Yelkende ilk kupamı aldım seneye daha fazlasını alacağım

Enis Karslıoğlu, üç yıl önce arkadaş zoruyla başladığı yelkenciliği en önemli hobisi haline getirdi. İki tekne satın alan, yeğenlerini ve kızını da yelkene alıştıran Karslıoğlu, kurduğu takımla bu sene altı yarışa katıldı. Üstelik ilk kupasını da kazandı. Şimdi hedefi antrenmanların dozunu artırıp seneye yeni kupalar kazanmak.
 
Enis Karslıoğlu'nu Aras Holding'ten tanıyorum. 2003-2008 yılları arasında Aras Holding'in CEO'luğunu yapan Karslıoğlu, bu senenin başında Aras Holding'den ayrılarak kendi işine dönmüştü. Onun döneminde Aras Holding, hızlı bir büyüme dönemine girmiş, başta Aras Kargo olmak üzere tüm grup şirketleri yeniden yapılanarak pazar paylarını önemli ölçüde artırmıştı.

Pek fazla bilinmese de Karslıoğlu CEO'luk döneminde dahi kendi işini hiç ihmal etmemişti. Kavacık'ta Aras'a 500 metre mesafede bir ofis tutmuş ve günün erken saatlerinde ofisine giderek kendi kurduğu işin geleceğini biçimlendirmişti.

Bu yılın başında Aras Holding'deki görevinden ayrılan Karslıoğlu, şu an mesaisinin tamamını 2000 yılı başında kurmuş olduğu Sanal Mağaza AŞ ve On-Net AŞ şirketlerine harcıyor. Aras sonrası farklı sektörlerden iş teklifleri alsa da şimdilik tüm enerjisini kendi şirketlerine harcamayı tercih ettiğini söylüyor.

Sanal Mağaza, ticari pazarlama ve sadakat projeleri alanında pazarın en güçlü şirketlerinden biri haline gelmiş durumda. Bugün, Shell, Nestle, Marshall, Kent, Ülker gibi şirketlerin 30 civarında aktif büyük projesini yürütüyor. Bu projelerin her biri minimum bir milyon dolarlık bütçeye sahip. Hatta bazılarının bütçesi üç milyon doları da buluyor.

Neler mi yapıyor Sanal Mazağa? Örneğin, Shell'in puan karşılığı müşterilerine dağıttığı hediyelerinin tümünün temini ve teslimini gerçekleştiriyor. Ya da Ülker'in kendi bayilerine karşı olan sadakat projelerini üstleniyor.

Karslıoğlu'nun ikinci şirketi On-Net AŞ ise PF Concept, Koziol, Troika ve SOLS gibi dünyanın en büyük promosyon ürün ve tekstil tedarikçilerinin Türkiye temsilciliğini gerçekleştiriyor. Kısacası Sanal Mağaza müşterilerinin sadakat projelerinde verdiği hediyeleri ithal ediyor. Sene başında Samandıra'da 10 bin metrekarelik kendi lojistik merkezini açan Karslıoğlu, tüm ürünlerin tedarikini bu merkez üzerinden gerçekleştiriyor.

Enis Karslıoğlu ile Aras Holding döneminde birçok kez bir araya gelme fırsatım oldu. Gençliğinde sporla uğraştığını ve uzun yıllar profesyonel olarak judo yaptığını biliyordum. Fakat yoğun iş temposundan ötürü sporu geri plana itmiş olmaktan bir hayli rahatsız olduğunu da sıkça dile getiriyordu.

Derken bir süre önce yelkenle ilgilenmeye başladığını öğrendim. Bir takım kurduğunu ve yelken yarışlarına katılıp kupa kazandığını öğrenince, tekrar bir araya gelip hikâyesini dinlemeye karar verdim.
 
Yelkene merakınız nasıl başladı?

Aslında çok da olmadı yelkene başlayalı. Üç sene öncesine kadar bu konuda hiçbir şey bilmiyordum. Bir gün okuldan bir arkadaşım aradı ve "Yelken dersi alacağız, altıncıya ihtiyacımız var" dedi. Önce pek sıcak bakmadım. Vaktim yoktu daha doğrusu. Fakat sonra ikna oldum ve arkadaşlarımla birlikte Tonguç Tokol'dan beş gün süren bir teorik ders aldım. Peşinden "boğaz"da Tonguç Hoca'nın Badem isimli teknesiyle bir yarışa katıldım. İnanılmaz keyifliydi. O gün denizdeyken, "Bu işi yapmam lazım" dedim kendi kendime.
 
Sonrasında neler yaptınız?

Sonrası aslında tam bir çılgınlık. Tekne almak için tek başıma Genova Fuarı'na gittim. O fuardan bir koca defterle döndüm. Hangi teknenin ne özelliği var hepsini tek tek o deftere yazmıştım. Önce kendime WaterColour adıyla bir crusie teknesi aldım. O tekneyi hâlâ Marmaris'te tutuyorum. Ya İstanbul'dan hoca götürerek ya da orada hoca ayarlayarak yaklaşık yedi sekiz kez denize açıldım. Demir atmaktan kıyaya bağlanmaya kadar neredeyse her şeyi bu pratik eğitimlerde öğrendim.
 
Ardından da ikinci teknenizi aldınız.

Evet, bu senenin başında da 11 metrelik ikinci teknemi aldım. İsmi Tonti. Hem yarış yapmaya hem seyahat yapmaya uygun bir tekne. Diğeri yarışa uygun bir tekne değildi.
 
Peki yelken yarışmalarına katılmaya nasıl karar verdiniz?

Ben bir işi tam yapmadım mı rahat edemiyorum. Yelkeni tam olarak yapmanın yolu da yarışmak. Yarışmadığınız zaman her şeyi öğrenemiyorsunuz. Çünkü zor durumdaki manevraları yarışta yapıyorsunuz. Gerçek anlamda takım ruhunu yarışta yaşıyorsunuz ve kazanıyorsunuz. Kısacası iyi bir yelkenci olmanın tek yolu yarışmaktan geçiyor.
 
Yarıştığınız takımı nasıl oluşturdunuz?

O, işin eğlenceli kısmı aslında. Benim gibi amatör isimleri bir araya getirdim. Yeğenlerimi ve kızımı takıma aldım. Arkadaş çevremizden daha önce yelkenle uğraşmış bazı isimleri de ekleyip sekiz kişiye ulaştık. Fakat yeğenlerimin ve kızımın öncesinde hiç merakı yoktu. Daha önce yelken yapmamışlardı. Üç yeğenime ve kızıma önce bir hoca tuttum ve eğitim aldırdım. Ardından da lisansı olmayanlara lisans çıkarttım. Geçtiğimiz kış sürekli antrenmanlar yaptık ve hazır hale geldik.
 
Bu yaz kaç yarışa katıldınız?

Türkiye'de bildiğiniz gibi onlarca yelken yarışı oluyor. Biz bunların arasından altısına katılabildik. İlk ikisi "boğaz" yarışıydı zaten. Burgaz Ada yarışında ise üçüncü olduk ve ilk kupamızı aldık. Yaklaşık 50 takım vardı ve biz aslında birçoğuna göre gerçekten acemiydik. Fakat iddialı takımlar arasından sıyrılıp ilk kupamızı almak bizi çok mutlu etti tabii.
 
Önümüzdeki sene hedef ne? Gözünüz yine kupada mı?

Seneye kuracağımız takımı biraz daha iyi eğitip, profesyonellerle desteklemek istiyorum. Belki kendi ailemden bazı isimleri takımdan çıkarabilirim. Çünkü yarışlar her zaman eğlenceli olmuyor. Ciddi yaralanmalar da söz konusu olabiliyor. O yüzden bu kış sağlam bir eğitim yapacağız. Kupa almak tabii ki hedefim. Ama önce eğlenmek ve kendimi geliştirmek istiyorum.
 
Seneye kaç yarışa katılırsınız?

Seneye en az 10 yarışa katılmak istiyorum. Bu tabii zamanla alakalı bir konu. Bir yarış bir hafta sonu demek. Benim ve ekibin iş durumuna göre bakacağız programlara. Ama bu sene olduğu gibi yine "boğaz" ve ada yarışlarını tercih edeceğiz gibi görünüyor.
 
Sizi yelkene çeken ne oldu?

Kesinlikle ayrıcalıklı bir spor olduğunu düşünüyorum. Keşke daha önce başlasaymışım diye hayıflanmıyorum değil. Zeki insanların içinde olduğu bir spor. Halatlarla, tekneyle, yelkenle ve rüzgârla bir nevi dans ediyorsunuz. Ayrıca çok iyi bir çevre yapma şansınız da var. Yarış öncesinde şakalaşmaktan, sonrasında da bir yerlere gidip bir şeyler içmekten çok keyif alıyorum.
 
Suda başınızdan geçen en ilginç olay neydi peki?

İlk yarışımızı unutamam. Boğaz yarışıydı ve balonumuz yoktu. Balon, yelkenli teknede toplam yelken metrekaresini büyütüyor ve daha iyi rüzgâr toplayarak, teknenin daha hızlı gitmesini amaçlıyor. İyi bir çıkış yapmamıza rağmen, balonumuz olmadığı için herkes tarafından geçildik. Biz de bunun üzerine sandviçlerimizi çıkarıp, ayaklarımızı denize uzatıp keyfimize baktık. 22 tekne arasında 19. olmuştuk.
 
 
Hayali olimpiyatlara katılmaktı

Enis Karslıoğlu, uzun yıllar judo ile uğraşmış. En büyük hayali ise olimpiyatlarda Türkiye formasını giymekti. Fakat üniversite son sınıfta judoyu bırakmak zorunda kaldığı için bu hayalini gerçekleştirememiş. Bu aslında biraz da hocasının telkiniyle olmuş. Antrenmanlar ve okul arasında mekik dokuyan ve adeta iki parçaya bölünen Karslıoğlu'na hocası "Bir daha seni takıma almayacağım. Okula odaklan ve kariyerini orada devam ettir" şeklinde öğüt vermiş. Önceleri biraz hayal kırıklığına uğramış Karslıoğlu. O ana kadar judoda oldukça iyi bir performans göstermiş olduğunu düşünüyormuş çünkü. Üstelik de ilkokul beşinci sınıfta başlayıp üniversite son sınıfına kadar aralıksız judo yapmış olduğu için kendini boşlukta hissedeceğinden korkmuş. Ama şimdi doğru kararı aldığını düşünüyor. Zaman zaman evindeki şampiyonluk madalyalarına ve kupalara bakarak da eski günleri anıyor.
 
Adalara balık yemeğe gidiyor

Denizden büyük keyif alıyor Karslıoğlu. Biraz da kendi işini yapmasının rahatlığıyla yaz aylarında haftanın iki üç günü, işten erken çıkıp Kalamış Marina'ya gidiyor ve teknesine atlayıp denizin keyfini çıkarıyor. Zaman zaman ailesiyle zaman zaman arkadaşlarıyla birlikte bunu gerçekleştiriyor. Sıklıkla adalara gidiyor. "Sedef Adası'nda, Kınalı Ada'da, Kalpazan Kaya'da çok güzel çok şirin restoranlar var. Müthiş lezzetli balık yapıyorlar. Oralara gidip teknemizi bağlayıp yemek yiyoruz" diyor Karslıoğlu, en önemli yaz keyfini anlatırken... Günün yorgunluğunun ardından denizde geçirdiği o 3-5 saatin kendisine bir hafta sonu tatili gibi geldiğini söyleyen Karslıoğlu, kış aylarında pek denize açılmadığını ifade ediyor. Kendisini daha çok yaz teknecisi olarak tanımlıyor. 

Editör: TE Bilişim