"Osmanlı Bahriyesinin Mazisi" kitabı yayınlandı
Kendisi de bir denizci olan ressam Hüsnü Tengüz'ün çizimleri ve hatıratlarıyla 1918 yılında oluşturulan "Osmanlı Bahriyesi'nin Mazisi" adlı eser, Prof. Dr. İskender Pala tarafından zenginleştirilerek yayımlandı.
İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ (İDO) tarafından yayımlanan kitapta, Osmanlı donanmasının tarihi, donanma personelinin kıyafetleri ve rütbeleri, gemiler ve deniz olayları konusunda renkli çizimlerle okuyucu bilgilendiriliyor.
Eserde, 2. Beyazıd döneminde yaşanan Burak Adası Deniz Savaşı'nda kendi gemisini yakarak düşmanı engelleyen Burak Reis, 1770'de Osmanlı donanmasının Rus donanması tarafından Çeşme Limanı'nda batırıldığı "Çeşme faciası", 30 Kasım 1853'te Kırım Harbi sırasında Rus donanmasının Sinop Limanı'nda bulunan Osmanlı donanmasına yaptığı baskını içeren "Sinop faciası" da Hüsnü Tengüz'ün çizimleriyle anlatılıyor.
Akdeniz'i, Türk egemenliğine hediye eden Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa'nın da tarihi kaynaklara uygun yapılmış portresinin bulunduğu eserde, Seyid-i Ali Reis, Turgut Reis, Mezamorta Hüseyin Paşa, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Çengeloğlu Tahir Paşa, Ateş Mehmed Paşa gibi denizcilerin portrelerine de yer veriliyor.
Eserde, Tengüz'ün çizimleri ile Osmanlı donanmasında yer alan gemiler hakkında da ayrıntılı bilgi bulunuyor.
Büyüklüklerine göre "Kadırga", "Kalita", "Kırlangıç", "Firkate" ve "Çekelve" adıyla anılan kürekle çekilen "çekdiriler" ile "kalyon" ve kalyon sınıfından "balça" gibi Osmanlı'nın ilk harp gemilerinin canlandırıldığı eserde, ilk zırhlılar ve ilk vapurlara da yer veriliyor.
Sultan Abdülmecit devrinde inşa edilen ve içinin süslemeleri ile ünlü "Mecidiye" vapuru, Osmanlı bahriyesinde yerli personelle yapılmış olan ilk gemilerden 3 direkli yelken donanımıyla narin bir görüntüye sahip olan "Feyzi Mab'ud" gemisinin çizimi de eserde yer alıyor.
İngiltere'den sipariş edilen ilk gemi "Sultaniye" vapuru ile yine İngiltere'den Padişah Abdülaziz için sipariş edilen "İstanbul" vapuru da çizimlerle tasvir ediliyor. Bu vapurların daha sonra Şirket-i Hayriye gemilerinden biri olarak şehirler arası hatlarda çalıştırıldığı belirtiliyor.
OSMANLI TERSANELERİ
Osmanlı tersanelerine de yer verilen eserde, Osmanlı devletinin İzmit, Sinop ve Gelibolu tersaneleri gibi pek çok tersanesinin bulunduğu, içerisinde en büyük ve en gelişmişinin İstanbul tersanesi olarak bilinen Tersane-i Amire olduğu ve Kasımpaşa Haliç kıyısında bugünkü Taşkızak tersanesinin bulunduğu yerde olan tersanenin Sultan 2. Bayezıd döneminden itibaren Osmanlı donanmasına hizmet ettiği anlatılıyor.
Eserde, Sultan 2. Mahmud döneminde Navarin'de 20 Ekim 1827'de müttefik donanması tarafından batırılan ve elinde donanma namına pek varlık kalmayan Osmanlı donanmasının 3 yıl içinde tersanelerinde üretilen 37 savaş gemisiyle yeniden dirilişi ise şöyle anlatılıyor:
"Osmanlı-Rus savaşı devam ediyor ve hiçbir deniz harekatı yapılamıyordu. Karadeniz'de 16 kapak ve bir o kadar da fırkateynden oluşan Rus donanması serbestçe dolaşır olmuştu. Nitekim 1828'de Varna ablukası, donanmasızlığın bir sonucuydu. Denizden lojistik desteği kesilen kara ordularımız çok güç durumlara düşmüştü. 1826 yılında yeniçeri ocağı kaldırılınca yeni nizamlar getirilmiş, deniz askeri de yeni bir teşkilata bağlanmıştı.
Sultan 2. Mahmud bahriyenin önemini bilenlerdendi. Tersaneler olağanüstü bir gayretle faaliyete geçirilip gemi inşasına başladılar. 1831 yılına gelindiğinde Kaptan-ı Derya Damat Halil Paşa komutasında Akdeniz'e bir Osmanlı filosunun gitmesi gerekmişti.
İşte 3 yıl içinde sıfırdan inşa edilen bu donanmada 2 adet 3 ambarlı kalyon, 7 adet kapak, 12 fırkateyn, 14 korvet olmak üzere toplam 37 kıta büyük savaş gemisi vardı. Bu donanmanın Akdeniz'de gösterdiği ufak tefek birkaç başarılı harekatın ardından İstanbul'a gelişi memlekette bir bayram havası estirmişti."
DONANMA GERİ KALMASIN DİYE-
Eserde ayrıca, 19. yüzyılda Avrupa'da denizci devletlerin gemi inşasında yol katetmeleri üzerine Osmanlı donanmasının geri kaldığını düşünen Sultan Abdülaziz'in, yelkenli kalyonlar ve fırkateynlere makine koyulmak üzere İngiltere'nin Glasgow tezgahıyla anlaştığı, ilk etapta İngiltere'ye "Kosova" kalyonu ile "Ertuğrul" ve "Hüdavendigar" fırkateynlerinin gönderildiği belirtiliyor.
Zırhlı gemi sisteminin Osmanlı donanmasına 1864 yılında girdiği, İngiltere Glasgow tezgahlarında inşa edilen ilk zırhlıların "Osmaniye", "Orhaniye", "Mahmudiye" ve "Aziziye" fırkateynleri olduğu belirtilen eserde, bu zırhlıların inşasının donanmanın İngiltere'ye bağımlılığını iyice arttırdığı kaydediliyor.
TOPBAŞ’IN SUNUŞ YAZISI
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da kitabın sunuş yazısında, yüzyıllar boyunca İstanbul sahillerinden başta Akdeniz olmak üzere 4 kıtanın denizlerine gemilerin kimisi ticaret, kimisi ziyaret, kimisi de savaş için gidip geldiklerini belirterek, belediye olarak kentin denizin kucağında olmasını avantaj bilerek ulaşım başta olmak üzere denizle ilgili ne kadar yararlılık varsa İstanbullular’a yansıtmaya çalıştıklarını ifade etti.
Bir denizci gibi hesap yaparak İDO’nun dünyanın sayılı şirketleri arasına girmesini sağladıklarını belirten Topbaş, "(Osmanlı Bahriyesi’nin Mazisi) adlı bu çalışmanın yalnız bir resim albümü değil, belki de İstanbul’dan kalkan gemilere, o gemilerin içindeki hayallere, umutlara, insanlara, hayatlara kısacası bizim atalarımıza dair bir vefa borcunun ifasıdır" görüşlerini dile getirdi.
İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy da eserin tanıtım yazısında, Hüsnü Tengüz’ün bunca emek verdiği eserin basıldığını hayatta iken görememesinin oldukça acı olduğunu, kendisinin 1950’de vefatının ardından Denizcilik Müzesi’nin tozlu raflarına kaldırılan eserin sadece denizcilik tarihi açısından değil, Türk resim tarihi açısından da büyük öneme sahip olduğunu belirtti.
Paksoy, "Her biri farklı bir ustalık eseri olan resimlere baktıkça duyduğumuz heyecan ve şaşkınlık biraz da bunun eseri olsa gerek" görüşlerini aktardı.
DenizHaber.Com
Yorumlar
Kalan Karakter: