Daha önce suyun miktarının önemli olduğunu, günümüzde ise kalitenin ön plana çıktığını vurgulayan Kınacı, ülkemizde bazı su kaynaklarının geri dönülmez bir şekilde kirletildiğini söyledi. Prof. Dr. Kınacı, ülkemizin su potansiyelini "Türkiye su fakiri değil, zengini de değil." şeklinde ifade etti.

Uluslararası Yöneticiler Derneği (YÖNETDER)'nde bu hafta, 'Su Kanunu Tasarısı' mercek altına alındı. YÖNETDER Genel Merkezi'ndeki su kanunu çalıştayına Orman ve Suişleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi'nden uzmanlar ile ODTÜ, Ankara ve Turgut Özal üniversitelerinden akademisyenler katıldı.

Seminer, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı'nın Su Kanunu Tasarısı'nın amaç ve kapsamlarını anlattığı sunumuyla başladı. Su Kanunu'nun maksadını "Su kaynaklarının sürdürülebilir şekilde korunması, kullanılması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi, kullanım esaslarının belirlenerek tahsislerinin tek merkezden yapılması, su yönetiminde etkinlik ve katılımın geliştirilmesini sağlamaktır." diye tanımlayan Kınacı, hazırlanacak kanunun her canlıyı ilgilendirdiğine dikkati çekti. 1926'da çıkartılan kanunun günümüz şartlarına artık cevap vermediğinin altını çizen Kınacı, her kurum ve kuruluşun kendi ihtiyacına göre mevzuat geliştirdiğini, bu durumunda su yönetiminde kargaşaya yol açtığını ifade etti. Kınacı, su ile ilgili mevzuatta önemli boşluklar olduğu için kurumların zaman zaman zor durumda kaldığını kaydetti. Türkiye'nin 112 milyon nüfusa yetecek kadar su potansiyelinin olduğunu açıklayan Prof. Dr. Kınacı, bazı su kaynaklarının deri dönülmez bir şekilde kirletildiğini söyledi. "Daha önce suyun miktarı önemliydi, artık kalite ön planda. Avrupa'dan farklı olarak suyu miktar ve kalite olarak düşünmeliyiz. " diyen Kınacı, "Türkiye su zengini de su fakiri de değil. Nüfusumuz 112 milyon olunca suya ihtiyacımız olacak. Bunun için mevzuat yenilenmeli." sözlerini kaydetti. Hazırlanan tasarı ile su yönetiminde çok başlılığın önüne geçileceğini dile getiren Kınacı, yeni kanunla her kurum ve kuruluşun kendi ihtiyaçları doğrultusunda hareket edemeyeceğini belirtti. Mevcut durumda arazi sahibinin yer altı suyunu istediği kadar çekip kullandığını hatırlatan Kınacı, doğal hayatın devamı için havza yönetim planlarının da 2013 yılından itibaren hazırlanmaya başlayacağını ifade etti.

Orman ve Suişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Eldemir ise sulama ve içme suyu kullanımında israf yaşandığına dikkati çekti. Eldemir, kayıp kaçağın önüne geçmek için yeni tedbirler alacaklarını söyledi. Bugüne kadar büyük oranda su sıkıntısı yaşanmadığını ifade eden Eldemir, tedbir alınmaması halinde kullanılabilir su miktarının artacağını belirtti.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Kamil Kılıç da kaynakların boşa tüketilmemesi için yeni kanunun önemli olduğunun altını çizdi. Büyük şehirlerin ayısının artacağını belirten Kılıç, yerel yönetimlere daha çok yetki verilmesi gerektiğini söyledi. Atık suların yeterince değerlendirilmediğini açıklayan Kılıç, Belediye Birliği ile Sular İdaresi'nin daha çok işin içine girmesi gerektiğini kaydetti.

YÖNETDER Genel Başkanı Önder Kıraç, suyun stratejik bir konu olduğunu, herkesin bilinçlenmesi halinde iyi bir su yönetiminin kendiliğinden ortaya çıkacağının altını çizdi. Kıraç, ülkenin geleceği için çok önemli olan kanun tasarısında emeği geçenlere teşekkür etti.
Editör: TE Bilişim