Denizciliğimizin Sorunları Sempozyumda Tartışıldı
Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası'nca düzenlenen "Denizciliğimizin Sorunları" sempozyumu yoğun katılımla dün Bostancı Green Park Otel'de gerçekleştirildi.
Sempozyuma Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticareti Genel Müdürü Mehdi Gönülalçak, İstanbul Bölge Müdürü Cemalettin Şevli, Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz İşletmeciliği Yükesekokulu Müdürü Prof. A. Güldem Cerit, DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, Meclis Başkanı Erol Yücel, TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, GEMİMO Başkanı Feramuz Aşkın; İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunlar Derneği Başkanı Atilla Kocataş, DEFAV Başkanı Saim Oğuzülgen,Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkanı Cahit İstikbal ve çok sayıda davetliler katıldı.
Törende konuşan konuşmacılar özellikle denizciliğimizin eleman sorununa ve denizcilik eğitimi konusuna önem verdiler.
İlk konuşmayo yapan Gemi Makineleri İşletme Mühendisleri Odası başkanı Feramuz Aşkın; daha önceki yıllarda iki defa gerçekleştirdiğikleri mesleki içerikli kongrelerden sonra bu defa da büyük ülkü olarak kabul edip kısa zamanda başaramadığımız mesleğin sorunlarını gözler onune sermek ıcın sempozyum yapma kararı aldıklarını söyledi.
Aslında bu kararı da Ankara’da TMMOB nın başkanlar toplantısında mesleki değerlendirmelerin yapıldığı bir anda almış olduklarını ifade eden Feramuz Aşkın; "Diğer 22 odanın en buyuk sorunlarından biri olan işsiz mühendis konusu konuşulduğunda bizim odamızın böyle bir sorunu olmadığı gibi mühendis acıgı olduğunu söylediğimizde herkes çok şaşırmıştı. Ama baktığımızda bu da bir sorun oluşturuyordu. Cunku açıktan dolayı da gemilerin ve isletmelerin çalışamama durumu oluşuyordu.Bu bile Türkiye’nin en çok potansiyeli olan ama bir turlu değerlendirilemeyen denizcilik sektörü için bir sorun oluyordu. Bu acıdan baktığımızda da bu sektörün sorunlarını irdelemek ve çözüm için bu toplantıyı organize etmek sorumluluğunu üzerimize aldık.
Her denizcilik toplantılarında söylenen kalıplaşmış lafları tekrarlamadan sorunlarımız ve önerilerimizi burada masaya yatıracağız." dedi.
Feramuz Aşkın; denizcilikle ilgili ana başlıklar olarak Yük ve yolcu taşımacılığı, yeni gemi insaası ve tamir tersaneciliği, liman işletmeciliği, kılavuzluk. deniz turizmi. Kruvaziyer turizmi, marına işletmeciliği, yat imalatı ve işletmeciliği. Su sporları, dalış turizmi, balıkçılık, gemi sokum tersaneciliği , brokerlık, acentalık, hukuk ve tabıkı en önemlisi eğitim ve eğitimli insanların sektör ıcerısnde istihdamı olarak belirlediklerini ve her bir baslık konusu bile kendi içerisinde onlarca problem içerdiğini söyleyerek; "Bahsettiğim bölümler ile ilgili olan kiminle konuşursak onlarca sorunu olduğunu göreceğiz. Yani bir dokun bin ah işit." dedi.
Feramuz Aşkın, şöyle devam etti:
"Son zamanlarda, sektörümüzün bazı alanlarında ki başarıları nl görüyoruz. Bunlara nasıl ulaştığımızı incelediğimizde şapkadan tavsan çıkmadığını göreceğiz. Siyası iktidarın iradesi, bürokratların doğru secimi, yatırımcıların doğru tercihi ve en önemlisin gökten yağan ucuz dolarlar...dünyadaki küreselleşmenin Türkiyede en çabuk etkilenen ve faydalanan sektörü olan ıs kolumuzu ileride hangi tehlikelerin beklediğini şimdiden çok iyi analız etmemiz gerekmektedir. Benim bu sempozyumda özellikle dikkatinizi çekmek istediğim bir konu var: eğitim ve insana yatırım! Henüz hiçbir teknoloji insan unsuru olmadan kullanılamıyor sektörümüzün en büyük eksikliklerinden biri olan yetişmiş üst ara ve alt elemanların eğitimi ve gelişimi ilgili olarak yıllardır savsaklanan politikalardan ve kısır çekişmelerden biran önce vazgeçilerek Türk denizciliğini Türkiye’nin ana sektörlerinden biri haline getirecek eğitim politikası oluşturulmalıdır. Yeterli sayıda kaliteli ve eğitimli personele ulaşmadığımız süreç içerisinde sektörel başarıyı sürekli hale getirmemiz mümkün olamayacaktır. Yüzyılı askın bir suredir denizcilik eğitimi veren sektörün en büyük insan kaynağını yaratan en son adı ile ıtu denizcilik fakültesine daha sonraları 9 eylül üniversitesi sadece bir bolum ve gecen seneden itibaren iki bolum ile katkı sağlamaktadır. Bu sene yapılan müracaatlardan sonra da DTO ve Galatasaray üniversitesi de yüksek denizcilik okulu bölümlerini açma izinlerini alarak sektöre kısa sure sonra katkıda bulunmaya başlayacaklardır. Yıllardır suren açığa rağmen olanaksızları bahane ederek kapasitesini artıramayan İTÜ ve 9 eylül üniversitelerinin sorunlarını yeni açılacak olan okullar taşımayacak mıdır? Yapılacak olan küçük yatırım ve öğretim elemanı açığının giderilerek kademeli kapasite artırımı temin edilse idi Türkiye bugün yeni bir kaynak israfına daha gitmeyecekti. Çünkü denizcilik eğitimi diğer tum eğitim sistemlerinden farklı olmak zorundadır. Aynı sorunlar diğer alt kademe personeli için eğitim veren kurumları içinde geçerli olmaktadır.İnsanın refah ve mutluluğunu amaçlayan, insan onuruna ve emeğine saygılı, kamu yararın! Öncelikli olarak göz önünde tutan odamız her türlü siyasal, ekonomik ve toplumsal projenin yanındadır. Bu çerçevede, gemi makineleri işletme mühendisleri odası, genel ülke politikalarına ilişkin her gelişmeye müdahil olacaktır. Bireysel ya da küçük grup çıkarlarından uzak, toplumun ortak yararına odaklanmış bilimsel ve teknik temeller üzerinde geliştireceği çözüm önerilerini yine toplumun önüne seçenek olarak getirme görevini her dönemde olduğu gibi önümüzdeki dönemde de sürdürecektir.Gemi makineleri işletme mühendisleri odası, insanı ve insan emeğini merkeze koyan, bir yandan denizcilik faaliyetlerinde kamunun etkin gözetim ve denetimini sağlarken, diğer taraftan söz konusu faaliyetlerin çevrenin korunmasını da gözeten, temel olarak ekonomik kalkınmaya ve yoksulluğun azaltılarak gelir dağılımının düzeltilmesi hedeflerine yönlendirilen bir "ulusal denizcilik politikası" oluşturmanın, gerek toplumun yararı gerekse denizcilik sektörünün gelişimi bakımından son derece büyük önem taşıdığı görüşündedir."
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı'nın Konuşması
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da yaptığı konuşmada eğitim konularına ağırlık verdi.
"Hepimiz biliyoruz: Mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek." diyen Soğancı; meslek alanlarımız üzerinden Türkiye gerçeklerini ortaya koyduklarını ve üyelerinin bilimsel temele dayanan çalışmalarını, bilim insanlarının çalışmaları ile birleştirerek örgütündeneyimlerinin süzgecinden geçirdiklerini ifade etti.
Soğancı, şöyle devam etti:
"Bu şekilde ülkenin sorunlarını tespit ediyor, çözüm önerilerini sunuyoruz. Bir yandan da üyelerimizi haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz. Öte yandan da mesleki denetimin vazgeçilmez ön koşulu olarak gördüğümüz bir çalışmayı, üyelerin uzmanlaşması ve belgelenmesine yönelik çalışmaları da sürdürüyoruz. Biz, sorunlarımızın, toplumun ve hal km sorunlarından ayrı tutulamayacağım da biliyorlar.
İşte bu sempozyum ve benzerleri bu çabalarımızın gerçekleşmesine yönelik çalışmaların önemli bir kesişme noktasını oluşturuyor. Bu çalışmalarda bilim insanlarının ve uzmanların yoğun emek harcayarak oluşturduğu bilgi erişilebilir ve ulaşabilir hale geliyor. Bilgi bu etkinliklerimizde paylaşılıyor. Bizce paylaşılan bilgi en değerli bilgi oluyor."
Sempozyum nedeni ile TMMOB olarak bu konuda biriktirdiklerini paylaşmak istediklerini aktaran TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı, dünyada değişen ekonomik şartlar, siyasi olaylar ve teknolojik gelişmelere paralel olarak deniz taşımacılığının dökme taşımacılıktan konteynır, ro-ro taşımacılığına doğru kaydığını, ancak bu gelişmelerde coğrafî konumu uygun olmasına rağmen Türkiye'nin oldukça gerilerde kaldığını söyledi.
Türkiye'nin denizcilik sektöründe hak ettiği yere gelebilmesi için dünya standartlarına ve teknolojik gelişmelere uygun limanlara sahip olması, gelişen taşımacılık ve liman teknolojilerine ayak uydurması, ulusal ve uluslararası denizcilik politikalarını oluşturması, dış ticaret taşımalarında payını yükseltmesi, deniz turizmi ve yatçılığa, balıkçılığa önem vermesi ile Liman ve Bayrak Devleti kontrol mekanizmasını sağlaması ve geliştirmesi gerektiğini söyleyen Soğancı konuşmasına devamla şunları ifade etti:
"Son yıllarda dünyada kapıdan kapıya taşımacılık önem kazanmış, demiryolu; havayolu, karayolu ve denizyolunu bütünleşmesi olan çoklu taşımacılık sistemi "kombine" taşımacılık gelişmeye başlamıştır. Önümüzdeki dönemde kombine taşımacılığın ağırlığını artırması beklenmektedir. Denizyoluyla transit taşımalarımızın arttırılması için limanlarımızın kara ve demiryolu bağlantıları ile güçlendirilerek kombine taşımacılığa uygun hale getirilmesi gerekmektedir. sektörün başlıca sorunları, sektörün finansman ihtiyacı, deniz ulaştırması ile ilgili mevzuatın ihtiyaca cevap verememesi, ticaret filomuzun uluslararası standartta olmaması, yetersiz ve yaşlı yaşlanan ve küçülen koster filosu nedeniyle ülkemizde kabotaj taşımacılığı yeterli düzeyde yapılamamktadır.
Limanlarımız gelişen teknoloji ve taşıma şekillerine ayak uyduramamakta ve rasyonel işletmecilik esasları içerisinde etkin ve verimli olarak çalıştırılamaması nedeniyle liman hizmetleri verimli olarak verilememekte, limanlarımız dünya standartlarında çalışamamaktadır.
Haberleşme ve arama kurtarma faaliyetlerinin yetersizliği, gemi hızlarının ve sayılarının artması deniz kazalarına neden olmakta ve çevreye zarar vermektedir. Işıklı seyir yardımcılarının görüş mesafeleri ve sayılarının yetersiz olması, kıyı ve deniz güvenliği alanında çalışan personelin eğitiminin yetersiz oluşu, gemilerin seyre yönelik teknik yetersizlikleri, mevzuatın güncel olmaması ve çok başlılık, teknolojik altyapı ve ekipman yetersizliği, başlıca sorunlardır.Gemi kazalarının etkin biçimde soruşturulması, incelenmesi ve kaza analizlerinin yapılması ve sonuçların EVKEHya ve ilgili diğer uluslararası kuruluşlara bildirilmesinde Türkiye bugüne kadar bir bayrak devleti yükümlülüğünü yerine yeterince getirememiştir.
Yatırım ve eğitim eksikliği nedeniyle yurtdışında gemisi tutulan ülkeler sıralamasında ülkemiz her yıl üst sıralarda olmaktadır. Beyaz listede yer alabilmek için belgelendirme ve denetleme işlemleri için klas kuruluşları daha çok yetkilendirilmeli ve klas kuruluşları daha çok kullanılarak, Liman JDevleti fonksiyonuna önem verilmelidir.
Özellikle İstanbul Boğazında faaliyet gösteren gemi ve deniz vasıtaları, yerel deniz trafiği ve tehlikeli yük tassvan semi savısmda ve tas;nan Tehlikeli yükteki artış güvenli bir sevnn sınırlarım aşmıştır. Boğazlardaki trafik seyir, can, mal ve çevre güvenliği bakımından katlanılabilir düzeyin üzerindedir. Gemi inşa sanayindeki teknolojik gelişmelere paralel olarak ve Hazar petrollerinin uluslararası pazarlara çıkarılması gibi nedenlerle son yıllarda Boğazlarımızdan geçen gemilerin boyutları, tonajları ve taşınan tehlikeli yüklerin miktarlarında önemli artışlar meydana gelmiştir. Bu söylender ışığında Boğazlarımız uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde trafik seyir, can, mal ve çevre güvenliği bakımından yüksek standartlara kavuşturulmalıdır.
Arama ve kurtarma hizmetlerinde izleme sistemlerinden yararlanılması, sabit rotalarda seyir yapan yolcu gemilerinin arama ve kurtarma birimleri ile ilişkilendirilmeleri gibi Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından son dönemde geliştirilen kural ve tavsiyelerin Türkiye'deki uygulamalara yansıtılması önemlidir.
Çevre koşulları göz ardı edilerek kurulmaya çalışılan tersane bölgeleri sıkıntı yaratmaktadır. Taşeronlaşmanm giderek ağırlık kazandığı gemi inşa sanayinde işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından önemli sorunlar yaşanmaktadır. Biz iş güvenliğine önem veren, çevre koşullarını dikkate alan uygulamaların yanındayız.
Ülkemiz hem deniz hem de deniz hukuku konularında yapılan çalışmalarda dünyanın gerisindedir. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaları gereği gibi uygulamamasının sebepleri uygulayıcı kurumlar tarafından, yetki ve sorumluluk kargaşası mevcut olup uzınan personel yetersizdir.
Denizciliğimize ilişkin olarak değişik kurum ve kuruluşların yetkisinde bulunan çeşitli sayıda kanun, KHK, tüzük ve yönetmelik bulunmaktadır. Bu mevzuat karmaşası giderilmeli, uygulanabilir, denetlenebilir hale getirilmelidir.
Alınıp alınmayacağımız, girip girmeyeceğimiz belli olmayan AB katılım sürecinde yürütülen katılım müzakerelerinin önemli başlıklarından bîr tanesi de denizcilik sektörümüzdür. AB olsa da olmasa da denizciliğimizin düzeyinin uluslararası düzeye çıkarılması önem verilmesi gereken çalışmalardır. Bu dönemde de sürecek olan denizciliğimizin AB muktesebatma uyumu çalışmaları, sektörü AB'ye tam teslimiyet durumuna getirmemelidir.
Deniz ticaret sektörü uluslararası kurallara bal Denizcilik sektöründe kalkınmanın en önemli unsurlarından biri eğitim olup eğitimin en önemli işlevlerinden biri de nitelikli insan gücünü yetiştirmektir. Denizde can, mal ve çevre güvenliği ile ilgili uluslar arası sözleşmelerin gerekleri ve Liman ve Kıyı Devleti denetimlerinde ortaya çıkan olumsuzlukların çoğu gemi adamlarının veya denizcilik işletmelerinde çalışanların yeterli eğitim almamasından kaynaklanmaktadır. Denizcilik eğitimi için gerekli kaynaklar bulunmalıdır.
Denizcilik eğitiminde TMMOB'ye bağlı ilgili odalarımız mutlaka müdahil olmalı, bunun mekanizmaları yaratılmalıdır. Ticari amaçlarla ilgili ilgisiz kurumların bu alana müdahaleleri önlenmelidir. Bizim açımızdan en önemli sorun denizcilik eğitimidir ve öncelik mutlaka bu alana verilmeli, var olan tüm kaynaklar eğitime ayrılmalıdır.
Denizciliğimizi hak ettiği yere getirmek için ulusal ve uluslar arası denizcilik politikalarımız oluşturulmalıdır.
TMMOB açısından bu politikaların temelinde iyi yetişmiş nitelikli iş gücünün yaratılması bulunmaktadır.
Tüm bunlar bütünlüklü bir program ve planlama içine yapılması gereken işlemleridir. Yıllardır ülkemizde göz ardı edilen planlama tam da bu sektörün ihtiyacıdır."
Metin Kalkavan: "Denizde uzun süre çalışmaya insanları zorlamamalıyız"
DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan da yaptığı konuşmada bugün gelinen noktada biz gelişmiş olan dünyanın devleriyle aynı seviyelere gelmek üzere olduklarını söyledi.
Yetişmiş insan kapasitesinin iyi olduğunu ve giderek de iyileştiğini ifade eden kalkavan, gemi inşa, liman işletmecilik alanlarında çok iyi yetişmiş insan kaynağı bulunduğunu ama bunların sayılarının az olduğunu ifade etti.
Kalkavan, yüksek denizcilik okulları geri döndüğünü ifade ederek kendisinin de Galatasaray okulunun kuracağpı okulun adının Yüksek Denizcilik Okulu olması yönünde oy kullandığını belirtti.
İstanbul Tenik Üniversitesi Denizcilik fakültesi değil bütün YDO lara destek olunması gerektiğini ifade eden Kalkavan, "Bir şeyde anlaşmamız lazım: burda bulunan insanlarla bir çok şeyi tartışırız.Aynı fikirde olmak zorunda değiliz. Ama aynı amaçta olmak zorundayız. Biz Türkiye'ye çalışmıyoruz ki. Biz dünyaya çalışıyoruz. Dünyaya üretelim diyoruz. Şu yanılgıdan kurtulmak lazım; denizde yetiştirilen insanlar o kadar kalifiye ki denizde kalış süreleri azaldı. O kadar talep geliyor ki karaya kısa zamanda geçiyorlar. Artık gemi çarpı 6 zabitan değil. AB de övgü alıyoruz . Aldığımız mesafe o kadar hızlı ki neredeyse şok halindeler. Çevreye bilime herşeyden önemlisi insana değer veren bir hale getirdik. Bizim de en önemli yatırımımız tamamen insana yöneliktir. Bu ülkeye yapılacak en büyük yatırımdır. Bu zamanda buna yatırım yapmayan ağustos böceği gibi olacak.” dedi.
Metin kalkavan, daha sonra da söz alarak "Denizde çok uzun süreler çalışmaya insanların zorlanmaması gerektiğini, denizde zor koşullarda çalışan personelin karaya alınarak değiştirilmesi gerektiğini, bugün 3 aya bir ay hatta 2 aya bir aya dönen izinlere rağmen insanların denizde uzun süreler çalışmak istemediklerini ve bunun anlayışla karşılanması gerektiğini" belirtti.
Erol Yücel: "Arsayı gösterin, yurt binasını hemen yapalım"
DTO Meclis Başkanı Erol Yücel ise yaptığı konuşamda, denizcilikte üç önemli unsurun deniz gemi ve insan olduğunu ifade etti.
Bu üç unsuru ise birbirine sevgiyle bağlandığını söyleyen Erol Yücel, DTO olarak Ankarayı devamlı aşındırdıklarını söyledi.
Yücel; şunları söyledi:
"Bugün mutluyuz didişmelerimiz devam etsede idareyle güzel olan şey ne getirirseniz çözeceğiz, sorun bırakmayacağız diyorlar, her fırsatta bizi dinliyorlar. Daha sonra mevzuattan kaynaklanan gemi sanayi yatırımları önündeki engellerin önü açıldı. 90lı yıllarda itibaren 2 unsura önem vermeye çalıştık. Eğitim ve çevre.Eğitimle ilgili olarak TÜDEV ve çevreyle TURMEPA yı kurduk. Eğitim konusunda son yılarda yoğun bir tartışma yaşanıyor.Yalnızca yüksek değil orta eğitiminde de sorun var.Gemi adamı sıkıntısı artıyor. Neden bunu konuşuyoruza değinmek istiyorum. 2009 yılında bütün alanlarda gemi sayılarında yüzde 50’e yakın artış olacak. Dünya denizciliğinde önemli bir sıkıntı yaşanacak eleman ihtiyacı bakımından . Biz okul açalım okul açalım diyoruz da en önemli sorunlarımızdan bir tanesi öğretim elemanı. Bu okullarda bu eğitimi kim verecek?İMO bu eğitimin meslek adamları tarafından verilmesini öngörüyor. 123 yıllık denizcilik fakültesi söylediğimiz zaman suç oluyor. Dünyadaki şu gelişmeye karşılık 68 mezun mu verir? Bir ülkenin ihtiyacına bu sayıyla cevap vermek mümkün mü?Samimi olalım, gerçekçi olalım gerçekleri tartışalım. Kalıplaşmış sorunları tartışmayalım. Doğru bir tanedir, doğruyu bulalım. O yolda ilerleyelim. TÜDEVle kimse Tuzla ‘da kurduğumuz eğitim kurumunu karıştırmasın. TÜDEV vakıftır. Biz hangi okul olursa olsun elmimizden gelen her yardımı yapıyoruz.Her türlü desteği veriyoruz.Biz bu mesleği icra ediyorsak bu okullar bizim. Sahip çıkmamız lazım. Sizlerin de destek olması lazım öğretici olarak. Biz başka şeylerle uğraşmayalım."
Kendisinin iki sene önce bir toplantıda verdiği sözün sonradan yanlış anlaşıldığını iddia eden DTO Meclis Başkanı Yücel, Denizcilik Fakültesi'nin vatandaş olarak kendisinin de okulu olduğunu söyleyerek, "Arsasını bulun yurdu biz yapacağız ve donatacağız" dedi.
DenizHaber.Com
Yorumlar
Kalan Karakter: