Boğazlardan akıp giden suyu seyrediyoruz
Referans Gazetesi Yazarı Nur Demirok, Cebelitarık Boğazı'nda yapılan çalışmalardan örnekle, boğazlarımızdaki ters akıntının enerji üretiminde kullanabileceğini belirtiyor.
Sistemin uygulanması ile Atatürk barajı'ndan bile fazla enerji üretileceğini belirten Demirok'un yazısı şöyle:
Geçen pazartesi Cebelitarık Boğazı'yla ilgili bir çalışmadan söz etmiş; boğazlarımızdan enerji üretimi projesinin bu konuda referans olabileceğini söylemiştim. Bugün işin anlaşılabilir teknik yönlerini açıklamaya çalışacağım.
Prof. Dr. Uğur Kaynak, bu proje sayesinde Atatürk Barajı'na eşdeğer bir kapasitenin ortaya çıkabileceğini iddia ediyor. Bildiğim kadarıyla Atatürk Barajı 8 adet güç santralıyla yılda yaklaşık 12 milyar kilovat/saat elektrik üretiyor. Tam kapasite ise neredeyse bunun iki katı. Teknik ifadesiyle yıllık 8900 GWh Atatürk Barajı'nı dünyanın en büyük elektrik üretimi yapan sistemlerinden biri haline getirmiş.
Eğer iddia gerçekleşirse Türkiye'nin elektrik ihtiyacının "beşte birini karşılayan Atatürk Barajı" bir anlamda enerji üretimi açısından ikiye katlanmış olacak. Hem de çok daha ucuz bir maliyetle! Başta "kömür" olmak üzere "nükleer tesisler" gibi çevre kirliliğine yol açan sistemlere daha az ihtiyaç duyulacak; rüzgar ve termal kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisi uzun süre talebi karşılayabilecek.
İlk planda fantastik bir kurgu gibi görünen sistem acaba nasıl çalışacak? Prof. Dr. Uğur Kaynak buluşsal projesini oldukça yalın biçimde anlatmaya çalışmış: Boğazlardaki tuz yoğunlaşmasına dayalı çift yönde cereyan eden kütlesel su akışı, muazzam bir güce sahip. Akıntı yüzeyine daldırılan güç kanatları yeterli pozisyonda yerleştirildiğinde, elde edilen güçlü dönme hareketiyle akışkan güç kademeli olarak birkaç "redüksiyon" vasıtasıyla hızlandırılıp sahildeki alternatörlere ulaştırılacak.
Alternatörler, rüzgar enerjisi santrallarında olduğu gibi dönüş turunu sabitleyen "rotasyon regülatörleriyle" desteklenecek. Mekanik iletimin işletim zorluğu nedeniyle "pnömatik enerji aktarımı" sağlanacak. Böylece boğazların yaklaşık 3040 metre derininde dönen hidrolik kanatlar "akuple olarak" çift taraflı çalışan simetrik geometriye sahip kapalı devre "salyangoz pompalarını" çalıştıracak.
Sistem akıntı ve kaldırma gücüne karşı tabanda oluşturulacak beton kütlelere tespit edilecek. Özel hazırlanmış "bilgisayar kontrol sistemi" yardımıyla "sistem blokları" akıntıların gücüne göre seviye ayarlaması yapacak. Derinlik ve sabitleme işlemi yine "bilgisayarlı bağlantı elemanlarıyla" gerçekleşecek. Bu hareketli sistem bakım işlemlerini kolaylaştırırken akış hızındaki olası değişimlere de sistemi duyarlı hale getirecek.
Pompalardan alınan yüksek debili basınçlı sular "cer borularıyla" karadaki hidroelektrik alternatörlerine ulaştırılacak ve onları döndürdükten sonra tekrar boğazlara deşarj edilecek. Bu ilave sistem neredeyse barajlardaki hidroelektrik santrallarıyla aynı. Karadaki sistemlerin sayısı çoğaltıldıkça enerji üretimi de artacak.
Prof. Dr. Uğur Kaynak sistemin işletimiyle ilgili çok daha geniş bilgiler sunuyor. Ben ancak bu kadarını anlayabildim. Fakat buluşsal açıdan insanı heyecanlandıran ifadeler ise şunlar: "Sistem her iki boğaza da uygulandığında belki de Atatürk Barajı'ndaki kurulu güçten bile daha fazla enerji üretimi gerçekleşecek. Üstelik oluşan güç ve sürdürülebilirlik neredeyse sınırsız!"
"Kurulum maliyetinin bir hidroelektrik barajdan çok daha düşük olması ve daha az yer kaplaması ise büyük avantaj. Karasal alanda güç santralı tesisinden başka bir yapılaşma olmayacak. Sistemin neredeyse tümünün deniz içinde olması da görüntü kirliliği yaratmayacak. Deniz trafiğini etkilemeyecek sistemin en büyük katkısı ise fosil yakıtların egemenliğine tümüyle son vermesi."
Sistemin buluşsal açıdan zenginliği hayli çekici. Dünya hissedilir anlamda bir enerji bunalımının içindeyken böylesi bir projeye gözlerimizi kapamamalıyız diye düşünüyorum. Buna çevrecilik ve gelecek nesillerin sağlığını korumak açısından çok ihtiyacımız var.
Boğazlarımızın debisi ve genişliği enerji üretimine elverişli bulunmasa dahi en azından "inovasyon açısından" bir gündem yaratılması bile son derecede önemli. Bu projeyi inceledikten sonra şuna inandım ki boğazlarımızdan "iki farklı nehir" ters yönlü boşa akıp gidiyor ve biz -projeyi yaratan hocanın deyişiyle- sadece denizdeki akıntıyı seyretmekle yetiniyoruz.
Referans
Yorumlar
Kalan Karakter: