Geçtiğimiz yıl, Malezya açıklarında yaşanan bir tanker çarpışması, dünya kamuoyunun gözünü yeniden “gölge filo” olarak bilinen, uluslararası yaptırımlardan kaçan ve çevre güvenliğini tehlikeye atan petrol taşıma faaliyetlerine çevirdi. Avrupa’nın önde gelen denizcilik şirketlerinin bile farkında olmadan bu gölge filoya mürettebat sağladığı iddiaları gündemdeki yerini koruyor. Uzmanlar, sayısı giderek artan bu tür gemilerin çevre ve insan sağlığı açısından ciddi tehditler oluşturduğunu belirtiyor.
Korkutan Çarpışma
19 Temmuz 2024’te, “Hafnia Nile” adlı petrol tankeri, doğu Malezya açıklarında saatteki yüksek hızında seyrederken “Ceres I” adlı süpertankerle çarpıştı. Çarpmanın hemen ardından iki gemide de alevler yükseldi ve yoğun, zehirli dumanlar havaya karıştı. Ceres I gemisindeki bazı mürettebat üyeleri helikopterlerle tahliye edilirken, diğerleri yangını söndürmek için römorkörlerin de yardımıyla gemide kaldı.
Kazanın ardından, Ceres I yetkilileri gemilerinin teknik bir arıza nedeniyle demirlediğini iddia etti. Ancak Lloyd’s List adlı denizcilik haber ajansı tarafından paylaşılan gemi izleme verileri, Ceres I’in çarpışma öncesi düzensiz manevralar yaptığını ortaya koydu. Analistler, geminin “gölge filo” olarak bilinen yaptırımlardan kaçan gemiler arasında yer almasına dikkat çekti. Bu kaza, ciddi bir çevre felaketinin ucuz atlatıldığı bir olay olarak kayıtlara geçti; zira kazada 300 bin varil nafta taşıyan Hafnia Nile’deki yakıt alevleri beslerken, Ceres I’in taşıdığı ham petrolün çoğu boşaltılmıştı. Eğer Ceres I de tam yüklü olsaydı, Asya sularında tarihin en büyük petrol sızıntılarından biri yaşanabilirdi.
Gölge Filonun Tehlikeli Sırları
“Gölge filo” olarak anılan bu gemiler, genellikle Rusya, Venezuela veya İran gibi yaptırım altında olan ülkelerden petrol taşıyor. Uluslararası kısıtlamalar nedeniyle geleneksel piyasalara erişemeyen bu gemiler, konumlarını gizlemek veya değiştirmek, uydulardaki Otomatik Tanımlama Sistemi’ni (AIS) devre dışı bırakmak ve bayrak ülkesini sık sık değiştirmek gibi yöntemlere başvuruyor. Bu da hem denizcilik güvenliğini tehlikeye atıyor hem de olası kazalarda sorumluların belirlenmesini zorlaştırıyor.
AB liderleri, Rusya ve İran gibi yaptırım uygulanan ülkelere ait gemilere karşı sert tedbirler alınmasını amaçlayan bir bildiri imzalasa da gölge filonun faaliyetleri sürüyor. Üstelik çok sayıda Avrupa menşeli gemi personel şirketi, bu filoda çalışan gemilere farkında olmadan mürettebat sağlıyor.
Bir Denizcinin Hikâyesi: Volkov
Denizciler için “gölge filo” gemilerinde çalışma, kimi zaman bilmeden girilen bir tuzak haline gelebiliyor. Ukrayna’nın Odesa kentinden yola çıkan ve gerçek adı saklı tutulan Volkov, üç yıl önce Venezuela kıyılarında faaliyet gösteren, kurallara aykırı şekilde petrol taşıdığına inandığı bir tankerle sözleşme yaptığını anlatıyor.
Volkov, Avrupa’da lisanslı bir personel şirketi aracılığıyla işe alındığını, ancak gemiye bindiğinde “bunun sıradan bir tanker işi olmadığını” kısa sürede fark ettiğini dile getiriyor. Gemide tehlikeli çalışma koşulları, aşırı sıcak altında koruyucu ekipman olmaksızın uzun vardiyalar, yetersiz besin ve buna bağlı skorbüt riski gibi sorunların yaşandığını öne sürüyor. Ayrıca gemide Ukraynalı ve Rus denizciler arasındaki çatışmaların giderek büyüdüğünü, gece saatlerinde kavgalar çıktığını belirtiyor.
En dikkat çekici iddialardan biri, geminin Venezüella menşeli petrolün kimyasal bileşimini değiştirerek kaynağını gizleme çabaları. Volkov, “Petrole aylar boyunca kimyasal katkı maddeleri ekledik. Böylece petrolün asıl kökeni maskelemeye çalışılıyordu,” diyor. Bunun ardından, tanker uluslararası sularda başka bir gemiyle petrol transferi yaparak belgeleri yeniden düzenliyor ve resmi kayıtlara sanki başka bir ülkenin petrolüymüş gibi işliyordu.
Avrupa’da Gemicilik Şirketleri ve Yaptırım Açığı
Denizcilik sektöründe mürettebat sağlama süreci genellikle alt yükleniciler ve taşeronlar üzerinden yürüyor. Dialogue Earth ve SourceMaterial tarafından yapılan araştırmalar, Avrupa’da – özellikle Ukrayna, Kıbrıs ve Letonya’da faaliyet gösteren – 68 şirketin yaptırım altındaki gemilere farkında olmadan personel sağladığını gösteriyor.
Örneğin, Ukrayna merkezli bir şirket olan Alpha Marine Service, 2022 yazında Panama bandıralı bir tanker için Telegram üzerinden iş ilanı açtı. Geminin tam adı ve Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) numarası paylaşılmamış olsa da tonaj ve bayrak bilgileri, “United Against Nuclear Iran” (UANI) tarafından gölge filo listesinde gösterilen ve ardından ABD tarafından İran petrolü kaçakçılığı suçlamasıyla yaptırım uygulanan “Glaucus” adlı gemiye uyuyordu.
Alpha Marine Service CEO’su Vitaliy Kovtun, bu ilanın bir iş ortağı üzerinden geldiğini ve her zaman geminin tam bilgilerine erişemediklerini söylüyor. Benzer şekilde Odessa Crewing Agency gibi başka şirketler de gölge filoyla bağlantılı gemilere iş ilanları yayınladıklarını, ancak gemi sahiplerinin kim olduğunu bilmediklerini ifade ediyor. Denizcilerin, hizmet verdikleri geminin gerçek sahibini veya tam olarak hangi kargo için çalıştıklarını öğrenmesinin zor olduğu bu karanlık yapı, sektörün genel şeffaflık sorununu gözler önüne seriyor.
Çevre Felaketleri Kapıda
Gölge filo gemileri, yaptırımları delmek adına uluslararası kontrol mekanizmalarından kaçarak büyük çevre riskleri yaratıyor. Gemilerin denetim dışı bırakılması, bakımlarının düzenli yapılmaması ve özellikle açık denizlerdeki gemiden gemiye petrol transferlerinin desteksiz yürütülmesi, petrol sızıntıları ve kazaları daha olası hale getiriyor.
Tanker Trackers adlı izleme şirketinin kurucularından Samir Madani, “Bu gemiler kurallara uymazlar. Denizde her gün ufak tefek sızıntılara tanık oluyoruz. Destek gemisi kullanılmadan yapılan transferler, çevre ve denizcilik güvenliği için büyük tehdit,” diyor. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) de açık denizdeki bu tür faaliyetlerin uluslararası yasal düzenlemeleri ihlal ettiğini ve deniz ekosistemine büyük zarar verme potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor.
Allianz sigorta şirketinin Ocak 2024’te yayınladığı verilere göre, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği 2022 yılından itibaren gölge filoya ait tankerler 50’den fazla kazaya karıştı. Şirket, bu sayının giderek arttığına işaret ediyor. Buna en somut örneklerden biri, “Pablo” adlı tanker. Bu gemi Güney Çin Denizi’nde patlamış ve alev alarak batmıştı. Rapora göre, Pablo da benzer şekilde denetimsiz petrol transferleri yapıyor ve liman denetimlerinden kaçıyordu. Neyse ki kargo yeni boşaltıldığından büyük çaplı bir çevre felaketi yaşanmadı; ancak kaybolan üç mürettebatın akıbeti hâlâ bilinmiyor.
Uluslararası Çözüm Arayışları
Birleşik Krallık’ta kısa süre önce düzenlenen bir zirvede, Avrupa liderleri gölge filonun çevre ve denizcilik güvenliği için oluşturduğu tehdidi ele alan bir bildiri yayınladı. Bildiride, uluslararası denizcilik yasalarına tam uyumun sağlanması, tüm gemilerin güvenlik ve çevre standartlarını karşılaması ve hükümetlerin koordineli şekilde hareket etmesi gerektiği vurgulandı.
Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (ITF) ve Uluslararası Denizciler Refahı ve Yardım Ağı (ISWAN) gibi kuruluşlar da, özellikle Hindistan ve Ukrayna gibi ülkelerdeki denizcilik sendikalarıyla işbirliğini artırmayı planlıyor. ITF Müfettişlik Koordinatörü Steve Trowsdale, Ukrayna’daki yolsuzluk iddialarının uzun süredir bilindiğini, ancak çoklu bakanlık sistemi yüzünden denetimin zorlaştığını söylüyor. Trowsdale, “Gerçek sorun, gemi sahiplerinin şeffaf olmaması ve yetkililerin bu konuda yeterince etkili önlem almaması,” diyor.
Bir Denizcinin Umutlu Çıkışı
Gölge filoda çalışıp sağ salim kurtulan Volkov, şimdi sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) taşıyan, daha sıkı kurallara tabi bir gemide üçüncü zabit adayı olarak görev yapıyor. Kendi deneyimlerini başkalarıyla paylaşarak, sektördeki diğer genç denizcilerin aynı hatalara düşmemesi için çabaladığını ifade ediyor. Volkov, “Bu gemilerden uzak durun. Çalışma koşulları çok ağır ve hiç kimse sizi olası bir kazada korumaz,” diyerek uyarıda bulunuyor.
Avrupa’daki denizcilik şirketlerinin de bu soruna kalıcı çözümler üretmesi bekleniyor. Bazı firmalar, alım yaptıkları gemiler hakkında daha kapsamlı araştırma yapacaklarını ve ortaklık kurdukları aracılık şirketlerini sıkı denetime tabi tutacaklarını açıklıyor. Ancak yaptırım listelemelerinin hızlıca güncellenmesi ve gemilerin bayrak değiştirerek veya kimliklerini gizleyerek bu listelerden kurtulma çabaları, sorunu karmaşıklaştırıyor.
Sonuç olarak, yaptırımların etrafından dolaşmak için yasal boşlukları kullanan gölge filosu, ciddi çevre kirliliği ve insan hakları ihlallerinin kaynağı olmaya devam ediyor. Avrupa’nın, kendi şirketlerinin bu filoya personel sağlaması gerçeğiyle yüzleşmesi ve uluslararası toplulukla birlikte daha sıkı yaptırım, denetim ve şeffaflık mekanizmaları inşa etmesi gerekiyor. Aksi halde, Malezya açıklarında hafif atlatılan kazanın bir benzeri, çok daha büyük bir felakete davetiye çıkarabilir.
Kaynak Referansı:
Bu haber, Dialogue Earth’te 4 Şubat 2025 tarihinde yayımlanan ve Nathaniel Peutherer tarafından kaleme alınan “How European companies feed the global shadow fleet” başlıklı makaleden uyarlanmıştır. Makale, Creative Commons lisansı altında yayınlanmıştır.
Görsel Kaynak: Louisiana Sea Grant College Program Louisiana State University, CC BY-SA 3.0, Flickr.
Yorumlar
Kalan Karakter: