Göcek, Bodrum'dan sonra Türkiye’nin en büyük yat merkezi. Doğal olarak kirlilik ölçümleri de düzenli olarak yapılıyor. Bu sene ortaya çıkan rakamlar tehlikenin boyutlarını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Deniz üzerinde ve denizin 20 metre altında Deniz Temiz Derneği'nin yaptırdığı ölçümlere göre kirlilik gecen yıla göre 3 kat arttı...

Telefonum çaldığında birkaç gün sonra hayatımın sonuna kadar unutamayacağım bir deneyimi yaşayacağımı tahmin edemezdim. Telefonun ucundaki ses "Göcek'te kötü şeyler oluyor, gelip kendi gözlerinle görmek ister misin?" diye sorduğunda durumun ciddiyetinin farkında olmadan gazetecilik içgüdüsüyle daveti hemen kabul ettim. Hafta sonu kalabalık İstanbul trafiğinden sıyrılıp Dalaman uçağına adim attığımda aklımda sadece cennete dair fotoğraflar vardı. Masmavi koyların kucağına uzanmış cam ormanları ve çirçir böceği seslerinin karıştığı Ege dalgaları...

Tam olarak öyle değil

Öyle olmadığını ertesi sabah Deniz Temiz Derneği Turmepa Genel Müdürü Levent Ballar ile tanışınca anladım. Anlattıkları doğa harikası, birinci derece SIT alanı Göcek'in büyük tehlike içinde olduğunu gösteriyordu. Kirlilik yüzünden deniz tükenme noktasına gelmişti. Buraya gelen binlerce tekne pis sularını denize boşalttığı için deniz yıllardır hızla kirleniyordu. Kendi gözlerimle görmek istedim.

Tekneyle hemen koyları gezmeye karar verdik. Görünürde her şey muhteşem. Mavi ile yeşilin buluştuğu bu benzersiz koyda doğa ne kadar güzel olabileceğini ispatlamaya çalışıyor sanki. Mitolojik bir öykünün içindeyim adeta. Tekne ilerledikçe birbirinden farklı koyların içinde bitki örtüsünün bile değiştiğini fark ediyorum. Her bir koy kendi içinde farklı bir güzelliği barındırıyor. Bu güzelliğin içinde insan kotu olan hiçbir şeyi görmek istemiyor.

Tam bunları düşünürken teknenin sağ tarafındaki köpükleri fark ettim. Bunlar ne diye sorduğumda yani tüyler ürpertici bir yanıt aldım: "Yanımızdan biraz önce geçen teknenin atığı..." Yani birkaç dakika önce karşıdan görüp çok beğendiğim o milyon dolarlık muhteşem tekne fosseptiğini denize bırakıvermişti. Biraz sonra bu köpüklerin her tarafı kapladığına şahit olduk. Neredeyse her yer kirlilikten nasibini almıştı. Temmuz sıcağında girebildiğimiz her koyu dolaştık. Manzara her yerde ayniydi. Binlerce tekne hiç çekinmeden atıklarını denize boşaltıyordu. Denizin üzerinde yüzen ve bizlerin masum zannettiği o beyaz köpükler aslında doğaya yapılan ihanetin en somut kanıtıydı.

Denetim yok

Saatler süren gezi boyunca tek bir denetim teknesine rastlamamış olmamız da felaketin başka bir boyutu. Yani dünyanın en güzel koylarından biri olan Göcek"i her yıl ziyarete gelen yaklaşık 13000 tekneyi denetleyen hiç bir şey yok.Tekneler içinde deterjan fosseptik ve kızartma yağı olan suyu denize boşaltıyor. Üstelik denetim olmadığı için artık bunu normal sayıyor. Bize anlatılanlara göre o lüks teknelerde duş alıp şampuanları denize akıtanlar artık sıradan görüntü olmuş. Düşünsenize dünyanın her tarafından gelen binlerce tekne nasıl olsa karışan yok diye tüm pisliğini sulara bırakıyor ve hiçbir yaptırımla karsılaşmıyor. Bölge birinci dereceden SIT alanı olduğu için demirleme yapmak da yasak. Ne de olsa Mısır kraliçesi Kleopatra'nın o ünlü Hamam Plajı da burada. Ama dinleyen kim? Nasıl olsa başıboş diye gördüğümüz teknelerin çoğu istedikleri yerde demir atıyordu.

Göcek, Bodrum'dan sonra Türkiye’nin en büyük yat merkezi. Doğal olarak kirlilik ölçümleri de düzenli olarak yapılıyor. Bu sene ortaya çıkan rakamlar tehlikenin boyutlarını tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Deniz üzerinde ve denizin 20 metre altında  Deniz Temiz Derneği'nin yaptırdığı ölçümlere göre kirlilik gecen yıla göre 3 kat arttı. Son ölçümler mavi bayrak değerlerinin 200 yerine 600 olduğunu gösteriyor. Üstelik her yıl gelen teknelerin çoğu henüz gelmedi. Ağustos ayında bu rakamların çok daha yükseleceği söyleniyor. Yani şu anda bile Göcek imdat çığlığı atıyor ama duyan yok. 

Yetki karmaşası durumu zorlaştırıyor

Felaketin büyüklüğünü fark eden TURMEPA'nın 2006 yılında bölgede bir merkez açması buranın en büyük şansı. Derneğin girişimiyle Çevre ve Orman Bakanlığı, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, 1 Ağustos 2009'dan itibaren geçerli olmak üzere bir yönetmelik çıkardı. Ancak bir yetki karmaşası var. Koylarda tüm yetki, Çevre Bakanlığına bağlı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığında. Atıkların kontrolü ve takibi ise Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Denizcilik Müsteşarlığı'nda. Sahil Güvenlik de, tespit ettiği kirliliği tutanakla Liman Başkanlığı'na bildiriyor. Yani sorumluluk tek merkezde olmayınca kimse tam olarak ne yapacağını bilemiyor. Denetimsizliğin temel sebeplerinden biri de bu.

25 TL karşılığında tekne temizliği

Sivil toplum örgütü olarak üzerine düşeni fazlasıyla yerine getiren Turmepa Göcek'te bir atık merkezi kurdu. Teknelerin yapması gereken tek şey sadece 25 TL karşılığında bu merkeze gelip atıklarını teslim etmek. Ama çoğu tekne ya sıra beklemek istemediğinden ya da bu parayı ödemeyi anlamsız bulduğundan merkeze uğramayı aklından bile geçirmiyor. Üşenip kıyıya yanaşmak istemeyenler için açık denizde dolaşan atık tekneler de var, bu teknelere de atıklarını taslı eden tekne sayısı çok az.

Esnaf olumsuz haberlerden rahatsız

Göcek'te deniz kirliliğinin dayanılamayacak boyutlara ulaşması ve Deniz Temiz Derneği TURMEPA'nın istediği sonucu bir türlü alamaması, sonunda dernek yöneticilerini de isyana sürükledi. Dernek kirlilikle başa çıkamayacağını anlayınca bölgeden çekilme kararı aldı. Bu kararı duyan Göcek esnafı ise kızgın çünkü olumsuz haberlerin Göcek'in turizm hareketine darbe vuracağını soyluyorlar. Bir tekne sahibi "20 yıl önce 25 metre denizin dibini görürdüm, şimdi kirlilikten 5 metreyi bile göremiyorum" deyince itirazlar yükseliyor.  "Böyle söylemeyin, bunları duyanlar buraya gelmez sonra" diyenler 3 yıl sonra kirlilik sürerse turizmin tamamen biteceğini aklına getirmiyor. Göcek'te denizin kirlendiği haberleri hiç şüphe yok ki buraya her yıl düzenli olarak gelen doğa tutkunlarını düşündürecek hatta bazıları gelmekten vazgeçecek ama haberler sayesinde Göcek’in tekrar eski haline dönme şansı da küçümsenenemeyecek derecede artıyor. Esnafa bunu anlatmaya çalıştım, önemli bir bölümü hak verdi ama kimileri hala kızgın.

Peki ne yapmalı?

Deniz Temiz Derneği bölgeden çekilme kararını açıklayınca olumlu gelişmeler oldu. Muğla Valiliği hem günü birlik tur yapan tekne sahiplerini hem de dernek temsilcilerini topladı ve uzlaşma yolu arıyor. "Göcek bitti" diyenlerle "turizmi baltalıyorlar" diyenler arasında zor da olsa bir barış sağlandı. Simdi Göcek koylarında deniz araçlarından kaynaklanan kirliliğin "dijital mavi kart" uygulaması ile önlenmesi planlanıyor. Anlaşmayla 4 Mayıs”ta yürürlüğe konan "Göcek Dalaman Koyları Kullanma Usul ve Esasları" devreye girdi. Yürürlüğe giren esaslarda , teknelerde atik tekne formu veya dijital kart bulundurulması zorunlu kilindi. Formla tekne denetiminin yapılması mümkün değil çünkü kimin ne yaptığını kağıt üzerinde takip etmek zor. Valilik de bu itirazı haklı buldu ve dijital takip dönemi başladı. TURMEPA şimdi mavi kartları tekne sahiplerine bedelsiz verecek ve tüm sezon boyunca bedelsiz olarak koylardan atık toplayacak. Uygulamanın denetimini ise  Sahil Güvenlik Komutanlığı, Liman Başkanlığı ve Özel Çevre Kurumu botları yapacak.

Şimdi diğer koylar da aynı hassasiyeti bekliyor. Bizler gazeteciler olarak gidip görevimizi yaptık, denizden gelen yardım çığlığını duyurmaya çalıştık. Göcek şimdilik kurtalacak gibi görünüyor. Hastalık yavaş yavaş iyileşecek. Tabi bu sürecin sıkı takipçisi olacağız. Çünkü doğaya ihanet etmeden bir yaşam hepimizin sosyal sorumluluğu.

Editör: TE Bilişim