Vira Demir
Okluk Koyu `nda ünlü denizcimiz Sadun Boro ile okyanuslar aşan Kısmet`in üzerinde röportaj yaparken, Gökova `nın eşsiz koylarını kuşatan ormanların yangınlar sonucu her yıl biraz daha tükenmekte olduğunu hüzünle konuşmuştuk.
Sadun Ağabey`in imzaladığı `Vira Demir ` denizcilerin rehberidir.
Okyanusu son geçen Hakan Öge , Yelken Dünyası `nda , `Sadun Boro `nun kitabı beni zehirledi ve kendimi bir dünya turu yaparken buldum` diyordu.
Cumartesi sabaha karşı 04.00`te 11 metrelik `Oruç `un dümeninde, Piri Reis `in memleketi Gelibolu `ya birkaç mil uzaklıkta limanın ışıklarını kaçırmamaya çalışırken denizcileri `zehirleyen` serüvenci ruhun bizim gibi amatörlere bile `cesaret veren` gücünü anlıyordum.
Gerçi 2.5 günlük Marmara Denizi , Bozcaada , Edremit seferimiz `seyir defteri`nin birkaç sayfasını doldurmayacak süreye, toplam 36 saate sığdı, ancak ilk seferde Barbaros `un torunları olduğumuzu kanıtladık; Kalamış `tan açıldığımız `gemicik`i terk etmeden karaya ayak bastık. Küçükkuyu `da, şişme bottan kayalara atlama becerisini de gösterebilmiş olsam herhangi bir `deniz kazası`na uğramadan limana çıkacaktık!
Tekne sahibi Oruç Isıgöllü , Çengelköylü; doğuştan denizci olduğu için `basit hatalar` yüzünden Marmara `nın ortasında can yelekleriyle kalmayı şansa bırakmadı. Gece yarısı motor durduğunda dümene geçip, yelken açma merakında olan acemi denizcilere, `Hadi artık sıra sizde` komutu verdi. Ersin Kaptan dışında yelkenci adayı üç kişiydik: Prof. Yılmaz Nişancı , Aysun Orhon ve bendeniz. Işıldakları alıp gece karanlığında seyreden gemilere yerimizi işaret edecektik.
Böyle zamanlarda teknede bir de `canı sıkılan` adam oluyor.
Eski bir denizcilik öyküsüdür: Okyanusa açılacak gemiye denizci aranırken, limandaki üç kişiden biri, onlarca mil ötesini gören gözlere sahip olduğunu anlatır. Diğerinin kulakları çok iyi duymaktadır. Üçüncüsüne becerisi sorulduğunda `canım sıkılıyor` der. Haftalar sonra ufukta bir karaltı görülür. Kaptan, uzağı görene `Çık bakalım direğe, ne göreceksin?` der. Birkaç mil ötede ada olduğunu söyler. Gemi ilerler, kara falan yok! Tekrar bağırmalar başlar; `kara göründü` diye ikinci gemici devreye girer, kanat çarpan martıları duyduğunu söyler. Onun sözleri de palavra çıkar.
Kaptan üçüncüyü çağırır. `Ne diyeceksen söyle?` diye.
`İşte` der gemici, `Bunları görünce benim canım sıkılıyor.`
Oruç Reis `in teknesinde çocuklar gibi şendik. Dümene bile geçtik!
Bozcaada `nın serin sularına daldık, Kadırga Burnu`nda yunuslarla yarıştık.
Sadun Boro `ya Ege `den selam gönderdik.
Derya SAZAK/Milliyet
Yorumlar
Kalan Karakter: