İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Müdür Yardımcısı  Cevat Yaman, belediyenin çevre ve deniz kirliliği konularında bir sunum yaptı ve yetkilerinden ve çevre cezalarından bahsetti.

Daha sonra kürsüye gelen Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, sunum yapanlara teşekkür ettikten sonra tersane ve gemilere yönelik kesilen cezaların ağırlığından şikayet ederek, temelde 2 problem olduğunu bunların birinin Grostona göre kesilen ceza olduğunu, diğerinin ise balast sistemi olduğunu iddia etti.

Kalkavan, Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki ne söylesek suç olabilir diyerek çevre cezalarından şikayet etti.  Gemilerin kapasitesine göre verilen cezaların adaletli olmadığını söyledi. Yabancı ülkelerin Türkiye'deki gemilere verilen çevre cezalarından şikayet edildiğini belirten Kalkavan “Vatandaşın denize attığı kirliliğe bir şey denmiyor ama aynı kirliliği gemiden biri yapınca çok ağır cezalar kesiliyor” dedi.

Kalkavan sözlerine şöyle devam etti; “Oto tamircilerin kullandığı organize sanayi sitelerinde yapılan kirliliğe ceza verilmiyor, bizim de organize sanayimiz tersanemiz, bize niye ceza yazılıyor. Maden çıkaranlara kirlilikten dolayı ceza uygulamıyorsunuz ama tersanelere yüksek ceza kesiliyor, bu kadar acımasızlık olmaz. Biz kendi gemimizden Amerikada  denize yakıt alırken yakıtı denize kaçırttık ama kendi imkanlarımızla çevirip temizlediğimiz için ceza kesilmedi. Amerika sizin niyetinize bakıyor, bilerek mi yaptın bilmeyerek mi ona bakıyor. Biz 9 denizi dolaşıyoruz bir tek kendi ülkemizde şikayet ediyoruz, böyle bir şey olmaz, bir duyun bizi.  Tersaneler bölgesine diyorki çevre cezası olursa siz ödeyeceksiniz diyor. Bu bilinmeyen bir şey, bana nasıl çakacağınızı bilemiyorum. Bu tür cezalarlar gemi tamiri engelleniyor, zaten tersaneler zor durumda. Ödenen cezaları gemiler günlerce aylarca kazanmıyor. Kasıt varsa olabilir ceza ama kaza olaylarında haksızlık” dedi.


“2 sıkıntımız var tanımlamalarda. Grosa göre ceza olmaz. Diğeri balast sistemi. Balast yönetimi diye bir sistem geliyor, 2014te uygulanacak.  Balast uygulaması daha dünyada yürürlüğe girmeden bana nasıl ceza kesersiniz” diye cezalara itiraz etti. Grosstan dolayı cezanın ve balast cezası haksızlık olduğunu söyledi. Cezaların ağırlığından şikayet ederek, yabancı ülke gemilerinin Türkiye’de iş yapmak ve yaptırmak istemediğini söyledi.

“Biz hak etmediğimiz bir şekilde ceza yiyoruz, cüsseye göre ceza kesiliyor, balast basmadan hangi gemi tersaneye girer” dedi. Biraz empati yapmak lazım. Siyasetçilerimizi inandırmak için sizler bizim tarafımıza geçmedikten sonra siyasetçilerimizi en ufak bir şeyde ikna edemiyoruz. Çünkü mutfakta olan sizlersiniz, uzman olan sizlersiniz, sizlere soruluyor.”


“Denizciler olarak Türkiye inandırıcılığını kaybetti. Hem armatörlükte inandırıcılığımızı kaybettik, cezalar ve sigorta kapsamında inandırıcılığımı kaybettik, hem tersanelere gelen gemilerde inandırıcılığımızı kaybettik. Bugün hangi tersaneye giderseniz gidin gemilere ceza kesersiniz, kesme niyetiniz varsa yüzlerce ceza unsuru var. Ama yazık günah, dünyada o kadar zor şartlarda rekabet etmeye çalışıyoruz ki, onu isterler bunu isterler yazık. Bu sektör o manada çok çekiyoruz, yardımınızı bekliyoruz. Bu kadar iyisini yapmışken hiç hak etmediğimiz yerde bu kadar ağır cezaları karşılamak bütçemizle olmaz. Bu kadar ağır cezaları istemiyoruz. Türk limanlarında iş yapmak istemiyoruz, Türkiye’den yakıt almamak istiyoruz, gelip fazla işlem yapmamak istiyoruz. Kumanya bile almamaya çalışıyoruz. Tamir zaten kapattık  Türk liman sahalarında. Bana İtalya izin veriyor Türkiye’de yapamıyorum. Boya bile yapamıyorum. Fırçadan boya düşecek de denize sonra ceza yiyeceğim diye bir şey yapamıyorum.” Dedi.


Daha sonra İrfan Erdem'e "Türkiye'de Denizcilik Eğitimi" isimli kitabı için teşekkür etti.


 

Editör: TE Bilişim