Tekne yaptıranlar hayallerimi finanse ediyor
Selçuk Koçak, otomobil tasarımcısı olmak isterken, Türkiye’deki az sayıda tekne tasarımcısından biri oldu. Öğrenciliği sırasında tekne tasarımını daha keyifli bulmuş. Şimdi, tekne yaptıranlar için "Hayallerimi finanse ediyorlar" diyor.
Selçuk Koçak (34) ODTÜ’de makine mühendisliği okurken endüstriyel tasarım bölümüne geçerek araç tasarımı okumaya başlamış, en çok da otomobil tasarımı ilgisini çekmiş. Bir tasarım yarışmasına hazırlanmak için İstanbul Tuzla’da bir tersanede epoksi malzemeyle araba gövdesi yapmaya başlamış. Ardından yavaş yavaş tekne çizimleri gelmiş, zamanla komşu tersane gelip ondan iş istedikçe, Tuzla çevresinde iki yılı geçmiş. "Gördüm ki tekne tasarımı daha keyifliydi. Tekne işinde binlerce otomobil yerine, bir araçla uğraşıyor, bir kişinin yıllarca hayalini kurduğu bir tekne yapıyorsunuz. Hem bir kişiyi ikna etmek, bir sürü kişiyi ikna etmekten daha kolay."
TUVALETE PELÜŞ
Selçuk Koçak çalışmalarını tekne tasarımı yapan Scaro Design firmasında sürdürüyor. Koçak bir teknenin tasarımının altı ay sürdüğünü, bunun yarısında imalat başlarken bir yandan da çizimlerin devam ettiğini belirtiyor: "Biz gövdeye çok karışmayız, onu mühendisler yapar. Gövdeyi teslim aldıktan sonra imalat başlar. Teknenin üstü, içi, mobilyası, ergonomisi gibi onlarca detay girer işin içine."
Ama işin en önemli kısmı, onun da dediği gibi müşterinin özel istekleri: "Yataklar sabit olsun, tekne dalgada sallansa bile yataklarım oynamasın diyenler, banyoda fayans, tuvalette pelüş isteyen bile vardı. Tabii pelüş isteyen sadece bir yıl dayanabildi, sonra söktürdü. Ya da 20-30 metrelik tekne yaptırmak isteyip de, ’bunun gibi bir şey istiyorum’ diye 70 metrenin üzerinde bir teknenin broşürüyle gelenler olabiliyor."
LÜKSÜ DOĞRU YANSITMAK
Koçak, ev hissi veren aşırı lüks görüntünün alıcıları çektiğini ama ev gibi görünümden kaçmaya çalıştıklarını söylüyor: "Uçak da yürüyen bir objedir ama içi buna göre yapılmıştır. Biz müşterileri buna ikna etmeye çalışıyoruz ama hepsinde tekneyi eve benzetme isteği var. Detaylı lüksün bir çekiciliği var ama lüksü minimal bir şekilde vermeniz gerek. Bir eve girince kocaman bir salon sizi büyüklüğüyle etkiler, bizim işimiz ise ufak bir alanı büyük bir salon gibi göstermek. Teknede koltuğun köşesi, camın sivriliği bir süre sonra rahatsız edici olur, hatta düştüğünüz zaman sizi yaralar. Sadece objelerin köşesini kırmakla olmuyor tabii. Onu müşterinizin fark etmeyeceği ama bütünde görülecek şekilde sunmalısınız. Ortaya çıkan işe bakınca ’bu hem yaşanabilecek bir alan hem de bir araç’ diyebilmelisiniz."
TEKNE GENÇ İŞİ DEĞİL
Koçak son iki yıldır Peri Yacht firması için 29 ile 37 metre aralığında Peri Yat serisinin tasarımlarını yapıyor. Boy büyüdükçe tasarım ve yapım süresinin de uzadığını belirtiyor: "29 metrelik teknenin yapımı bir yıl sürüyor, 33-37 metrelerin imalat süresi birbuçuk yıla kadar çıkıyor. 29 ile 33 metre arasında büyük temel farklar var. Oda sayıları, hız ve mürettebat değişince, teknenin kullanım maliyetleri de değişmeye başlıyor. Buradaki ortak nokta, tasarım çizgisi. Bir tasarımcı, çizdiği seriye ait bir teknenin çok uzaktan görüldüğünde bile ona ait olduğunun fark edilebilmesini ister."
Selçuk Koçak bu yatların 40-50 yaşa hitap eden araçlar olduğunu söylüyor. Nedeni ise maddi: "Bu yaşlar bile tekne almak için çok genç sayılır, çünkü bunlar büyük paralar. "
Koçak "üç tarafımız deniz" deyip, denizle yaşamayan kara insanları olduğumuzu söylüyor ama gözlemine göre denizi sevmeye başlamışız: "Eskiden tekne alan, hava atmak için alırdı, şimdi gerçekten keyif alan ve bu işi seven insanlar çıkmaya başladı. Yelken yapanlar, yatı gerçekten sevenler almaya alıyor artık."
TEKNE ALMAYIN TEKNESİ OLAN ARKADAŞ BULUN
Koçak, kendi bürolarında yılda 30 kadar tekne tasarlandığını, bunun çoğunun yurtdışına satıldığını söylüyor: "Bizim alıcımız daha çok yurtdışında, yüzde 30’u Türk. Peri serisine 12,5 milyon Euro’luk bir sipariş alındı. Avrupa fiyatlarına yaklaşmaya başladık. Demek ki Türkiye artık Avrupa fiyatına tekne satabilecek. Tabii bunlar temel fiyatlar, müşterinin özel istekleri doğrultusunda fiyat yükseliyor. Yatların yıllık bakımı fiyatının yüzde 10’u kadar. Yani üç milyon Euro’luk bir teknenin yıllık masrafı 300 bin Euro civarı. O yüzden belki de Koçak’ın esprisine kulak vermeli: "Bence tekne almayın, teknesi olan iyi bir arkadaş bulun."
TÜRKİYE BİLGİ SATIYOR
Türkiye tekne tasarlayıp üretmede son 10 senede çok ilerledi. Sektör artık bocalamayı aştı. Yakında Avrupa’yı geçeceğiz. Hollanda ve Almanya bu işi yapıyor, ama işçilik pahalılaştıkça bu işten çekiliyorlar. İtalya’da büyük firmalar imalatın çoğunu ufak atölyelerde yaptırır. Avrupa Birliği nedeniyle onlar da yavaşlamaya başladı. Türkiye bilgi satar hale geldi, iyi tersaneler oluştu. İşçilik, özellikle büyük teknelerde çok önemli. Bu da Avrupa’ya kıyasla bir başka artımız. Şu an Türkiye’deki tüm tersaneler dolu, ne kadar imalat varsa hepsi satılıyor. Hem iç hem dış alıcı Türkiye’yi tercih ediyor artık. Bir yandan Türk firmaları yurtdışından birçok tasarımcıyla çalışıyor; bu iyi bir şey, çünkü içeriye bilgi getiriyorlar.
Kaynak: Hürriyet Gazetesi, Ayten SERİN
Yayın Tarihi: 30 Aralık 2006
Yorumlar
Kalan Karakter: