Kaptan Cahit İstikbal, Habertürk’te merak edilen sorulara yanıt verdi
Habertürk TV’nin “360” kuşağında Dilek Gün’ün konuğu olan Deniz Emniyet Derneği Başkanı, Avukat-Kaptan Cahit İstikbal; Greywolf isimli yüksek süratli tekne ile Arel 7 adlı ticaret gemisi arasında yaşandığı iddia edilen kazaya ilişkin teknik soruları tek tek yanıtladı. İstikbal, “Şu an soruşturma sürüyor; yüzde yüz konuşmuyoruz” diyerek temkinli bir dil kullanırken, görünebilirlik, AIS zorunluluğu, radar reflektörü, yüksek hızın etkisi, kompozit gövde davranışı ve ‘tek kişi seyir’ riskleri başlıklarında net uyarılar yaptı.
“Esas olan çıplak gözle iyi gözcülük”
İstikbal, açık denizde büyük gemilerin küçük tekneleri görüp göremeyeceğine dair temel soruya denizde çatışmayı önleme kurallarının (COLREG) birinci maddesini hatırlatarak yanıt verdi:
“Elektronik destekleyiciler vardır, ama esas olan gözünüzdür. Ticaret gemilerinde bu nedenle gözcü (lookout)bulundurmak zorunludur. Pencereden dışarı bakıp daima iyi gözcülük yapılmalıdır.”
Söz konusu gün denizin dalgalı oluşuna dikkat çeken İstikbal, bu koşullarda 11–12 metrelik, üstelik gri renkli bir teknenin fark edilmesinin zorlaşabileceğini belirtti. “Savaş gemilerinin neden griye boyandığını bilirsiniz; fark edilmesin diyedir” vurgusuyla, renk ve dalga kombinasyonunun optik tespiti güçleştirdiğini söyledi.
“AIS zorunlu değil; ama olmalı”
Programın en kritik çıkarımlarından biri AIS (Automatic Identification System) üzerine oldu. İstikbal, özel yatlarda AIS’in yasal zorunluluk olmadığını, bu nedenle Greywolf’ta bulunmamasının bir eksiklik sayılamayacağını, ancak kamu güvenliği ve arama-kurtarma bakımından zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyledi:
“Ticari yatlarda zorunlu olan AIS, özel yatlarda zorunlu değil. Bu bir mevzuat boşluğu. Özel yatlarda da mecburi tutulmalı. Olsaydı bu kazanın seyri an be an izlenebilirdi; arama-kurtarma da hızlanırdı.”
İstikbal ayrıca büyük gemi zabitlerinin pratikte elektronik harita (ECDIS/Chart Display) üzerinde çoğunlukla AIS hedeflerini takip ettiğine, AIS yayınlamayan küçük bir teknenin bu ekranda “yok gibi” kalabileceğine işaret etti.
Radar, reflektör ve “clutter” gerçeği
“Radar görmez miydi?” sorusuna İstikbal, hava ve deniz durumunun radar performansını etkilediğini anlatarak yanıt verdi. Küçük hedeflerin dalga ekoları arasında kaybolabileceğini, bu yüzden radar reflektörü kullanımının hayatiolduğunu vurguladı:
“Fırtınalı havada küçük tekneyi radarla seçmek zordur. Dalga ekoları (‘sea clutter’) arasında radar reflektörü yoksa hedefi ayırt etmek güçleşir. Reflektör olmalı; cihaz ayarlarını da o koşullara göre yönetmek gerekir.”
Rota, karşılaşma geometrisi ve “head-on” ihtimali
Yayında gösterilen seyir izlerine değinen İstikbal, Arel 7’nin enkaz bölgesinden geçip geri döndüğünün görüntülere yansıdığını; Greywolf’un ise Yalova’dan çıktığı ve Kapıdağ açıklarına doğru süratle seyrettiği bilgisini özetledi. Olası karşılaşmanın “kafa kafaya” (head-on) geometriye benzediğini belirterek şunları kaydetti:
“Normal ticaret gemisi rotası şuralardır; görüntülere göre gemi o bölgede bir dönüş yapıyor. Küçük tekne karşıdan gelmiş olabilir. Bu, bir ‘head-on’ duruma benziyor. Elbette ‘%100 böyledir’ demiyoruz; soruşturma sürüyor.”
Ayrıca İstikbal, yayın sırasında mesafe-zaman tahminine dayanarak Greywolf’un 30 knotın üzerinde hıza çıktığını; buna karşılık Arel-7 adlı ticaret gemilerinin 8–9 knot civarında seyretmekte olduğunu belirtti. Yüksek hız-kısa reaksiyon süresi ikilisinin, fark edilmeme riskini dramatik biçimde artırdığını söyledi.
“Yüksek hız”ın çarpışma dinamiği: Neden ölümcül olabilir?
İstikbal, küçük, hafif ve yüksek süratli teknelerin yüksek hızda aniden karşılaşacağı çarpışmaların çok yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini; zira mürettebatın beklemediği bir çarpışmada doğal savunma tepkisini veremeyeceğini ifade etti:
“Çarpışmayı beklerseniz tutunursunuz, beden reaksiyon verir. Beklemediğiniz bir anda gelirse kendinizi koruyamazsınız. Yüksek hız, bu riski katlar.”
Bunun yalnızca gemiyle gemi temasıyla sınırlı olmadığını, Marmara’da kopmuş/başıboş şamandıra gibi sert, sabit veya yarı-sabit nesnelere yüksek hızla çarpmanın da parçalanma doğurabileceğini ekledi:
“Düşük hızda belki hasar sınırlı kalır; yüksek hızda ise darbe parçalayıcı olur.”
Kompozit gövde: Çekmede güçlü, darbe-çarpışmada kırılgan
Greywolf’un karbon kompozit bir gövdeye sahip olduğunun altını çizen İstikbal, bu malzemenin çekme dayanımıyüksek olmakla birlikte, darbe-çarpışma altında “patlayarak dağılma” türü bir davranış gösterebildiğini belirtti:
“Karbon kompozitler hafif ve hızlıdır; ama çarpma dayanımı yüksek değildir. ‘Patlayıp gitme’ tabiriyle kastettiğim tam da bu. Ahşap ya da en azından fiberglas gövde, bazı senaryolarda darbeyi bir miktar sönümleyebilir.”
Bu nedenle gövde-makine ağırlığı dengesinin ve hız rejiminin doğru tasarlanıp işletilmesi gerektiğini, 40 knot üzeri potansiyellerin yanlış koşullarda riskleri büyüttüğünü vurguladı.
“Tek kişi uzun yol olmaz”: İnsan faktörü ve durumsal farkındalık
İstikbal, tek kişi seyir konusunu açık ve sert bir uyarıyla ele aldı:
“Mevzuat izin verse bile tek kişiyle böyle uzun bir hatta çıkılmaz. Arıza olur, kıçüstüne inersiniz, bir yere bakmanız gerekir; köprüüstü boş kalır. Yüksek hızda bu kabul edilemez bir risk.”
Modern, üstü basık tasarımlı sport teknelerde durumsal farkındalık kaybının daha kolay yaşanabileceğini; dalga, sprey, titreşim ve kokpit iş yükünün görsel-işitsel algıyı daralttığını söyledi. Bu nedenle eşlikçi/ikincil gözcü ve prosedürel disiplin tavsiye etti.
Kaptanın ifadesi ve “psikoloji” vurgusu
Programda, Arel 7 kaptanının “bir anda sarsıntı hissettim… tahta parçası sandım… geri döndüm baktım… o anki psikolojimle Sahil Güvenliği arayamadım” şeklindeki ifadesi de aktarıldı. İstikbal, yargısal süreç sürdüğü için detaya girmemeyi tercih ettiğini, ancak büyük gemi zabitliğinde de “göz-radar-ECDIS üçlüsünün birlikte ve sürekli işletilmesi” gereğini yineledi.
“Enkazdan kesin hüküm çıkmaz; uzman incelemesi şart”
Ekrana yansıyan enkaz görüntüleri üzerinden nedensellik kurulup kurulamayacağı sorulduğunda İstikbal, kompozit gövdenin çarpma altında “dağılma” eğilimi nedeniyle, parça-parça görüntülerden bilimsel kesinlik üretilemeyeceğini söyledi:
“Bu parçalı form, nereye ve nasıl çarptığınızı okuma imkânını sınırlıyor. Uzman incelemesi gerekir; laboratuvar ve adli muayene olmadan ‘şuradan vurdu’ demek sağlam olmaz.”
“Hız rejimi” ve “emniyet kemeri” tartışması
Yayında, yüksek hızda seyreden küçük teknelerde emniyet kemeri veya benzeri kişisel sabitleme çözümlerinin tartışmaya değer olduğu ima edilirken, İstikbal asıl ilacın hız rejimi olduğunu söyledi:
“Denizde gerçekçi sınırları zorlamak, bir tür ‘hız sarhoşluğudur’. 15 knot üzeri rutin seyrin çok özel koşullar dışındariskli olduğunu düşünüyorum.”
“Ne yapılmalı?” — Somut öneriler
İstikbal, soruşturmanın sonucunu beklemek gerektiğini yineledikten sonra “ders çıkarma” başlığında net ve uygulanabilir öneriler sıraladı:
-
Özel yatlarda AIS zorunluluğu: Ticari sınıfta olduğu gibi mevzuat değişikliği ile mecburi kılınmalı.
-
Radar reflektörü standardı: Belirli boy-hız üstü teknelerde reflektör ve doğru radar ayarı zorunlu prosedürlere bağlanmalı.
-
İki kişi kuralı: Uzun hat-yüksek hız kombinasyonunda tek kişi seyir yasaklanmalı; asgari ikili mürettebat şartı getirilmeli.
-
Hız limitasyonu: Bölgelerin özelliğine göre idari hız sınırları veya öneri çizelgeleri yayınlanmalı; eğitim ve denetim ile desteklenmeli.
-
Durumsal farkındalık eğitimi: Üstü basık, yüksek performanslı teknelerin kullanıcıları için özel CRM/BRM (Köprüüstü Kaynak Yönetimi) modülleri geliştirilmeli.
-
Arama-kurtarma entegrasyonu: AIS/EPIRB/PLB gibi konumlayıcı-alarm aygıtlarının teşviki; filo-kulüp temelli izleme ağlarının kurulması.
-
Kompozit güvenlik rehberi: Karbon kompozit gövdeler için çarpma senaryosu odaklı bir iyi uygulama kılavuzu (hız-deniz durumu-hat seçimi-iş yükü).
Son söz: Temkinli ama net
Cahit İstikbal, yayını “Bulgu var, hüküm yok” çizgisinde kapattı: “Görüntüler ve ifadeler, Arel 7 ile Greywolf arasında bir temas ihtimaline işaret ediyor olabilir; fakat ‘çarpmıştır’ diyemeyiz. Soruşturma sürecini beklemek gerekir.” Bununla birlikte kamu güvenliği adına mevzuat ve pratik için söylediği cümleler keskin:
-
“Özel yatlarda AIS mecburi olmalı.”
-
“Tek kişi uzun yol olmaz.”
-
“Yüksek hız, denizde toleransı sıfıra indirir.”
Denizin kadim kuralını tekrar hatırlattı: “Daima bak; daima gör.” Elektroniğe güven, göze borçlu olmalı. Aksi halde, hem küçük tekneler ekranda görünmez, hem de büyük gemiler yanı başındaki gerçeği kaçırır.
Yorumlar 2
Kalan Karakter: