İstanbul’da bir büyük felaket daha şans eseri ucuz atlatıldı.Kartal’dan yüklediği 7 adet LPG tankerini Zeyport’a götüren DD1 adlı çıkarma gemisi tipindeki Ro-Ro gemisi ağır lodos denizlerinden battı. Mürettebat ve şoförler KEGKİ personelinin fedakarca çal

İstanbul’da bir büyük felaket daha şans eseri ucuz atlatıldı.

Kartal’dan yüklediği 7 adet LPG tankerini Zeyport’a götüren DD1 adlı çıkarma gemisi tipindeki Ro-Ro gemisi ağır lodos denizlerinden battı.

Mürettebat ve şoförler KEGKİ personelinin fedakarca çalışmaları sonucu kurtarıldı.

Gemiden suya düşen 7 adet LPG kamyonu suyun üzerinde akıntı ve rüzgara tabi olarak serseri mayın gibi sürüklenmeye başladı.

Daha sonra birer ikişer karaya vurdular.

Bu olayda gerek Sayın Binali Yıldırım’ın anında olaya el koyarak operasyon yerine gitmesi; gerekse Sayın Yıldırım’ın Müsteşar Yardımcısı Barış Tozar’ın kriz operasyonunu başarıyla yönetmesi; İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü’nün bizzat olay yerinde gerekli koordinasyonu sağlayarak sahil ekiplerini devreye sokması birinci sınıf bir çalışma örneğiydi. Kendilerine bir İstanbullu olarak müteşekkirim.

Ancak…

Dünkü havada dalga yüksekliği 5 metrenin üzerindeydi.

Ağır lodos denizleri kabartmış, küçük gemilerin Marmara’da seyretmemesini gerektirecek şartlar oluşmuştu.

Bu havada küçük bir Ro_ro nun; üstelik de hepsi dolu olan; 7 adet LPG tankerini yükleyip denize açılması üzerinde oturup düşünmemiz gerekiyor.

Biz henüz ülkemizde gerekli güvenlik kültürünü oluşturabilmiş ve oturtabilmiş değiliz. Bu kesin.

Ancak kontrol de olması gerekmiyor mu?

Bu olayın “kamu güvenliği” boyutu yok mu? Eğer varsa bunu kim kontrol ediyor, veya edecek?

Az kalsın dünyaya da rezil olacaktık.

Haber ajanslarına “Marmara Denizinde kamyonla gemi çarpıştı” diye haber düşse idi eğer, herhalde Temel fıkrası olmaktan da öteye Guiness Rekorlar Kitabı'na girecek bir olaya da imza atmış olacaktık ve bu ülkemiz adına hiç de iyi bir tanıtım olmayacaktı.

Kaldı ki, çok büyük bir felaket yaşanabilirdi; ya LPG kamyonlarından birisi gidip boğazdan çıkan petrol tankerlerinden birisi ile çarpışsa idi?

Havanın Lodos olmasından dolayı kamyonlar sahile vurdular. Hava Poyraz olsa idi senaryo daha değişik gerçekleşebilirdi.

İstanbul’u bir kez daha Allah korumuş oldu.

Evet, hadise sonrasında yetkililer yukarıda değindiğim gibi çok güzel bir çalışma gösterdiler ama; bu gibi olaylarda önleyici önlemler her zaman önceliklidir.

Olay meydana geldikten sonra felaketin seyrine ancak çok sınırlı etkide bulunulabilir.

Bu nedenle; kamu güvenliğini ilgilendiren konularda yetkililerimizi proaktif olmaya ve hadiseleri arkadan değil önden takip etmeye çağırıyorum.

Bu konular ticaretin rekabet kaygılarına; kar kaygılarına teslim edilecek olursa 5 metre yüksekliğindeki denize de çıkılır, dolu LPG kamyonları da içine sıkıştırılır.

Bir başka gün bakarsınız denize düşmeseler bile ağır dalgalardan gemi içerisinde çarpışıp patlayabilirler.

Konu sadece bu olayla sınırlı da değil. Yolcu taşıyan tekneler de dahil olmak üzere İstanbul Limanı içerisindeki bütün yerel trafiği kurallarla bir disiplin içerisine sokmak ve sonra da kontrol etmek gerekiyor.

Boğaz’dan geçen tankerlerin çevreye oluşturduğu tehditten bahsederken, galiba biraz kendi evimizin içini de düzenlememiz gerekiyor.

Not: Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Babamı kaybettim. Babamı Cuma günü 35 yıl öğretmenlik yaptığı Rize/Güneysu’daki Merkez Camiinde Cuma namazını müteakip kılınan Cenaze namazından sonra defnettik. Acım çok büyük. Gerek bizzat, gerekse telefonla, mesajla bana ulaşarak acımı paylaşan değerli dostlara çok teşekkür ediyorum.