Lazaris: "Geçen yılın kayıplarını bu yıl telafi edeceğiz.” 

Yunanistan’ın Midilli Adası Turizm, Seyahat ve Gemi Acenteleri Birliği Genel Sekreterliği görevini de yürüten Aris Lazaris, mülteci krizinden en çok etkilenen iki ülkenin Türkiye ve Yunanistan olduğunu, terör eylemlerinin turizmi baltaladığını, Suriye savaşının derhal sona erdirilmesi durumunda tüm dünyanın rahat bir nefes alacağını söyledi ve ekledi: “Geçen yılın kayıplarını bu yıl telafi edeceğiz.”

MİDİLLİ İLE TÜRK KIYILARINDA YOĞUN TURİZM HAREKETLİLİĞİ OLACAK

Yunanistan’ın Midilli Adası’nda, Türkiye’den en çok turist getiren acentelerin arasında yer alan Mitilene Tours’un sahibi ve aynı zamanda Ayvalık Jalem Tur’un Midilli Acentesi Aris Lazaris, yaz sezonu öncesinde Ege’nin iki yakası arasındaki turizm hareketliliği konusunda açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz yıl çok iyi bir sezon geçmesini beklerken, 15 Temmuz darbe girişimiyle ada turizminin komple olumsuz etkilediğine dikkat çeken Lazaris, “Ama bu yıla iyi başladık. Daha şimdiden birçok rezervasyon yaptırıldı. Açıkçası Euro 4 liraya çıktığında çok korkmuştum. Türk misafirlerimiz kur farkından dolayı gelmezler diye düşünüyordum. Euro bölgesi hakikaten pahalı oldu. Ama bakıyorum ki iyi bir durumdayız. Bayramları bırakın, ağustos ayı için bile oldukça çok rezervasyon aldık. Sezon iyi geçecek diye düşünüyorum. Bu arada ikinci bir katamaran aldık. Ayvalık-Petra seferi 15 Mayıs’ta başlıyor. Böylelikle Türk turistin kuzey Midilli’yi de daha yakından tanıma şansı olacak” diye konuştu.

ORTODOKS TURİST DEYİP GEÇMEYİN

Lazaris ailesinin Trabzon kökenli olduğunu, kendisinin de Kayseri’de bir evi olduğunu vurgulayan Aris Lazaris, bu sebeple uzun yıllardır Türkiye’yi iyi tanıdığını; ancak Türkiye’nin, sahip olduğu varlıkları görmezden geldiğinin söylenebileceğinin altını çizerken aslında bunların tanıtımıyla büyük turist kitlelerinin çekilebileceğini, fakat bu konuda hiçbir şeyin yapılmadığını hayretle gözlemlediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Örneğin, ‘Noel Baba nerede yaşıyor?’ diye sorduğumda, Türkiye’deki çoğu insanın bunu bilmemeleri bana çok tuhaf geliyor. Bazıları Demre’de yaşadığını söylüyorlar. Ama Demre değil, Kayseri’de yaşadı Noel Baba. Bizde Noel’de çocukların söyledikleri bir şarkı vardır. Burada bile “Aziz Vasilis Kayseri’den geliyor” diyor. Yani Yunanistan’da küçük, büyük kime sorarsanız, size Noel Baba’nın Kayseri’den geldiğini söyleyebilir ama bunu oradaki yerel yöneticilere bir türlü anlatamıyoruz. Belgelerle kanıtlı bu. Bir tanıtım atağıyla, bir Ortodoks azizi olan Noel Baba’nın (Aziz Vasilis) Kayserili olduğunu kabul ettirmek çok basit. Ama bu yapılmıyor. Demek ki Kayseri’ye turistin gelmesini istemiyorlar diye düşünüyorum. Eğer bu yapılsa Ortodoks turistler buraya akacak ama kimse böyle bir çalışma yapmıyor, yapmak istemiyor. Ortodoks turist deyip de geçmeyin. Rusya ve Balkanlar’da 400 milyon Ortodoks yaşıyor. Ruslar geçen sene uçak krizi nedeniyle Türkiye’ye gelmediklerinde, kayıp en az 5 milyon geceleme oldu. Antalyalı turizmci karalar bağladı. Bu Rus turist Girit’e, Rodos’a gitti, Türkiye kaybetti. Yunanistan bu sene turizm patlaması yaşayacak. Sadece Ege’deki adalar değil, anakara Yunanistan’da gruplar için şu an itibariyle haziran, temmuz, ağustos ve eylül aylarında oda bulmak neredeyse imkânsız.”

TÜRKİYE POTANSİYELİNİN FARKINDA DEĞİL

Genelde de Türkiye’nin kendisini iyi pazarlamadığını, aslında nasıl bir kültürel ve tarihi mirasa sahip olduğunu fark edip, detaylı araştırmalar yapıldığında turistlere yeni destinasyonlar sunulabileceğini söyleyen Aris Lazaris, “Türkiye’nin hedef büyütmesi lazım. Turist her zaman yeni bir şeyler görmek, öğrenmek ister. Naçizane önerim, bu eşsiz coğrafyadaki toprakları ve değerlerini gerçekten sahiplenin. Toprak, benim denilmekle sahiplenilmez. Anadolu’dan nice medeniyetler geldi, geçti. Bu tarihin araştırılması, üzerine gidilmesi, detaylandırılması ve öğrenilmesi gerekiyor. Çünkü tarih, turizm içinde her zaman çok satar. Turizmin için de bu tarihi de dünya pazarına açtığınız ölçüde bu toprakları sahiplenmiş olursunuz. Bunu yapılamamasını hâlâ anlayabilmiş değilim” dedi.

İSTENİRSE SURİYE SAVAŞI 1 AYDA BİTER

Aynı zamanda Midilli Turizm, Seyahat ve Gemi Acenteleri Birliği Genel Sekreterliği görevini de yürüten Aris Lazaris, Türkiye’nin bir kaos ülkesi olmadığını, kendisi gibi birçok insanın aynı şekilde düşündüğünü, turizmde en büyük handikabın ise terör saldırıları olduğunun altını çizerek, konuyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Bana göre yapılması gereken ilk iş, bütün ülkelerin Suriye’deki savaşın bitmesi için el ele vermesi. İstenirse bu savaş bir ayda biter. Suriyeliler de tekrar geri gönderilir. Bu yapılmadığı takdirde dünyanın herhangi bir yerinde bombalar patlamaya devam edecek. Sadece Türkiye’de değil, İsveç’te, Almanya’da, Fransa’da, Amerika’da... Bu, artık bir dünya gerçeği. Savaş sürdüğü sürece, savaştan etkilenen insanlar kadar onlarla birlikte teröristler de ellerini kollarını sallayıp her tarafa gidebiliyorlar. Tek çare insanların ülkelerine geri dönmesi. Ayrıca Suriyelilerin dışında Afganistan, Bangladeş, Irak, Eritre gibi ülkelerden gelenlerin de şunu anlamaları lazım: Avrupa’da da iş yok. Bunların tamamına yakını ekonomik mülteci. İş bulmak hayaliyle Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyorlar. Onları birilerinin bilgilendirmesi gerekiyor. Bu işi kaçakçılara bıraktığınız takdirde sayıları her geçen gün artar. Mülteci Avrupa’ya geldiğinde iş bulamayacağını ve burada sürüneceğini bilirse, o zaman kimse evini terk etmez, maceraya atılmaz. ‘Kardeşim sen yerini bıraktığın zaman, belki daha da zorda kalacağın yerlere gideceksin’ denilmeli. Bunu öğrendiklerinde kimse evini barkını, ülkesini terk etmez diye düşünüyorum. Bu konuda özellikle basına büyük iş düşüyor. Bu bilgilendirmenin yapılması gerekiyor.”

İNSAN KAÇAKÇISINA ÇOK AĞIR CEZA

Mülteciler konusunda kaybeden sadece iki ülke olduğunu -Türkiye ve Yunanistan- ve bu sorun karşısında birlikte hareket edilmesi gerektiğini savunan Lazaris, “2015’te Midilli’ye 700 bin mülteci geldi. Bir günde 140 teknenin geldiği oldu. Her teknenin içinde yaklaşık 40 kişi vardı. Yani günde 6-7 bin insan geliyordu. 2016’da ise 15 günde bir tekne görünüyordu. Şu an 2017’de de çok az insan, genellikle Afrika ülkelerinden siyahiler geliyor. Bu insanları getiren insan kaçakçıları korkunç cezalar yiyorlar. Bu kaçakçılar çoğu zaman Türk. Burada veya Yunan karasularında yakalandıkları zaman, getirdiği her insan için beş sene ceza alıyor. Yani teknede 40 kişi varsa 200 senelik bir ceza söz konusu. Bilinmeyen bir başka nokta ise Suriyelilerin dışındakilerin buraya geldiklerinde iltica taleplerinin kabul edilmeyecek olması. Bu insanlar, ülkelerinde savaş olmadığı için sınır dışı edilecekler. Sonuçta izole olacakları bir yere, Midilli’ye geliyorlar ve buradan başka bir yere gitmeleri de mümkün değil, yasak. Bu insanlar bunu bilseler zaten gelmeyecekler. Ama Türkiye’deki kaçakçılar bunu tabii ki söylemiyorlar. Zavallı insanların parasını alıyor ve onları bile bile gönderiyor veya getiriyorlar” diye konuştu.

Editör: TE Bilişim