DÜNYA Gazetesi Ankara sohbetlerinin bu haftaki konuğu Denizcilik Müsteşarı İsmet Yılmaz oldu.

Türk gemileri gelecek hafta 'gri' listede

Denizcilik Müsteşarı İsmet Yılmaz, Türkiye'nin uluslararası deniz taşımacılığı sisteminde 'kara liste'den 'gri listeye geçmesine yönelik kararın haftaya netleşeceğini söyledi.

Halen tüm Türk gemilerinin denetlendiğini vurgulayan Yılmaz, gri liste devreye girince gemilerin örnekleme yöntemiyle ve daha az kontrol edileceğini anlattı. Yılmaz bu sayede denizcilik sektörünün maliyetlerinin büyük oranda düşeceğini vurguladı.

Ankara sohbetleri'nin bu haftaki konuğu denizcilik Müsteşarı İsmet Yılmaz: gri listede düğüm haftaya çözülecek

Rota dünyada ilk 10'a girmek

Denizcilik Müsteşarı İsmet Yılmaz, yabancı limanlarda tutulan gemi sayısının 45 okluğunu belirterek, Türkiye'nin önümüzdeki hafta siyah listeden gri listeye geçmesine yönelik kararın netleşeceğini söyledi.

Böylece denizcilik sektörünün maliyetlerinin büyük oranda düşeceğini, halen siyah listede bulunan Türkiye'nin tüm gemilerin kontrol edildiğini kaydeden Yılmaz. Gri listeye geçilmesi halinde ise örnekleme yöntemiyle gemilerin seçilip kontrol edileceğini anlattı.

Ankara sohbetleri'nin bu haftaki konuğu Yılmaz,Türkiye'nin 90 milyar dolarlık İhracatının yüzde 90'ının deniz yoluyla yapıldığını kaydederek; "Denizcilik olmasaydı insanların yarısı aç kalır, soğuktan ölürdü. Denizcilik olmasa Japonya ve Avustralya’ya doğalgaz, petrol gider mi? Devletin eliyle bu isleri yapabilmek kolay değil ve ticari alanda devletin çalınması doğru değildir" dedi.

"Gemimizin battığını İtalya'dan öğrenme dönemi bitti "

Türkiye'de kurulan acil müdahale merkezleriyle ne gibi kolaylıklar sağlanacak? Bu sistem hangi İşlerde kullanılacak?

24 saat boyunca çalışacak sistemle, kıyılarda bir gemi battığında, uçak düştüğünde ilk önce buranın haberi olacak. Bu sisteme üye olduk. Daha önceleri bir gemimiz battığında İtalya'dan haber alırdık. Bu sistemden sonra böyle olmayacak. İtalya'nın bize yaptığını şimdi biz İran'a, Irak'a ve Afganistan'a yapacağız. Ocak 2006 itibariyle başladık. AIS cihazıyla kendi kıyılarımızdaki trafiği takip edeceğiz. Kontrol uydu üstünden yapılacak. Bu sistemle, uluslararası sözleşmelere göre belli tonajın üstündeki gemilere bir cihaz takılacak. Bu cihazla geminin eni, boyu, yük bilgileri, statik durumu size otomatikman verilecek. Sms gibi mesaj gönderecek. Milyonlarca dolar yurtdışına gidecekken, artık Türk mühendisleri çalışacak ve bu para burada kalacak. Bu sistem Çanakkale ve İstanbul boğazı'nı kapsıyor. Ancak Marmara'da bir boşluk var. Bu bölümü armutlu, Bozcaada ve şarköy'e koyuyoruz. Burası da ege'nin belli bir kısmını alacak. Bu sistem kazayı yüzde yüz engellemez. Ancak bu sistem bilgi vererek insanları uyarır. Bu sistemi ayrıca İzmir'de, nemrut'ta, İzmit körfezi'nde ve mersin'de düşünüyoruz.

—Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de gemi yapımı ve denizcilik faaliyetlerini değerlendirebilir misiniz?

Türkiye bir deniz ülkesi. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemine kadar da dünyanın en güçlü donanmasına sahip ülke. Bu ülke donanmasını yok ettiklerinde bir yılda tekrar dünyanın en büyük donanmasını denize indirebilme özelliğine sahip. Şimdi bir taraftan bakıyorsunuz, tersanelere yönelik yoğun eleştiriler geliyor. Aslında tersaneler bir devletin gücünü temsil eder. Dolayısıyla tersanelere karşı çıkılmasını, engellenmesini anlamıyorum.

 Tersaneler çevreyi kirletmez

—Hangi gerekçelerle tersanelere karşı çıkılıyor?

 Tersanelere karsı çıkan “çevreyi kirletiyor” diye bakıyor. Ben hem denizciyim hem hukukçuyum. Ama önce hukukçuyum. Tersaneler denizi kirletmez. Gemi karada yapılır, deniz ancak gemiyi indirme zamanı kullanılır. Bacasız sanayidir. Herkes liman, marina ister ama tersane konusunda bir önyargı var. Eskiden de denizci ülkeydik simdi de. Ancak eskilerde 1930larda olmayı istemek bu çağın gerekleriyle bağdaşmaz. Herkes bir yolu 40 saatte gitmek yerine bir saat 10 dakikada gitmek ister.

Denizcilik sektöründe gelinen noktaya bakıldığında Türkiye'nin durumu nedir? Denizyolu ulaşımında en büyük sorun yakıt fiyatlarıydı. Bu konuda ÖTV sıfırlanarak ciddi bir İlerleme kaydedildi. Biz denizcilikte ilerleme kaydettik. Yeni ÖTV düzenlemesiyle denizyolu taşımacılığı yapılabilir hale geldi. Ama insanlar 40 saat sürebilecek bir yolculuğu deniz ulaşımı olarak kabul etmez. Demek ki 1930-1940'larda kalmamak lazım. O günleri bugün de İstemek nostaljidir. İnsanlarımıza daha çağdaş olanını sunmak lazım. Onu da yerine getiriyoruz. Güvenli ulaşımı sağlamak, vatandaşa konfor vermek ve insanı bu çağa uydurmak lazım. Zararına özel sektör çalışmaz. Zararına sadece devlet çalışır. Peki devlet çalışıyor ama parayı nereden alıyor? Vatandaşın vergisinden alıyor. O parayı da gemide çalışan insanlara da aktarıyor demektir. Zararına çalışma olmaz. Devletin yol açması, bir işi kârlı hale getirmesi lazım. Biz bunu denizcilikte yaptık.

 

—Yolcu taşımacılığında durumumuz nedir?

 Vatandaşı yük tasıma bakımından teşvik edebilmek için liman, tahliye ücretlerinde, fener ve

Denizden korkulmaz, barışık olmak lazım

 Bir deniz adamı olarak hiç denizden korktuğunuz oldu mu?

 Hayır, hiç korku hissetmedim. Denize ilk çıktığımda Keban gemisindeydim. Avrupa'ya gidiyorduk. Denizin en dalgalı olduğu yerdeydik. Bir gün kaldığımız ve hiç durmadığımız halde ben korkmadım. Daha sonda deniz nakliyatı AŞ'nin petrol taşıyan gemisinde çalıştım. Bizim dönemimizde körfezde çok füze atıldı. Hatta benden sonra bir gemi kaptanımız füzeler yüzünden hayatını kaybetti. Her şeye rağmen denizden korkulmaz. Denizle barışık olmak lazım.

 Peki deniz ürünlerini sever misiniz? 'Denizden ne çıksa yerim' diyenlerden misiniz?

 Evet doğrudur, denizden ne çıksa yerim. Kalamar, hamsi çok severim. Ama en çok hamsi seviyorum. Küçük balık daha lezzetlidir. Tatilde Sivas'a gitmek İsterken çocuklar İstanbul'u tercih ediyor

 Türk denizciliğinin sorunlarını çözerken, ailenize de vakit ayırabiliyor musunuz?

 Benim iki oğlum bir kızım var yani evde 5 kişiyiz. Bir yere gidelim desem kızım başka, oğullarım başka yer ister. Yani mutabakata varamayız. Tatil olduğunda ben Sivas'a Gürün'e gitmek isterim, çocuklar da İstanbul'a gitmek İsterler. deniz bizim evde herkes tarafından sevilir. Benim en huzur bulduğum yer evimdir. Vaktim olsa hemen eve gitmek, çocuklarımı görmek isterim. Şiir severim. Edebiyatım ve kompozisyonum iyidir. Kendi konuşmalarımı kendim yazarım. Avukat olduğum için de kelimelere dikkat ederim.

İsmet Yılmaz kimdir?

1961 yılında Sivas'ta doğdu, 1982 yılında İstanbul teknik üniversitesi denizcilik fakültesi (denizcilik yüksek okulu) makine bölümü ve 1987 yılında da İstanbul üniversitesi hukuk fakültesi'nden mezun oldu. 1990 yılında İsveç malmö dünya denizcilik üniversite-si'nde master derecesini "gemi işletmeleri teknik yönetimi" alanında yaptı. 2002 yılında Marmara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü'nde özel hukuk alanında yüksek lisansını tamamladı. 20 yıl kamuda ve özel şirketlerde denizcilik sektöründe mühendis ve müşavir avukat olarak hizmet verdi. 2002'de denizcilik Müsteşarlığı'na Müsteşar olarak atandı ve halen bu görevine devam ediyor. Evli ve üç çocuk babası, İngilizce biliyor.

Çocuklarınızla nasıl vakit geçiriyorsunuz,  Örneğin sinemaya gidebiliyor musunuz?

Evet çocuklarımla sinemaya gitmeyi çok seviyorum. En son babam ve oğlum'a gittik. Normalde insanlar anne baba olmadan o duyguyu bilmezler ama benim oğlum filmde çok ağladı. Ben de babamı çok severdim, Elazığlı fatih diye bir sanatçı vardır, onun babam Türküsünü her dinlediğimde aklıma babam gelir.

 

kabotaj ücretlerinde indirim yaptık. Bu indirimlerle birlikte devlet yapacağını yaptı. Yolcu taşımacılığında denize paralel taşımaların kârlı olabilmesi mümkün değil. Çapraz geçişlerde yolcu taşımacılığı mümkündür. Bunun için İstanbul-Bandırma ve Yalova-Pendik hattı çok iyi tuttu. Mudanya ileride kurulacak. Seferihisar-Topçularda çok iyi bir taşımacılık sistemi var. Kıyıdan 1 saatte gideceğinize, 30 dakikada gidiyorsunuz bu çok cazip. İnsanlar her şeyi ekonomik düşünüyor. Bununla ilgili olarak liman ücretlerini ve yakıtı indirdik.

 —Yolcu ve yük taşımacılığı kapsamında yeni projeler var mı?

Kabotaj taşımacılığı sağ etüd projesi geliştirdik. Proje bitmek üzere son raporu da verildi. Ancak bu proje ne kadar sağlıklı olur bilmiyorum. Bununla vatandaş Bartın’dan İstanbul'a, İzmir'den İstanbul'a mı gitmek istiyor? Orada hangi tip yükler var? Hangi tip gemilerle gelecek? Bunlar belirlenecek. Hangi yerde liman varsa, buraya yönelik arz-talep dengesini göstererek bir program yaptık. Bu taşımacılığın kârlı olup olmadığını bir bakışta göreceğiz.

İleride daha iyi olacak denizcilik. Denizcilik sektöründe gemi doğru rotadadır. Şimdiye kadar hep teşvik isteniyordu ve o teşvikin bizim zamanımızda yapıldığını düşünüyorum. Hiç gündeme getirilmeyen bir husus vardı. Göreve geldiğim zaman Gümrük Müsteşarlığı, Turizm ve Kültür Bakanlığı ve bizim de aramızda olduğumuz Marmaris'te bir toplatın yapıldı. Benim yanıma gelenler, 'İzmir bölge müdürlüğü'ne evrakımızı verdik ama 45 gün oldu. Lütfen bunu hızlandırın' diyordu. Bunu hızlandırmak büyük bir hizmet olarak görülüyordu. Simdi bu evraklar eskisiyle karşılaştırılamayacak kadar kısa surede alınıyor. Ben gönül rahatlığıyla bana verilen bu görevi hakkıyla yerine getirdiğimi söyleyebilirim.

 Denizciliğin AB"ye uyum sorunu yok

-Türkiye'de herkes bir şekilde "kabotaj kelimesini duymuştur ama bunun anlamını bilen pak az kişi vardır. Yürürlükteki kabotaj kanunu neyi öngörüyor?

Kabotaj kanunu, AB'ye malların, hizmetlerin ve sermayenin serbestçe dolaşımıdır. Eğer kabotajda mallar, hizmetler buraya gelmez ise bu aykırıdır. Bizde öncelikle kamu kuruluşlar açısından uyum raporu hazırlandı. Bu konuda ulaştırma, kara ulaştırması ve denizcilik konusunda ilerleme kaydedildi. Raporda denizciliğin çok iyi bir yolda olduğu belirtiliyor. Bizim AB'ye uyum konusunda hiçbir sıkıntımız yok İddia ediyorum ki Ankara'daki kamu kuruluşları arasında en teknik kadroyu biz oluşturduk. Yunanistan, AB'ye girdikten sonra belli bir geçiş süreci işledi. Kabotaj konusunda Yunanistan'ı geçtikten sonra, biz de o geçiş suretini alacağız, insanımızın sermaye birikimi zayıf. Sektörde sermayenin tabana yayılması ve güçlenmesi için gerekli olan her şeyi yapacağız. Biz de Yunanistan gibi bu geçiş sürecini talep edeceğiz.

-Bazı tersanelerle belediyeler arasında sorunlar yaşandığını biliyoruz. Son olarak tuzla tersanesi de tuzla belediyesi arasında sorun yaşanıyordu. Bu ne aşamada?

Tuzla'da belediyeyle İlgili hiçbir sorun kalmadı. Tuzla tersanesi 2010 yılma kadar dolu. Tuzla'daki en iyi tersane sedef tersanesi ve kendi gemilerini kendileri üretiyor. Tuzla'nın tersane bölgesi olmasına ilişkin Bakanlar Kurulu'nun bir karan var. Türkiye'de 2002'de 34 gemi yapılırken, 2000'te 80 gemi yapıldı, şu an-120 gemiyi geçtik. 2002'de gemi Tonajı 36 bin dwt iken, şu an 500-600 bin dwt oldu. İnşa edildiği gemi siparişi bakımından Türkiye, dünyada 23'ün-cülükten 8'inci sıraya yükseldi. 2025 yılında hedeflenen rakamı biz şu an yakaladık.

Trabzon'da 50 milyon YTL yatırım yapılacak

-Yeni yatırımlar söz konusu olacak mı?

 Yeni tersane projelerimiz var. Trabzon'da Yeniçağ tersanesi'ne KDV dahil 40-50 milyon YTL'lik bir yatırım yapılacak. 1 ayda 500 m mendirek yapıldı. 2007nin sonunda bitsin istiyoruz ama sözleşme süresi 2008. Ünye tersanesi'nde 500 kişi çalışıyor, bu da 2 bin kişiye iş sağlamak demektir. Bu tersane 3 ay içinde tamamlandı. Samsun tersane bölgesi'nde çalışmalar devam ediyor. Yalova dışında başka tersanelere talep yoktu. Burayı cazip hale getirebilmek için önüne mendirek yapacağız. Burası büyük bir yer, alınırsa burada 3 bin kişi çalışacak. Ereğli tuzla'dan daha iyi bir hale gelecek, 8 tersane olacak. İleride Erdemir'in gemi sacı üretmesiyle birlikte navlun, nakliye olarak cazip bir yer olacak. En büyük Ereğli tersanesi faaliyette ve 185 dünüm arazi içerisinde bin kişiye istihdam sağladı. Biz burada insanlara toprak, arazi vermedik. O insanlar denizi doldurarak ülkeye toprak kazandırdılar. Düşünün bütün bunlar bir çakıl tası vermem' diyenlerin olduğu dönemde yapıldı.

 -Diğer tersanelerin durumu nedir? Çalışmaları devam eden ya da biten tersaneler hangileri? Bu tersanelerle ne kadar istihdam sağlanacak?

 Yapımına 1994 yılında başlanan ancak bîr türlü tamamlanamayan Silivri tersanesi bizim dönemde bitirildi. Kocaeli serbest bölgesi'nde andmarin tersane alanında tersanelerin tamamı faaliyete geçtiğinde 4 bin kişi çalışacak. Depremin ardından bataklık haline gelen yerde şimdi 7 tersane bitmek üzere. Aynı anda 3

Türk limancılığı, özel sektör eliyle büyüyor...

Denizcilik sektörünün Türkiye ekonomisine katkısı hakkında neler söyleyeceksiniz?

Denizciliğin eskisinden çok daha iyi noktaya geldiğini söyleyebiliriz. Dünyada gemi inşa artışı yüzde 80. Bizde yüzde 360 düzeyinde. Biz dünyadaki trendi katlayarak büyüdük. Bu planda 2025-2050'ye kadar yapılacak limanlar var. Bu limanlar kuzeyde Çandarlı Limanı, Karadeniz'de Kilyos limanı, mersin'de konteynır limanı'nda derin su gemileri de yer alabilecek. İzmir limanı'nın taranması lazım. Bunların hepsini özel sektör YİD modeliyle yapacak. Türk limancılığı özel sektör vasıtasıyla gelişme gösteriyor ve yeni yatırımlara açık. Haydarpaşa limanı var ve iyi durumda. Ama ondan kat kat gelişmekte olan Ambarlı limanı var. Her limancı kendi kapasitesini artırmak istiyor. Türkiye'de 90 milyar dolar ihracat yapılmışsa bunun yüzde 90'ı deniz yoluyla limanlardan yapılmış. Denizcilik olmasaydı insanların yarısı aç yarısı soğuktan ölürdü. Denizcilik olmasa Japonya'ya doğalgaz, petrol gider mi? Devletin eliyle bu işleri yapabilmek kolay değil. Dolayısıyla ticari alanda devletin çalışması doğru değildir.

Gemi inşa ediyorlar. Gölcük'te Um tersanesi var. 80'li yıllarda çalışmalarına başlanmış ancak biz gelene kadar yatırımı bitmemiş ve hiçbir geminin denize indirilmediği bir tersaneydi. Türkiye'nin en büyük tersanesidir ve kapasitesi çok büyüktür. 340 bin dwtlik gemiler üretilebilecek ve bin 500 kişi istihdam edilecek.

 -Yalova'da tersane bölgesiyle ilgili de hukuki sorunlar vardı. Bu sorunlar giderilebildi mi?

 Yalova'da tersane grubunda yargı ile ilgili bir problem vardı. O bölgeyi gittim gördüm. Orası tarım arazisi değil, burası bataklık bir arazi ve turizme açılacak bir yeri yok. Ancak işsiz insanlarımız var. Onların sıkıntılarını duymak lazım. Buraya tersane yapılması ülkenin gücüne güç katar ve ülkenin lehinedir. Aksini düşünmek ülkenin önünü kapamaktır.

 -İzmir'de özel sektörün yatırımlarına yönelik sorunlar yapandı. Bunun için alınan yeni önlemler var mı?

 İzmir'de tersane sıkıntısı var. Özel sektöre hizmet verecek bir tersane yok. Kuzey Ege Çandarlı bölgesi'nin bir bölümünün tersane olarak düzenlenmesine yönelik çalışmalar devam ediyor. Burada bir sıkıntı yok. İmar planında tersane alanı yapılması öngörülüyor. Tarihe bir bakın, nereye liman taşınmışsa orada şehir oluşmuş. Gemi inşada istihdam 2002'de 13 bin iken, bugün 30 büı dolayında. Taşeronları da eklediğinizde bu rakam çok daha fazla artar.

 ÖTV teşviği yerini buldu

 - Tekrar ÖTV sistemine dönersek, akaryakıtta ÖTVsiz dönemin bilançosunu açıklayabilir misiniz?

 ÖTVsiz yakıt uygulamasında 2004 yılında 243 bin ton yakıt karşılığında sektörü 190 milyon YTL Destek verildi. 2005 yılında 262 bin ton yakıt ve 246 milyon YTL, 2006 yılında ise 15 aralık itibariyle 237 bin ton yakıt ve 248 milyon YTL. Teşvik sağlanmış oldu. Artık sektörden hiç kimse 'biz teşvik almadık' diyemez. Sistemde bir suiistimal yoktur. ÖTVsi sıfırlanmış yakıt uygulamasının yüzde 36'sını kamu kullanıyor. Geri kalan yüzde 64'ün 3'te birini de balıkçı gemileri kullanıyor. Bu yakıt kullanılıyor ama 'İstanbul'dan Trabzon'a sefer başlamadı' dîye eleştiriyorlar. Bu eleştiri yapılırken, biletlerin 60 ytl ve yolculuk süresinin 1 saat olduğu uçakla kıyaslamamak lazım.

 -Son dönemlerde artan ro-ro taşımacılığı hakkında da bilgi verebilir misiniz?

Ambarlı-Banduma hattı bir ro-ro cenneti oldu. 2003 yılında bu hatta 16 bin araç taşınırken, 2004'te 54 bin, 2006 sonu İtibarıyla ise 120 bin araç taşındı. Bu kadar aracı siz karayolundan alıyorsunuz, karayolundan çekince trafik kazalarını önlüyor ve daha az yakıt kullanıyorsunuz. Ro-ro taşımacılığıyla Çanakkale İtalya'ya komşu oldu. İki ülkeyi birbirine bağlıyor. Hartada 2-3 sefer yapılıyor. 30 saate gidip, 30 saatte geliyor. Tekirdağ-Bandırma, Tekirdağ-Karabiga hattı 30 bin kamyon TIR taşırken, bu rakam 58 bine yükseldi. Yenikapı'da 2002 yılında 500 bin araç taşınırken, 1.5 milyon araç taşınır hale geldi. Yolcu sayısı da 2 milyondan 7 milyona yükseldi. Yani az önce de ifade ettiğimiz gibi ÖTV teşviki yerini bulmuş oldu.

Kuşadası limanı'nda yolcu sayısı iki katından fazla arttı.

-2003 yılında kuşadası limanı işletme hakla devir sözleşmesi imzalandı, liman alanında yeni bir düzenleme yapılıyor mu?

Kuşadası limanı'nda birçok yatırım yapıldı. Ancak sonradan, 'yatırım yapılacağı ihale sürerinde söylen-şeydi daha yükseğe giderdi' dendi. Eğer bir ihaleye yatırım şartını koyarsanız, sanılanın aksine daha düşüğe gider. Buraya 20 milyon dolarlık bir

ayrıntılardaki İsmet Yılmaz

Ferit B. Parlak

 Atatürk, "cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her kösesi bilfiil işgal edilmiş olabilir." dediği gençliğe hitabe'sinde, tersaneleri kaleler ve ordularla eş tutarak denizciliğe verdiği önemi göstermiş, gençlere de aynı önemi göstermeleri ign mesaj vermişti.

***

dünyanın dörtte üçünü oluşturuyor denizler. Denizlere egemen olan ülkelerin dünyaya egemen olması bu nedenledir.

 ***

8 bin 337 kilometre kıyı şeridi ve doğudaki nehirler ve gölleri de katarsak 4 tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyoruz. Bu nimeti değerlendırebılıyor muyuz? Deniz ülkesiyiz ama denizcilik ülkesi miyiz? Denizcilik Müsteşarı İsmet Yılmaz ile yaptığımız sohbette geçen 4 yılı değerlendirirken, bu sorulara da yanıt bulduk. ***

Gemi inşa sanayimden liman işletmeciliğine, taşımacılıktan balıkçılığa, ab sürecinden siyasi girişimlere kadar birçok konuyu ayrıntılarıyla değerlendirdiğimiz sohbet sonunda Türk ekonomisine ivme kazandıracak, ancak bir türlü kullanamadığımız ve bir köşede atıl bıraktığımız deniz potansiyelimizi son 4 yılda atılan adımlarla kullanmaya başladığımızı ve sektörün yapılacak yatırımlarla 2-3 yıl içerisinde ekonominin lokomotiflerinden biri haline geleceğini öğrendik. İthalat ve ihracat maliyetlerini düşürmek, gemi ve yan sanayisini geliştirmek, limancılık hizmetlerinden gelir elde etmek, gıda ve turizm gelirlerini artırmak, istihdam sorununu gidermek ve savunma gibi stratejik önemim kullanmak için deniz kültürünün gelişimine ihtiyacımız var. Kullanmamız için bize sunulan bu nimetlerden faydalanabilmek için denize sırtını dönen, denizden korkan değil, denizi ve denizin nimetlerim seven bir millet olmamız gerekiyor. Müsteşarlığın bu yönde de çalışma başlattığını heyecanla anlatan İsmet Yılmaz'ın heyecanına bizde katılıyoruz ama bu heyecanın topyekun paylaşılması gerekliliğinin geleceğimiz için önem taşıdığını bilmeniz gerekiyor.

 yatırım yapıldı. İşletme süresinin sonunda burası devlete geri iade edilecek. Ama buraya gelen yolcu sayısına bakıldığında daha önce 330 bin yolcu gelirken, şimdi 750 bin yolcu geliyor. Büyüklüğü arttı. 2007de Kuşadası'na hangi gemilerin geleceği bellidir. 2007de ulaşacak bu kruvaziyer gemiyle Türkiye'de bir rekor kırılacak. İzmir'e önceden kruvaziyer gemi yanaşmazdı. Şimdi ücreti 100 dolara düşürünce İzmir tercih edildi. TCDD limanlarında konteynır taşımacılığı 2002'de 2 milyon İken bugün 3 milyon oldu.

Bir dönemler Türk bandıralı pek çok gemi yabancı limanlarda tutulurdu. Şimdi bu durum değişti mi?

Yabancı limanlarda 2001'de 211 gemi tutuklanırken, 2002'de 160,2003'tt-131,2004'te 67,2005'te 45 gemi tutuldu. Bugün ise 578 gemi denetlenmiş, 45 gemî tutulmuş. Biz şu an sıfır olsak bile beyaz listeye geçemiyoruz. Eğer bu gemi tutuklanma sayısı 51 olursa siyah listeden çıkıyoruz. Ama büyük ihtimalle sayı artmaz. Gri listeye geçebilmek için 3 yılın tutuklanma ortalamasının 59'u geçmemesi gerekiyor. Gri liste ile İlgili bilgileri sunduk. Kararın bu hafta netleşmesi bekleniyor. Paris memorandumuna bu yıl gözlemci üye olmak için başvuruyoruz. 3 yıllık performansa baktıklarında siyah listede olduğumuz için bizi almıyorlardı. Ama şu anda Akdeniz'de en nitelikli personel bizde olduğu için başvuracağız. Paris memorandumuna 25 ülke taraftır. 25 ülkenin bir tanesi Rusya'dır, Kanada'dır, geri kalanı da AB ülkeleridir. Üyeliğimiz kabul edilirse bilgi alışverişimiz çok daha kolay olacak. Paris memorandumuna göre Türkiye 2002'de çok yüksek riskteydi. 2004'te de yüksek risk oldu. 2005'te orta derecede risk oldu. 2006'da ise medium'un üstü olacak. Tutulma sonucu çok büyük bir mali kayıp var. Gemiler sefere kalkamıyor, 100 milyon dolarlık gemi kalıyor, 1 hafta hiç para kazanamıyor ve ülkenin filosu zayıflıyor. 

-Gerçi biraz bahsettiniz ama sektöre yönelik 2007 yılı hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

Şu anda hedefimiz Paris memorandumuna lam üye olmak. Daha sonraki hedeflerimiz ise siyah listeden çıkmak ve dünya gemi inşasında ilk 10 ülke arasında olmak. Bugün Kore, Çin, Japonya büyümüşse denizcilik sektörünün çok büyük olmasındandır. Japonya sadece denizcilikte değil balıkçılık filosunda da dünyanın en iyi ülkelerindendir. Yunanistan'la bizi kıyaslıyorlar. Burası 2 bin adadan oluşmuş bir ülke. Bu adalar arasında ulaşımı sağlamak için iki alternatif var. Ya uçakla ya da tekneyle ulaşım. Deniz yoluyla yapmak daha güvenilir ve ucuz olduğu için Yunanistan bu durumda. O yüzden bizi bu ülkeyle kıyaslamasınlar. Filo bakımından dünyanın en İyi 10 ülkesi arasında olacağız. Eğitim balonundan da beyaz listede olacağız. İnsanımız kendi aradığı her ehliyetteki insanı bulabilecek w bu İnsanlar yurtdışında yabana bayraklı gemilerde çalışabilecek. Şu anda yabana bayraklı gemilerde çalışan insanımızın sayısını bilen yok, bunu kontrol edecek bir sistem d*- yok.

Sektördeki istihdam durumu hakkında da bilgi verebilir misiniz?

Personel konusunda 2007 yılında çok büyük girişimlerimiz olacak. Biz sadece üniversitelere değil, kursların da her türlü yeterlilikte ehliyet vermesinin önünü açtık. Biz sadece diploma değil, ehliyet veriyoruz. Denizcilik okullarından mezun olanlar "bu is bizim hakkımız" diyorlar. Rekabetin olmadığı yerde gerileme olur. Şimdi İTÜ, KTÜ, dokuz eylül üniversitesi eğirim konusunda birbirleriyle yansıyor. Gerekirse uzak yol ehliyetini liselere kadar almak kaydıyla, sınava almak için çalışmalarımız var.

 Kaynak: DÜNYA Gazetesi/Meltem GÜNDÜZ-Ankara

Yayın Tarihi: 05 Ocak 2007

Editör: TE Bilişim