İsrailli askerlerin baskın yaptığı Mavi Marmara gemisinin tüm elektronik, muhaberat, radar, su altı sistemleri, uzak konuşma sistemlerini yapan emekli elektronik mühendisi Halil İbrahim Arslan (67), hastalığı nedeniyle hobi olarak gemi maketleri yaparak yaşama azmiyle diyaliz hastalarına örnek oluyor.

MAVİ MARMARA ASRLAN'IN ESERİ

Bursada Bugün'e evinin kapılarını ilk kez açan emekli elektrik mühendisi Halil İbrahim Arslan (67), yaşamı boyunca toplam 25 gemi yaptıklarını belirterek, "Uzun yılar gemi elektronik mühendisliği eğitimi gördüm. Haliç Tersanesi'nin elektronik bünyesinde göreve başladım. Radar ve konfor sistemleriyle başladığım meslek hayatımda toplam 25 geminin yapımında elektronik anlamda katkıda bulundum. En son Mavi Marmara gemisinin elektronik tüm donanımını yaptık. Mavi Marmara gemisinde Haliç Tersanesi'nde çalışan 3 bin kişinin emeği vardır. Geminin yapımında benim sorumlu olduğum, elektronik, muhaberat, radar, su altı sistemleri, uzak konuşma sistemlerini yaptık" dedi.

"3 AYDA TÜRKİYE'NİN İFTİHARI GEMİ YAPTIK"

Belçika'ya Siliens isimli gemiyi iftiharla yaptıklarının altını çizen Arslan, "Yabancılar ihtiyat vermişler. Biz Türkiye Kalkavan firması olarak '8 ayda bitiririz' dedik. Belkiça bu konuda her türlü imkan ve malzeme teminini gerçekleştirdi. Bunlar nehir gemisi. Tehlikeli gaz, yanıcı ve patlayıcı madde taşıyorlar. Bu gemiyi yaparken bu işin uzmanı kişileri topladılar. 3 ay gibi bir kısa sürede bu gemiyi tüm donanımlarıyla teslim ettik. Bu Türkiye'nin iftiharı bir gemidir. Avrupa, gemiyi bu kadar kısa sürede tamamladığımız için şaşırdı" şeklinde konuştu.

MAKETİN YANINDA ŞİİR DE YAZIYOR

Gemi sevdasının kendisini bırakmadığını dile getiren Arslan, "Allah ne yazdıysa, öbür tarafa gidinceye kadar bu gemi sevdası bitmez. Gerçek gemi yapımını bıraktık, maket gemilere yöneldik. Gemi maketi hobimin yanı sıra şiir de yazmaya başladım. 15-20 tane şiirim oldu. Tabiat, doğa ve insanların dertlerini şiir olarak yazıyorum. Mudanya'dan bu konuda çok ilham alıyorum" diye konuştu.

"ZAMANIMI GEÇİRMEK İÇİN HOBİ ARADIM"

"Emekli olduktan sonra kendimde bir boşluk hissettim" diyen Arslan, şunları kaydetti;
"Bir hobi arayışı içindeydim. O sırada şeker hastalığı ile tanıştım. Bu hastalık beni çok meşgul etti. Kendimize dikkat etmediğimiz ortaya çıktı. Böbrek yetmezliği bizi çok etkiledi. 7 yıldan buyana diyaliz tedavisi görüyorum. Hastalığımdan önce başlamak istediğim maket gemi yapımına hastalığımdan sonra devam ettim. Zamanı nasıl geçireceğimi bilemediğim için maket gemi yapımı bana ilaç gibi geldi."

EVİNİN BALKONUNU ATÖLYEYE ÇEVİRDİ

Haftada 3 gün diyaliz tedavisi gördüğünü ifade eden Halil İbrahim Arslan, "Kalan 3 gün ise gemi maket yapımıyla uğraşıyorum. Karadeniz Takası dediğimiz gemi maketini yaptım. Bu maket benim epey bir zamanımı aldı. 2012 yılında ise hücumbot tarzında bu gemi maketini yaptım. Gemi maketlerini yumuşak olduğu için ıhlamur malzemelerini kullanıyorum. Geminin değişik türleri değişik malzemeler gerektirir. Bu yüzden zeytin ağacı gibi sert malzemeler de kullanıyorum. Evimin balkon kısmını atölye olarak kullanıyorum" dedi.

"DİYALİZ HASTALARI HAYATI BIRAKMASIN"

Hayata daima görenlerden değil de bakanlardan olduğunu vurgulayan Arslan, "Hayatın incelikleri, zevklerini, hayatın yaşanabilir olduğunu gördüm. Diyaliz hastalarına tavsiyem, hayatı bırakmasınlar. Sonuna kadar bu işi götürsünler. Çünkü Allah bir sürü imkanlar vermiş. Bir hobi edinme olur, hayvan besleme olur. Bunlar insanı hayata bağlıyor, sıkıntı ve stresi atıyor, yaşamda meşguliyet oluşturuyor. Biz diyaliz hastaları, sağlıklı insanlara göre daha az sağlıklıyız. Bu sinyali verebilmek gerekir" diye konuştu.
Halil İbrahim Arslan'ın eşi Sevim Arslan, yaptığı hobi işleriyle eşinin hastalığı unuttuğunu, diyaliz hastalarının hayattan kopmaması gerektiğini söyledi.

HOBİYLE UĞRAŞANLAR DAHA UZUN YAŞIYOR

Uludağ Diyaliz Merkezi Başhekimi Dr. Adnan Bıyıklı ise, Arslan'ın gemi maketi çalışmalarını 1,5 yıldan buyana yakından takip ettiğini belirterek, "Halil İbrahim beyin yaptığı gemi maketi hobisi onu yaşama başlıyor. Bu tür çalışmaları yapmak için hasta olmaya da gerek yok. Bu tür hastalıkların tedavisinde insanların yaşama tutunmaları sayesinde hastalıklara meydan okuyarak hayatta daha uzun süre kaldıklarını gözlemledim. Diyaliz hastaları haftanın 3 günü gidiş gelişler dahil 6-7 saat bizimle birlikte olmak zorunda. Böyle olunca hasta tam gün çalışamıyor. Özürlü kadrosu ile çalışanlar oluyor. Bu yaşam koşullarını da etkiliyor. Bunun için hobi çalışmaları çok önemli. Bu tür çalışmalar hastalarımızda kendine olan güvenlerini de arttırıyor" diye konuştu.

Editör: TE Bilişim