TO VIMA: KIBRIS AÇIKLARINDA BÜYÜK PETROL YATAKLARI VAR
ATİNA, 01/02(BYE)--- Tirajı günde 54.652 olan To Vima gazetesinin 31 Ocak 2007 tarihli sayısında, K. Hatzidis imzasıyla ve yukarıdaki başlık altında yayımlanan yazının çevirisi şöyledir:
"İlk yaptığımız araştırmalar sonunda Kıbrıs'ın deniz sahasında büyük petrol yatakları olduğu anlaşıldı!" Bu açıklama Mısır makamlarıyla aylarca süren müzakerelerden sonra 2003 yılının Şubat ayında, zengin petrol ve doğal gaz yataklarından yararlanmaya yönelik uluslararası anlaşmayı imzalayan Kıbrıs Ticaret ve Sanayi Bakanı Nikos Rolandis'e ait.
Dünyanın en büyük petrol şirketlerinin arama çalışmalarına büyük ilgi göstermesi, sözde devleti temsil edenlerin ve Türk generallerin neden savaş tehditleri savurduklarını anlamak için yeterli olacaktır!
Kıbrıs Türk tarafının mantık dışı taleplerinin, Kıbrıs Hükümetini yıldırmadığı anlaşılıyor. Güvenilir kaynaklardan edinilen bilgilere göre, hükümet temsilcileri dün ABD'de (Texas'ta) dev petrol şirketleriyle petrol aramayla ilgili ilk görüşmelerde bulundular.
Kıbrıs ile Mısır 17 Şubat 2003 tarihinde Kahire'de, Kıbrıs Hükümetini temsilen döneminin Bakanı Rolandis ve Mısır'ı temsilen de dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Maher arasında anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşmayla, iki ülkenin sahil şeridi arasındaki mesafenin ortası hesaplanarak, Akdeniz'in Güneydoğu havzasında büyük miktarlarda bulunduğu tahmin edilen "kara altından" yararlanma yönünde girişimlerde bulunabilmek amacıyla, Kıbrıs ve Mısır'ın "özel ekonomik kuşakları"nın sınırları belirtildi.
Kıbrıs'ın ilk anlaşmayı Mısır'la imzalama kararı, Doğu Akdeniz'in geniş bölgedeki stratejik önemi bir yana, Nil Nehri'nin ağzında milyonlarca yıldan bu yana, hidrokarbona, yani petrole dönüşen organik maddelerin bulunmasına dayanıyor. Bu kararda Kıbrıs'ın coğrafi konumu da önemli bir faktör oldu. Ada, Nil Nehri deltasının tam karşısında bulunuyor!
Shell yüzde 75, Exxon-Mobil ise yüzde 25 oranında katılımla Mısır'dan 41.500 kilometrekarelik, yani Kıbrıs'tan dört defa daha büyük bir deniz bölgesini çoktan kiraladı! Büyük petrol şirketlerine ait sondaj makinelerinin yerleştirilmiş olduğu söz konusu bölge, Kıbrıs ve Mısır'ın belirlemeye karar verdikleri "orta çizgiye" ilişiyor.
Rolandis, "Kıbrıs'a komşu Mısır'ın deniz bölgesinde, hala yararlanılmakta olan zengin rezervler var. Petrol Kıbrıs'ın ayrım çizgisine kadar uzanıp da orada duramaz. Bilindiği gibi sadece petrolün bulunduğunu belirten araştırmalarla ilgili raporlar genelde olumluydu" dedi.
Uzmanlar, uyduların denizde petrol lekelerinin bulunduğu noktaları kaydettiğini ve bu lekelerin dağılmaması durumunda, yani bunların tesadüf eseri -bir tankerden sızan petrol- olmadığı ortaya çıkarsa, bunun denizin altından fışkıran petrol olduğunun anlaşıldığını belirttiler.
Kıbrıs'ın deniz bölgesinde bu tür binlerce petrol lekesi var. Yabancı petrol şirketleri bölgede araştırmalara başlamadan, yani bölgede "15 trilyon metreküp doğalgaz rezervlerinin, aynı zamanda da daha büyük derinliklerde petrolün bulunma olanağı olduğunu ortaya koyan sonuçlardan çok daha önce, Mısır'da da aynı durum tespit edilmişti".
Kıbrıs Hükümeti hem karada hem de denizde petrol yatakları olduğunu düşünüyor. "Petrol varlığı açısından ilginç sayılan bölgeler arasında, karada Troodos ve Pentadaktilos kuşağı, suları çok derin olan Pentadaktilos ile Türkiye arasındaki deniz bölgesi, Kıbrıs'ın doğusundaki deniz bölgesi, Larnaka ile Baf arasındaki deniz bölgesi ve elbette Kıbrıs'ın güneyindeki geniş deniz bölgesi yer alıyor."
Olumlu jeolojik veriler üzerine, 25 petrol şirketi adada araştırma yapmak için Kıbrıs Cumhuriyeti'ne talepte bulundu. Kıbrıslı yetkililer, "Yabancı şirketlerin büyük ilgi gösterdikleri doğrudur. Ancak Kıbrıs, siyasi sorunu nedeniyle, bütün bu yıllar boyunca görüşmeleri yavaş bir seyirde sürdürdü" diyorlar.
Annan Planında Kıbrıs'ın doğal kaynaklarından özellikle söz edilmesi bir tesadüf değildi. Luzern Planına göre, adanın doğal kaynaklarından yararlanması durumunda, gelirlerin yüzde 70'i federe devletin fonuna yatırılacak, yüzde 30'u ise nüfus oranına göre, (yüzde 80 ve yüzde 20 olarak) kurucu devletlerin fonuna yatırılacaktı.
Kıbrıs eski Ticaret ve Sanayi Bakanı Rolandis, "Kıbrıs gibi, yıllık bütçesi 7 milyar dolar ve gayrisafi milli hasılası 15 milyar dolar olan çok küçük bir ülke için petrol zenginliğine sahip olmasının ekonomik verilerini nasıl yükseltebileceği kolayca anlaşılabilir. Bizler, Türkiye'den dolayı konuyu çok dikkatle ele aldık. Kıbrıs'ın avantajı Doğu Akdeniz'in ortasında bulunması ve etrafında çok büyük bir deniz sahasının olmasıdır" dedi.
Rolandis, Doğu Akdeniz'in bir enerji haritasını açarak, "Mısır'ın, 14,7 milyar varil petrole eşit hidrokarbon yatakları var. Son yıllarda çok sayıda şirket gerekli izinleri alarak, İsrail deniz sahasında olumlu sonuçlar veren çalışmalara devam ediyorlar. Altı yıl önce Gazze Şeridi'nin deniz sahasında yapılan araştırmaların da neticeleri son derece olumluydu. Suriye ve Lübnan da buna benzer çabalarda bulundular" dedi.
Kıbrıs Cumhuriyeti ile işbirliği sözleşmesi imzalayan PGS Geophysical SA şirketi, Kıbrıs'ın güneyindeki deniz bölgesinde yapılan araştırmalarda petrol yataklarının bulunduğuna dair ciddi veriler elde ettiler. PGS (Petroleum Geo-Services) adlı Norveç şirketi 1991 yılında kurulmuş, fakat 1990'lı yılların sonlarında iflas etmişti. Şirket, 2001 yılında, yan şirketi PGS Data Management dünyanın en büyük petrol servis şirketi Halliburton tarafından 179 milyon dolar karşılığında satın alınınca "tekrar canlandı".
Kaynak: Başbakanlık Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü BYEGM
Yorumlar
Kalan Karakter: