Türk şilebinin mürettebatı Aşdod limanında mahsur
"Bora Genç" adlı kuru yük gemisi, paket ve rulo sac getirmek amacıyla Karadeniz Ereğlisi'nden denize açılıp 23 Martta geldiği İsrail'in Aşdod limanında bekletiliyor.
Geminin armatörü ile gemiye yakıt sağlayan firma arasındaki alacak meselesinden doğan anlaşmazlık ve sonrasında geminin yükünün zarar gördüğünün öne sürülüp gemiye el konulması kararı, Bora Genç'in kaptanı dahil 10 kişilik mürettebatını zor durumda bıraktı.
Aşdod liman idaresi, gemi personelinin daha fazla mağdur olmaması için pazar günü konuyu değerlendirecek.
Aşdod limanında bulunduğu rıhtımda başka yapacak şeyleri bulunmadığı için tavla oynayıp saatlerini dolduran Bora Genç gemisinin mürettebatı, "Gitsek gidemiyoruz, kalsak para yok... Ailelerimiz Türkiye'de, biz de burada sıkıntı çekiyoruz" dedi.
Gemi kaptanı 57 yaşındaki Mustafa Yücel, geminin niye Aşdod'da tutulduğunu şöyle anlattı:
"Biz Aşdod'a gelmeden 4 gün önce, Global Bunkers Ltd adlı, geminin daha önce yakıt aldığı bir Türk firması, parası ödenmediği için burada mahkemeye başvurup, karar çıkartıp gemiyi bağlatmış. Biz yükümüzü tahliye ettik, ama gidemedik. Bu arada beklerken liman idaresinin görevlileri geldi; geminin eksikliklerini tespit etti. Tam 31 kalem eksik bulundu."
Yücel, yola koyulurken eksikleri bulunduğunun gemi sahibi tarafından bilinip bilinmediği sorusuna ise, "Bilmiyorum. Ama Türkiye'de bayrak kontrolü yapılıyor. Buna göre gemide bir eksik yok denilmiş" karşılığını verdi.
Bora Genç mürettebatının derdi bununla da bitmemiş. Geminin getirdiği sac yükünün alıcısı da, malın ıslandığı ve paslandığı gerekçesiyle dava açmış...
Kaptan Yücel, malın acentesinin "hasarsız olarak teslim edildiği" yolunda bir belgesi bulunmasına rağmen, alıcının 10 gün sonra malı beğenmediğini söyledi ve "Geminin sigortası da bulunmadığı için, ondan da bir alıkoyma kararı geldi" diye konuştu.
"BİLSEYDİK GELMEZDİK"
"O gün bugündür bekliyoruz" diyen Mustafa Yücel, geminin armatörü olan, Tuzla'ya kayıtlı Şahtrans Shipping and Trading Co. adlı şirketten de durumlarının ne olacağı konusunda sağlıklı bilgi alamadıklarını, üstelik başta bir aylık kumanyalarını sağlayan şirketin daha sonra ne kumanya, ne de para gönderebildiğini anlattı.
"Böyle olacağını bilsek yola çıkmazdık" diye yakınan Yücel, sorunun armatör firma ile ona yakıt sağlayan ve bu arada alıcı firma arasındaki anlaşmazlıktan kaynaklandığını; ne kendilerinin, ne de Aşdod liman idaresinin elinden bir şey geldiğini kaydetti.
"LİMAN İDARESİ KUMANYALARIMIZI SAĞLADI"
Gemi kaptan ve mürettebatı, durumlarını yazılı olarak Aşdod liman idaresine de bildirmiş ve kendilerine yardımcı olunmasını; en azından 2 kişinin gemide kalmasını, diğerlerininse Türkiye'ye dönmesine izin verilmesini de istemiş.
"Liman polisi gitmemize izin verdi" diyen kaptana göre, bunu yapmaları da Türk kanunlarına göre mümkün olmamış. Mustafa Yücel, "Gemimiz Türk bayraklı ve kanunlarımıza göre böyle bir gemide en az 10 kişilik mürettebat olması gerekiyor" ifadesini kullandı.
Gemi mürettebatı, zaman zaman Türkiye'den mal taşıyan diğer Türk gemilerinin ekmek, yumurta, süt gibi temel yiyecek desteği sağladığını, Aşdod liman idaresinin de elinden gelen yardımı yaptığını anlattı.
Kaptan Yücel, "Liman idaresi bize çok yardımcı oluyor. Bizim buradaki idareyle sorunumuz yok. Allah için, bugüne kadar suyumuzu onlar sağladı, 10 günlük kumanyalarımızı da onlar verdi. Onlar da olmasa tam mağdur olacağız" diye konuştu.
"HİÇ PARA ALMADAN YOLA ÇIKTIK"
Gemi mürettebatı, hemen hemen hiç para almadan Türkiye'den yola koyulmuş.
Çarkçıbaşı Kerim Yalçınkaya (46), "Şubat ayının başında sadece bir avans almıştım" dedi.
İkinci kaptan Erol Afan ise, "Ben hiç para almadan yola çıktım. Denizcilikte böyledir. Hem kendim, hem de personel için avans istemiştim, ama vermediler. Sözümüzden dönemedik, ayıp olmasın diye yola çıktık. İş bitince alırız diye düşünüyorduk. Olmadı. Bizim derdimiz firmalar arasındaki anlaşmazlık ve bize hiç para gönderilmemesi" ifadesini kullandı.
Gemide ikinci çarkçı olarak bulunan, armatörün amcası Şaban Şahin ise fazla konuşmak istemedi ve "Böyle olmasını istemezdik. Kim ister ki? Ben de çok üzülüyorum" demekle yetindi.
LİMAN İDARESİ BAŞKANI DA ZİYARET ETTİ
Bu arada Aşdod Liman İdaresi Başkanı Yaakov Semah, gemi mürettebatını ziyaret etti.
Semah, bu sırada AA muhabirine, "Ben de denizciyim. Türkiye'ye çok gittim geldim. Bana başvurdukları andan bu yana elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz. Ben para desteğinde bulunamam, ama su, kumanya ihtiyaçlarını sağlıyoruz" dedi.
Gemi mürettebatının, durumlarının ne olacağını bir kez daha sorduğu Semah şunları söyledi:
"Geminin sahibi, diğer firmaların istediği parayı ödemez, gemiyi terk ederse bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Gemi satışa çıkarılır. Ama bu da hemen olabilecek bir şey değil. Daha önce de benzer durumlar gördük. Satılması için önce müşteri çıkması lazım. Böyle 3 yıldır müşteri bekleyen gemiler de var..."
Gemi mürettebatının "Hepimiz bittik. Gitmek istiyoruz, gidemiyoruz. Kalsak da paramız yok" yolundaki yakınmaları üzerine de Semah, "Pazar günü liman idaresiyle konuyu değerlendireceğiz. Şöyle bir şey yapabiliriz: Gemiyi şimdi bulunduğu rıhtımdan, işlem yapılmayan rıhtıma çekeriz. Aranızdan ikisi, geminin bakımı vs için burada kalır, diğer 8'inizi gönderebiliriz" diye konuştu..
Mürettebat, şimdi bir yandan Aşdod liman idaresinin toplantısını, bir yandan da gemi sahibinin acilen çözüm bulmasını bekliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: