ABD, Çin bağlantılı mal ve hizmetlere yönelik yeni bir gümrük tarifesi dalgasını değerlendirirken, hukuk firması Reed Smith’in Küresel Düzenleyici Uygulamalar Ortağı Leigh Hansson, küresel denizcilik sektörünün karşı karşıya olduğu artan düzenleyici belirsizliğini değerlendirdi.
ABD Ticaret Temsilciliği’nin (USTR) son teklifleri, mülkiyet ve işletme yapısı ticari olarak çeşitlenmiş olsa bile, Çin finansmanlı gemilerin ek liman ücretlerine tabi tutulabileceği endişelerini artırdı.
Sektörün karşı karşıya olduğu en acil hukuki ve operasyonel sorulardan biri, yeni çerçevede neyin “Çin’e ait” veya “Çin kontrolünde” olarak kabul edileceği. Geçen hafta yayımlanan en son USTR taslağı, önceki versiyonlardaki daha agresif hükümleri yumuşatsa da, temel riski ortadan kaldırmadı: Çin finansman bağlantısı olan gemilerin tarifeye dahil edilme ihtimali hâlâ mevcut.
Bu belirsizlik, özellikle Çinli finans kurumlarıyla satış ve geri kiralama işlemleri yapan armatörler için büyük önem taşıyor. Örneğin, Çinli bir kiralama şirketinden gemi kiralayan Yunanlı bir armatör, teknik yönetimi ve ticari operasyonları başka bir ülkede olsa bile, bu gemisi “Çin kontrolünde” olarak sınıflandırılabilir. Bu durumda, gemi ek tarifeler veya liman ücretlerine maruz kalabilir ve bu da ciddi ticari sonuçlar doğurabilir.
Bu belirsizlik, sektörde kapsamlı bir risk değerlendirme sürecini tetikledi. Reed Smith olarak, birçok müşterimizin bu tür yaptırımlar yürürlüğe girmeden önce maruziyetlerini analiz ettiklerini görüyoruz. Bazı müşteriler, potansiyel yükümlülükleri azaltmak adına finansman yapılarını yeniden düzenlemeyi dahi düşünüyor.
Aynı zamanda, sözleşmelere yönelik koruyucu hükümler, sigorta şartlarının revizyonu ve mülkiyet ile finansman kaynaklarına dair daha açık açıklamalar için talep artıyor. Böylece tarifeler yürürlüğe girerse, daha esnek çözümler geliştirilebilecek.
Şimdilik, “Çin mülkiyeti”nin kesin bir yasal tanımının bulunmaması, sektörü düzenleyici bir gri alanda faaliyet göstermeye zorluyor. Beklenen şekilde yürürlüğe girerse, bu yeni tarifeler, özellikle Çinli finans kurumlarını veya kiralama şirketlerini içeren gemi finansman yapılarını küresel ölçekte yeniden değerlendirme gerekliliği doğurabilir.
Bu belirsizlik ortamında armatörlerin en doğru adımı temkinli olmak. Yetkililer uygulama eşiklerini ve kriterlerini netleştirene kadar, gemi sahiplerinin Çinli tarafların dahil olduğu her türlü mülkiyet veya finansman yapısının tarifeye tabi olabileceğini varsayması gerekiyor. Yasal, finansal ve operasyonel açıdan önden planlama yapmak, bu değişken ortamda riski azaltmak açısından kritik önem taşıyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: