13 Haziran Cuma günü sabahın erken saatlerinde İsrail, İran’a yönelik kapsamlı bir hava saldırısı başlattı. Saldırılarda komuta ve kontrol merkezleri, balistik füze üsleri, hava savunma sistemleri ve nükleer tesisler hedef alındı. İsrail kaynaklarına göre operasyon, birkaç İranlı üst düzey askeri komutan ile bazı nükleer bilim insanlarının öldürülmesiyle sonuçlandı. Tel Aviv yönetimi bunun sadece başlangıç olduğunu ve operasyonların günler ya da haftalar sürebileceğini açıkladı.
Bölgedeki tansiyon hızla yükselirken, gözler Tahran’ın vereceği yanıta çevrildi. İlk aşamada İran, İsrail’e yönelik bir insansız hava aracı saldırısı düzenledi ancak bu girişim büyük ölçüde başarısız oldu; İHA’ların çoğu düşürüldü ve ciddi bir hasar rapor edilmedi. Bunun üzerine İran, İsrail’e balistik füzeler fırlatmaya başladı. Analistler, rejimin iç kamuoyuna karşı itibarını korumak için Tahran’ın güçlü bir karşılık vereceğini öngörüyor. Ancak İsrail’in hava saldırıları, İran’ın İsrail’e ulaşma ve büyük çaplı hasar verme kapasitesini önemli ölçüde zayıflattı. Ayrıca İran’ın bölgede desteklediği Hamas, Hizbullah, Irak’taki milisler ve Yemen’deki Husilerin etkinliği de sınırlanmış durumda. Suriye’deki Esad rejimi ise devrildi.
Hürmüz Boğazı ve Enerji Altyapısı Tehlikede
İran’ın elinde hâlâ misilleme seçenekleri bulunuyor. En kritik senaryo, dünya petrol arzının yüzde 20’sinden fazlasının taşındığı Hürmüz Boğazı’nı kapatma ya da buradaki deniz trafiğini sabote etme ihtimali. Ayrıca İran, komşu ülkelerdeki petrol tesislerini veya bölgedeki ABD üslerini hedef alabilir. Ancak bu adımlar yüksek risk içeriyor. Boğazın kapatılması veya enerji altyapısına saldırılması, küresel enerji fiyatlarını hızla yükseltir, Tahran’ın komşularını karşısına almasına yol açar ve bölgede geniş askeri varlığa sahip olan ABD’nin çatışmaya müdahil olma ihtimalini artırır. Ayrıca Hürmüz’ün kapanması İran’ın kendi petrol ihracatını da sekteye uğratır. Bu da İsrail veya ABD’ye İran’ın rafineri, boru hattı ve terminallerine saldırı gerekçesi sunar. Enerji ihracat gelirinin kaybı, İran’ın savaşma kapasitesini kısa sürede bitirir.
Petrol Fiyatları ve Navlun Oranları Yükseldi
İsrail saldırısının hemen ardından küresel petrol fiyatları ve tanker navlunları artışa geçti. Bu durum, artan jeopolitik riskler nedeniyle enerji arzında kesinti yaşanabileceği kaygısının doğal sonucu olarak değerlendiriliyor. Petrol fiyatlarının önümüzdeki günlerdeki seyri, arzda gerçek bir aksama olup olmayacağına bağlı olacak. Genel tabloda küresel petrol arzı yeterli ve stok seviyeleri sağlıklı görünse de İran petrolünün geleceği belirsizleşti. İsrail saldırısı öncesinde bile piyasa tahminleri, İran üretiminde gelecek aylarda düşüş bekliyordu. Bu nedenle İran’ın günlük ihracatının 400-500 bin varil azalması öngörülüyordu. Çatışmanın büyümesi halinde bu kayıp daha da artabilir. İran’ın petrolünü büyük oranda alan Çinli bağımsız rafineriler, Rusya’dan daha fazla indirimli petrol almayı veya Orta Doğu’dan yeni kaynak arayışına girmeyi planlayabilir.
Saldırıların ardından tanker taşımacılığında da navlun oranları yükseldi. Özellikle Arap Körfezi’nden (AG) yapılan ihracatta kullanılan en büyük tanker sınıfı olan VLCC’lerde artış kaydedildi. AG-Doğu yönlü VLCC navlun oranları WS43’ten WS55’e yükseldi. Oransal olarak ciddi bir artış olsa da tanker piyasası hâlâ yaz sezonu durgunluğunu yaşıyor. Çatışmanın gidişatına bağlı olarak önümüzdeki günlerde navlunlar daha da artabilir veya hafta sonundan sonra yeniden düşüş görülebilir.
Geçmiş çatışmalarda olduğu gibi, kiracıların panik halinde ek yük bulmaya çalışması ve armatörlerin riskli bölgelere girmekten çekinmesi durumunda navlun oranları hızla yükselebilir. Ancak mevcut durumda tanker brokerlarına göre kiralama faaliyetinde ani bir artış yaşanmadı ve çoğu armatör hâlâ tankerlerini Arap Körfezi’ne göndermeye istekli. Ancak gelişmelerin hızla değişebileceği vurgulanıyor.
Bölgede gerilimin nasıl tırmanacağı ve enerji piyasalarına olası etkileri, önümüzdeki günlerde netleşecek. Piyasa oyuncuları gelişmeleri yakından takip ediyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: