Ali Wyne: ABD-Çin politikasında “zafer” hedefinden birlikte yaşama arayışına geçiş için bir fırsat var
Uluslararası Kriz Grubu’nda ABD-Çin ilişkileri konusunda kıdemli araştırma ve savunuculuk danışmanı Ali Wyne, kaleme aldığı makalede Washington’un Çin politikasında söylemsel ve stratejik bir dönüşüm eşiğinde olduğunu savundu. Wyne’a göre bu dönüşüm, iki temel faktör nedeniyle yavaş ama kararlı biçimde ilerliyor: Başkan Donald Trump’ın Çin politikasının şekillenmesindeki artan etkisi ve ABD’nin Çin’in yükselişini durdurma kapasitesinin sanılandan çok daha sınırlı olduğunun giderek daha geniş çevrelerce kabul edilmesi.
Trump’ın dar rekabet anlayışı ve “eşit” diyalog arayışı
Wyne, genel kanının aksine ikinci Trump yönetiminin Çin politikasında ani bir kopuştan ziyade, daha dar ve pragmatik bir rekabet anlayışını benimsediğini vurguluyor. Trump’ın Çin’e yönelik temel itirazlarının ticaret açığı ve fentanil öncüllerinin ihracatıyla sınırlı kaldığını belirten Wyne, Başkan’ın Çin lideri Xi Jinping’i ideolojik ya da varoluşsal bir tehditten çok, sürdürülebilir bir ilişki kurulabilecek bir “iş rakibi” olarak gördüğünü ifade ediyor.
Trump’ın Xi’ye duyduğu saygının, son dönemde tırmanan gümrük vergisi gerilimlerine rağmen arttığına dikkat çeken Wyne, “G2” söylemiyle Washington’un Pekin’i fiilen kendine denk bir güç olarak kabul ettiğini belirtiyor. Bu yaklaşımın, Kongre içinde Çin’le üst düzey diyalog arayışında olan milletvekillerine de siyasi manevra alanı sağladığını kaydediyor.
Çin’in uyum kapasitesi ve ABD gücünün sınırları
Makalede, Çin’in ABD yaptırımları, ihracat kontrolleri ve gümrük vergilerine karşı beklenenden daha yüksek bir uyum ve direnç kapasitesi geliştirdiği vurgulanıyor. Nadir toprak elementleri üretimi ve işlenmesindeki hâkimiyetinin, Pekin’e ABD sanayisi üzerinde ciddi bir kaldıraç sağladığına işaret eden Wyne, Çin’den kopuşun hem sanayi hem de ilaç sektörlerinde onlarca yıl sürebilecek bir süreç olacağını belirtiyor.
Eski ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo’nun Huawei örneğini hatırlatan Wyne, ihracat kontrollerinin Çin’i yavaşlatmak yerine inovasyonu hızlandırabileceğine dair akademik değerlendirmelere de yer veriyor. ABD’nin müttefikleriyle birlikte Çin’i “matematiksel olarak” geride bırakabilecek bir blok oluşturabileceği iddiasının ise, pratikte siyasi ve stratejik güvensizlikler nedeniyle zayıf kaldığını savunuyor.
Genişleyen Overton penceresi ve kırılgan denge
Ali Wyne’a göre ABD’de Çin politikası tartışmalarında Overton penceresi genişliyor. Artık daha fazla sayıda akademisyen ve yorumcu, Çin’in kaçınılmaz biçimde ABD’nin yerini alacağı varsayımını sorguluyor ve rekabetçi bir birlikte yaşama modelini daha açık şekilde tartışıyor. Ancak Wyne, bu pencerenin kolayca kapanabileceği uyarısında bulunuyor.
Trump sonrası bir yönetimin “yeni bir Soğuk Savaş” söylemine geri dönebileceğini ya da Pekin’in Tayvan gibi hassas konularda baskıyı artırmasının Washington’da sert tepkileri tetikleyebileceğini belirten Wyne, mevcut belirsizliğin tehlikelerine dikkat çekiyor. Trump’ın istikrar ve diyalog arayışına rağmen, bu yaklaşımı kurumsal ve tutarlı bir çerçeveyle desteklemediğini ifade eden Wyne, ortaya çıkan paradigmatik boşluğun Çin’i daha iddialı davranmaya teşvik edebileceğini savunuyor.
Sonuç olarak Wyne, ABD’nin Çin politikasında “zafer” gibi gerçekçi olmayan hedefler yerine, rekabetçi ama istikrarlı bir birlikte yaşama stratejisini netleştirmesinin hem bir fırsat hem de bir zorunluluk olduğunun altını çiziyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: