Küreselleşmenin itici gücü, ekonomi; ekonominin itici gücü, ticaret ve ticaretin ana ulaşım ortamı denizler olduğundan küreselleşmenin gerek aydınlık gerekse karanlık etkileri denizler üzerinde yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Mevcut siyasi ve ekonomik ortam, artan deniz trafiğinde, gemilere karşı düzenlenen saldırıların bazı bölgelerde artmasına sebep olmuştur. Bu saldırılar ekonomik veya siyasi çıkar sağlamak üzere düzenlenen değişik amaçlı saldırılardır. Ayrıca denizler terör, kitle imha silahlarının taşınması, uyuşturucu kaçakçılığı, mülteci ve yasa dışı göç hareketleri gibi organize suç faaliyetlerinde kullanılmaya müsait ulaşım ortamı haline gelmiştir. Bu çerçevede, denizler üzerinde icra edilen yasa dışı faaliyetler deniz haydutları ve organize suç örgütleri için son derece karlı bir alan haline dönüşmüştür.
Tek gözü bandajlı, kaba sakallı, elinde kılıcıyla gemisinin güvertesinde sağa sola emirler yağdıran korsan imajı günümüzde yerini güneş gözlüklü elindeki cep telefonuyla organizasyonunu yapan, roketatar ve makineli tüfekli olarak sürat tekneleriyle saldırılarını gerçekleştiren modern deniz haydutlarına bıraktı. Denizcilik tarihinin başından beri gözlemlenen korsanlık tarih boyunca çeşitli değişimlere uğrayarak günümüzde de devam etmektedir.
Son on yıl içinde gerçekleştiği bölgeye göre değişkenlik gösteren beş ayrı deniz haydutluğu türü gözlemlenmiştir.[1]
Birincisi, saldırganların gemiye çıkıp personele karşı aşırı güç kullanmadan nakit para, mücevherat ve değerli eşyaları alarak fazla zarar vermeden gemiyi terk ettikleri saldırı türüdür. Bu tip saldırılar için en belirgin hedef bölge Endonezya ve Singapur arasındaki Philip Kanalıdır. Bu saldırılar açık denizlerde değil karasularında gerçekleşir. Eylemcilere karşı direnç gösterilmezse şiddet kullanmazlar.
İkincisi, genelde Güney Amerika ve Batı Afrika bölgelerinde gerçekleştirilen eylem türüdür. Bu bölgelerde yanaşık vaziyette veya demirdeki gemilere bir grup silahlı saldırgan tarafından gerçekleştirilen eylemlerde şiddet de kullanılır. Bu tip saldırılarda hedef nakit para, yük, personel eşyası, gemi cihazları gibi taşınabilir tüm değerli eşyalardır. Bu saldırıları birinci türden ayıran temel özellik çalınan değerlerin daha fazla olması ve genelde planlanarak yapılıyor olmalarıdır. Ortak özellikleri ise her iki türde de gemiye küçük bir deniz aracıyla gelip çıkılıyor olmasıdır. Bu tip saldırılarda saldırganlar gemi cihazlarını da aldıklarından geminin olay sonrasında seyir güvenliği de tehdit altına girer.
Üçüncü tip saldırılar politik veya askeri amaçlı yapılanlardır. Bu tip saldırılar arasında 1985 yılında kaçırılan İtalyan yolcu gemisi Achile Lauro olayı dikkat çekenlerdendir.[2] Bu saldırı, IMO tarafından düzenlenen 1988 SUA Konvansiyonunun[3] oluşmasında sebep olmuştur.
1993 yılında Çin’de görülmeye başlayan askeri üniforma giymiş kişilerin bulunduğu teknelerden gemilere ateş açarak onları durdurmaları saldırı çeşitlerine bir yenisinin eklendiğinin göstergesiydi. Fakat bu tip askeri üniformalı saldırı çeşidi ilerleyen yıllarda sayıca iyice azalmıştır.
Dördüncü olarak Güneydoğu Asya’da ortaya çıkan ve gemilere seyir halindeyken yapılan saldırılar ayrı bir saldırı çeşidini oluşturur. Bu tip saldırılarda deniz haydutları gemideki personeli etkisiz hale getirdikten sonra gemideki yükün tamamını başka bir gemiye aktarıp gemiyi ve personeli serbest bırakmaktadırlar. Bu tip saldırıya örnek olarak Eylül 2002’de Malaka Boğazında Nautica Kluang tankerine yapılan saldırıyı verebiliriz. 3298 tonluk bu tanker motorin yükü ile ilerlemekteyken gemiye çıkan bir grup silahlı saldırgan personeli bir kamaraya kilitledikten sonra yükü kendi gemilerine transfer etmiş ve gemiden ayrılmışlardır.
Beşinci saldırı türü ise en acımasız olanıdır. 1980’li yıllardan sonra Uzak Doğuda gerçekleşmeye başlayan bu tip saldırılarda deniz haydutları gemiyi ele geçirdikten sonra personeli ya öldürüp denize atmakta veya can salı, filika gibi küçük deniz araçlarına doldurup açık denize bırakmak suretiyle kaderlerine terk etmektedirler. Gemiyi ele geçiren saldırganlar sonrasında geminin boyasını, geminin ve yükün evraklarını değiştirmekte düzenledikleri sahte evraklarla gemi ve yükünü satmakta veya gemiyi kendi amaçlarına yönelik değişik işlerde kullanmaktadırlar. 1998 sonlarında M/V Tenyu[4] ve M/V Cheung Son[5] isimli gemilere yapılan saldırılar bunun çarpıcı örnekleridir.
Son 2 yıl içinde düzenlenmeye başlayan saldırı türü ise bu listeye Altıncı yöntem olarak ilave edilebilir. Bu yöntemde korsanlar ele geçirdikleri gemiyi tüm yükü ve mürettebatıyla bilinmeyen bir yerde alıkoyuyorlar ve serbest bırakmak için fidye istiyorlar. Çoğu zaman fidye pazarlıkları aylar sürüyor.
SALDIRILARIN SIK YAŞANDIĞI YERLER
IMB[6] tarafından yayınlanan 2005 yılı raporunda aşağıdaki bölgeler riskli bölgeler olarak belirtilmiş ve denizciler bu bölgelerde seyir yaparken gerekli tüm önlemlerle birlikte ekstra tedbirler almaları yönünde uyarılmışlardır.
Güneydoğu Asya
Bangladeş – Chittagong’ da demirli ve yanaşmış vaziyetteki gemilere saldırılar rapor edilmiştir.
Hindistan – Chennai, Kandla
Endonezya – Adang Körfezi, Anambas açıkları / Natuna Adası, Balıkpapan, Belewan, Bontang, Gaspar / Bar / Leplia Str, Jakarta / Tg.Priok, Pulau Launt
Malacca Strait – Bölgeki tsunami feleketinden sonra yaklaşık iki ay süreyle herhangi bir saldırı rapor edilmemiştir fakat sonrasında olaylar yeniden başlamıştır. Gemilere acil durumlar haricinde boğazın Endonezya sahillerine mecbur kalınmadıkça demirlememeleri tavsiye edilir. Kuzey Sumatra bölgesi, Aceh sahilleri, Belawan açıkları riskli bölgelerdir. Açık denizdeki saldırıların haricinde Malezya sahillerinden geçen gemilere de saldırılar düzenlenmektedir. Saldırılar özellikle korsan vardiyası tutulmayan gemilere gerçekleştirilmektedir. Bölgedeki saldırılardaki azalmaya rağmen gemilere korsan vardiyalarını sıkı biçimde devam ettirmeleri tavsiye olunur.
South China Sea – Gemilere seyir halinde iken saldırılar düzenleniyor.
Singapore Straits – Seyir halindeki gemilere pek çok botla saldırı düzenleniyor.
Vietnam – Ho Chi Minh City
Afrika ve Kızıl Deniz
Batı Afrika – Abidjan ( Fildişi Sahilleri ), Bonny River / Lagos / Onne / Warri ( Nijerya ), Dar Es Salaam ( Tanzanya ), Douala ( Kamerun ), Tema ( Ghana ).
Aden Körfezi / Kızıl Deniz – Bazı yatların ateşe verildiği, yatlara ve gemilere düzenlenen pek çok saldırı rapor edilmiştir.
Somali civarı – Somali açıklarında 2005 yılı içinde rapor edilen 35 ciddi saldırı olmuştur. Ağır silahlı ve el bombalı saldırganlar gemilere ateş açarak saldırmaktadırlar. Sahilden
Güney ve Orta Amerika ve Caribbean
Haiti – Port Au Prince
Jamaica – Kingston
Peru – Callao
Diğer Bölgeler
Irak – Basrah yakıt terminali demir bölgesi, Umm Qasr
SALDIRILARI ÖNLEMEYE YÖNELİK ULUSLARARASI FAALİYETLER
1984 – 1999 arasında IMO tarafından derlenen raporlara göre dünya çapında gemilere 1587 korsan saldırısı olmuştur. IMO tahminlerine göre gerçek olay sayısı rapor edilenlerin en az iki katıdır. Tüm olayların rapor edilmemesinin sebepleri;
- başarıyla sonuçlanmış bir korsan saldırısının gemi kaptanlarının yetersiz olduğu izlenimi doğurması korkusu,
- olayın gerçekleştiği bölgedeki kıyı devletinin zor durumda kalmasından duyulan endişe,
- yapılacak soruşturmadan dolayı geminin vakit kaybedeceği, planlanan sefer ve ya seferlerinin aksayacağı inancı,
- sigorta primlerinin artacağı endişesi,
şeklinde sıralanabilir.
1980’li yıllarda düzenlenen saldırıların büyük bölümü batı Afrika sahillerinde limana girmek için sıra bekleyen demirli gemilere özellikle gece saatlerinde olmuştur. Düzenlenen saldırıların artmaya başlaması sonucu 1983 yılında İsveç MSC komitesine sunduğu yönergede durumun endişe verici boyutlarda olduğunu belirtmiştir. MSC nin çalışmaları sonucu hazırlanan taslak metin IMO nun Kasım 1983 de yayımladığı kararın temelini oluşturmuştur.[7]
Bu kararda IMO gemilere düzenlenen bu tip saldırıların artmaya başladığını, bu durumun gerek can gerekse seyir ve çevre emniyeti açısından ciddi risk oluşturduğunu belirtmiş, hükümetleri kendi sularında veya komşu sularda bu tip saldırıların önlenmesi ve bastırılmasına yönelik alınacak tüm tedbirleri yüksek öncelikli olarak almaları yönünde uyarmıştır. Ayrıca hükümetlere ve ilgili organizasyonlara gemi sahiplerini, gemi işletmecilerini, gemi kaptanlarını ve personelini, bu tip saldırıları önlemek ve zararlarını minimuma indirmek için, alınması gerekli tedbirler bakımından bilgilendirmelerini tavsiye etmiştir. Bununla birlikte, hükümetler ve ilgili organizasyonlardan konuyla ilgili yapacakları uygulamaları ve kendi bayraklarını taşıyan gemilere düzenlenecek saldırıların yeri ve ayrıntıları hakkında IMO ya rapor vermelerini istemiştir. Sonuçta IMO konseyinin olayların gelişimine göre gerekli tedbirleri almak üzere durumu sürekli göz önünde bulundurmasını talep etmiştir.
Nisan 1984 de MSC çalışma programında ‘deniz haydutluğu ve gemilere düzenlenen silahlı soygun’ konusunu ayrı ve sürekli olarak inceleyeceği konu olarak belirledi. Komite ilk iş olarak problemin ana hatlarını, saldırıların düzenlendiği alanları ve edinilebilen diğer bilgileri bir araya toplamaya karar verdi. Komite bu kapsamda üye ülkelerin ve uluslararası organizasyonların sundukları olaylarla ilgili tüm raporları değerlendirerek bir özet rapor hazırlamaya başladı. Bu rapor, saldırıya uğrayan gemilerin isimlerini, olayın tanımını, zamanı ve yerini, personele etkilerini, gemi ve yükün durumunu, personel tarafından yapılanları ve olayın rapor edildiği kıyı devletlerini içerir. Rapor başlangıçta yılda iki kez olarak yayınlanmaya başladı, ardından yılda dört kez ve günümüzde ise aylık olarak yayınlandığı gibi çeyrek yıllık ve yıllık özetler de ayrıca yayınlanmaktadır.[8]
Rapor edilen olayların artarak devam etmesi ve bir çoğunun da rapor edilmiyor olduğunun farkına varılması sonucu IMO 1991 de yayınladığı bir yönergeyle[9] hükümetleri sicillerine kayıtlı gemilere düzenlenen saldırıları rapor etmeleri ve kıyı devletlerini kendi sularındaki olayları engellemek ve bastırmak için mücadelelerini arttırmaları yönünde şiddetle tavsiyede bulundu.
1992 yılında IMO üyesi on ülkenin oluşturduğu bir çalışma grubu kuruldu. Çalışma grubunda ayrıca Malaka Boğazına kıyı üç ülkenin[10] uzmanlarından oluşan ve bölgedeki problemleri raporlayacak bir grup oluşturuldu. Çalışma grubu 1993 yılında Şubat – Mart ayları arasında Endonezya, Malezya ve Singapur’u ziyaret ederek bölgedeki seyir, radyo haberleşmesi, arama ve kurtarma ve deniz haydutluğu ve gemilere düzenlenen silahlı soygunlar hakkında bir rapor hazırladı.
MSC Mayıs 1993 de 62. dönem toplantısında bu raporu da dikkate alarak iki sirküler yayınladı. Birincisi deniz haydutluğunu ve gemilere karşı düzenlenen silahlı soygunları önlemek ve bastırmak için hükümetlere tavsiyeler,[11] ikincisi, deniz haydutluğunu ve gemilere karşı düzenlenen silahlı soygunları önlemek ve bastırmak için gemi sahiplerine ve işletmecilerine, gemi kaptanlarına ve personeline rehberdir.[12] Aynı yıl IMO genel kurulunda deniz haydutluğunu ve gemilere karşı düzenlenen silahlı soygunları önlemek ve bastırmaya yönelik ek önlemler içeren bir önerge kabul edildi.[13] Bu önergede hükümetleri etkin önleyici önlemler alması ve bu tip bir saldırı olması halinde izlenecek prosedürleri belirlemeleri yönünde uyarmıştır. Ayrıca komşu devletlerle birlikte işbirliği içerisinde, devriye ve kurtarma operasyonları dahil düzenlemeler yapmaya davet etmiştir. Bu önergede IMO temel olarak; korsanlığa karşı kapsamlı bir strateji oluşturmuş, istatistiksel raporları da içeren seminerler düzenlenmesini belirtmiş ve Korsanlık ve Silahlı Soygun Suçunu Soruşturma ve Kovuşturma Uygulama Kodu[14]nun hazırlanmasını benimsemiştir.
IMO ve üye devletler tarafından bölgesel gelişmelere göre yapılan bu girişimlere rağmen deniz haydutluğu dünyanın belirli bölgelerinde deniz taşımacılığı için tehdit olmaktan çıkarılamadı. Bu sebeple Kasım 1998’de uzmanlar olayları değerlendirmek ve önleyici tedbirleri belirlemek amacıyla Güney Doğu Asya’ya ve Orta ve Güney Amerika’ya gönderildi.
Güney Doğu Asya grubu Manila, Kuala Lumpur ve Jakarta’yı ziyaret ettiler. Başlıca amaç problem üzerinde hassasiyet ve ciddiyet bilincini arttırmak, hükümet temsilcileri üzerinde etkin faaliyet göstermeleri yönünde etki yapmak ve en önemlisi ulusal ve bölgesel kurallar çıkarılmasını sağlamaktır.
Uzmanlardan oluşan ikinci grup Ekim 1998’de Brezilya’nın Santos ve Rio de Janeiro limanlarını ziyaret etti. Bu iki liman ziyareti arasında deniz haydutluğu ve gemilere karşı düzenlenen silahlı soygunlar konulu seminer, Brezilya, Kolombiya, Panama, Suriname ve Venezuela hükümet temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Seminere Şili, Meksika, Peru ve Uruguay gözlemci olarak katıldı.
Mayıs 1999’daki 71. dönem MSC toplantısında bu iki uzman grubunun çalışmalarıyla birlikte
deniz haydutluğu ve gemilere karşı düzenlenen silahlı soygunlar tartışıldı. Çalışmalar ardından ulaşılan sonuçlar 62. dönem toplantısında yayınlanan 622 ve 623 nolu sirkülerlere ilave edildi.[15]
OLAYLARI ÖNLEMEYE YÖNELİK BÖLGESEL ÇALIŞMALAR
28 Nisan
Bu antlaşma Deniz Hukukuna Dair Birleşmiş Milletler Konvansiyonu’ nun ( UNCLOS )[16] korsanlıkla ilgili hükümlerinin etkin bir şekilde uygulanmasına katkıda bulunacak, çok uluslu ilk antlaşma olması açısından oldukça önemlidir. Ayrıca UNCLOS kapsamında olmayan fakat özellikle Güney Asya bölgesinde gemilere düzenlenen silahlı soygun olaylarını bastırmak ve önlemek için uluslar arası işbirliğini artırıcı oluşu da önemlidir. Sadece bölgesel olarak düzenlenmiş olmasına rağmen UNCLOS da bu durumla ilgili boşlukları doldurmuştur.
Uluslararası Denizcilik Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun, korsanlık ve gemilere karşı düzenlenen silahlı soygunlar ile ilgili sorunlara karşı dikkati özellikle 1990 lı yılların başlarından itibaren artmaya başlamıştır. Gerçekten de yüzyılın sonlarına doğru dünya çapında rapor edilen bu tip saldırıların sayısındaki artış endişe verici boyutlara ulaşmıştır. 2000 yılında rapor edilen saldırı sayısı 1999’a göre % 57 artış göstererek 469 olmuştur.[17] 1990’lı yıllarda artış gösteren bu tip saldırıların büyük bölümü Güneydoğu Asya, özellikle de Malaka ve Singapur Boğazlarında gerçekleşmiştir.
Bu saldırılardan en ciddi olanlarından biri 1999 yılında sahibi Japon, bayrağı Panama olan M/V Alondra Rainbow adlı geminin ele geçirilerek kaçırılmasıdır. Gemi alüminyum yükü ile Malaka Boğazı’nda seyir yaparken bir grup silahlı kişi tarafından saldırıya uğramıştır. Saldırganlar gemiyi ele geçirdikten sonra yükü ile birlikte ortadan kaybolmuş 2 si Japon 15 i Filipinli olan personeli başka bir gemiye naklettikten sonra, küçük bir can salı içerisinde açık denize bırakmışlardır. Olaydan yaklaşık 4 hafta sonra gemi Hindistan deniz kuvvetleri tarafından alıkonulduğunda boyası, evrakları, gemi ismi değişmiş bayrağı Belize olmuş halde bulunmuştur. M/V Tenyu olayı sonrasında bu olay Japon medyasında ve kamuoyunda büyük tepkiler oluşturdu. Japon hükümeti bölgedeki korsanlık ve gemilere düzenlenen silahlı saldırıların önlenmesi için diğer Asya ülkeleriyle etkin işbirliği içinde hareket edilmesi gerekliliği düşüncesiyle girişimlere başladı. Japoya’nın bu girişimi, global ve bölgesel diğer girişimlerden, özellikle Birleşmiş Milletler ve IMO nun konuyla ilgili çalışmalarından ayrı düşünülmemelidir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu okyanuslar ve deniz kanunu yıllık önergesinde bu konuya 1998 yılında değinmeye başlamıştır. Birleşmiş Milletler de hükümetleri korsanlık ve gemilere düzenlenen silahlı soygunları önlemeye yönelik gerekli önlemleri almaya, soruşturmada işbirliğine ve de IMO ile tam bir işbirliği içinde çalışmaya davet eder.[18] Bu çağrılar sonraki yıllık önergelerde benzer terimlerle tekrar edilmiştir.
Bu gelişmeler ve Alondra Rainbow gemisinin ele geçirilmesini takip eden Kasım 1999’da Japon Başbakanı Obuchi Güneydoğu Asya Milletleri Birliği[19] devlet temsilcileri ile Manila’da “ASEAN+1 ( Japonya )” zirvesi düzenlemeyi kararlaştırdı. Zirvenin önemli amaçlarından biri özellikle korsan saldırılarının önlenmesinde iş birliğinin derinleştirilmesi idi. Japonya izlenebilecek muhtemel yolların belirlenmesi için 2000 yılında kendisinin ev sahipliği yapacağı bir konferans düzenlenmesi teklifinde bulundu.[20] Böylece Tokyo’da 27-28 Nisan 2000’de Güneydoğu Asya’dan 16 devletin sahil güvenlik yetkilileri ve denizcilik otoritelerinin katıldığı Korsanlık ve Gemilere Düzenlenen Silahlı Soygunu Önlemeye Yönelik Bölgesel Konferans düzenlenmiştir.[21] Konferansa Avustralya, Rusya Federasyonu ve Amerika gözlemci olarak katılmıştır.
Konferansta iki belge kabul edilmiştir. Bunlardan birincisi olan “Asia Anti-Piracy Challenges
İkincisi olan “Model Action Plan for Maritime Policy Authorities and Private Maritime Releated Concerns to Combat Piracy and Armed Robbery against Ships” de özel sektör ve hükümetler tarafından yapılması gereken spesifik faaliyetler belirtilmiştir. Bu faaliyetler, gemilerin kendilerini koruma etkinliklerini güçlendirme, mağdur gemilerin acil olarak raporlanmalarını kolaylaştırmak ve bilgilerin analiz edilip alış verişinin sağlanabileceği bir uluslararası bilgi ağı kurulması gibi faaliyetleri de içerir.
2000 konferansının devamı olarak Japon hükümeti 4-5 Ekim 2001’de, 17 eyalet ve bölgenin hükümet üyeleri ve temsilcilerinin katıldığı korsanlığı ve gemilere düzenlenen silahlı soygunları önlemeye yönelik Asya İşbirliği Konferansını organize etti. Bölgesel işbirliği antlaşmasının yapılmasının kararının verildiği konferans bu konferanstır. Kasım 2001’de “ASEAN+3 (Çin, Japonya ve Kore Cumhuriyeti)” zirve toplantısında Japonya bu fikri resmi olarak müzakereye sundu. Katılan ülkelerin de onay vermesiyle, Japonya, “ASEAN+
Özet olarak antlaşmanın amacı; gemilere karşı düzenlenen bu tip saldırıları önlemek ve bastırmak için Asya bölgesinde olaydan etkilenen eyaletler arasında bölgesel işbirliği ve koordinasyonu güçlendirmek, konu ile ilgili bilgilerin Singapur’daki bir bilgi paylaşım merkezi üzerinden toplanıp paylaşılacağı yeni bir bölgesel mekanizma oluşturmaktır. Bu antlaşma ile UNCLOS’da açık denizde ve gemi-gemi arası olarak belirtilmiş dar kapsamlı korsanlık tanımı genişletilmiştir.
Antlaşmada tanımlanacak “korsanlık” ın tam tanımı ve diğer düzenlenecek kurallar, taslak çalışmaları sırasında en çok tartışmaya yol açan konular olmuştur. “Korsanlık” terimi UNCLOS da açık olarak tanımlanmış olduğu için bu tanımın Antlaşmaya da aynı şekilde alınmasına karar verildi. Bu durumda ülkelerin ulusal yargı yetki hakkı olan alanlarda olacak benzer olayları tanımlamak için başka bir terime ihtiyaç duyuldu. Gerçekten de benzer olaylar Güneydoğu Asya bölgesinde, özellikle de Malacca ve Singapur Boğazları karasularında, sıklıkla meydana gelmektedir. Sonuç olarak müzakereciler “gemilere karşı silahlı soygun”[22] terimini benimsediler. Antlaşmada paragraf 2 (a) fıkra 1 de yer alan bu tanım bir takım değişiklerle yukarıda belirtilen IMO Uygulama Kodunda da yer almıştır.
Daha önceki konferanslarda fikir olarak ortaya çıkan Bilgi Paylaşım Merkezi[23] kurulması Antlaşmada göze çarpan temel özelliklerdendir. Antlaşma Kısım II de bu Merkez’in görevinin, sadece bilgi toplamamak, analiz etmek ve yayımlamak olmadığı ayrıca gemilere karşı düzenlenen bu tip saldırıları önlemek ve bastırmaya yönelik Yönetim Konseyinin alacağı ortak kararla belirlenecek görevleri de olacağı belirtilmiştir. Bu sebeple bu Merkez ileride tarafların insiyatifi doğrultusunda genişleyebilecek bir niteliğe sahiptir.
Antlaşma ayrıca korsanların ve silahlı soyguna karışmış kişilerin bulunması, tutuklanması veya ele geçirilmesi, bunun yanında mağdur gemilerin ve personelin bulunması için devletler arasında işbirliği yapılması esasını da içerir. Merkez aracılığıyla veya doğrudan taraflar birbirlerinden bu tip operasyonlar için işbirliğinde bulunmayı talep edebilir, sonrasında da etkin ve uygulanabilir tüm imkanların kullanılacak şekilde bu talebe karşılık verilmesini mecbur kılar.
Uluslararası topluluk tarafından korsanlık harici denizlerde yasal olmayan şiddet eylemlerinin önlenmesi girişimlerinden biri de 1998 yılında IMO nun benimsediği SUA Konvansiyonu[24] dur. Bununla birlikte bu konvansiyon gemilere düzenlenen her türlü silahlı soygun girişimi olaylarını kapsamaz.
IMB 2005 VERİLERİ
IMB ( International Maritime Bureau ) tarafından yayınlanan 2005 Yılı Raporundan bazı istatistikler aşağıdadır.
| Ocak 1994 – Aralık 2005 Arası Rapor Edilen Saldırılar
| ||||||||||||
| BÖLGE
| 1994
| 1995
| 1996
| 1997
| 1998
| 1999
| 2000
| 2001
| 2002
| 2003
| 2004
| 2005
|
| Güneydoğu Asya
| 38
| 71
| 124
| 92
| 89
| 166
| 242
| 153
| 153
| 170
| 158
| 102
|
| Uzak Doğu
| 32
| 47
| 17
| 19
| 10
| 6
| 20
| 17
| 17
| 19
| 15
| 20
|
| Hindistan
| 2
| 10
| 15
| 24
| 21
| 39
| 90
| 52
| 50
| 85
| 32
| 36
|
| Güney Amerika
| 12
| 27
| 41
| 50
| 36
| 34
| 42
| 22
| 67
| 74
| 45
| 25
|
| Afrika
| 6
| 20
| 25
| 46
| 41
| 50
| 68
| 86
| 78
| 93
| 73
| 80
|
| Diğer yerler
| 0
| 13
| 6
| 17
| 5
| 5
| 7
| 5
| 5
| 4
| 6
| 13
|
TOPLAM | 90
| 188
| 228
| 248
| 202
| 300
| 469
| 335
| 370
| 445
| 329
| 276
|
Ocak 1994 – Aralık 2005 Arası Yolcu ve Personele Karşı Uygulanan Şiddet | ||||||||||||
| Şiddet Çeşiti
| 1994
| 1995
| 1996
| 1997
| 1998
| 1999
| 2000
| 2001
| 2002
| 2003
| 2004
| 2005
|
| Tutsak Alma
| 11
| 320
| 193
| 419
| 244
| 402
| 202
| 210
| 191
| 359
| 148
| 440
|
| Kaçırma / Fidye
| -
| -
| -
| -
| -
| -
| -
| -
| -
| -
| 86
| 13
|
| Tehdit
| 8
| 59
| 56
| 119
| 68
| 21
| 72
| 45
| 55
| 65
| 34
| 14
|
| Şiddet
| -
| 2
| 9
| 23
| 58
| 22
| 9
| 16
| 9
| 40
| 12
| 6
|
| Yaralı
| 10
| 3
| 9
| 31
| 37
| 24
| 99
| 39
| 38
| 88
| 59
| 24
|
| Ölü
| -
| 26
| 26
| 51
| 78
| 3
| 72
| 21
| 10
| 21
| 32
| -
|
| Kayıp
| -
| -
| -
| -
| -
| 1
| 26
| -
| 24
| 71
| 30
| 12
|
| TOPLAM
| 29
| 410
| 293
| 643
| 485
| 473
| 480
| 331
| 327
| 644
| 401
| 509
|
Ocak – Aralık 2005 Bölgelere Göre Uygulanan Şiddet | ||||||||
| Gerçekleştiği Yer
| Tutsak Alınan
| Tehdit Edilen
| Şiddet Uygulanan
| Yaralı
| Ölü
| Kayıp
| Kaçırılan
| |
| SE ASYA
| Endonezya
| 76
| 5
| 1
| 7
| 12
| ||
|
| Malacca Straits
| 18
| 4
| 10
| ||||
| Malezya
| 19
| 3
| ||||||
| Singapore Straits
| 6
| 1
| ||||||
| Tayland
| 1
| |||||||
| UZAK DOĞU
| Vietnam
| 1
| ||||||
| Bangladeş
| 2
| |||||||
| Hindistan
| ||||||||
| AMERİKA
| Brezilya
| |||||||
| Guyana
| 1
| |||||||
| Jameika
| 1
| 1
| ||||||
| Peru
| 1
| |||||||
| Venezuella
| 1
| 1
| ||||||
| AFRİKA
| Kamerun
| 2
| ||||||
| Gine
| 1
| |||||||
| Fildişi Sahilleri
| 1
| |||||||
| Nijerya
| 48
| 2
| 2
| 4
| ||||
| Somali
| 241
| 1
| ||||||
| Tanzanya
| 1
| |||||||
| DİĞER
| Irak
| 27
| 1
| 1
| 5
| |||
| Ara Toplam
| 440
| 14
| 6
| 24
| -
| 12
| 13
| |
| Yıl İçinde Toplam
| 509
| |||||||
SONUÇ
Rapor edilen saldırı sayısı 2004 yılında 329 iken 2005 yılında 276’ya düşmüştür. Sayıca bu umut verici düşüşü, gemilerde oluşturulan korsan vardiyalarının daha sıkı ve bilinçli yapılmasına, kanunların uygulanmasına yönelik devriyelerin arttırılmasına ve bazı hükümetlere etkin şekilde harekete geçmeleri için yapılan uluslararası baskılara bağlayabiliriz. Bu tip saldırılara karşı dünya çapında gösterilecek tepkiler, bu tehdide karşı, bölgesel kanunların uygulanmasında daha ciddi adımlar atılmasını sağlayacaktır.
IMB’nin de belirttiği gibi riskli bölgelerde seyir yapacak gemiler, ciddi şekilde saldırılara karşı tedbirler almalı ve tüm olayları IMB’ye rapor etmelidirler.
IMB’nin Kuala Lumpur’daki ( Malezya ) PRC[25] irtibat detayları;
Tel: + 60 3 2078 5763
Fax: +60 3 2078 5769
Telex: MA 34199 IMBPCI
E-mail: [email protected]
şeklindedir. Ayrıca 24 saat hizmet veren saldırılara karşı yardım hattı telefonu mevcuttur.
Anti Piracy HELPLINE: +60 3 2031 0014
Kaynaklar:
- International Legal Materials ( Vol 44 )
- ICC IMB 2005 Anual Summary
- Pıracy and Maritime Violence A Continuing Threat to Maritime Industry ( Jayant Abhyankar Deputy Director of ICC IMB / 6 Nov 2002 )
- The International Institute for Strategic Studies ( Volume 10 Issue 6 )
- www.imo.org
- www.oceansatlas.com
- www.mofa.go.jp
- www.un.org/Depts/los/index.htm
- www.aseansec.org
- www.globalsecurity.org
[1] ICC International Maritime Bureau başkan vekili Jayant Abhyankar’ın hazırladığı 6 Kasım 2002 tarihli rapor
[2] İtalyan yolcu gemisi Achille Lauro 400 ün üzerinde yolcusuyla birlikte 7 Kasım 1985 tarihinde silahlı 4 Filistinli terörist tarafından kaçırılmıştır. Teröristlerin talebi İsrail’de bulunan 50 Filistinli mahkumun serbest bırakılmasıydı.
[3] Convention for the Suppression of Unlawful Acts Against the Safety of Maritime Navigation
[4] Kuala Tanjong’dan ( Sumatra Adası ) Inchon’a ( Kore Cumhuriyrti ) gitmekte iken Eylül 1998’de kaybolan gemi 3 ay sonra Zhangjiagang’da ( Çin ) bulunduğunda ne yükü ne de 15 personelinden haber vardı. Geminin Bayrağı Panama sahibi ise Japon idi.
[5] Kasım 1998’de Güney Çin Denizinde saldırıya uğrayan geminin 23 personeli öldürülerek denize atılmıştı.
[6] ICC International Maritime Bureau
[7] IMO Res. A.545(13)
[8] http://www.imo.org/Circulars/mainframe.asp?topic_id=334
[9] IMO Res. A.683(17)
[10] Endonezya, Malezya ve Singapur
[11] MSC/Circ. 622
[12] MSC/Circ. 623
[13] IMO Doc. A.738(18)
[14] Code of Practice for the Investigation and Prosecution of the Crime of Piracy and Armed Robbery. Bu kod 29 Kasım 2001 de kabul edilmiştir. Resolution A.922(22).
[15] MSC/Circ.622/Rev.1 ve MSC/Circ.623/Rev.1
[16] United Nations Conventions on the Law of the Sea
[17] Oceans and the Law of the Sea Genel Sekreterliği Raporu, UN Doc. A/56/58 ( 9 Mart 2001 ), para. 178.
[18] UN Doc. A/RES/53/32, paras. 22 ve 23
[19] Association of Southeast Asian Nations ( ASEAN )
[20] Teklifin yapıldığı ilgili metin – http://www.mofa.go.jp/region/asia-paci/asean/pmv9911/release_c.html -
[21] The Regional Conferance on Combating Piracy and Armed Robbery against Ships. Konferans raporu IMO Doc. MSC 73/INF.4. içeriğindedir.
[22] “armed robbery against ship”
[23] Information Sharing Centre
[24] Convention for the Suppression of Unlawful Acts against The Safety of Maritime Navigation
[25] Piracy Reporting Centre
Yorumlar
Kalan Karakter: