AB'den Sonra Ne Olacak?
Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerinde dillendirilen konulardan birisi de ulaştırma oldu. Müzakereler sonunda en büyük etkinin karayolu yük ve yolcu taşımacılığında görülmesi bekleniyor.
AVRUPA BİRLİĞİ (AB)'nin kombine taşımacılık stratejisi bağlamında demiryolu, denizyolu ve havayoluna öncelik verilmesi isteniyor. Bu durumda, karayolunun taşımacılıktaki payının kademeli olarak azaltılması hedefleniyor. Deniz ve havayolu taşımacılığı, uyum sürecini en az sıkıntı ile atlatabilecek gibi görünüyor. AB, Türkiye'nin yük taşımacılığında deniz ve demiryolu taşımacılığının payını artırmasının uygun olacağını belirtiyor. Bunun üzerine, 1950'ler-den kalma mevzuatla, köhnemeye yüz tutmuş altyapıyla ve çok az bir bütçe ile hizmet veren demir ve denizyolları, yeniden yapılandırılma gayretiyle rehabilitasyon çalışmalannı sürdürüyor. Ulaştırma Bakanlıgı'nın 2006 yılında yaptığı "Ulaşım Ana Planı", denizyolu, demiryolu, kara ve havayolu taşımacılığını entegre bir şekilde kullanarak, modern modlu taşımacılık sistemi kurmayı hedefliyor. Bu amaçla deniz ve demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi, havayolunun yaygınlaştırılması ve karayolunda standartlara uygun ve kaliteli taşımacılık için bir dizi önlem alınıyor, projeler hazırlanıyor. Karayolu konusunda, 2003 yılında kabul edilen Karayolu Ulaştırması Çerçeve Kanunu çiziliyor ve yeni bir mevzuat hazırlanmasını sağlıyor.
AB, yük taşımacılığını demir ve denizyollarına kaydırmayı amaçlayan "Kombine Taşımacılık" sistemi üzerine odaklanıyor. Türkiye'nin de müzakere süreci kapsamında ulaştırma politikasını bu sisteme uyumlu hale getirmesi gerekiyor. Benzer şekilde 1947 yılından sonra ilk defa 2006 yılında demiryollarını geliştirmenin bir devlet politikası olduğu üzerinde duruldu. Demiryolu sektörünün 2008'de yeniden yapılandırılmasına yönelik mevzuat uyumunun gerçekleştirilmesi için "Eylem Planı" hazırlandı. Bu planda yolcu taşımacılığındaki oranın yüzde 3'den yüzde 45'e, yük taşımacılığındaki oranın yüzde 2'den yüzde 25'e, yük ve yolcu taşımacılığından sağlanacak gelirin 3 milyar dolara çıkartılması hedefleniyor.
Tüm bunlar şu anlama geliyor... Fransa'da, Almanya'da, lsveç'de (ve diğer tüm gelişmiş ülkelerde) olduğu gibi, trene binip 400 km yolu iki saatte gidebileceğiz. Blok trenlerle 12 günde taşınan yük, 3 günde taşınacak... Atatürk'ün Nutukunda ve 10. Yıl Marşı'nda kalan "demir ağlarla ördük, anayurdu dört baştan" ifadesi hayata geçecek. Düzgün hizmet ağıyla insana yaraşır bir muameleyle ve konforla seyahat edebileceğiz. Hem-zemin geçit saçmalığında biçilen araba kalmayacak... Karayollarında arabalar çukura düşüp 3-5 kişi can vermeyecek. qŞa-rampole yuvarlanan otobüslerde yavrusu ölenler "kader böyleymiş" diye ağlamayacak. Yani, kaza işi kader olmaktan çıkartılacak... Tabi... Kağıtta yazılanlar projeye ve uygulamaya dönüşebilirse...
AB'nin Ulaştırma Sektörüne Yönelik Eleştirileri
- Türkiye'nin uzun vadeli bir altyapı planının hazırlanmasının sağlanması.
- Mevzuatın etkin uygulanması ve yürütülmesinin sağlanması.
- Kombine taşımacılığın yaygınlaşması ve karayolunun payının kademeli olarak azaltılması.
- Ulaştırma altyapısından sorumlu farklı kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonunun sağlanması.
- Türkiye'de AB ortalamasının 6 kat üstünde olan kaza oranının azaltılması için yol güvenliğinin hedef alınması.
- Demiryolu sektörünün yeniden yapılandırılmasında gerekli yasal ve kurumsal çerçevenin. AB mevzuatına uyumlu olarak hazırlanmasına öncelik verilmesi...
Kaynak: Senay Oğuztimur, İNFOMAG Dergisi Mart 2007 Sayısı
Fotoğraf: BÜLENT KILIÇ
Yorumlar
Kalan Karakter: