25. Dönem Türkiye Büyük Millet meclisi başkanlığına seçilen İsmet Yılmaz SeaNews Dergisinin son sayısında yayınlanacak röportajında önemli açıklamalarda bulundu. 

1 Temmuz 2015'te TBMM'nin 25, dönem başkanı olan İsmet Yılmaz ilk dergi röportajını verdiği SeaNews Dergisine denizcilik konularının haricinde gündeme dair önemli mesajlar da verdi. 

"Türkiye'nin Coğrafyası Kaderidir"

Türkiye’nin coğrafyasının  kaderi olduğunu kaydeden İsmet Yılmaz; "Bu coğrafyadan kaçabilmek mümkün değildir. Coğrafyamızdaki ateşi görüyorsunuz,  bu güçlük getirdiği gibi aynı zamanda fırsattır da… Bugün eğer bu coğrafya olmasaydı TANAP’ı, Bakü-Tiflis – Ceyhan hattını düşünmezdiniz, gerçekleşmezdi. İran’dan doğalgaz, Irak’tan petrol boru hattı gelmezdi" şeklinde konuştu. 

Bu coğrafya hem kaderimiz, hem de şansımız olduğunu belirten Yılmaz; şunları söyledi:

"Bunu yine başarmanın şartı birlik beraberlikten geçiyor. Birlik beraberlik güç demektir. Güçlü olursanız bu projeleri gerçekleştirebilirsiniz. Güçlü olursanız ülkede istikrar olur. Ülkede istikrar olduğu içinde yabancı yatırımcı size gelir. Aksi durumda sizin için fırsat görünen, şans görünen şeyleri gerçekleştiremezsiniz. O bakımdan birlik ve beraberlik çok önemlidir diye düşünüyorum."

"Küçük olsun benim olsun diye başkalarını dışlarsanız..."

Birlik beraberliğin temin edilmesi yolunda neler yapılması gerektiği şeklindeki soruya ise Başkan İsmet Yılmaz şu karşılığı verdi:

"Reçetesi şudur, bizim bin yıllık geçmişimizde olduğu gibi kişileri olduğu gibi kabul etmek; bakın burada hoşgörü demiyorum. Hoşgörü, bir hata var da ben bunu tolere ediyorum hoş görüyorum anlamında. Hoşgörünün ötesinde bir şey olduğu gibi kabul etmek,farklılıkları zenginlik olarak görmek, tehdit olarak değil. Türkiye’de geçmişte tehdit gibi görülen şeylerin şimdi bu ülkenin zenginliği olduğu yaşanan süreç içerisinde ortaya çıkmıştır.  Bir başka husus Daron Acemyan’dır diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığından en son ödül alan bir vatandaşımız. Kendisi Amerika’da… İlerde Nobel Ekonomi Ödülüne aday olabilecek bir kişi, onun bir kitabı var “Ülkeler Niçin Çöker ”diye. (Why Nations Fail(Ulusların Düşüşü) Herkese o kitabı salık veriyorum. Birçok ülke liderlerinin masasında var. Ülkeler kendi vatandaşlarını kaplamadığı zaman, o kapsayıcılığı kaybettiği zaman çöküyor. Küçük olsun benim olsun diye başkalarını dışlarsanız, ötekileştirişseniz işte o zaman çökersiniz. Herkesi kucaklayıcı olduğunuzu göstermeniz lazım. Bu ülkenin 77 milyonu da asli vatandaşı birinci sınıf vatandaşı olduğunu bilmelisiniz. Birisini… bu ülkenin sahibi geri kalanını da marabaları şeklinde görmemek lazım. Bizim kültürümüzde de var; ”Kendi nefsin için istediğinizi başkaları içinde istemelisiniz, kendi nefsiniz için istemediğinizi başkaları için de istemeyeceksiniz” şeklinde. Kişiler karşısındakini anlama şeklinde bir yetenek geliştirirse- ki kendini anlama zaten biraz egoya girer- o zaman bu egodan diğer gamlığa girer. Bizim geçmişimizde bunun örneği var ve bu nedenle dünyanın en güçlü devletiydik. Farklılıklarımızı zenginlik olarak görmemiz bunu içselleştirmemiz gerekir, bu da kendine güvenle alakalıdır."

"Vatandaşımız umudu sandıkta aramıştır"

Meclis Başkanlığı'nın  milli iradenin en somut olarak gerçekleştirildiği yer olduğunu söyleyen TBMM Başkanı Yılmaz, TBMM Başkanlığında gerçekleştirmek istedikleri nelerdir şeklindeki soruya şu yanıtı verdi: 

"En son seçim ülkemizin yüzde 86’lık gibi bir katılımı ile gerçekleşti. Halkımızın yüzde 95’i mecliste temsil ediliyor. Milli iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi ve bu seçim sonuçları da gösterdi ki milletimiz çözüm yeri olarak meclisi görüyor. Demokraside yabancılaşma diye bir kavram var. Eğer vatandaş bu seçimlerin bir şeyi değiştirmeyeceğini, gelen de bir giden de bir şeklinde bir algıya kapılmış olsaydı o zaman hiç tatilini bozup, yaylasından aşağı inip sandığa koşmazdı. Sandığa bu kadar koşma bir çözüm ve değişim umudunun var olduğunu gösteriyor. Bu umudun devam etmesi lazım… İşte vatandaşın bu umudu ve beklentilerine Türkiye Büyük Millet Meclisinin cevap vermesi lazım. Biz elbette istiyoruz ki dört parti lideri bir araya gelsin.Partiler, Türkiye’nin ortak konuları olduğunda kısır çekişme ve sözleri bir kenara bırakarak yepyeni bir sayfayla çıkıp milletin iradesini ortaya koymalılar.

Ben burada geçen dönemde genel kurulda kavgalı gibi gözükenlerin dışarda birlikte çay içtiğini gördüm. Vatandaş içerdeki kavgasını görüyor da yan yana gelip çay içtiğini görmüyor. Dolayısıyla bir olay, etki, söz kartopu etkisiyle başka yerlere yansıyabiliyor. Burada da sadece meclisteki tartışmaları kavgaları değil de bir arada yaşama kültürünü, ortak paydamızın Türkiye olduğunu, yapılan bu tartışmaları ise, daha iyi çözüme ulaşmak için ortak aklı bulma çalışmaları olarak görmek ve göstermek gereklidir. İnşallah bu dönemin meclisi, vatandaşın beklediği bütün sorunlara çözüm olacağı bir meclis olacaktır. Zaten bin yıllık tarihimizde mevcut olan bir uzlaşma kültürünü artık hayata geçiririz diye düşünüyorum."

TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ile yapılan geniş röportajın tamamı, denizcilikle ilgili görüşleri, denizcilik sektöründeki krizin ne zaman atlatılacağı konusundaki öngörüleri bu hafta yayınlanacak olan SeaNews Dergisinde yer alacak. 

 

 

Editör: TE Bilişim