Kanada’da kuruldu Türkiye’de büyüyor 20 yıl önce Singapur’da kurmuş olduğu şirket ile acentelik ve brokerlik hizmeti veren Kaptan Hasan Oktay, 1998’de Kanada’ya taşınarak Bulk Atlantic şirketini kurdu ve gemi operatörlüğüne başladı. Şirketin merkezini Türkiye’ye taşıyan Oktay, iki gemi satın alarak armatörlüğe de giriş yaptı.Yüksek Denizcilik Okulu’ndan mezun bir kaptan olan Hasan Oktay, İsveç’te Masterını yaptıktan sonra 1989 yılında Singapur’dan güzel bir iş teklifi almış. Eşiyle birlikte Singapur’a yerleşen Oktay, bir yıl sonra çalıştığı şirketi bırakıp kendi şirketini kurarak acentelik ve brokerlik yapmaya başladı. Singapur’da tek Türk olmanın da sağladığı avantajla hemen hemen bütün Türk armatörlerin Singapur’daki acentesi oldu ve gemilerine de yük buldu. 1998’de Kanada’da kurduğu Bulk Atlantic’in merkezini Türkiye’ye taşıdı.Singapur’daki ofisi geçen yıl dondurduklarını söyleyen Oktay, “Bir Türk yönetici göndererek Singapur ofisini yeniden aktif hale getirmek istiyoruz ancak insanlar artık yurtdışına gitmek istemiyor. Çünkü Türkiye’de de denizcilik sektöründe gelirler çok ciddi yükseldi” dedi.Türkiye’ye gelme nedeni “Türkiye’de iş yapmak için çok iyi bir ortam var. Dünya ile iş yapmak için çok güzel bir konumda” sözleriyle açıklayan Oktay, “Türkiye’de ekonomi düzeldikçe insanların daha çok özgüven kazandığını gördüm. Bu denizcilik sektöründe çok belirgin gözüküyor” diye konuştu. Singapur ve Kanada’da oluşturulan sermayenin Türkiye’ye getirmenin gururunu yaşayan Hasan Oktay, gemilerinde de Türk personelin çalıştırılmasına dikkat ediyor.İki gemi ile armatörlüğe girdiDemir çelik yükleri ağırlıklı olmak üzere Akdeniz ve Karadeniz’den Amerika, Brezilya ve Karayipler hattında handysize operatörlüğü yapan bir şirket olduklarını söyleyen Oktay, Amerika’ya ayda 4-5 gemi gönderdiklerini ve ülke limanlarında oldukça iyi tanınan bir firma olduklarını belirtti. Piyasayı çok iyi koklayan bir piyasa olduklarını ve gemi alım-satım ve kiralamada doğru zamanlama yaptıklarını ifade eden Oktay, geçen yılın son ayında % 60 daha ucuza iki gemi satın aldıklarını açıkladı. Satın aldıkları gemilerle ilgili Oktay şu bilgileri verdi: “5300 dwt’lik hem konteyner hem demir çelik taşıyabilen 1997 Alman yapımı gemiler bunlar. Genellikle Alman bankası ile çalışmamıza rağmen bu gemilerin alımında Bank Asya ile çalıştık ve bankanın bize çok yardımcı olduğunu gördük. Bankanın Erenköy şubesi projemizle şaşırtıcı derecede ilgilendi ve destekledi. Faizlerin ve ödemelerin Alman bankasından daha uyguna geldiğini söyleyebilirim. Bunun nedeni sanırım şeffaf bir şirket olmamız ve şirketin bir patron tarafından değil yönetim kurulu tarafından yönetilmesi.”“Koster ile girmek istedik”Handysize operatörlüğü yapan bir firma olarak neden küçük tonajlı gemi satın aldıklarını da Oktay şöyle açıklıyor; “Birçok işletme gibi rüzgara kapılıp şirketin sermayesini zorlayacak büyük yatırımlar yerine küçük gemi ile armatörlüğe girmeyi tercih ettik. Akdeniz dinamiğine girmek istedik. Çünkü bu bölgede çok yaşlı bir koster filosu var ve biz daha genç gemilerle bu piyasaya girmek istedik. Ayrıca çalıştığımız yük sahiplerinin Amerika dışında Akdeniz bölgesinde de yükleri bulunuyor. Akdeniz çanağında armatörlüğü tatmak istiyoruz.”Proje bazında hareket ettiklerini söyleyen Oktay, yeni gemi alacak veya yaptıracak yatırımcılara da tavsiyede bulunuyor; “Fabrika veya şirketlerin ihtiyaçlarına göre, çalışılacak ülke ve limanlara göre gemi yaptırmak daha doğru. Yük garantisi olmadan gemi alıp işletmek artık çok zor.”En doğru yatırım ‘handysize’ Denizcilik piyasalarıyla ilgili de görüşlerde bulunan Oktay, denizcilik piyasasına artık armatörler dışında spekülatörlerin de girdiğini ve pazarda gemi alım satımlarında oynamaya başladığını vurguladı. Oktay konuşmasını şöyle sürdürdü: “Marketin şu veya bu şekilde olacağını söyleyemeyiz. Sürekli inişli çıkışlı bir market izleyeceğimizi söyleyebilirim. Sadece gemi arzlarına bakılarak yapılacak bir değerlendirmede capesize ve panamaxlarda ciddi bir arz girişi olması bekleniyor. Ancak handysize piyasasından hurdaya gidecek gemi tonajının yeni girişleri dengeleyeceğini düşünüyor ve handysize navlunlarının daha büyük tonajlı gemilere nazaran iyi olacağına inanıyorum. Geçen hafta 10 bin dolara capesize geminin kiralandığına tanık olduk. 60-70 bin dolardan 10 bin dolara düştü. Handysize navlunlarında aynı oranda düşüş görülmedi. Her tonaj için aynı marketi konuşamayız. Handysize gemiler Akdeniz ve Karadeniz içinde gelişen ülkelerde daha çok tercih ediliyor ve handysize yatırımlarının doğru bir yatırım olduğunu düşünüyorum. Farklı bir bakış da yok değil. Küreselleşme, küçük işletme ve tesis sayısını azaltıyor. İleride global büyük şirketler artık handysize çok kullanmayacaklar ve daha büyük tonajlı gemileri tercih edecekler deniyor. Ancak böyle bir durumun ne zaman gerçekleşeceği bilinmiyor.