Türkiye’nin en büyük özel tersanesi olan Sedef Tersanesi’nin idari işler Müdürü Sualp Keser, “Askeri projelerin yapımında özel yetenek ve özel yatırım gerekir” dedi.

 

Türkiye’nin en büyük özel tersanesi olan Sedef Tersanesi Turkon Holding bünyesinde faaliyet gösteriyor. 190 bin metrekaresi Tuzla, 83 bin metrekaresi Orhanlı Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde olmak üzere toplam 273 bin metrekare üzerine kurulu bir tersane. Askeri projeler konusunda önemli çalışmaları bulunan Sedef Tersanesi, MİLGEM Projesi ile de adından söz ettiriyor. Askeri projeler konusunda açıklamalarda bulunan Sedef Tersanesi İdari İşler Müdürü Sualp Keser, askeri gemi inşasının çok özel yetenekler ve özel yatırımlar gerektirdiği söyledi. Keser, bu durum göz önüne alındığında, yeni bir altyapı yatırımına ihtiyaç duymayan tersanelerinde ülkemizin milli kaynaklarının en iyi şekilde kullanacaklarını ifade etti. Keser, “Şu andan itibaren askeri gemi üretimi için yeni yatırımlar yapılmasının, bu kriz döneminde israfa neden olabileceği gibi projenin maliyetinde de artışa neden olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır” ifadesini kullandı.

 

“Türkiye her alanda kendi ürününü üretmek istiyor”

 

Ülkemizin her alanda kendi ürününü üretme konusunda istekli göründüğü bu dönemde, Türkiye’nin kendi savaş gemisini yapma konusunda düşüncelerini aldığımız Sualp Keser, şunları söyledi: “Sivil ve askeri tersanelerimiz askeri gemi projelerinde istekli olmanın yanı sıra ürettikleri gemilerin halen donanmada etkili olarak kullanılması ile de bu konudaki uzmanlıklarını göstermiş durumda. Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın katkılarıyla Deniz Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan gemilerin inşasına 1993 yılında ilk olarak Sedef Tersanesi’nde başlandı ve TCG Yarbay Kudret Güngör Gemisi 1995 yılında teslim edildi. Bu ilk gemi askeri projelerin özel sektörde inşasının önünü açmış, daha sonra diğer tersanelerde akaryakıt gemileri, SG botları, yeni tip karakol botları, MİLGEM Projesi kapsamında TCG Heybeliada, Hızlı LCT’ler, SG Arama Kurtarma Gemileri teslim alındı” şeklinde konuştu.

 

“Diğer ülkelerden kabul görüyoruz”

 

Özel sektör tersaneleri olarak, kendi Savaş gemilerimizin dizayn ve üretimi konusunda belirtilen projelerle isteğin çok üzerinde bir durumda olduğumuz diğer ülkeler tarafından da kabul ediliyor diyen Keser, “Sahil Güvenlik Botu ve Yeni Tip Karakol Botlarının ihracı ile başlayan süreç diğer projelerde özellikle fuar tanıtımları ve inceleme gezileri sonrasındaki görüşmeleri devam etmektedir. Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın ana hedefinin gemi inşa ve gerekse yan sanayi olarak askeri gemi inşa süreçlerine hakim, tecrübe kazanmış tersaneleri bir çatı altında toplayarak dünya çapında rekabetçi bir savunma şirketi oluşturmak olduğunu açıklamıştır. Bahse konu tersanelerin arasında en büyüğü durumunda olan Sedef Tersanesi; ilk askeri gemiyi inşa etmenin onuruyla, LPD ve hastane gemisi gibi önemli ve stratejik projeleri inşa ederek bu projelerde her zaman görev almaya hazırdır” ifadesini kullandı.

sedef tersanesi 1(4)

 

“Fiyatlar bugünkünün iki misliydi”

 

Sedef Tersanesi olarak 180 bin DWT’lik gemi yapma kararı verdiğimiz gün, bu gemileri yapmak için kontratımız bulunmaktaydı ve fiyatlarda bugünkünün iki mislinden fazlaydı diyen Sualp Keser, “Sedef Tersanesi, o günkü piyasa şartlarından dolayı bu gemileri yapabilecek yatırımları yapma kararı aldı. Bugün, gemi fiyatlarının düşmesi ve herhangi bir devlet desteği olmadığı için bu talepleri Türkiye’ye çekme imkanı görünmüyor. Devletimizin politikasında bir değişim olmaması halinde gelecek için de bir umut göremiyoruz. Uzakdoğu ülkeleri ve denizciliğe özel önem veren, teşvik eden Brezilya, Rusya ve Hazar Denizi kıyısındaki Türki Cumhuriyetler gibi ülkelerde olduğu gibi, ülkemizin tersaneler ve denizcilik için geliştirdiği özel bir politikası bulunmadığından talebi kısa vadede çekebileceğimize inanmamakla birlikte, LPD Projesi; ülkemizin coğrafi konumu, Akdeniz’in stratejik önemi, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan son olaylar, Türk Silahlı Kuvvetlerine verilebilecek muhtemel görevler, göz önüne alındığında en kısa sürede donanmamıza sorunsuz olarak kazandırılması gereken ve inşa sonrası başarısız olunması arzu edilen zamanda hizmete sunulamaması sonrasında, tersanelerin ve Savunma Sanayi Müsteşarlığının prestijinin olumsuz etkileneceği, bir proje olmamalıdır” ifadesinde bulundu.

 

Keser, “LPD Projesi ile donanmaya kazandırılacak olan gemi sayesinde tam donanımlı bir amfibi taburun istenilen yere en kısa zamanda gönderilerek; uçak, helikopterler, küçük çıkarma araçları (HOWER CRAFT) (LCM) veya zırhlı muhabere araçları (AAV) ile karaya çıkarılması ve Amfibi hücum sonrasında hedefin ele geçirilmesinden daha çok günümüzdeki koşullarda asıl kullanım yerinin insani yardım (Doğal Afet sonrası) ve barışı destekleme harekatında kullanılacağı göz önüne alındığında, bir adet yaptırılacak geminin, istenilen imkan ve kabiliyetlerin fazlasına sahip olarak en kısa sürede ve sorunsuz olarak tamamlanması önem arz etmektedir” şeklinde konuştu.

 

“Böyle bir tersane sınırlı sayıda var”

 

LPD gibi teknik seviyesi çok yüksek, kızak öncesi blok bazında donatım işlerinin tamamlanması gereken bir gemi için ihtiyaç duyulan bilgi, teknoloji, dizayn seviyesi ve alan ihtiyacını karşılayabilecek dünyada sınırlı sayıda tersane mevcut olup, Türkiye’de bu özelliklere sahip tersanelerden biri Sedef’tir diyen Keser, “Sözü geçen gemi için, saç kesiminden teslime kadar 4 yıl boyunca 1.000 kişilik, işçi, teknisyen, projeci ve mühendisin çalışması gerekmektedir.Saç kesimine başlayana kadar olan proje süresince de takriben iki yıl boyunca 150 kişilik bir ekibin çalışacağını ve inşa süresinin 6-7 yıl sürebileceğini değerlendiriyoruz” açıklamasında bulundu.

 

Yerlilik oranı yüzde 70

 

Sedef Tersanesi’nde inşa edilen gemilerdeki yerli katkı oranı sadece işçilik harcamaları olarak gemi maliyetinin takriben 3’te birini oluşturmaktadır vurgusunu yapan Keser, “Diğer yerli malzeme ve servis girdileri ile birlikte, yerli katkı oranı anahtar teslimi gemi projelerinde projenin özelliğine bağlı olarak yüzde 50 ila yüzde 70 arasında değişmektedir. Bir geminin 2000 otomobile denk geldiği düşünüldüğünde, istihdam açısından ülkemizin önemli sektörleri arasında bulunan gemi inşa sanayi; diğer üretim sektörleri ile mukayese edildiğinde, milli gelire olan katkısı sayı olarak az olmakla birlikte, toplamda çok fazla olduğu aşikardır” ifadelerini kullandı. Sualp Keser, “Sektörün ekonomik krizden çıkış çalışmalarında; farklı uzmanlıklar gerektiren teknik özellikleri, gemi inşa dizaynları ve inşaları farklılık arz eden, petrol platformları ve bunlara hizmet veren destek gemileri, özel maksatlı römorkörler, araştırma gemileri, balıkçı gemileri, enerji platformları, asfalt tankerleri ve askeri projeler de ihtisaslaşma, bu konuda marka olmak önem arz etmektedir. Tersanemizin teknik alt yapısı, imkan ve kabiliyetlerinin ihtisaslaştığı branşlarda marka olmasının ana nedeni olduğunu düşünüyoruz. Küçük projelerin ufak tersanelerde yapılabildiği göz önüne alındığında; arz ve talep dengesinin ihtisaslaşma tersane için avantaj oluşturmakla birlikte, dengenin zayıf olması halinde, arz edenler zorlanmakta ve birbirlerinin ilgi alanlarına girerek fiyat politikasında da özellikle büyük tersaneler için sorunlara neden olmaktadır” şeklinde konuştu.

 

Bir bakışta Sedef Tersanesi

-Yılda 100.000 ton çelik işleyebiliyor.

-50X315 boyunda Türkiye’nin en büyük kuru havuzuna sahip.

-Aynı anda 1.050 tonluk bloğu kaldırabilen vinci var.

-230.000 metrekarelik toplam alanının 56 bin metrekaresi kapalı.

-Çevreye zarar vermeden boya / raspa yapabilecek kapalı boya holleri bulunuyor.

 

sedef tersanesi 1(1)

Editör: TE Bilişim