Konuşmasında, Kanal Projesine değinen Kalkavan, projeyi desteklediklerini, projenin mutlaka yapılmak zorunda olduğunu, projenin Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi olabileceğini vurgulayarak “Projenin planlı programlı önceden planlanıp boş bir mekanda yapılması ne demek. Tarihimizde herhalde ilk defa bu kadar büyük bir planlama ile yeni bir yerleşim yerini yapılmış olacak. Ben çılgın demiyorum, ama muhteşem, büyük bir proje. Bu projede tabi ki farklı fikirler olacak, her büyük projede olduğu gibi kötü tarafların törpülenmesi açısından. Ama bu proje sonunda sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin büyük değer kazanacağı bir yatırım olacak." dedi."Efendim rantiye olacak, ne fark eder. Türkiye tek bir cep olarak düşündüğümüzde, iyi ya değerli bir şey ortaya çıkıyor. Değerli yer olmadan, değer kazanmadan rantiye olmuyor. Kim kazanırsa kazansın, nasıl kazanırsa kazansın ama bu proje yapılmak zorunda. Biz kendi aramızda da tartıştığımızda çıkan sonuçlar bunlar. Ben 53 yaşıma geldim ama böyle projeler çıktığında önce bir hayır diye kampanya başlar. Şimdi böyle projeler, fikirlerde vardır 300 yıl 500 yıl ama bu proje ama bugün ama yarın ama yüz sene ama elli sene sonra, bu proje yapılmak mecburiyetinde, bu proje olmak zorunda. Batkımızda tabii ki projenin detayları henüz bilinmiyor. Bunların çevrecilik, altyapı hesapları ne dersek diyelim, bunlar tamamlandığında, bu öyle büyük bir proje ki..Bir yerlere değer katmak için boş arazileri ne yapıyorsunuz, alan geliştirme. “Land development” diye sorduğunuzda, uluslararası büyük firmalar, esas işim bu der. Alır bir araziyi ona bir proje oluşturur ve o projeyi, ama bölge olarak ama şehir olarak ve o projeyi satar. Böyle büyük bir projeye baktığımızda, bir sürü alt yapı çalışması, finans çalışması yapılması lazım. Ama mutlaka bunlar hesaplanıyor. Böyle bir projenin İstanbul’a katacağı değer bambaşka. Şimdi bir görüş var, İstanbul’a göçü hızlandırır deniyor. İstanbul gibi, dünyanın en güzel şehirleri olan bir yerde ne yaparsanız yapın, göçü durduramazsınız. Zaten göç almaya devam edecek. Bu anayasal bir hak, herkes istediği yere gelir." diye konuştu.Kalkavan sözlerini şöyle tamamladı: "Ama bizler için en önemlisi biz denizciler olarak boğazın tehlikesini hergün düşünen yaşayan grubuz. Biz o akıntıların 90 derecelik dönüşlerin ne olduğunu biliyoruz. Boğaz gibi bir değeri her an tehlike altında bırakmak doğru değil. Tarihi boğaz gerçekten bu proje yapılacaksa tek sebep söyle dersen, güvenliktir. İstanbul’un değerlerimizin güvenliğidir. Efendim yukardan geçmek zorunda kalırlar mı, onun bir sürü yöntemi var. Geçerler mi, onun da bir sürü yöntemi var. Montrö buna engel midir, değil midir, onun da bir sürü yöntemi var. Ama bir şey var, böyle projeler fikirlere gelir, vizyonlara gelir ama esası yapılabildiğinde değerlidir. Her gün yüzlerce fikir uçuşur ama yapıldığında büyük değer kazanır. O açıdan baktığımızda denizciler olarak değil, DTO olarak şöyle düşünüyoruz, ikinci bir İstanbul yaratacak ve gerçekten bizim Cumhuriyet tarihinde yapılacak en büyük projelerden biri olacak. Mutlaka yapılacak ama bugün ama 100 sene sonra. Aksi taktirde bugün yılda 52 bin geminin geçtiği boğaz bu yükü kaldıramaz. Şöyle bir düşünün bizim arka bahçemiz dediğimiz Karadeniz bugün henüz tam gelişmedi. Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan diye baktığımızda bunların yüz sene sonraki halini düşünün. Bu ülkelerin potansiyeli bugün gibi mi kalacak. Hadi iki yüz sene diyelim. Böyle eserler on sene 50 sene için yapılmıyor. Boğazlar tarihi boğazlar, bu yükü kaldıramaz.”