Yeni bir araştırma, limanlarda oluşan yoğunluk ve jeopolitik sorunlardan korsanlığa, terörizme veya aşırı hava olaylarının tetiklediği aksaklıkların her yıl yaklaşık 192 milyar dolarlık deniz ticaretini etkilediğini tahmin ediyor.
Son birkaç yılda yaşanan zorluklar, denizcilik sektörünün gecikmelere karşı ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gösterdi. Kritik limanlarda oluşan yoğunluk ve jeopolitik sorunlardan korsanlığa, terörizme veya aşırı hava olaylarının tetiklediği doğal tehlikelere kadar uzanan kesintiler, sektörün savunmasızlığını artırdı.
Bu araştırma, bu kritik noktalardaki aksaklıkların her yıl yaklaşık 192 milyar dolarlık deniz ticaretini etkilediğini tahmin ediyor. Bu kesintilerin gecikmeler, yeniden yönlendirmeler, sigorta primleri ve yükselen navlun ücretleri nedeniyle yılda yaklaşık 14 milyar dolarlık ekonomik kayba yol açtığı belirtiliyor. Araştırmacılar, gelecekteki kesintilerin önlenmesi ve etkilerinin azaltılması için uluslararası iş birliğinin ve koordineli risk yönetiminin kritik önemde olduğunu vurguluyor.
Araştırmada Süveyş Kanalı, Bab el-Mendeb Boğazı ve Malakka Boğazı gibi dünyanın mal ve enerji akışının büyük bölümünün geçtiği 24 büyük denizcilik darboğazı analiz edildi. Bulgulara göre, bu darboğazlardaki kesintiler küresel ticaretin %0,04’üne denk gelen yıllık yaklaşık 10,7 milyar dolarlık doğrudan ekonomik kayba neden oluyor. En büyük etkiler, risk altındaki denizcilik darboğazlarına yüksek derecede bağımlı olan Mısır, Yemen, Irak ve Panama gibi ülkelerde görülüyor.
Her yıl artan navlun maliyetleri nedeniyle küresel olarak ek 3,4 milyar dolar daha kaybediliyor. Ticaret yolları kapanınca veya gemiler rotalarını değiştirmek zorunda kalınca navlun ücretleri yükseliyor ve bu artış, sadece kesintiden doğrudan etkilenen ülkeleri değil, tüm ülkeleri etkileyerek taşımacılık ve dolaylı olarak tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açıyor.
“Küresel ekonomimiz yalnızca birkaç denizcilik darboğazına bağlı,” diyen raporun başyazarı Dr. Jasper Verschuur, “Bu dar geçitlerden biri aksadığında sonuçları hızla kıtalar arasında yayılabiliyor. Bu riskleri anlamak, küresel tedarik zincirlerine dayanıklılık kazandırmak için hayati önem taşıyor,” ifadelerini kullandı.
Araştırma, insan kaynaklı tehditler (silahlı çatışmalar, korsanlık gibi) ile doğal tehlikelerin (örneğin tropikal siklonlar) çoğu zaman birbiriyle bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Bab el-Mendeb Boğazı, İstanbul Boğazı ve Lombok Boğazı gibi noktalarda silahlı çatışma ve terörizm sıklıkla birlikte görülürken, tropikal siklonların yaklaşık %40’ı aynı anda birden fazla darboğazı etkiliyor. Bazı durumlarda bir bölgede artan korsanlık faaliyetleri başka bölgelerde saldırı olasılığını da artırıyor.
Rapor, bu örtüşen risklerin birden fazla darboğazın eş zamanlı olarak kesintiye uğramasına yol açabileceğini ve bunun dünya ticaret akışını sürdürmek için gerekli yönlendirme kapasitesini ciddi şekilde sınırlayabileceğini vurguluyor.
Bu bağımlılıkların analiz edilmesinin bileşik kesintileri öngörmeye ve hazırlık yapmaya yardımcı olduğunu beliren Dr. Johannes Lumma :“Tehlikelerin birlikte ortaya çıkması denizcilik sistemimizin ne kadar birbirine bağlı olduğunu gösteriyor. Dünyanın bir yerinde meydana gelen tek bir olay, başka yerlerde riskleri tetikleyebilir veya artırabilir,” dedi.
Araştırmanın yazarları, bulguların küresel ticaret ağlarındaki sistemik kırılganlıkları gözler önüne serdiğini ifade ediyor. Kritik darboğazlardaki kesintiler zincirleme etkilere yol açarak, fabrikaların yedek parça eksikliği nedeniyle üretimi durdurmasından tüketicilerin hissettiği fiyat artışlarına kadar geniş bir alanda sonuçlar doğuruyor.
Araştırmacılar, bu risklerin azaltılması için ülkelerin ve şirketlerin, bağımlı oldukları darboğazların türüne göre katmanlı bir dayanıklılık stratejisi geliştirmeleri gerektiğini savunuyor. Bu strateji; acil durum stoklarının tutulması, tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi, güvenlik yatırımları yapılması ve nadir fakat ağır etkili kesintileri kapsayan sigorta ürünleri geliştirilmesini içerebilir.
OPSIS Direktörü ve ortak yazar Prof. Jim Hall :“Denizcilik darboğazları coğrafi olarak küçük olabilir ancak küresel ekonominin işleyişi üzerinde dev bir etkiye sahiptir. Bu noktaların açık ve güvenli kalması küresel bir önceliktir. Sistemin nerelerde ve nasıl kırılgan olduğunu belirleyerek hükümetlerin ve işletmelerin gelecekteki şoklara karşı dayanıklılığını artırmasına yardımcı olabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Araştırma, Nature Communications dergisinde “Denizcilik Darboğazlarındaki Kesintilerin Sistemik Etkileri” başlığıyla yayımlandı. Çalışma, Oxford Üniversitesi Çevresel Değişim Enstitüsü (ECI) bünyesindeki Sürdürülebilir Altyapı Sistemleri Programı (OPSIS) araştırmacıları Dr. Jasper Verschuur, Dr. Johannes Lumma ve Prof. Jim Hall tarafından yürütüldü. Araştırma, Oxford Martin Sistemik Dayanıklılık Girişimi tarafından desteklendi ve Gallagher Araştırma Merkezi'nden ek destek aldı.
Yorumlar
Kalan Karakter: