"Denizcilik Bakanlığı Kurulmalı, Yabancı Sermaye Çekilmeli"
Yıldırım: Türkiye yabancı fonlara kapalı, çöküş bekleniyor. Yunanistan bizden küçük ama başarılı. Sonuç odaklı çalışmıyoruz.
İSTANBUL - Yılport Holding Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Robert Yüksel Yıldırım, Türk Loydu Vakfı ile İstanbul Teknik Üniversitesi işbirliğinde düzenlenen "Bilim ve Endüstrinin Kesişiminde Denizcilik: Vizyon ve Uygulamalar" sempozyumunda konuşarak, Türk denizciliğinin sorunlarını ve çözüm önerilerini açık sözlülükle ortaya koydu. Türkiye'nin mutlaka bir Denizcilik Bakanlığı'na sahip olması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, yabancı sermayenin Türkiye'ye girmek istemediğini ve ülkenin çöküşünün beklendiğini söyledi.
"21. Yüzyıl Değişim Çağı"
Konuşmasına dünyanın yeni bir değişim dönemine girdiğini belirterek başlayan Yıldırım, "21. yüzyıl hem savaşların hem jeopolitik durumların arttığı, siyasetin ekonominin önüne geçtiği bir dönem. Bu değişimi nasıl okuyacağız, nasıl ayak uyduracağız ve nasıl değişimin bir parçası olacağız diye çalışmamız gerekiyor" dedi.
Dijitalleşmenin son beş yılda inanılmaz bir değişime uğradığını belirten Yıldırım, "Artık yapay zekasız hiçbir şey kalmayacak gibi gözüküyor. Eskiden kullandığımız akıllı telefonlar şimdi aptal telefon gibi oldu" değerlendirmesinde bulundu. Yabancı dil bilmenin artık bir özellik olmaktan çıktığını, bir kulaklıkla yüz küsur dilin aynı anda konuşulabildiğini örnek vererek teknolojinin hızlı dönüşümüne dikkat çekti.
Denizcilik Bakanlığı Şart
Türkiye'nin mutlaka bir Denizcilik Bakanlığı'na sahip olması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Her ülkenin Altyapı Bakanlığı var, her ülkenin Ulaştırma Bakanlığı var ama Denizcilik Bakanlığı olan ülke sayısı az. Türkiye bir farkındalık yaratıp öncülük yapsın. Bunu ne kadar burada söylesek de maalesef Ankara kulağını tıkıyor, anlamıyor" diyerek eleştiride bulundu.
Sıfırdan Dünya 10'uncusu
Kendi başarı hikayesini de paylaşan Yıldırım, 21 yıl önce Dilovası'nda eski Sedef Tersanesi'ni alıp liman yapmaya karar verdiğinde sektörün kendisiyle alay ettiğini anlattı. "Buraya konteyner terminali olmaz demişlerdi. Ben daha 3-4 senelik limancıyken dünyanın ilk 10 limancısı olacağım dedim. Herkes bu adam kafayı yemiş dedi" diyen Yıldırım, 3 yıl önce Drewry'nin listesinde dünyanın 10. büyük konteyner operatörü olduklarını belirtti.
CMA CGM'ye yaptığı yatırımın ardından Lloyd's List tarafından 12 yıl üst üste dünyanın en güçlü 100 denizcisi arasında gösterildiğini ifade eden Yıldırım, "Hak ettim mi? Bana göre etmedim. Sizler benden daha başarılı denizcilersiniz ama akıllı bir yatırım beni bir anda dünyanın zirvesine taşıdı" diye konuştu.
"Yunanistan'dan Öğrenmeliyiz"
Türk denizciliğinin potansiyelini değerlendiremediğini söyleyen Yıldırım, Yunanistan örneğini vererek özeleştiri yaptı: "Bizden çok küçük olan Yunanistan bu işi yapıyor. Demek ki kendimizle çok oynuyoruz. Biz onlardan daha çalışkanız, daha fazla nüfusa sahibiz, güce sahibiz, her şeyimiz var ama yapamıyoruz. Bunu oturup düşünmemiz lazım."
Türk şirketlerinin sonuç odaklı çalışmadığını vurgulayan Yıldırım, "Herkes ne kadar çok çalıştığını söylüyor ama sonuç yok. Planlama yok. Üç yıl, beş yıl sonra nerede olacağını bilmeden yola çıkıyor şirketler. Sonra en ufak sarsıntıda maalesef gidiyor" eleştirisinde bulundu.
"Yabancı Sermaye Türkiye'nin Çöküşünü Bekliyor"
Konuşmasının en çarpıcı bölümünde Türkiye'nin sermaye sorununa değinen Yıldırım, açık sözlülükle şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye bugün sermayeye kapalı bir ülke maalesef. Yabancı bankalar, yabancı fonlar Türkiye'ye bir türlü girmek istemiyor. Türkiye'nin çöküşü bekleniyor. Açık ve net söylüyorum. İnşallah biz çökmeyiz ama çökmeyi de beklemeye gerek yok."
Yeniden bir sayfa açılıp reformlar yapılması gerektiğini belirten Yıldırım, bu işin Ankara'dan başlayacağını, İstanbul'un öncülük edeceğini söyledi. "Yabancı yatırımcıyı, yabancı fonu, yabancı sermayeyi Türkiye'ye getirmemiz lazım. Bunlar gelmeden, para olmadan bizim aklımız mükemmel çalışabilir ama yapamayız. Parasız artık dünyada iş olmuyor" dedi.
Deniz Ticaret Odası'na Eleştiri
Deniz Ticaret Odası'nın çalışma şekline de eleştiri getiren Yıldırım, "Üst akıl bir board kurulması lazım. İş dünyasına yön verecek kişilerle farklı dönemlerde toplantılar yapılmalı. Üzülerek söylüyorum, Deniz Ticaret Odası hep aynı isimler, aynı yüzler birbirini ağırlıyor. Herkes konuşuyor ama bir adım öteye gitmiyor. Kendi problemlerinizi konuşuyorsunuz, ülke problemleri konuşuluyor gibi ama sonuçsuz" diyerek kurumsal yapıda değişim çağrısında bulundu.
Teknoloji ve İnsan Uyumsuzluğu
Liman işletmeciliğindeki teknolojik dönüşüme de değinen Yıldırım, eskiden aylar süren işlemlerin artık yarım günde yapılabildiğini, gemi planlaması, rıhtım planlaması, saha planlamasında yapay zeka optimizasyonlarının kullanıldığını belirtti. Ancak en büyük sorunun teknoloji ile insan arasındaki uyumsuzluk olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Teknoloji ile insan bir türlü birlikte çalışamıyor. En büyük sıkıntı çektiğim yer Avrupa. Sendikalar inanılmaz acımasız" dedi.
Tersanelerde Başarı, Sürdürülebilirlik Sorunu
Türk tersanelerinin başarısını teslim eden Yıldırım, "Tersaneler mükemmel hale geldi. Bir ara dünya dördüncüsü, beşincisiydik. Megayatlarda dünya ikincisi olmuşuz, mükemmel. Ama bunların kalıcı ve sürdürülebilir olması önemli" diyerek başarıların kalıcı hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Robert Yüksel Yıldırım'ın cesur açıklamaları ve özeleştirileri, sempozyumda büyük yankı uyandırdı. Türk denizciliğinin küresel ölçekte hak ettiği yere gelebilmesi için radikal reformlara ve yabancı sermayenin çekilmesine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Yıldırım'ın önerileri, sektör temsilcileri tarafından dikkatle dinlendi.
"Türkiye'ye Karşı Yaptırım Gibi Finansal Kaynaklar Kesildi"
Soru-cevap bölümünde tekrar söz alan Yıldırım, Türkiye'nin uluslararası arenada yaşadığı imaj sorununu daha da detaylandırdı. "Herkesle dost gibi görünüp dost bir türlü olamadık, kuramadık. İlişkiler koptu Avrupa'yla, Amerika'yla, ondan sonra Çin'le" diyen Yıldırım, bunun nedenini şöyle açıkladı: "Aslında suçumuz var mı? Yok. Ama konuşma şeklimiz bazı insanların duymak istediği şekilde olmadı. Yanlış anlaşılmalardan dolayı biz kendimizi bir türlü ifade edemiyoruz yurtdışında."
Türkiye'ye karşı finansal yaptırım uygulandığını iddia eden Yıldırım, "Türkiye'ye karşı sanki yaptırım gibi finansal kaynakları kestiler. Dediler biz için Türkiye riskli bir ülke. Bilhassa hukuk konusunda, son yaşadığımız 10 yıllık süreç çok farklı bir şekilde anlatıldığı için finansal kurumlar, bankalar bunu riskli görüyor" dedi.
"Lobimiz Yok, Bir Avuç Terörist Bile Bizden Başarılı"
Türkiye'nin lobi faaliyetlerindeki eksikliğine dikkat çeken Yıldırım, çarpıcı bir karşılaştırma yaptı: "Ne Amerika'da doğru dürüst bir Türk lobisi var, ne Avrupa'da var. Bir avuç terörist dediğimiz insanlar kendilerini Amerika'da ve Avrupa'da inanılmaz boyutlara getirmişler, destek alıyorlardı. Bizler Türk dediğimizde bir sıfır geriden başlıyorduk."
Her şirketin bir lobi firması olması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, "Ankara'dan başlayıp bizlere kadar her şirketin artık bir lobi firması olması lazım. Eğer biz büyük diyorsak kendimizi, kurumsal yapı diye şey yapıyorsak, kendi PR'ımızı biz kendimiz yapıyoruz. Bizim yapmamamız lazım" dedi.
900 Milyon Dolarlık Teklifi Reddedildi
Kendi yaşadığı somut örneği paylaşan Yıldırım, Brezilya'da yaşadığı deneyimi anlattı: "8 ay önce bir ihaleye girdim Brezilya'da. Maden alacaktım. Satıcı firma, halka açık bir firma. Benim 900 milyon dolarlık teklifimi reddedip 500 milyona Çinli bir firmaya verdi. Sırf ilişki yüzünden."
Bu olayın ardından Washington'da lobi firması tuttuğunu belirten Yıldırım, "Trump yönetimi şu an beni destekliyor. Financial Times, Reuters, Bloomberg'de haberler var ama Türkiye'de bunun hiçbirini görmüyorsunuz. Dünya bir şeyler oluyor, Türkiye uyuyor" dedi.
"Çin Bana Karşı Savaş Açtı"
Critical Mineral (kritik mineraller) kavramının önemine değinen Yıldırım, "Bakır ve nikel'e yurtdışında yatırımlar yapıyorum ama kimle savaşıyorum? Çin'le ve diğer büyük firmalarla. Nasıl savaşıyorum? Ben de bilmiyorum ama yapıyorum" diyerek mücadelesini anlattı.
Çin'in kendisine karşı savaş açtığını belirten Yıldırım, "Çin şirketinin Brezilya'daki nikel madenini alma önünü kesiyorum diye. Geçen rekabet kurumuna itiraz ettim, şirket başvurusunu geri çekti. Şimdi tekrar başvuracak, dünyanın en büyük hukukçularını tuttu" dedi.
"Türk Olmanın Dezavantajlarını Yaşıyorum"
"Türk olmanın dezavantajlarını yaşıyorum. Ben bugün bir Amerikalı firma olsaydım, bunu çok rahat çözmüştüm ve bana o ihaleyi vermişlerdi" diyen Yıldırım, Türkiye'nin stratejisini değiştirmesi gerektiğini vurguladı.
"Dünyanın bir parçası olacaksak ve dünyaya yön vereceksek onlar gibi olmamız lazım. Onlardan ayrı başka bir kutup olamayız. Oraya gireceğiz, kendimizi kabul ettireceğiz. Sonra da yukarıya doğru liderliğe soyunacağız" diyen Yıldırım, Avrupa'da liderlik boşluğu olduğunu belirtti.
"Avrupa Kaybeden Birlik Oldu"
Küresel liderlik değerlendirmesinde bulunan Yıldırım, "Almanya'da Merkel vardı, Merkel sonrası Avrupa bitti. Brexit oldu, İngiltere başka yöne gitti. Macron'u kimse kabul etmiyor. Bugün Avrupa o yüzden kaybeden bir ülkeler birliği haline geldi. Amerika saçma sapan şeyler yapıyor, Trump'ın ne yaptığı belli değil ama gündemi oluşturuyor. Çin sessiz derinden gidiyor, inanılmaz büyüme gösteriyor" diyerek sözlerini tamamladı.
Robert Yüksel Yıldırım'ın özellikle Türkiye'nin lobi eksikliği ve uluslararası arenada yaşadığı dezavantajlara yönelik açık sözlü eleştirileri, sempozyumun en çarpıcı anları arasında yer aldı. Kendi deneyimlerinden yola çıkarak verdiği somut örnekler, Türk şirketlerinin küresel rekabette karşılaştıkları zorlukları gözler önüne serdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: