AKŞAM Gazetesi yazarı Kürşat Başar; bugünkü köşe yazısında İDI Genel Müdürü Ahmet Paksoy'un açıklamalarına yer verdi.Kürşat Başar'ın yazısı şöyle:YİNE İSTANBULİstanbul Boğazı'nın simgelerinden biri olan Şehir Hatları Vapurları'nın kaldırılacağıyla ilgili haberler üzerine cuma günü yazdığım yazının ardından Deniz Otobüsleri İşletmesi Genel Müdürü Ahmet Paksoy aradı.Gemi mühendisi olan Paksoy, beyaz vapurları kaldırmadıklarını yalnızca bunların iyice eskimiş olanlarını yenilediklerini, bunların yerini deniz otobüslerinin almasının da söz konusu olmadığını söyledi.Paksoy, bunun yanında, yeni vapurlara ihtiyaç duyduklarını da ekledi.İstanbul gibi bir kentte deniz taşımacılığının pek de fazla kullanılmadığı doğru. Her iki köprü de her gün tıka basa dolu. İnsanlar vapurla çok daha kısa sürede karşıdan karşıya geçmek yerine saatlerce köprü kuyruğunda beklemeyi tercih ediyor. Bunda bizim araba sevdamızın da biraz rol oynadığı kesin ama Paksoy, eski vapurlarla çok fazla insan taşımanın mümkün olmadığını, bunların hem ağır hem de manevra yeteneklerinin kısıtlı olduğunu söylüyor.Bu nedenle insanlar aslında çok da güvenli olmayan motorları tercih ediyor, çünkü inmesi, binmesi daha kolay.Deniz otobüslerinin görüntüsünün pek güzel olmadığını hatta bunlara vapurdan çok kutu denilebileceğini Paksoy da kabul ediyor ama sürat açısından çok rahat oldukları için tercih edildiğini belirtiyor. Yeni alınacak vapurlarla ilgili henüz bir karar verilmemiş. Umarım yeni alınacak vapurlar İstanbul'a uyan, belki eski vapurlarla benzerlik taşıyan ve başka bir kentte görülmeyecek özel vapurlar olur.İstanbul'un bir dünya kenti olmasını istiyorsak gerçekten de kente artık farklı bir gözle bakmamız gerekiyor. Bana kalırsa, gezdiğim kentler arasında İstanbul gerçekten de bulunmaz bir yer. İstanbul'a gelen turist sayısının bugünkünün kat kat üzerinde olması lazım. Kültürüyle, birbirinden farklı tarih katmanlarının bir aradalığıyla, müzeleriyle, sokaklarıyla, farklı yaşam biçimleriyle, gece hayatıyla, Boğaz'ıyla, alışveriş imkanlarıyla İstanbul bütün dünyadan gelecek ziyaretçiler için son derece ilginç bir kent.Biz İstanbul'a bugüne kadar hep kendi açımızdan baktık. Ulaşımı çözmek, göçle her yıl daha da artan konut ihtiyacına acele çözüm bulmak gibi kaygılar taşıdık. Bu nedenle kentin uluslararası tarihsel değeriyle çok fazla ilgilenmedik. Geçmişi taşıyan dokusunu korumayı pek beceremedik.Bütün bunlara rağmen elimizdekileri koruyarak, kentin genel yapısında farklı uygulamalar yerine uyum sağlamaya çalışarak, özellikle eski yapıları değerlendirerek, müzelerimize daha fazla özen göstererek bile çok fark yaratabiliriz.Her zaman söylediğim gibi bu konuda sanatçılara, akademisyenlere, mimarlara, kent planlamacılarına çok iş düşüyor. Ama en önemlisi, belediyelerin, yetkililerin onları kullanabilmesi, onlarla uyum içinde çalışabilmesi...Kentin birçok yerinde son derece başarılı mahalle uygulamaları, siteler, toplu konutlar var. Bunları biz yaptığımıza göre, Türk mimarları, mühendisleri, işadamları yaptığına göre bu birikimi daha genel anlamda kullanmamak için bir neden yok.(AKŞAM Gazetesi)