Reuters'ın haberine göre, ABD, Birleşmiş Milletler'in deniz yakıtlarından kaynaklanan emisyonları azaltmayı amaçlayan çığır açıcı anlaşmasını reddetmeleri için müttefiklerine ve rakiplerine sert bir şekilde baskı yapıyor.
Çevreci STK’lar, ABD’nin tutumunu kınayarak, deniz yakıtı emisyonlarının düzenlenmesinde daha fazla gecikmenin sektörün iklim hedeflerine ulaşma kapasitesini zayıflatacağını belirtiyor.
Washington, Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) önerdiği çerçeveyi uygulamaya devam eden ülkelerin, gümrük vergilerinden liman vergilerine ve vize kısıtlamalarına kadar bir dizi misilleme önlemiyle karşı karşıya kalabileceği konusunda uyardı.
Bu sıra dışı müdahale, IMO’nun önümüzdeki ay oylanması beklenen nakliye için net sıfır planına ilişkin aylardır süren tartışmaların ardından geldi.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Reuters’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bu çabalar başarılı olursa gümrük vergileri, vize kısıtlamaları ve/veya liman vergileri gibi seçenekleri aktif olarak değerlendiriyor ve harekete geçmeye hazırlanıyoruz. Amerikan halkını ve ekonomik çıkarlarını korumak için kararlılıkla mücadele edeceğiz.”
Net ve uygulanabilir kurallar olmadan gemi sahipleri, filolarını geleceğe yönelik sorumlu bir şekilde hazırlayamaz. Bu tutum, ABD’yi anlaşmayı destekleyen AB ile birçok Pasifik ve Asya ülkesiyle karşı karşıya getiriyor.
Washington’un gümrük vergilerini ve liman erişimini baskı unsuru olarak kullanma tehdidi, denizciliğin iklim yolculuğuna dair yıllardır süren hassas müzakereleri zayıflatabilir.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ticaret Bakanı Howard Lutnick, Enerji Bakanı Chris Wright ve Ulaştırma Bakanı Sean Duffy geçen ay yaptıkları ortak açıklamada, Başkan Donald Trump’ın “Amerikan halkına haksız veya gereksiz yük getiren, ya da çıkarlarına zarar veren hiçbir uluslararası çevre anlaşmasını kabul etmeyeceğini” belirtmişti.
Nisan ayında IMO üye devletlerinin çoğunluğu tarafından prensipte kabul edilen net sıfır çerçevesi, katı hedeflere ulaşamayan gemilere yakıt standartları ve vergiler getirerek nakliye sektöründen kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmayı amaçlıyor. Savunucular, bu önlemlerin IMO’nun 2050 iklim hedeflerine ulaşmak için kritik olduğunu vurgularken, ABD heyeti kuralların Çin’e orantısız şekilde avantaj sağlayacağını ve ABD’nin güçlü olduğu LNG ile biyoyakıtları cezalandıracağını savunuyor.
ABD’li müzakerecilerin Nisan ayında yapılan Deniz Çevre Koruma Komitesi (MEPC) oturumundan çekilmesi de bu tutumla uyumlu oldu. Oylamada Çin, Brezilya ve AB ülkeleri dahil 63 üye ülke çerçeveyi desteklerken, 16 ülke karşı çıktı.
Önerilen anlaşma, yakıtların sera gazı yoğunluğuna ilişkin zorunlu standartlar, ayrıca fiyatlandırma ve ticaret mekanizması içeriyor. Ekim ayında yapılacak bir sonraki MEPC oturumunda yürürlüğe girmesi beklenen düzenlemeler, karbondioksit, metan ve nitröz oksit dahil emisyon yoğunluğunu azaltmayan gemilerin “emisyon açığı” olduğunu kabul ediyor. Bu açığın, iyileştirme üniteleri satın alınarak kapatılması öngörülüyor.
Ancak kararın yürürlüğe girebilmesi için 176 IMO üyesinin üçte ikisinin (108 üye) onayı gerekiyor. Bu nedenle mutabakatın sağlanamama ihtimali bulunuyor. IMO nadiren oylamaya başvuruyor, fakat tarafların tavırlarının sertleşmesi resmi oylama ihtimalini artırıyor.
IMO sözcüsü geçen ay yaptığı açıklamada, “Ekim’deki MEPC oturumu, üye devletlerin kabul süreci öncesinde endişelerini gidermeleri için uygun bir platform sağlayacak” dedi.
Dünyanın en büyük denizcilik lobi örgütü BIMCO’nun sözcüsü de çerçevenin kabul edilmesi halinde ABD’nin karşı çıkışının uygulamayı tamamen engelleyemeyeceğini, ancak Washington’un katılmamasının süreci zorlaştıracağını söyledi. Sözcü şöyle devam etti:
“ABD kuralların kendisi için geçerli olmayacağına dair çekinceler koysa bile, uluslararası ticarette ABD bayrağı taşımayan tüm gemiler kendi bayraklarının kurallarına tabidir. ABD gemileri de uluslararası ticaret yaptığında bu kurallara uymak zorunda kalacaktır. Kuralların dışında kalmanın tek yolu, yalnızca tarafsız ikili ticaretle sınırlıdır.”
Gemi sahipleri açısından asıl sorun, ABD’nin bu hamlesinin yakıt yatırımlarına belirsizlik getirmesi olabilir. Aracı kurum SSY, net ve istikrarlı kuralların olmaması nedeniyle kuru yük siparişlerinin felç olmaya devam ettiğini ve gemi sahiplerinin LNG, amonyak ve metanol arasında tercih yapmaya çalıştığını bildirdi.
SSY son piyasa güncellemesinde şu değerlendirmeyi yaptı:
“Denizcilikte güven, söylemden daha önemlidir. Net ve uygulanabilir kurallar olmadan gemi sahipleri filolarını geleceğe güvenle hazırlayamaz. Karbonsuzlaştırma da yalnızca risk yönetiminde maliyetli bir uygulama olarak kalır.”
Yorumlar 1
Kalan Karakter: