Diversity Study Group’un (DSG) yayımladığı son “Annual DEI in Maritime Review” (Denizcilikte Yıllık DEI Değerlendirmesi), denizde ve karada çalışan profesyonellerin adil, kapsayıcı ve hesap verebilir çalışma ortamlarına yönelik beklentilerinin giderek daha netleştiğini ortaya koyuyor.
Rapor, katılımcı kuruluşlar tarafından uygulanan veri odaklı çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) girişimleri ile politikalara ilişkin çalışan görüşlerini yıl bazında takip ediyor.
Araştırma, çalışanların iş deneyimleri, işyerinde destek görüp görmedikleri ve DEI konusundaki tutumlarına ilişkin temel soruları yanıtlayan neredeyse 10.000 kişiyle, bugüne kadarki en kapsamlı anketi gerçekleştirdi.
Temel bulgular arasında, DEI eğitimlerinin hem karada hem de denizde çalışanlar üzerinde ölçülebilir şekilde olumlu etkiler yarattığı yer alırken, kurumsal kültürü şekillendirmede kritik role sahip orta kademe yöneticilerin desteklenmesinde hâlâ kalıcı boşluklar bulunduğu vurgulandı.
DSG’nin Kurucusu ve CEO’su Heidi Heseltine, şöyle konuştu:
“Bu yıl küresel DEI tartışmaları çoğu zaman ‘woke karşıtı’ söylemlerle gündeme gelse de, verilerimiz hem denizciler hem de karada çalışan profesyoneller açısından tamamen farklı bir tablo çiziyor. Çalışanlar geri çekilmiyor – tam tersine bu konulara daha fazla sarılıyorlar. İşverenlerinden adalet, saygı ve hesap verebilirlik beklediklerini ve işyerlerinde görmek istedikleri değişimleri her zamankinden daha yüksek sesle dile getirdiklerini net biçimde ortaya koyuyorlar.”
Bu yılki analiz, DEI eğitimi ile iyi oluş hâli, psikolojik güvenlik ve ayrımcılığı belirleme yeteneği arasında güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor. Eğitim alan denizciler, kurumları tarafından desteklendiklerini çok daha yüksek oranda ifade ederken, aynı eğilim karada da ortaya çıktı. Bununla birlikte birçok orta kademe yöneticisinin DEI eğitimi alma olasılığının daha düşük olması, ilerlemeyi zayıflatan yapısal bir zafiyet olarak öne çıkıyor. Ayrıca, ekipleri yönetme ve politikaları uygulama konusunda en çok kendilerine güvenilen grup olmalarına rağmen, bu yöneticilerin sorunları dile getirme veya ayrımcılığa karşı çıkma konusunda kendilerini daha az yetkin hissettikleri de belirtildi.
Rapor Uyardı: Kadın Denizciler En Fazla Tacizle Karşılaşan Grup
Kadınlar denizci nüfusunun küçük bir bölümünü oluştursa da, olumsuz deneyim yaşama olasılıkları kayda değer şekilde daha yüksek. Kadın denizcilerin üçte birinden fazlası en az bir psikolojik taciz vakası yaşadığını, dörtte biri ise cinsel tacize maruz kaldığını bildirdi.
Kadın denizcilerin psikolojik tacize maruz kalma oranı %38 ile yüksek seyretse de, rapor erkek denizcilerin %17’sinin de benzer deneyimler yaşadığını ortaya koyarak, herkes için kapsayıcı müdahalelerin gerekliliğine dikkat çekiyor. Genel olarak katılımcıların neredeyse beşte biri bir tür psikolojik taciz bildirdi. Kadınlardan sonra LGB bireyler (%33) ve orta rütbeli denizciler (%25) en yüksek oranlara sahip. Ayrıca cinsel taciz veya saldırı bildirimi yapanların %64’ünün erkek olduğu görüldü.
Olumlu gelişmeler de dikkat çekiyor: Kadın denizcilerin 10’da 9’u “işte kendim olabiliyorum” ifadesine katılıyor. Ayrımcılık karşıtı politikaların etkili olduğunu düşünenlerin oranı 7 puan artarak %85’e yükseldi; sorunlar bildirildiğinde harekete geçileceğine inananların oranı da 5 puan artışla %80’e ulaştı.
Stajyer ve genç çalışan pozisyonlarında kadın oranı yeniden %60 seviyesine çıkarak güçlü bir giriş hattına işaret ediyor. Ancak temsil, orta kademeden sonra ciddi biçimde düşüyor; bu durum, süregelen bir tutunma ve kariyer ilerleme sorunu olduğunu gösteriyor.
Engelli bireyler ve doğumda atanan cinsiyetinden farklı bir cinsiyete sahip olan çalışanlar, karada daha düşük oranda olumlu duygu durumu bildirdi. LGB katılımcıların yalnızca %77’si işyerinde kendileri olabildiklerini ifade ederken, bu oran genel ortalamanın (%84) altında kalıyor. Denizde çalışan LGB denizciler ise psikolojik ve cinsel taciz açısından belirgin şekilde daha yüksek risk altında.
Heseltine sözlerini şöyle tamamladı:
“Denizde ve karada insanlar, konuşabildikleri, kendileri olabildikleri ve başkalarına zarar veren davranışların karşılıksız kalmayacağını bildikleri işyerleri talep ediyor. Bu yılın verileri açık: İlerleme var, ancak hesap verebilirliğin bu ilerlemeye yetişmesi gerekiyor.”
Yorumlar
Kalan Karakter: