Fransız bandıralı bir tankerin Afrika’nın Fildişi Sahilleri’ne 400 ton petrokimyasal çöp bırakmasıyla, kıyı köylerinde 7 kişi ölmüş, 40.000 kişi ise hastalanmıştı. Ülkede halk zehirli atık olayından sonra isyan çıkardı, koalisyon hükümeti istifa etmek zorunda kalmıştı. Uluslararası çevre örgütlerinin yaptığı araştırmaya göre, insanların zehirlenmesine neden olan madde, hidrojen sülfit, diğer bir deyişle, kimyasal olarak zehirli bir gazın hammaddesi.
Gelişmiş ülkelere ait tankerlerin zehirli atıklarını fakir ülkelerin sahillerine boşaltmasını önlemek amacıyla 1989’da İsviçre’nin Basel kentinde bir anlaşma imzalanmıştı. Basel Anlaşması, zehirli atıkların bu atığı işleme kapasitesi olmayan ülkelere bırakılmamasını öngörüyor. Ancak, şirketler buna uymuyor ve gelişmekte olan ülkelere zehirli atık nakli devam ediyor.
Türkiye’de de son yıllarda, Mersin açıklarında batan Ulla gemisi ve Hollanda’dan gelişi son anda engellenen Otapan gemisi gibi zehirli atık hadiseleri olmuştu.
BASEL ANLAŞMASI GENİŞLETİLMELİ
Fildişi Sahilleri’nde faciaya yol açan geminin içindeki atıklar yine Hollanda kökenli bir firma olan Trafigura’ya ait. Firmadah yapılan açıklamaya göre, Fildişi Sahilleri’ne dökülen atıklar, yıkanan petrol tanklarından çıkan atık maddeler. Şirket bu maddenin AB’nin çevre yasaları tarafından zehirli sayılmadığını iddia ediyor. Ancak söz konusu atık madde Basel Anlaşması’na göre yasaklı.
Gelişmekte olan ülkelerin diplomatları atık madde ticaretine karşı çıkıyor ve Basel Anlaşması’nın daha sıkı bir şekilde uygulanmasını talep ediyor. Ancak asbest yüklü tankerlerin gizlice atıkları fakir ülkelerin sahillerine bıraktığı biliniyor. Gelişmekte olan ülkelerin diplomatları, Kasım ayında Kenya’nın başkenti Nairobi’de yapılacak toplantıda Basel Anlaşması’nın 1995 yılında genişletilen kapsamının katılımcı ülkeler tarafından kabul edilmesi için lobi yapacak.
DenizHaber.Com
Yorumlar
Kalan Karakter: