Ticari petrol tankerlerini hedef alan esrarengiz patlamalar ve limpet mayını şüphesi, Akdeniz'deki deniz güvenliği tehditlerinin yön değiştirdiğine işaret ediyor.
Norveçli P&I kulübü Skuld yayımladığı bir açıklamada “Bu olaylar – gizlilik, belirsizlik ve jeopolitik alt tonlarla şekillenen – denizcilik risk ortamında bir değişimi işaret ediyor ve operasyonel dikkat ile stratejik öngörünün yeniden kalibre edilmesini gerektiriyor,” dedi.
Geçtiğimiz hafta, George Economou’nun TMS Tankers şirketine ait Marshall Adaları bayraklı suezmax tanker Vilamoura’da meydana gelen patlama, 2025 yılı içerisinde yaşanan beşinci benzer olay oldu. Patlama, gemi Libya’daki Zueitina Terminali’nden 1 milyon varil ham petrol yükledikten kısa bir süre sonra, Libya kıyılarının yaklaşık 90 deniz mili açıklarında meydana geldi. Mürettebat zarar görmedi ve çevre kirliliği bildirilmedi ancak gemide ciddi hasar oluştu ve Yunanistan’a çekilmek zorunda kaldı.
Deniz güvenliği uzmanı Vanguard tarafından yapılan ön incelemelerde, gemi gövdesindeki metalin içe doğru eğildiği ve bunun dıştan kaynaklı bir patlamaya işaret ettiği belirtildi. Bu da gemi balast halindeyken gövdesine patlayıcı bir cihazın yerleştirildiği ihtimalini güçlendiriyor. Bu tür patlamalar, önceki olaylarda da şüphelenilen limpet mayınlarının tipik etkileriyle örtüşüyor.
Dryad Global’in Haziran 2025 tarihli deniz güvenliği tehdit raporu, Akdeniz’de ticari petrol tankerlerini hedef alan sualtı patlayıcı saldırılarına dair belirgin bir model ortaya koydu. Bu yıl daha önce Seajewel, Seacharm ve Grace Ferrum gemilerine yapılan saldırılar dikkat çekici diğer vakalar arasında.
“Manyetik olarak gövdeye tutturulan zaman ayarlı limpet mayınlarının kullanıldığına dair şüpheler, yüksek derecede planlama ve teknik uzmanlığı gösteriyor,” dedi Skuld.
Belirgin bir model ortaya çıkmış durumda: Bu yıl hedef alınan beş tankerin tamamı Malta dış liman sınırlarından geçmiş ve en az ikisi Libya limanlarıyla bağlantılı. Daha da dikkat çekici olan, Vilamoura’nın kısa süre önce Rusya’nın Ust-Luga ve Novorossiysk yakınlarındaki Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu terminali gibi petrol ihracat noktalarına uğramış olması. Bu durum, diğer saldırıya uğrayan gemilerin rotalarıyla da benzerlik taşıyor ve analizcilerin Rus petrol lojistiğiyle olası bir bağlantıdan şüphelenmesine yol açıyor.
Ancak bu şüpheleri doğrulayan somut bir kanıt henüz ortaya çıkmadı.
“İsmi açıklanmayan devlet aktörlerini içeren teoriler spekülatif kalmakta ve sorumluluğun belirlenememesi, hem ticari işletmecileri hem de güvenlik kurumlarını hayal kırıklığına uğratmaktadır,” diyen Skuld, şu ifadeyi ekledi: “Bu belirsizlik, risk değerlendirmesini ve denizcilik tehdit öngörüsünü ciddi şekilde zorlaştırıyor.”
Skuld, armatörler ve işletmecilerin daha yüksek düzeyde proaktif dikkat göstermesi çağrısında bulundu. Durumsal farkındalığın artırılması, rotaların yeniden değerlendirilmesi, yüksek riskli bölgelerdeki liman ziyaretlerinin azaltılması ve mürettebatın hazırlıklı olması kritik öneme sahip.
Skuld’un önerilerine göre, gemi sahipleri ve işletmecileri yüksek riskli liman ziyaretlerinin ardından dalgıç veya uzaktan kumandalı araçlarla (ROV) sualtı denetimleri yapmalı, mürettebatı limpet mayını belirtilerini tanıyacak şekilde eğitmeli ve gövde çevresinde CCTV gözetimini sürdürmelidir.
Yorumlar
Kalan Karakter: