5. Mersin Balığı Festivali
Sakarya'nın Karasu ilçesi'nde düzenlenen 5. Mersin Balığı festivali dolayısıyla Sakarya Nehri'nin Karadeniz ile buluştuğu kıyıya, ağırlıkları 3 ile 5 kilogram arasında değişen 10 adet Mersin balığı bırakıldı. (AA)
MERSİNBALIĞI (ACİPENSER)
Kıkırdaklı balıklar takımından balık familyası;mersinbalığı ile scaphirhynchus cinslerini kapsar.
Mersinbalığı'nın gövdesi iri ve mekik biçimindedir. Başı ileriye doğru sipsivri uzar. Ağzı başın altında bulunur. Vücudu kemik pütürlerle kaplıdır. Sudaki her çeşit canlılarla beslenir. Tuzlu ve tatlı sularda, denizlerde göllerde barınır. Yumurta mevsiminde ırmaklara girer. Kuzey yarımkürede 20 kadar türü bilinir.
Bir tür mersinbalığı (Acipenser sturio) 3-6metre uzunluğundadır. Avlandığı için gittikçe sayısı azalmaktadır. Mersinbalığı türlerinden A. ruthenus ile Beluga Hazardenizi, Volga, Karadeniz, Azak Denizi ve Tuna'da bulunur. Bunların yumurtasından havyar, sidik torbasından tutkal yapılır. Eti oldukça iyidir, tütsülenerek ve tuza bastırılarak yenir; bu yüzden önemli derecede av konusu olmuştur.
Mersinbalığı türü tükendiğinden avı 12 ay boyunca yasaktır.
Karasu İlçemizin önemli bir değeri olan Mersin Balığını koruyalım.
Altın yumurtlayan balığı kestik
Bir zamanlar mersin balığı altın yumurtlayan tavuk gibiydi. Çünkü havyarı çok iyi para ediyordu. Ancak, bugün nesli tükendi. Eski günleri özleyenler şimdi mersin balığını arıyor.En son görüldüğünde 10 milyon yaşındaydı. Her sene on binlerce yavrusu oluyordu. Karadeniz’in kara suları ile Anadolu’nun serin ırmakları arasında gitti geldi milyonlarca yıl.
Tuzu sevmezdi, o yüzden sıcak denizlere, Ege’ye, Akdeniz’e hiç inmedi. Hep Karadeniz’in müdavimi oldu. Kılıç balığı burunlu ve bıyıklı olanlarına çika denirdi. İri başlı olanlarına ise muruna. Kendi ağırlığının üçte birine yakın tohum üretip yavru yumurtlayabilirdi. Hem o kapkara yumurtaları dünyanın en iyi havyarı demekti. Onu otuz yıldır gören yok. Bazen kaçak avcılık yapanların ağlarına takıldığı oluyormuş. Birkaç üniversitenin ise deneme havuzlarında rastlamış akademisyenler. Ama son yıllarda mersin balığını gören olmamış. Nesli tükenmiş yani.
Deniz birçok insan için hayat biçimidir. Sakarya Nehri’nin Karadeniz’e kavuştuğu Karasu halkı için de öyledir. Yüzün üstünde balıkçı teknesi ve taka şimdi dinleniyor söğüt ağaçlarının yanı başında. Mayıs-ekim arasındaki avlanma yasağı nedeniyle denize çıkan yok şimdilerde. Karasu, Karadeniz’de nesli tükenen deniz canlılarından mersin balığının en son görüldüğü beldelerden biri.
nsiklopediler onu, ‘hem denizde hem tatlı suda yaşayan kıkırdaklı cinsindendir’ diye tarif ediyor. Cinslerine göre 30 kilogramdan 700 kilograma, 30 santimden 3-4 metreye kadar çıkabiliyormuş büyüklüğü. Sürüler değil, üçlü beşli gruplar halinde dolaşıp şubat-mayıs dönemlerinde yumurtalarını nehirlere bırakırlarmış. Büyüme evrelerini denizde, üreme evrelerini tatlı suda geçiren bu balıkların yumurtalarından elde edilen siyah havyar, Karasu’dan İstanbul ve dünya pazarlarına satılırdı. Besin değeri çok yüksek siyah havyar tuzlanarak cam kavanozlarda piyasaya sürülürdü. 1930’lu yıllarda 30 ton olarak kayıtlara geçen balık üretimi 1970’li yılların sonunda tamamen bitti. Bunun 5-6 tondan fazla havyar olduğunu düşündüğünüzde Türkiye çok ciddi ve milyon dolarlık bir pazarı kaybetti. Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak gibi büyük nehirler, Bartın Çayı gibi dereler de elbette yuvası olmuş. Ancak o en çok Sakarya’yı, Karasu’yu sevmiştir.
Bugün 25 bin nüfuslu ilçemizin belediye amblemimizde yaşayan mersin balığı, 1970’lere kadar yüzden fazla balıkçı ailesinin geçim kaynağıydı Karasu’da.
Mersin balıklarına tek bilimsel destek Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) tarafından veriliyor. Bu destekle 1997’den itibaren mersin balığının bütün türleri koruma altına alındı. TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk’ün verdiği bilgiye göre İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde mersin balığı yavru üretim ve büyütme projeleri hayata geçirildi. Karasu’dan Sakarya Nehri ve Karadeniz’e bugüne kadar 5 binden fazla balık atıldı.
Mersin balıklarının stokları son 20 yılda azaldı. Öyle ki 1000 tonlara kadar çıkan balık üretimi son 10 yılda 10 tona kadar düştü. Şimdi yok denecek kadar az balık nüfusunu korumak tek amaç. TÜDAV, 1997-2000 yılları arasında balıkçılara seminerler verdi. Sakarya ve Kızılırmak başta olmak üzere birçok alanda etkinlik düzenlendi. 2000-2003 yılları arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) desteği alındı. Eğitim filmleri ve broşürlerle mersin balığı tanıtıldı. Kaçak avcılığın önlenmesi için yapılanlara son olarak, 2004-2005 haziranında gerçekleştirilen festivaller eklendi.
Özel havuzlarda yetiştirilerek Sakarya’ya salınan mersin balıklarının akıbeti çok da hayırlı değil. Balığın neslini geri kazanmak için başlayan girişimin en büyük engelleyicisi amatör balıkçılar olmuş. Kasnak ve ağlarla hâlâ balık tutanlar var. Karasu çevresindeki amatör balıkçıların bir kısmının balığı bile tanımaması sorunun başka bir boyutu. Balıkçılar, yakaladıklarından mersin balığını denize attıklarını söylüyor. Ancak yıllarını buna vermiş Mehmet Siyam, “Geçen sene 100 kiloluk bir balık yakalandı ve el altından İstanbul’a satıldı.” diyor. Altın yumurtlayan balığın suya atılan yavrularının büyümesi için en az 5-7 seneye ihtiyacı var. Sakarya, şimdi kaybettiği altın yumurtlayan balığını arıyor. Bulanlar, yakalayanlar onu derhal suya, denize atsın; duyurulur.
Kaynak: www.sakaryakarasu.bel.tr
Yorumlar
Kalan Karakter: