Kanuni’ye, deniz gücünün kara gücünden daha az önemli olmadığını kanıtlamıştı
Pargalı İbrahim Paşa tarafından 1533’te Osmanlı Sarayı’na alınarak imparatorluğun ilk Kaptan-ı Deryası olan ve dünya deniz tarihinin en çok konuşulan korsanlarından Barbaros Hayrettin, 4 Temmuz 1546’da ölmüştü.
Yayınlanma :
03.07.2016 09:22
Güncelleme :
05.04.2024 00:30
Pargalı İbrahim Paşa tarafından 1533’te Osmanlı Sarayı’na alınarak imparatorluğun ilk Kaptan-ı Deryası olan ve dünya deniz tarihinin en çok konuşulan korsanlarından Barbaros Hayrettin, 4 Temmuz 1546’da ölmüştü.
“Öldüğüm zaman beni denizin sesini duyacağım bir yere gömünüz!” şeklindeki vasiyeti nedeniyle Beşiktaş’taki türbeye gömülen Barbaros Hayrettin Paşa, deniz tüccarı, korsanlık, beylerbeyliği ve Kaptan-ı Deryalık yapan tek denizciydi. Ölümünün üzerinden 470 yıl geçmesine rağmen dünyanın en çok bilinen denizcileri asındaki yerini koruyan Barbaros Hayrettin Paşa’nın hayatını araştıran Dr. Nejat Tarakçı, büyük denizcinin hayatı ve vasiyetindeki ilginç detayları gözler önüne serdi.
Deniz tarihçisi ve jeopolitikçi Dr. Nejat Tarakçı, şunları anlattı: ‘Mükemmel yönetici’ “Her ulusun gurur ve övünç kaynağı olan kişiler vardır. Bizim için bunların başında Atatürk gelir. Biri de Barbaros Hayreddin Paşa. Osmanlı siyasetine damgasını vuran zeki ve ileri görüşlü Pargalı İbrahim tarafından İstanbul’a çağrıldı. Yedi dil bilen Barbaros Hayreddin Paşa, cahil bir korsan değildi. Cesur ve dayanıklıydı; mükemmel bir yönetici, olağanüstü bir stratejist ve yetenekli bir devlet adamıydı. Ancak Pargalı İbrahim Paşa’nın 1536’da öldürülmesinden sonra Barbaros divanda yalnız kaldı. Yine de Kanuni’ye, deniz gücünün kara gücünden daha az önemli olmadığını kanıtladı. 27 Eylül 1538’de kazanılan Preveze Zaferi ise dünya denizcilik tarihinin dönüm noktalarından biri oldu. Bu saygın denizcinin vasiyetnamesi de en az yaşamı kadar ilgi çekicidir.
Hayrettin Paşa, bütün malı, mülkü ve parasının eğitime harcanmasını vasiyet etmişti. Hayrettin Paşa’nın İstanbul’un çeşitli yerlerinde evleri, dükkanları vardı. Hepsini Beşiktaş meydanındaki medresesine gelir temin etmek üzere vakfetmişti. Medresesindeki herkese maaş bağlamıştı. Özellikle eğitim gören çocuklara, kütüphane memurlarına, medrese çalışanlarına 2-20 akçe arasında değişen maaşlar veriyordu.”
GÖKHAN KARAKAŞ/Milliyet
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefre
Yorumlar
Kalan Karakter: