Plan Tours Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Hüseyin Kurtoğulları, sayıları son dönemde gittikçe artan İstanbul Boğazı'ndaki tur tekneleri için belge ve yönetmelik karmaşası yaşandığını belirtti. Kurtoğulları, "Herkes istediğini yapıyor; ciddi bir denetim olduğunu sanmıyorum" dedi.

Son yıllarda Türkiye turizminin önemli bir markası olan İstanbul, Boğaziçi ile ayrı bir iddiaya sahip. Fakat bu iddasını sürdürülebilir kılmak için çevre ve güvenlik unsurlarının önemi her geçen gün artıyor. Hergün Marmara sularına toplu taşıma ve turizm amaçlı birçok tekne iniyor. Teknelerin turizme katkıları ve çevreye zararlarına ilişkin Plan Tours Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'u Hüseyin Kurtoğulları ile konuştuk.

Olumsuzluklara karşı en ufak bir yaptırım olmadığına değinen Plan Tours Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'u Hüseyin Kurtoğulları, "Boğaz'da faliyet gösteren tekne sahiplerinin çevreyi korumak ve deniz trafiğini rahatlatmak adına yapabilecekleri çok kolay işler var" dedi.

"MODİFİYE EDİLMİŞ LAZ TAKALARI KULLANILDI"


Kurtoğulları, "İstanbul'da ilk önceleri dolmuşculuk yapan (modifiye edilmiş laz takaları diyorum ben bunlara) tekneler vardı. Bu teknelerin daha eli ayağı düzgün olanları daha sonra yaz aylarında özellikle Boğaz turlarında turizm amaçlı kullanılmaya başlandı. Bu işin kıymeti bilinmediği için bu adamlar daha sonra Boğaz'da yemekli turlar düzenlemeye başladı. Oysa aynı dönemlerde turizmciler için kanuna, nizama uygun tekneler üretilmeye başlanmıştı. Ama bu teknelerin maliyeti yüksek olduğu için herkes devşirme tekneler yaptırdı.

"TEKNELER DENETİMSİZ İŞ YAPIYOR"


Yaptırılan bu teknelere Liman Başkanlıkları'ndan belge alınarak Boğaz'da gezi ve yemek turları düzenlemeye devam ettiler. Bu tekneler can güvenliği açısından birçok risk taşıyorlardı. İstanbul için deniz ulaşımının öneminin farkına varan bazı işletmeciler ve şahıslar, var olan teknelerinde kapasite arttırımına gittiler. 50 kişilik tekneleri, 100 kişiliğe, 100 kişilik tekneleri ise 200 kişiyi çıkardılar. Boğazda 500 kişilik, 800 kişilik tekneler var. Bunlar Boğaz turunun yanı sıra yemekli turlara da başladı. Hiçbir alt yapısı olmadan, yemek işine de el atan bu tekneler artık insan sağlığıyla da oynuyorlar. Bu tekneler tamamen denetimsiz olarak bu işleri yapıyorlar. Örneğin aldıkları ruhsat taşımacılık için ama bunlar yemekli turlarda düzenliyor" diye konuştu.

Kurtoğulları şunları kaydetti: "Bu tekneler istedikleri zaman istedikleri yerden yolcu alıp indirebiliyorlar. Bu denetimsiz ortamı ortadan kaldırmak için Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel, Bakanlığı zamanında Eminönü Kaymakamlığı'na talimat vererek deniz taşımacılığı için bir yönetmelik hazırlanmasını istemişti. Ben de yönetmeliği hazırlayan ekip içersinde yer almıştım. Yönetmelik hazırlanırken gördük ki Liman Başkanlığı yönetmeliğin hazırlanmasına engel olmaya çalışıyor. Çünkü kendisi belgeleri ya da gerekli şartları taşımayan teknelere bir şekilde belge verdiği için bu çarkın bozulmasını istemiyordu. Biz de buna karşı çıkıyorduk. Tekne ne için yapıldıysa o alanda hizmet vermesini istiyorduk. Biz bu yönetmeliği dönemin şartlarından dolayı hazırlayamadık ve deniz taşımacılığı hala eski şekliyle karmaşık bir şekilde devam ediyor."

TURİZM AMAÇLI ÖZEL YÜZER TESİS


Boğaz'daki turizm amaçlı tekne işletmeciliğini yasal olarak ilk başlatan kişi olduğunu belirten Kurtoğulları, "Ben turizm amaçlı tekne işime girdiğimde bu işin yasal standartları yoktu. Turizm Bakanlığı'na teknelerin bir yönetmeliğinin olması gerektiğini ve bunun hazırlanması ile bu teknelerin denetim altına alınacağını söyledim. Yönetmeliği hazırlayıp sundum ve ilk "Özel Yüzer Tesis" belgesini, sahibi olduğum Bosphorus Princess için aldım. Diğer tekneler benden sonra aldılar bu belgeleri" dedi.



TEKNE BAĞLAMA YERLERİ

Tekne sahiplerinin asıl probleminin yasal statüye sahip olsalar bile belgeleri veren kurumların tekneleri bağlayacak yer göstermemeleri olduğunu söyleyen Kurtoğulları, "Zaman zaman turizmden sorumlu Vali Yardımcısı'ndan bazı isteklerimiz oluyordu, iskele gibi. Çünkü yasal boşluklardan dolayı biri bağlı tekneyi şikayet ettiğinde gelen görevliler "kaldırın bunu buradan" diyebiliyorlar. İSPARK arabalar için yaptığı geçici park yeri uygulamasını tekneler içinde yapmaya başladı. Bu bence çok iyi bir uygulama oldu. Çünkü tekne sahiplerine tekne için izin veren yetkililer tekneyi bağlayacak yeri gösteremiyorlardı. Herkesin yapacağı işe göre tekneleri bağlayacak yerde göstermek zorundalar" ifadesini kullandı.

SİNTİNE BOŞALTMA

Tüm yasaklara rağmen teknelerin Boğaz'a sintine boşaltmaya devam ettiğini belirtten Kurtoğulları, "Tekne sahibi arkadaşlarımın bile denize sintine boşalttığını gördüm ve uyardım. Halbuki bildiğim kadarıyla belediyenin limandaki teknelerin atığını boşaltmak için vidanjör hizmeti var. Bunu geçelim açık denizlerde kanal diye tabir ettiğimiz atık boşaltma yerleri var. Atıktan kastım tuvalet atığı. Yağ gibi atıkların kesinlikle denize boşaltılmasına karşıyım. Gençliğimizde İstanbul'un her yerinde denize girerdik, şimdi parmağımı bile sokmuyorum. İstanbul harici diğer denizlerimizde de durum aynı. Herkes istediğini yapıyor ve ciddi bir denetim olduğunu sanmıyorum. Çözüm önerilerim arasında; tekne imal edilirken tanklara çok özen gösterilmesi ve denetimin arttırılmasını söyleyebilirim" dedi.

Editör: TE Bilişim