüm taciri suçlamalarının kendilerini çok rahatsız ettiğini belirtti.
Konuyla ilgili denizcilik bilgisi olmayan basın mensuplarının yorumlarının da konuyu zora sürüklediğini belirten Metin Kalkavan, tersanede meydana gelen "başına geminin kıç kapağı düştü" şeklinde verilen haberi örnek göstererek, söz konusu geminin ro-ro veya feribot değil tanker olduğunu kıç kapağı olamıyacağını, işçinin kafasına menhol kapağının düştüğünü söyledi ve konuya yabancı olan kalemlerin, suçlayıcı ifadelerinin de haksızlık olarak yorumladı.
Tek suçlunun işveren olmadığını da sözlerine ekleyen Kalkavan, aynı kazada, menhol kapağının yine tersane işçisi tarafından düşürülerek, kazaya sebebiyet verildiğini hatırlattı.
Konuşmasında, yıllara göre istatistiki verilere dikkat çeken Kalkavan, 2000 ve 2008 yılları arasında, hem sektör hem de kazalar bazında büyük sıçrama olduğunu, bunun belli bir dönem içersinde olmadığını ve istatistiklerin belli bir ortalama dağılım göstermediğini ve gelecekte ne kazaların, ne de ölüm oranlarının nasıl bir seyir izleyeceğinin de bilinemeyeceğini söyledi. Ayrıca kazaları sıfırlamanın olası tek yolunun tüm gemi inşa sanayisini durdurmak olduğunu da söyleyen Kalkavan, böyle bir olasılığın dünyada mümkün olmayacağını da sözlerine ekledi.
İşverene Sömürücü Dersek Nasıl İş Kuracağız
Bir gazetede yer alan bir köşe yazısına atıfta bulunan Kalkavan, ''Patronların Kankası'' gibi yakıştırmada bulunulması üzerine, sermayeye, işverene götürücü, sömürücü gözüyle bakılırsa, nasıl iş kurulabileceğini sordu. Devletin yatırımdan ve işveren olmak konumundan çekildiğini de sözlerine ekleyen Kalkavan, yatırımın ancak girişimle mümkün olduğuna değindi.
Sorun Standartların Tanımlanmaması
Tersanecilikte, büyüklüğün ve küçüklüğün önemli bir faktör olmadığını da söyleyen Kalkavan, asıl problemin standartların tanımlanmamış olması olduğunu da belirtti. Yönetmelikler açısından bakıldığı zaman, net bir tersane standardizasyonunun da mevcut olmadığına değinen Kalkavan, bu standartların bir şekilde oluşturulabileceğini de sözlerine ekledi.
İşçiye Ölebileceğini Anlatmamız Lazım
Kalkavan, sektörün en büyük eksikliği olarak eğitimsiz personel olduğuna değinerek bana bir şey olmaz sendromunun en önemli zarar verici faktör olduğunu kaydetti.
İşlenilen maddenin pamuk değil çelik olduğunu, işçinin ölebileceğini düşünmesi gerektiğini ve kültür olarak bana bir şey olmaz sendromundan kurtulunması gerektiğinin altını çizen DTO Başkanı, daha dikkatli bir çalışma gerektirdiğini de sözlerine ekledi.
"Geçmişle ilgili vicdanım rahat değil"
Kalkavan, "Vicdanın rahat mı derseniz geçmişle ilgili vizdanım rahat değil. Çünkü bazı kazaları önleyebilirdik. Ancak gelecekle ilgili vicdanım rahat. Çünkü gereken girişimleri yaptık" dedi.
Seda TOPLAN - DenizHaber.Com
Yorumlar
Kalan Karakter: