ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM, ''TÜRK KARAYOLU TAŞIMACILIK SEKTÖRÜNE DESTEK PROJESİ''NİN KAPANIŞ TOPLANTISINA KATILDI…
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ''Türkiye'deki trafik kazalarında hayatını kaybeden bir yılda insan sayısı, AB ülkelerinin tamamından daha fazla. Bunun sürdürülebilir bir şey olmadığını biliyoruz'' dedi.
Yıldırım, Türkiye-AB Mali İşbirliği çerçevesinde Ulaştırma Bakanlığı koordinatörlüğünde yürütülen ''Türk Karayolu Taşımacılık Sektörüne Destek Projesi''nin kapanış toplantısına katıldı.
Binali Yıldırım, toplantıda yaptığı konuşmada, Türk dış politikasının temel hedefinin barış ve refah içinde bölgesel ve uluslararası iş birliğinin geliştirilmesi olduğunu belirterek, ''Bu esas, Cumhuriyetin kurucusu büyük önder Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibi ile ortaya konmuş ve 85 yıllık cumhuriyet tarihi boyunca da muhafaza edilmektedir'' dedi.
Türkiye'nin, 1963 yılında Avrupa Ekonomik topluluğu ile imzaladığı Ankara Anlaşması ile AB ailesi içerisinde yer alma iradesini ortaya koyduğunu anlatan Yıldırım, 17 Aralık 2004'te Türkiye'nin aday ülke statüsünün resmen başladığını hatırlattı. Türkiye'nin, AB müktesebatının yerine getirilmesine yönelik olarak 35 fasıldan oluşan başlıklarda dönem içerisinde uyum çalışmalarını başlatma gayreti içerisine girdiğini anlatan Yıldırım, aday olma sürecinin nihai hedefinin şüphesiz tam üyelik olduğunu, Türkiye'nin bunun dışında başka bir alternatifi asla düşünmediğini kaydetti. Bu amaca yönelik olarak sektörler bazında uyum çalışmalarının eşleştirme projeleri ve yapısal reformlar ile devam ettiğini ifade eden Yıldırım, denizcilik, demiryolu, kara taşımacılığı ve sivil havacılık alanında eşleşme projeleri ile bu hazırlık çalışmalarının sürdürüldüğünü bildirdi.
Karayolu taşımacılığına ilişkin yapısal reformlara 2003 yılında başlandığını belirten Yıldırım, ''Karayolu güvenliğinin, trafik denetiminin İçişleri Bakanlığında, yol yapımı ve diğer hususların Bakanlığımız bünyesinde olması sektörün son 50 yıldan beri içinde bulunduğu sağlıksız gelişimi de sona erdirmeye yönelik çok önemli reform niteliğindeki bir adımdır'' dedi.
Hollandalı uzmanın sunumunda trafik kazalarına ilişkin verdiği bilgileri hatırlatan Yıldırım, şunları söyledi: ''Türkiye'deki, trafik kazalarında hayatını kaybeden bir yılda insan sayısı, AB ülkelerinin tamamından daha fazla. Bunun sürdürülebilir bir şey olmadığını biliyoruz. AB'de önümüzdeki orta vadede 2010 yılına kadar ölümü trafik kazalarının yarıya indirilmesine yönelik iddialı bir program var. Bu programı biz de ilgi ile yakından takip ediyoruz. Esasen Türkiye'de trafik kazalarının bu kadar yüksek olmasının altında birkaç nedenin olduğunu görüyoruz. Bunlardan en önemlisi, Türkiye'de ulaşım modları arasındaki dengenin maalesef yıllar içerisinde kaybolmuş olması, ağırlıklı olarak yolların yük taşıyan araçlarca kullanılıyor olması, altyapısının fiziki ve geometrik yetersizliği, eğitim eksikliği ve sürücü hatalarının bu kazaların bir özeti olduğunu görüyoruz. Onun içinde bölünmüş yol projeleri ile bir yandan yolların fiziki geometrik altyapılarını iyileştirmek, diğer yandan karayolu taşımacılığında yapısal reformlarla yetkileri tek bir elde toplamak, bir başka yönüyle de sürücülerimizi, gençlerimizi çeşitli eğitim programları ile farkındalık oluşturmak sureti ile kazaların azaltılmasını hedefliyoruz. Bu günübirlik, yarından bugüne olacak bir şey değil. Bu konuda kararlıyız.''
Yıldırım, bundan sonraki çalışmaların karayollarında trafik kazalarının azaltılmasına yönelik olması gerektiğini belirterek, ''Çünkü insan hayatından değerli hiçbir şey yoktur. Kaybettiğiniz her şeyi yerine koyabilirsiniz, ama yerine koyamayacağınız tek şey kaybedilen insandır'' dedi.
Türk ulaşım sektörünün birçok yönü ile AB müktesebatına uygun hale geldiğini ifade eden Yıldırım, ulaşım sektörünün uluslararası tabiatı nedeniyle AB kriterlerine uymaya en yakın sektörlerin başında geldiğini söyledi. Yıldırım, ''Bir şeyi anlamakta zorlanıyoruz. Bu kadar hazır bir sektörün fasıllarının bugüne kadar neden açılamadığı üzerinde durulması gereken bir husustur. Biz biliyoruz ki tüm bu gelişmelerin sektörün hazır olup olmaması ile ilgili değil, daha farklı nedenlerden olduğudur. Siyasi bir takım mülahazaların sektörün, AB içerisine entegrasyonunu daha fazla geciktirmemesini bekliyor ve ümit ediyoruz'' dedi.
Kara Ulaştırması Genel Müdürü Talat Aydın da Türk Karayolu Taşımacılık Sektörüne Destek Projesi'nin bütçesinin 5,5 milyon Avro olduğunu hatırlatarak, projenin karayolu sektörüne müdahil tüm kurum ve kuruluşların gerek mevzuat uyumu, gerekse idari kapasitesinin artırılması hedefine yönelik olduğunu söyledi.
Proje kapsamında 1039 kişiye eğitim verildiğini anlatan Aydın, Bakanlığın karayolu taşımacılığına ilişkin olarak çıkardığı yasal düzenlemelerin yüzde 90 oranında AB mevzuatı ile uyumlu olduğunu belirtti. Karayolu Taşıma Kanunu ile ulusal eşya taşımacılık pazarının yüzde 95 oranında lisanslandırıldığını hatırlatan Aydın, 30 adet yeni ağırlık ve boyut kontrol istasyonlarının kurulması ve teçhizatlandırılmasına yönelik olarak AB tarafından 11 milyon Avro bütçeli bir projenin kabul edildiğini de bildirdi.
Projenin Yerleşik Eşleştirme Danışmanı Ad Van Herk ise 4,5 yıl içinde Ulaştırma Bakanlığının yepyeni yönetmelik ve yasalar hazırladığını söyledi. Bütün çalışmaların çok başarılı olduğunu kaydeden Van Herk, ''Sayın Bakan sizden rica ediyorum, yol güvenliği konusunda bir şeyler yapın. Bunu 2 yıldır burada araba kullanan biri olarak söylüyorum'' dedi. Van Herk, konuşmasında 2005 yılında trafik kazalarında ölen kişi sayısının AB ülkelerine göre dağılımında ''Türkiye'nin şampiyon olduğunu'' içeren bir slayt gösterisi sundu.
Hollanda'nın Türkiye Büyükelçisi Dr. Marcel Kurpershoek de Türkiye'de taşımacılıkta karayolunun payının çok yüksek olduğunu ve Hollanda'nın Avrupa'nın en büyük kara taşımacılığı filosuna sahip olduğunu söyledi.
AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Mark Pierini ise Avrupa'da insanların yüzde 85'inin, Türkiye'de ise insanların yüzde 95'inin karayolu ile taşındığını anlattı.
Kaynak: ubak.gov.tr
Yorumlar
Kalan Karakter: